Diren futbol
13 Ağustos 2013 20:45 / 1241 kez okundu!
Gezi direnişi başladığında, liglerin bitmiş olmasına hükümet yetkilileri gerçekten sevinmiş olabilir. Özellikle İstanbul'daki çatışmalarda taraftar gruplarının önde olduğunu hep birlikte gördük. Eğer ligler devam ediyor olsaydı, bu olayların saha içine yansıması kaçınılmaz olacaktı ve hükümetin başına ayrı bir iş çıkacaktı. Keşke çıksaydı ama maalesef ligler bitmişti.
İzmir ve İstanbul'da taraftar grupları ciddi anlamda çatışmalarda ön saflardaydı. "Bunlar hayatta bir araya gelmez." denilen gruplar birlik olup çatışmalara girdiklerinde herkes şaşırmıştı. Bu taraftar gruplarının milliyetçi ve cinsiyetçi içerikleri elbette tartışılabilir ama burada benim bakacağım yer, Gezi'nin birleştirici rolü.
Bu birleşik durumdan hükümet ne kadar korkmuş ki, ligler başlamadan bir takım 'önlemler' almaya başlıyor. Bu önlemlerden ilki Süper Kupa final maçını Kayseri'de oynatmasıydı. Süper Kupa denilen müsabaka her yıl farklı yerlerde oynanır, daha önce iki kere üst üste İstanbul'da oynanmıştı, fakat bu sene Kayseri olması herkesin aynı şeyi düşünmesine sebep oldu. Önümüzdeki senelerde Sivas, Yozgat gibi şehirlerde oynanırsa şaşırmayalım.
Bir diğer önlem ise elektronik bilet uygulaması. Bu uygulama ile herkesin koltuğu belli olacak, bir nevi fişleme. Dikkat çeken diğer uygulama ise alkol yasağı. Bu uygulama Kayseri'de stada girerken alkolmetre kullanılarak hayatımıza girdi. Alkol yasağı Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde var. Pek çok ülkede stada içki satışı yasak veya yüksek alkollü içki satışı yasak ama kimsede 'alkolmetre' uygulaması yok. Sadece Portekiz'de polis, şüpheli gördüğü kişilere alkol testi yapabiliyor.
Tüm bu gelişmeleri Gezi direnişine bağlıyorduk ki Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç biz daha bağlamadan açıklamayı yaptı: "Gezi'yi stadyumlara taşıyanlar bedelini öder." Bir diğer açıklamasında üniversite öğrencilerine "Kimse hayatını karartmasın, sabıkalı olmayın" derken devamında şunları söyledi: "Futbol taraftarı arasına siyasi nifak sokanlar, bedelini öder... Taraftar gruplarının arasına birileri sızmak isterse, burası muz cumhuriyeti değil. 30 senedir terörle mücadele eden bir devletiz. Bir-iki, yaşanır, üçüncüde kontrol altına alınır. Olayların arkasında kim var, tahrik eden kim, kulüpler nereye kadar içinde? Devlet, 24 saat içinde lamba gibi ortaya koyar. Polisle, yargıyla kimseyi korkutmuyorum ama bir eylem için senelerce men cezası almak, kulübü ve kendini ateşe atmak kimseye bir şey kazandırmaz."
Bunlara açıklama değil de tehdit demek daha doğru olur. Stada gidip maçını izleyecek olan biri, şu açıklamaları görüp olay çıkarabilir. Bakanın yaptığı direkt olarak kışkırtmadır. Gezi'den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyorduk, buna futbol maçları da dahilmiş.
Zaten endüstriyelleşip, seyir zevkinin içine edilen bu sporu daha da batırmak için uğraşan bu yetkililer, bu uygulamalar yerine maçlardaki ve stadlardaki cinsiyetçiliği, homofobiyi, ırkçılığı nasıl yeneceğini düşünse ve bunlara yönelik uygulamalar çıkarsa sanki daha doğru bir iş yapmış olur. Gerçi her kötülüğün anası alkol tabi, unutmuşum.
Sinan CANBAY
13.08.2013
Son Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2013 23:41