‘Onlardan geriye sadece giysileri kaldý...’

10 Eylül 2010 18:28 / 1779 kez okundu!

 


15 yýldýr Ýstanbul’da Galatasaray Meydaný’nda oturuyorlar. Yýllarca bu meydandan sürüklenerek uzaklaþtýrýldýlar, genç, yaþlý, kadýn denmeden coplandýlar, biber gazlarýna maruz kaldýlar. Ama yýlmadýlar. Sessiz çýðlýklarýnýn toplumda yankýlanmasýný, evrensel hukuka uygun adalet arayýþlarýný sürdürüyorlar. ‘Ýntikam peþinde’ olmadýklarýný sürekli vurguladýlar. Ama kendilerini duyan olmadý…

Derken, son yýllarýn en önemli açýklamalarý adeta peþ peþe geldi. Ardýndan da U2 konseri... Önce, ordunun en üst düzeylerinde görev yapan emekli Koramiral Atilla Kýyat "faili meçhuller ve gözaltýnda kaybedilmeler 'devlet politikasý' idi…" açýk itirafýnda bulundu. Ardýndan da, Anayasa deðiþiklik paketinin referandumla oylanmasý öncesi, Anayasa Mahkemesi Raportörü ve Demokrat Yargý Derneði Eþbaþkaný Osman Can'dan çok çarpýcý bir saptama gündeme damgasýný vurdu: "HSYK olmasaydý, 17 bin faili meçhul olmazdý..."

Taraf Gazetesi de, ÝHD Ýstanbul Þubesi ‘Gözaltýnda Kayýplara Karþý Komisyon’ tarafýndan iðneyle kuyu kazarcasýna hazýrlanýp belgelenen “Gözaltýnda kaybedilenlerin öyküleri”ni 10 günlük bir dizi ile kamuoyuna yansýttý.

Ve son olarak da, 6 Eylül Pazartesi dünyanýn en ünlü rock müzik gruplarýndan U2, Ýstanbul'da Türkiye'nin ve dünyanýn dört bir yanýndan gelen müzikseverlere unutulmaz bir konser verdi. Ýnsan haklarý ihlalleri nedeniyle Türkiye'de konser vermeyi sürekli reddeden dünyanýn en ünlü rock müzik gruplarýndan "U2", 3 Mart 1997'de çýkardýðý "Pop" albümünün kapaðýna Ýngilizce olarak, "Remember Fehmi Tosun 'disappeared' in Turkey October 1995" (Türkiye'de gözaltýnda kaybedilen Fehmi Tosun'u hatýrlayýn) yazarak, gözaltýnda kaybedilenlerin yakýnlarý ile (Cumartesi Anneleri) dayanýþma göstermiþti. Ýþte bu konserde, Fehmi Tosun'un eþi Haným Tosun, çocuklarýyla birlikte U2 topluluðu üyeleriyle buluþtu ve Grubun solisti Bono'ya üzerinde; "Relatives of Forced Disappeareds. Appreciate the outstanding support of U2 for the struggle against forced disappearance in Turkey. In the Name of Relatives Haným Tosun (Wife of Fehmi Tosun)" yazýlý bir teþekkür plaketi verdi. Birer de barýþ iþlemeli beyaz atký hediye etti grup üyelerine. Bono da sahnede Haným Tosun ve gözaltýnda kaybedilen Fehmi Tosun'a armaðan ettiði "Mothers of the Disappeared" (Kaybedilenlerin Anneleri) þarkýsýný seslendirdi.

