Vicdaný tercih ederim

25 Kasým 2012 21:58 / 1653 kez okundu!

 


Sevgili Osman Aðabeye...
Doksanlý yýllarýn sonlarýydý. Elinde içki ya da kolonya þiþesiyle, sürekli Alsancak’ta dolaþýp naralar atan bir adam vardý. Bazen aðlayarak türküler söyler, bazen baðýra çaðýra þiirler okurdu. Genelde onu Kýbrýs Þehitleri Caddesi’ndeki Yapý Kredi Yayýnlarý Maðazasý’nýn bir köþesine sinmiþ uyurken görürdüm.

Sokakta kendince yaþar ve hiçbir huzursuzluk yaratmazdý. Alsancak’a geldiði ilk günlerde insanlar ondan çekinir, varlýðýndan tedirgin olurdu. Ama zamanla gözler ona alýþtý, o da gelip geçenlerce yok sayýlanlardan oldu. Ýþte kaybedildikten sonra kýymeti anlaþýlan Alsancak’ýn bu önemli insanýyla tanýþmamý paylaþmak istiyorum sizlerle.

Bir pazartesi sabahý hafiften yaðmur yaðýyordu. Çalýþtýðým kitabevinin (þimdinin Kitapsan'ý o zamanlarýn Ýletiþim Kitabevi) önünde yatýyordu. Ýyi hatýrlýyorum, o sabah kitabevinde Ezginin Günlüðü’nden bir parça çalýyor hoparlörlerle sesi dýþarýya veriyorduk. Evsiz adam yattýðý yerden kalkarak battaniyesini katlayýp yaný baþýna býraktý. Baþýný ellerinin arasýna koydu ve kýsa bir süre sonra birdenbire naralar atmaya baþlayarak ortalýðý ayaða kaldýrdý. Þaþýrmýþtým. Camýn arkasýndan onu izliyor ve ne yapacaðýný kestirmeye çalýþýyordum. Ayaða kalktý ve dibinde durduðum cama, bana doðru ilerledi. Göz göze geldik. Eliyle iþaret ederek beni yanýna çaðýrdý. Dýþarýya çýktým.

"Efendim?" dedim. Çekinerek,

"Senden bir þey isteyebilir miyim?" Arada sýrada insanlarýn ona para verdiðini görmüþtüm. O yüzden refleksle elimi cebime attým. O an elimi tuttu. Hayýr, anlamýnda baþýný salladý.

"Ahmet Arif 'in þiir kasetini çalabilir misin?" dedi bana. Bu isteði ona karþý içinde olduðum atmosferin çok uzaðýnda bir þeydi ve þaþýrmýþtým. Ardýndan bir kaç þair daha sýraladý.

"Nâzým Hikmet, Can Yücel, Orhan Veli'nin de herhangi bir þiir kaseti olur. Çalar mýsýn? Þiir dinlemeyi özledim ben." dedi.

"Peki, müzikçi arkadaþa bir sorayým elimizde hangisi var?" deyip içeriye girdim. Ahmet Arif'in hasretinden prangalar eskittim adlý þiir kasetini çalmaya baþladýk. Bu zat hayran olunacak bir þekilde tek tek her dizeyi ezbere biliyor tüm þiirlere eþlik ediyordu.

Haberin var mý taþ duvar? / Demir kapý, kör pencere, / Yastýðým, ranzam, zincirim, / Uðrunda ölümlere gidip geldiðim. / Zulamdaki mahzun resim. / Görüþmecim yeþil soðan göndermiþ /Karanfil kokuyor cigaram / Daðlarýna bahar gelmiþ memleketimin...

Bu þiir baþladýðýnda içeriye,

"Sesini aç, sesini aç!" diye baðýrdý. Sesi açtýk. Yaðmur hýzlanarak saðanaða dönüþmüþtü. Ellerini iki yana açýp bir yandan aðlýyor bir yandan da yüksek sesle þiirlere eþlik ediyordu. Maðazada ya da içeriye girmek üzere olan okurlar ondan korkuyor, hareketlerinden rahatsýz olup adamý maðaza önünden göndermemizi istiyorlardý. Esnaf da rahatsýzdý. Yanýna yaklaþarak,"Artýk gitmen gerek." dedim. Beni duymazdan gelerek þiir okumaya devam etti. "Sana söylüyorum, artýk gitmen gerek."

