Kitaplar Eski Fotoðraflar Gibidir
26 Temmuz 2009 21:11 / 1899 kez okundu!
"Yaþam bizi alýp götürüyor. Bizim haberimiz bile olmuyor. Baktýðýmýz eski fotoðraflarda unuttuðumuz yüzlerle karþýlaþýyoruz. Uzun zaman ayný odayý paylaþtýðýmýz arkadaþlarýmýzý bile unutuyoruz..."
***
Hepimiz en az bir kez taþýnmýþýzdýr. Bunun nasýl bir telaþ olduðunu anlatmaya sanýrým gerek yok. Geçen pazar dördüncü taþýnma telaþýmý da atlattým. Çalýþma odam eskisinden daha büyük olduðu için yýllardýr her taþýnmamda kolilerde bekleyen kitaplarý (her seferinde bu koli miktarý artýyordu) açma fýrsatý buldum. Nedendir bilinmez yeni kolileri deðil de eskileri açma dürtüsü uyandý içimde. En eski koli ile baþladým iþe...
Ýlk açtýðým kolinin baþýnda tam iki saat geçirdim. Her kitap beni eski bir fotoðrafa bakýyormuþçasýna o günlere götürdü. Ýlk elime gelen kitap sevgilime hediye etmek için Ýletiþim Kitabevi’nden aldýðým ve o zamanlar Bilgi Yayýnevi’nden çýkan Bela Çiçeði/Atilla Ýlhan’ýn kitabýydý. Peki neden mi kitap bende?..
O gün ilk defa bir kadýn terk etmiþti beni. Çok geçmeden Ýzmir’in saðanak yaðmuruna tutuldum. O zamanlar kâðýt poþetleri vardý kitabevlerinin, bu yüzden kitap hafif ýslandý. Yaðmurun altýnda ýslak, üzgün ve yaðmurluðumun altýnda “Bela Çiçeði” ile kala kalmýþtým. Kitabýn ýslanan yeri hala kabarýk duruyor.
Sadece fotoðraflarda anýmsayacaðýnýz karelerdir bunlar. Doðum günü fotoðrafý, bir gezi karesi, arkadaþlarla gidilen eðlence mekanýnda yakalanmýþ bir enstantane. Çoðu mutluluðumuzun fotoðrafý, kaçýmýz mutsuz anlarýmýzý karelere sýðdýrdýk acaba. Ben hiç yapmamýþým ya da yapmadýðýmý sanýyordum. Kitaplarým bana bu mutlu/mutsuz anlarýmý hatýrlattý. Üstelik fotoðraflardan daha ürkütücüler. Çünkü bir aný deðil bir dönemi/dönemleri hatýrlattýklarý için.
Üçüncü koliyi açmýþtým ki gözyaþlarýmý tutamadým. Oysa nasýl bir dünyada yaþýyorsam/yaþýyorsak birbirimizden nasýl böyle kopabiliyor hiç yokmuþ, yaþamamýþ gibi davranabiliyorduk. Bodrum’da yaþadýðým iki yýllýk zamanda orada tanýþýp arkadaþ olduðum yaþlý teyzenin bana verdiði kitap gözümün önünde duruyordu. Oysa ben onu bu kitaplarla beraber bu koliye nasýl gömmüþüm. Bodrum’dan Ýzmir’e dönmeden iki gün önce bana bu kitabý vermiþti. Döndüðümden bir hafta sonra öldü. Kitabý hiç okumadým/okuyamadým. Belki de unutmak istediðim onun ölümüydü. Bana verdiði kitap o zaman Afa Yayýnlarý’ndan çýkan Kürþat Baþar’ýn yazdýðý “Konuþtuðumuz gibi uzaklara” kitabýydý.
Yaþam bizi alýp götürüyor. Bizim haberimiz bile olmuyor. Baktýðýmýz eski fotoðraflarda unuttuðumuz yüzlerle karþýlaþýyoruz. Uzun zaman ayný odayý paylaþtýðýmýz arkadaþlarýmýzý bile unutuyoruz.
Saatler gece yarýsýný gösteriyordu. Ben o kadar koli içinden sadece yedi tanesini açabilmiþtim. Her kolinin içinden çýkan bir kitap beni geçmiþe götürüyor. Unuttuðum dostlarýn/arkadaþlarýn hayatlarýný býrakýyorlardý birer toz zerreciði gibi avuçlarýma.
Tüm dostlarla buluþtum o gece; inanýn hiçbiri soru sormadý, yargýlamadý beni. Sadece kendilerini hatýrlattýlar. Sessizce ve derinden…
Kitaplar eski fotoðraflar gibidir demiþtim ya. Yalan söyledim. Kitaplar bizim eski dostlarýmýz…
Ýyi okumalar,
Murat ÞAHÝN
26.07.2009