* * *

Yakýlan mumlarýn verdiði ýþýk altýnda sergilenen eþyalar arasýnda, kazaklar, çantalar, pantolonlar, etekler, kitaplar, sevdikleri türkülere ses veren sazlar sergileniyordu... Gözaltýna alýnýp da bir daha kendinden haber alýnamayan kaybedilenlerin anneleri, babalarý, eþleri, torunlarý, yeðenleri de konuþuyordu. Kimi; "Bana onu anlatsana dede. Neden kimse cevap vermiyor? Neden?" diye sordu. Kimi ise; "Çok acýlar çektik, baþka amcalar ölmesin" diyordu. Konuþmacýlar, "Onlardan geriye yalnýzca giysileri kaldý" vurgusunu yaparak; “Hukukun koruma þemsiyesi bizleri ve kaybedilen yakýnlarýmýzý deðil, failleri korudu. Uzun yýllara yayýlan bir süreçte sistemli bir þekilde kaybedilen, çocuklarýmýzýn, eþlerimizin, kardeþlerimizin, anne ve babalarýmýzýn akýbetleri bugüne kadar ýsrarla karanlýkta býrakýldý. Bugün, her zamanki vakur sessizliðimizle, yüreklerimiz isyanda!..” deniyordu.

'17–31 Mayýs Uluslararasý Gözaltýnda Kayýplar Haftasý'nýn kapanýþ etkinliðinde Ýnsan Haklarý Derneði (ÝHD) Ýstanbul Þubesi, "Gözaltýnda Kayýplara Karþý Komisyonu", Ýstanbul, Tünel Meydaný’nda bir sokak sergisi açmýþtý.

“Yakýnlarýmýz gözaltýna alýnýrken tanýklarý vardý. Yakýnlarýmýz gözaltýnda sorgulanýrken tanýklarý vardý. Onlarý gözaltýna alanlarýn da sorgulayanlarýn da kimlikleri biliniyordu.

Bugüne dek yaptýðýmýz tüm baþvurularýmýz sonuçsuz kaldý. Yakýnlarýmýzý sorduðumuz tüm resmi makamlarýn, ‘biz almadýk, bizde yok’ þeklindeki klasik cevabý hiç deðiþmedi…

Uzun yýllara yayýlan bir süreçte sistemli bir þekilde kaybedilen, çocuklarýmýzýn, eþlerimizin, kardeþlerimizin, anne ve babalarýmýzýn akýbetleri bugüne kadar ýsrarla karanlýkta býrakýldý.

Kaybedilenlerden geriye yalnýzca giysileri ve yüreðimizde hiç kapanmayan yaralarý kaldý…

Þimdi, onlarýn giysileri ile sokaktayýz.

Bakýn, sizin oðlunuzunki gibiydi pantolonlarý, bakýn, sizin kýzýnýzýnki gibiydi etekleri, bakýn, sizin 3 yaþýndaki bebeðinizinki gibiydi kazaklarý, bakýn, sizin babanýzýnki gibiydi çantalarý, bakýn, sizin annenizinki gibiydi tülbentleri, bakýn, sizin kardeþinizinki gibiydi kemerleri, bakýn, sizin eþinizinki gibiydi ceketleri,

Bakýn, sizin çocuklarýnýzýnki gibiydi defterleri, kalemleri…" þeklinde vicdanlara seslenerek, insanlarý, tüm toplumu duyarlýlýða çaðýrýyorlardý.

Asla, ‘kin’ ve ‘intikam’ peþinde deðillerdi. Sadece, evrensel hukuka uygun adalet bekliyorlardý…

Baþbakan Erdoðan’ýn bu etkinlikten haftalar sonra (Temmuz) Dolmabahçe Sarayý'nda sivil toplum örgütlerinin kadýn temsilcileri ile gerçekleþtirdiði toplantýda, gözaltýnda kayýp yakýnlarý ile ilgili sarf ettiði; “Ne iþ yaptýklarýný bilmiyorum. Cumartesi anneleri birileri tarafýndan kullanýyor” þeklindeki sözler ise kayýp yakýnlarýný bir kez daha derinden yaraladý. Kayýp yakýnlarý Baþbakan'a; "13 yaþýndayken gözaltýna alýnarak kaybedilen oðlu Seyhan Doðan’ýn izini sürerken yaþamýný yitiren 70 yaþýndaki Asiye Doðan mý kullanýldý? 1995 yýlýnda gözleri önünde kaçýrýlarak kaybedilen Fehmi Tosun’un eþi Haným Tosun mu kullanýldý? 3 yaþýndaki bebek olan Dilek Serin’i gözaltýnda kaybedenler korunurken, onlarý arayan insan haklarý savunucularý mý kullanýldý? Kayýp yakýnlarýný düþmanlaþtýran bir Baþbakan barýþýn dilini kuramaz..." þeklinde tepkilerini gösterdiler.

