Kuyaro ile Adako
07 Nisan 2017 11:27 / 1534 kez okundu!
“Kuyara ile Adako,”
“Ne o aðabey? Çaðýnýn trajedisini mi anlatacaksýn?”
“Yok, romanda bir bölüm okuyunca anlarsýn ne olduðunu”
Uzun uzun kapýyý çaldým. Önce hiç ses çýkarmadý. Vurmaya daha doðrusu kapýyý kýracak derecede yumruklamaya devam edince, içeriden cýlýz bir ses boþlukta asýlý kaldý. Bunu üzerine daha da hýzlandým. Cýlýz ses yumruklarýmýn sesiyle birlikte yükselirken durup dinlemeye baþladým.
“Ev sahibi yok”
“Ben kiracýya geldim”
Köyevinin ahþap kapýsý gýcýrtýyla açýldý. Aradan bir çift göz bana bakýyordu. Ýçerisi zifiri karanlýktý,
“Ne sitiyorsun?”
“Aðabey bu halin ne?”
“Ne istiyorsun, neden geldin?”
O gün roman yarýþmasýnýn son günüydü. Amacým dosyasýný alýp yarýþmaya götürmekti bir türlü ikna edemiyordum. 'Ben yarýþmaya katýlmam” diyor baþka bir þey demiyordu. O an aklýma sinema geldi.
“Seni sinemaya götürmeye geldim. Ýstanbul'a çok güzel filmler gelmiþ” Kapýnýn aralýðýndan belli belirsiz gülümsedi. Sinemaya asla hayýr diyemezdi. Saç sakal birbirine karýþmýþtý.
“Peki, gidelim”
Ýçeri girer girmez masanýn üzerindeki romanýn kopyasýný yanýma aldým. Birkaç saat sonra Manisa'dan kalkan pýrpýrlý uçakla Ýstanbul'a indik. Sinemanýn büyülü dünyasý ikimizi de mest ediyordu. Beyaz perde bizi sakin derelerin aktýðý, büyülü daðlarýn olduðu baþka pazartesileri, farklý çarþambalarý yaþatýyordu. Film izlediðimiz günler artýk bizi eski sýradan, bildiðimiz, tek düzelikten çýkarýyordu. Klasik müzik dinlerken, çok sevdiðimiz bir kitabý okurken kendimizi Hacýrahmanlý köyünden çýkýp çok farklý bir gelecek içinde buluyorduk. Geçmiþimizi unutmuyor yaþadýðýmýz her an geçmiþimize ayrý bir yolculuk ekliyorduk. Bu büyü saate bakmamla bozuldu.
“Aðabey gitmeliyiz”
“Ne oldu?”
Söyleyip söylemem konusunda þöyle bir düþündüm. O olmadan bunu yarýþmaya vermem imkansýzdý ve romaný teslim etmenin son saati birkaç dakika geçmiþti. Cesaretimi toplayýp,
“Ben romaný getirdim”
“Neden?”
“Yarýþma için”
“Kesinlikle olmaz ben asla o yarýþmaya romanýmý götürüp vermem”
“Tamam ben vereyim” Biraz düþündü ýsrarlarým üzerine istemeye istemeye kabul etti. Biliyordum sadece beni kýrmamak için izin vermiþti. Gözlerimin içine baktý hafifçe kafsýný sallayarak,
“Peki, ver bakalým”
Hemen bir taksi çevirdik. Soluðu gazetenin önünde aldýk. Koca binanýn karþýsýnda hiç kýpýrdamadan olduðu yerde çakýlý duruyordu.
“Hadi girelim içeri”
“Ben gelmem, sen git ver”
“Ama aðabey sensiz olmaz” diyecek oldum lafý aðzýma týkadý.
“Benden bu kadar Ýhsan”
Gazeteden içeri girdim. Görevliye,
“Yarýþma için dosya getirmiþtim”
“Üzgünüm dosya kabul saati geçti. Alamam”
“Efendim ben Manisa'da geliyorum. Ancak yetiþebildim, yetkili baþka biri varsa onunla görüþeyim”
Görevli istemeye istemeye,
“Yukarýda kemal bey var onunla bir görüþün”
“Teþekkür ederim”
Uçarak yukarýya çýktým. Odanýn kapýsýný çalýp içeriye daldým. Bir de ne göreyim Kemal bey dediði kiþi Yaþar Kemal'miþ hemen masanýn önündeki küçük sandelyeye iliþtim, durumu anlattým. Kendisini ne kadar sevdiðimi Ýnce Memed kitabýný iki kere okuduðumu söyledim. Güldü samimiyetime sevecenlikle yaklaþtý. Dosyayý kabul etti.
Sonuçlar açýklandýðýnda dosyanýn ikinci olduðunu öðrendim. Yusuf Atýlgan ismi artýk her yerdeydi. Herkes “Aylak Adam” romanýndan bahsediyordu. Yusuf aðabey ile antraman yaptýðýmýz sahanýn kenarýna oturduk. Ýkimizde uzaklara dalmýþtýk.
“Aðabey kimsenin tanýmadýðý hayalet bir yazarken þimdi ete kemiðe büründün herkes senden bahsediyor”
“Ýhsan Kuyara ile Adako'nun anlamýný öðrendin mi?”
“Evet öðrendim” sonra gülmeye baþladýk.
“O zaman Kuyara yapalým mý?” Gülerek Kuyara yaptýk. O günü hiç unutamam...
Ýyi okumalar,
Murat ÞAHÝN
07.04.2017
Son Güncelleme Tarihi: 07 Nisan 2017 11:57