Neden Evren? Neden Yetmez? Neden Ankara?

02 Nisan 2012 14:35 / 1697 kez okundu!

 


Her şey 12 Eylül referandumu ile başladı. Ben ‘Yetmez ama Evet!’ deyip, darbecilerin yargılanmasının önünü açan gruptaydım. Evet dedim, çünkü geçici 15. madde kaldırılıyordu ve askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önü açılıyordu. Yetmez dedim, çünkü o değiştirilen 26 maddenin hiçbirinde Kürt meselesiyle ilgili demokratik bir çözüm yoktu. Aslına bakarsanız sırf Kenan Evren’in yargılanması için bile ‘evet’ oyu verilebilirdi. Verenler de oldu.

Geçtiğimiz günlerde bir TV programına katılan yönetmen Zeki Demirkubuz, “Ben hayatım boyunca oy kullanmadım, sadece referandumda sırf Kenan Evren yargılansın diye evet oyu verdim.” açıklaması buna en güzel örnek.

Ahmet Türk’ün referandumdan aylar önce yaptığı açıklamada, “Eğer demokratik çözüm için tek bir madde koyulacaksa, bu değişikliklere evet dememek Kürt halkına ihanettir.” demişti. Bu 26 maddenin değiştirildiği pakette Kürt halkının adı bile geçmediği için Kürtler anayasa değişiklik paketini boykot etti, ben Kürt coğrafyasında yapılan bu boykotu da destekledim.

O gün ‘hayır’ diyenler, bize, “12 Eylül yargılanamaz, zaten zamanaşımına uğradı.” dedi. Bir kısmı 4 Nisan’da Ankara’da olacağını açıkladı. O gün söyledikleri yalan, bugün ortaya çıktı. Oysa onlar da 12 Eylül’ün mağduruydu, hayır demelerinin tek sebebi AKP karşıtlığıydı. Bu yüzden bizleri de AKP’ye hizmet etmekle suçladılar. Onlar nasıl ‘hayır’ dedikleri için MHP veya CHP’te hizmet etmiyorlarsa, biz de AKP’ye hizmet etmemiştik. Bu değişiklikler için AKP anayasası dediler, anayasa hala 12 Eylül anayasasıydı. “AKP devletleşecek” dediler, AKP devletleşemez, devlet ayrı, hükümet ayrı bir organdır. Bugün burjuva devletlerinde ne yaşanıyorsa –misal Fransa’da veya İngiltere’de- Türkiye’de de aynı durum yaşanıyor. Yani hükümette olan parti devletin bir takım organlarına (yargı, asker, polis vs.) birilerini atıyor. Bunları atıyor diye, ‘AKP’nin devletleşmesi’ söylemini söylemek, açıkçası biraz körlük demek.

O gün referandumda hayır oyları galip çıksaydı, ne Kenan Evren’e dokunulacaktı, ne 12 Eylül davası açılacaktı ne de İlker Başbuğ’a dokunulacaktı. Belki bir dizi katliamlar devam edecekti. Bu davanın iddianamesi yetersiz olabilir. Diyorlar ki, “K.Evren ve T. Şahinkaya şov amaçlı yargılanıyor”, bu da doğrudur. Zaten bizler, tek suçlu Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’dır demiyoruz. Dönemin bürokratları, işkenceci askerleri ve polisleri, emniyet müdürleri, 28 Şubat’ı hazırlayanlar da yargılansın diyoruz ve bu yüzden Evren Yetmez diyoruz. Aslına bakarsanız bu aşama bile demokrasi için olumludur ama yetmez! Buraya kadar gelindi diye de askeri vesayet bitti sanılmasın, bitmemiştir, zayıflatılmıştır. Kapitalizmin krizleri sürdüğü müddetçe darbe tehdidi her zaman vardır. 2 ay önce kriz halindeki Yunanistan’da bir grup general darbe planı yapmaktan içeri alındı. Geçen hafta Mali’de askeri darbe oldu.

Kimilerine göre 94 yaşındaki bir adamın hapse girmesi o kadar önemli değil. Bu düşünceye sahip olanlar, 12 Eylül darbesinde yaşanan katliamları unutmuşa benziyor. Sadece Diyarbakır Cezaevi için bile bu adamın hapse girmesinin büyük önemi var. Bahsettikleri adam, bugün darbe planı yapanların örnek aldığı bir adam. Darbe yapan biri 94 yaşında da olsa, 104 yaşında da olsa hesap vermeli. Onlar hesap verirse, yaptıkları insanlık suçları yanlarına kar kalmazsa, bir daha darbe yapmaya yeltenenlerin önü bir nevi kesilmiş olur.

82 Anayasası hala yürürlükte. Halk, yeni, demokratik, özgürlükçü ve sivil bir anayasa istiyor. Anayasa konuşmak için, yargılanmaları önemli.
Bizler 4 Nisan’da Ankara’da kitlesel olamazsak, bu dava kapanır gider. Çünkü, bu dava siyasal bir davadır. Eğer Hrant öldürüldüğünde yüz binler sokağa çıkmasaydı, Hrant davası bu kadar bile ilerleyemeyecekti. Son 19 Ocak’ta 50.000 kişi sokakta olmasaydı, savcılar bile mahkeme kararı için ‘saçma’ diyemeyeceklerdi. İşte o son çıkan 50.000 kişi aslında mahkemelerin olduğu günlerde de sokakta olsaydı, dava inanılmaz derecede ilerleyebilirdi. Bugüne kadar hangi gazeteci için bu kadar çok sokağa çıkıldı ve tetikçileri bulundu? Uğur Mumcu katledildiğinde de insanlar sokaktaydı ama onlar zaten katili belirlemişti, katil ‘dincilerdi’. Devlet Uğur Mumcu’yu öldürürken zaten bu imajı vermeye çalışmıştı ve başarılı olmuştu.

İşte bu davanın sönüp gitmemesi için, AKP’nin şovuna dönüşmemesi için 4 Nisan’da Ankara’da en kitlesel şekilde olmamız lazım.

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yetmez! Daha fazlasını istiyoruz.


Sinan CANBAY

02.04.2012


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.