ANKARA’YA YÜRÜDÜK, ÞÝMDÝ DÝLEKÇEMÝZE YANIT BEKLÝYORUZ...

Kamuoyunda ‘Cumartesi Anneleri/insanlarý’ olarak da anýlan ‘Gözaltýnda Kaybedilenlerin Yakýnlarý’ ile birlikte, hak savunucularý olarak 12 Haziran 2010 Cumartesi günü Ýstanbul Galatasaray Meydaný’ndan hareketle Gülsuyu –Tuzla-Gebze-Dilovasý-Ýzmit-Yalova-Gemlik-Bursa-Eskiþehir-Polatlý güzergahýndan yürüyerek 18 Haziran günü Ankara’ya geldik. Diyarbakýr, Urfa, Bingöl, Batman, Mardin. Nusaybin’den gelen ailelerle buluþtuk. Taleplerimizi TBMM'de görüþtüðümüz siyasi partilerin grup baþkan vekillerine ve milletvekillerine ilettik. Ayrýca TBMM Baþkanlýðý'na da bir dilekçe ile baþvuruda bulunduk. Gözaltýnda kaybedilenlerin yakýnlarý ve insan haklarý savunucularýndan Hüseyin Ocak, Kadriye Ceylan, Muzaffer Yedigöl, Mikail Kýrbayýr, Ýrfan Bilgin, Ýrfan Babaoðlu, Adnan Örhan, Meryem Gündem, Nevzat Özgen, Cemal Özdemir, Gülseren Yoleri, Meral Çýldýr, Ayþe Yýlmaz, Leman Yurtsever ve Yalçýn Ergündoðan’ýn imzalarý ile 21 Haziran 2010 günü TBMM Baþkanlýðý'na verdiðimiz ve henüz yanýtlanmayan dilekçemizde; “TBMM bünyesinde, gözaltýnda kayýplarý araþtýrmak ve incelemek üzere; içine insan haklarý örgütleri ve kayýp yakýnlarýnýn dahil edildiði kalýcý bir komisyon kurulmasýný, bu komisyonun; faaliyetine zaman geçirmeden baþlamasýný” talep ettik.

“Komisyonun faaliyetinin, tüm gözaltýnda kayýp ve faili meçhul býrakýlan cinayetler için, adalet saðlanýncaya kadar devam etmesini, inceleme ve araþtýrmalarý sýrasýnda devlet gizli arþivlerinden de serbestçe yararlanabilmesinin saðlanmasý ile, çalýþmalarýnýn kolaylaþtýrýlmasýný” istedik. Dilekçemiz, “bilgi ve belgelere ulaþmada ve açýklamada Meclis iç tüzüðünde yer alan ‘devlet sýrrý’ engellemesinin kaldýrýlmasýný, kurulun araþtýrma ve incelemesi sýrasýnda hazýrladýðý raporlarýn tamamýný kamuoyuna açýklamasý ve bu raporlarýn yargýsal süreçlere dayanak oluþturmasýnýn saðlanmasýný ve Türkiye’nin Birleþmiþ Milletler’in “Bütün Kiþilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasýna Dair Uluslararasý Sözleþme"sini imzalamasýný” da içeriyordu.

Sesonline.net, Marksist.org, Evrensel Gazetesi, Açýk Radyo, Yaþam radyo, Özgür Radyo gibi alternatif medyanýn dýþýnda yürüyüþümüz kamuoyuna pek yansýtýlmadý. Oysa ki, bizler geçmiþiyle yüzleþerek, demokratikleþebilen ülkelerde parlamentonun iradesi ve ýsrarý olduðunu milletvekillerine ve parlamentoya bir kez daha hatýrlatmak istemiþtik. Dilekçemize hâlâ yanýt bekliyoruz.