"Gitmemeyi tercih ederim." dedi.

‘’Ama insanlar baðýrmandan ürküyorlar’’

‘’Susmamayý tercih ederim’’

Ýþte o an, Herman Melville'nin "Kâtip Bartleby" kitabýndaki meþhur karakter Bartleby geldi aklýma.

“Ne diyorsun Bartleby?”

“Þu anda bir þey dememeyi tercih ederim.”

“Bana nerede olduðunu söylesene Bartleby.”

“Söylememeyi tercih ederim.”

“Posta idaresine gidip bana mektup var mý, bir baksana Bartleby.”

“Bakmamayý tercih ederim.”

Bir hukuk bürosunun patronuyla, çalýþaný Bartleby arasýndaki iliþkiyi anlatan bir kitap “Kâtip Bartleby”. Yazarý dünyaca ünlü Beyaz Balina, “Moby Dick”in yazarý.

Kitabý okumaya baþladýðýmda hayatta hiçbir þeyi umursamayan Bartleby’ye kýzmýþ, patronuna da onun bu umursamazlýðýna karþý olan sabrýndan dolayý olumlu bakmýþtým. Kitabý okumaya devam ettikçe Bartleby þimdi ne yapacak, ne cevap verecek, neler olacak? Sorularý kafamý kurcalýyordu. Kitabý bitirdikten sonra uzun bir süre boþluða bakmýþtým. Kitabýn sonu beni çok etkilemiþti. Ve en sonunda vicdanýnýn sesini dinlemeyip Bartleby’e çevresindeki insanlarýn baskýsýyla kötü davranan hukuk bürosu sahibinden nefret etmiþtim.

Yaðmur altýnda baðýra baðýra þiir okumaya devam eden bu adama üzülmüþtüm. O an, onu maðazanýn önünden göndermenin doðru olmayacaðýna karar verdim. Bartleby gibi olmasýný istemiyordum. Vicdanýmýn sesine kulak verip onu içeriye; arka taraftaki personel odasýna aldým. Ahmet Arif'in sesi hala içeride yankýlanýyorken o da sessizce eþlik etmeye devam ediyordu.

“Çay içer misin?” dedim. Beni rahatsýz etmiþ olduðunu düþünmesinin verdiði mahcubiyetle,

“Olur” dedi.

“Ýsmin neydi?”

“Osman” dedi.

Evi kocaman Alsancak’ýn sokaklarý olan, herkesin görmezden geldiði, baþýný ýþýklarýn görkemine çeviren, o nasýlsa hep orada o mekânýn bir parçasý olacakmýþ gibi davrananlara ben vicdaným diye baðýran, farklý bir yaþamý tercih eden ve bir gece baþýný kaldýrýma çarpýp ölen Osman’ý ben o gün tanýmýþtým…

Osman, Alsancak’ýn en tanýnan simalarýndandý. Çevre insaný onu tanýdýkça sevmiþ ve benimsemiþti ki, halini hatrýný, ihtiyacýný sormaya baþlamýþtý. Kimsenin ona zarar vermesine müsade edilmezdi. Vaktiyle sýrtýný dönen esnaf bile zamanla ona kol kanat germiþti. Osman, duygusal, entelektüel ve gururlu bir sokak adamýydý. Anýlarýmda kocaman bir yeri var.

“Kâtip Bartleby” mutlaka okunmasý gereken bir kitap. Romaný geçtiðimiz günlerde Helikopter Yayýnlarý baskýsýndan tekrar okudum. Yayýn yönetmeni Levent Yýlmaz arka kapak yazýsýnda “Sakýn ola okumamayý tercih ederim demeyin!” cümlesiyle, okura “Kâtip Bartleby” kitabýnýn içinden çok hoþ bir gönderme yapmýþ... Çoðu zaman uzaklardan taa uzaklardan duyulan boðuk, unutulmaya yüz tutmuþ, olmadýk bir anda, çat kapý bir ses baðýrýyor, çýrpýnýyor ara sokaklardan, satýr aralarýndan, “sesini aç!” diye, iþte bu vicdanýnýzýn sesi.

Elinizi vicdanýnýza koyun ve orada kalsýn...

Ýyi okumalar…


Murat ÞAHÝN

25.11.2012


Son Güncelleme Tarihi: 27 Kasým 2012 11:58

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.