Þunu iyi biliyoruz ki; bir tek aydýnlatýlmamýþ cinayet kalsa dahi, derin yapýlar daðýtýlmýþ sayýlamaz. O ülkenin geleceði ise; hep karanlýkta kalýr.

Haydi, þimdi tam sýrasý…


Yalçýn Ergündoðan

10.09.2010


Fotoðraf: Devletin güvenlik güçlerinde 'gözaltýnda kaybedilenlerin' yakýnlarýnýn ve hak savunucularýnýn 12 Haziran 2010 günü Ýstanbul'dan baþlayan TBMM hedefli uzun Ankara yürüþü 18 Haziran Cuma günü Ankara'da sona ermiþti. 22 Haziran günü de yürüyüþçüler TBMM'ne bir dilekçe vermiþ ve siyasi parti grup baþkanlarýný ziyaret etmiþti. Yalçýn Ergündoðan da yürüyüþçüler arasýndaydý...



 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
11 Eylül 2010 00:28

nuhungemisi

Yalçýn Ergündoðan'ý1974'de Ýzmir Sinema Kültür Derneði etkinlikleri sýrasýnda tanýmýþtým. Daha sonra da Türkiye Sosyalist Ýþçi Partisi Ýzmir Ýl örgütü saflarýnda yolumuz kesiþti.

Abidin Sökmen bizim gruba eðitim verirken, grupta ben Yalçýn ve kitapçý Kürt Mustafa vardý. TSÝP'in "Ýþ Ekmek Hürriyet" afiþlerini gündüz serigrafi ile üretip, gece de kendi hattýmýzda (Çankaya - Ýkiçeþmelik - Hatay Nokta duraðýna kadar) Parmaksýz Ýbo'nun da katýlýmýyla tüm caddeye yapýþtýrmýþtýk.

Ben GSB'de yönetici olarak seçilince iliþkimiz kopmadý ama dolaylý hale geldi. Eðitim ekibimizde buluþtuk bir süre daha, eylemlerdeki kesiþmemiz, iþbirliðimiz sürdü.

1977 bir Mayýsýnda olaylardan sonra Taþkýþla yolundan Beþiktaþ'a birlikte yürüdük. Dolmabahçe'de barikat kuran güvenlik güçleri, beni, üst baþýmý arayýp salýverdi ama onu gözaltýna aldý. Muhtemelen onun býyýklarýnýn benden daha muhteþem oluþunun da etkisi vardý bunda... Bir de elindeki megafonu da saymalýyým... Gözaltýnda haksýz yere epeyi hýrpalanýp, bizden birkaç gün sonra ancak dönebilmiþti Ýzmir'e...

O DÝSK'te çalýþýrken az görüþebiliyorduk... 12 Eylül 1980'den sonra uzuun zaman görüþemedik. Ben yurt dýþýndan izledim onun TBKP'ye katký günlerini...

1992 sonrasýnda, 141-142'nin kalkmasýyla birlikte ülkeye 10 yýl aradan sonra geri döndüm. Bir yerlerde yine karþýlaþmaya baþladýk çünkü ikimiz de Ýstanbul'daydýk.

1996’da ben evlenirken düðünüme gelen az sayýda kiþiden biriydi…

Hrant Dink’in cenazesinde rastlantýyla karþýlaþtýk ve sonrasýnda birlikte yürüdük.

Ben kalçamdan, o kafatasýndan ameliyat olurken mesafeleri aþýp birbirimizi teknoloji yardýmýyla teskin etmeyi baþardýk...

Ýnternet ortamlarýnda verimli iþbirlikleri yaptýk, yapmaya devam ediyoruz…

Sevgili arkadaþým Yalçýn Ergündoðan ile yapýlmýþ aþaðýdaki söyleþiye göz atarsanýz, onu biraz daha yakýndan tanýyabilirsiniz:

http://www.marksist.org/dosyalar/1832-yalcin-ergundogan-solda-yasanan-en-hayirli-ayrisma

Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.