'SOLUÐUNDAN ÖPTÜM SENÝ'

11 Kasým 2010 11:55 / 3126 kez okundu!

 


Zaman ne çabuk geçiyor. Kýzýmý daha geçen sene aralýk ayýnda anaokulunda problem çýkardýðý için size þikâyet etmiþtim. Bu sene birinci sýnýfa baþladý. Geçen senin alýþkanlýðýndan sanýrým þimdiye kadar hiç sorun çýkarmadý. Okulun ilk günlerinde beraber gidip geldik.

Ýþyerim okula çok yakýn, kýzým erken çýktýðýnda oyalanmasý için kitabevinde; çok sevdiði kitaplarýn arasýnda olsun istedim. Ýlerleyen günlerde okuldan çýktýktan sonra “Kitabevine gidelim, ben sana yardým edeyim” demeye baþladý. Hatta bazen abartýp “Sabahlarý kitabevinde çalýþayým, öðlen okula giderim” gibi cümleler kurmaya baþladý. Açýkçasý bu beni biraz sýkýntýya sokarken içten içe ‘iþte kimin kýzý’ diye geçirmedim dersem yalan olur.

Bir akþam odamda Gültepe kitabýný hazýrlarken kýzým odaya daldý. Kitaplýðýn karþýsýna geçip ben yokmuþum gibi uzun uzun kitaplara baktý. Önce umursamadým. Sonra dayanamayýp “Hayýrdýr” dedim. “Kitaplara bakýyorum” dedi. “Gördüm de, bu kadar uzun neye bakýyorsun öðrenebilir miyim?” dedim. “Baba, bak artýk ben yazmaya baþladým. Okumayý da çok yakýnda öðreneceðim, hangi kitabý okuyacaðýma karar vermeye çalýþýyorum” dedi. Ýþi gücü býraktým onu seyretmeye baþladým. Birkaç kitap seçip bana gösterdi. Aldýklarý ince romanlardý. “Onlar roman” dedim. Bizim ki hiç durur mu hemen soruyu yapýþtýrdý. “Roman ne demek?” Hata mý yaptým bilmiyorum ama “büyüklerin okuduðu masallar” diye bir cümle çýktý aðzýmdan, yüzüme bir süre baktý. Kendi kitaplýðýndan bir kitap alýp odadan çýktý.

O gece Ýstanbul Tüyap Kitap Fuarý'na gitmek üzere yola koyuldum. Sabah uyanýr uyanmaz birkaç arkadaþ ile beraber fuarýn olduðu Beylikdüzü’nde soluðu aldýk. Git git bitmeyen bir yol, trafik, içeri giriþ ücretliymiþ, beþ lira giriþ ücretini bayýldýk. Ýzmir’de kitap fuarý bu kadar uzakta olacak, bir de giriþte beþ lira ücret alýnacak, ben Ýzmirlileri tanýyorsam o fuara kimse gitmez. Kitap almak için bu kadar yolu tepmiþ gelmiþ okura madem geldin cezaný çek der gibi bir þey bu. Hani bir söz vardýr; “Hiçbir baþarý cezasýz kalmaz”. Siz fuara gelip kitap almaya karar verdiniz. Cezanýz hemen giriþte kesiliyor. Dört kiþilik bir aile olarak geldiniz ve elinizde davetiyeniz yok. Giriþte yirmi lira ödemek zorunda kalacaksýnýz. Yani bu aile büyük ihtimalle iki kitap eksik alacak. Yayýncýlarý da o oranda etkileyecek demektir.

Fuar boyunca elimden geldiði kadar tüm yayýnevlerini dolaþmaya çalýþtým. Son dönemlerde sürekli bir istikrar sergileyen iki üç yayýnevinde biraz fazla zaman geçirdim. Siren Yayýnlarý, Kýrmýzý Kedi Yayýnlarý, Versus/Aylak Kitap Yayýnlarý bunlarýndan bir kaçýydý. Fuarda gözüme çarpan diðer yayýnevi de Helikopter yayýnlarýydý. Özenle, el emeði göz nuru titizliðiyle (Tüm yayýnevleri bu titizlikte hazýrlýyordur kitaplarýný lütfen kimse alýnmasýn, bu kitaplarda el emeði çok olduðu için bu þekilde bahsettim) hazýrladýklarý kitaplarýnýn ilgi görmeyenlerini beþ liradan satýyorlardý. Tüm yayýncýlar aslýnda Don Kiþot deðil mi?

Fuardan aldýðým kitaplara gelince; Bugünlerde Bahar Ýndi / Yaþar Kemal- Yapý Kredi Yayýnlarý, Ölüm ve Ölmek Üzerine / April Yayýnlarý, bu kitap daha önce Boyner Yayýnlarý'ndan çýkmýþtý. Uzun zamandýr baskýsý olmayan kitaba hastalarýna reçetede yazan psikiyatristler ve okurlarý sonunda ulaþacaklar. Ne nedir / Siren Yayýnlarý, Nietzsche Öldü Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doðdu / Aylak Kitap Yayýnlarý, Zarf – Haydar Ergülen / Kýrmýzý Kedi Yayýnlarý, Bir Düþ Ýçin Aðýt - Hubert Selby / Ayrýntý Yayýnlarý, Ýnsan Ýçgüdüsü / Say Yayýnlarý

Kendimi bazen boþlukta hissediyorum. Bir türlü anlam veremiyorum. Ýçimden bir ses bir þey ya da bir þeyler eksik diyor. Kendi içimde dolaþýyorum ve kayboluyorum. Sonra karmaþýk bir rüyadan/kâbustan uyanýyorum. Fuarda Ayrýntý Yayýnlarý'nýn standýna giderken bir dönemin vursanýz yýkýlmaz Adam Yayýnlarý'nýn yerini gördüm. Ýçimden bir ses ‘dur’ dedi. Küçük cep kitaplarýnýn olduðu kitaplara bakýyordum. Ýþte o an bir kitap gördüm “Aysel” dedim. Hayatýmýn tüm kapýlarýný, pencerelerini kapattým. Kitabý elime aldým. Aysel’in önce “Seni çok seviyorum” diyen sesi, kaza aný, hastaneye girerken “Beni yalnýz býrakma” diye yalvaran, elimi sýmsýký tutan son görüntüsü beynimde canlandý. O geceyi tekrar yaþadým. Ýki gece önce þimdi elimde tuttuðum kitabý ‘Kokusunu alamadýðým, soluðunu hep soluðumda taþýdýðým sevgilim, Aysel’e” diye yazmýþtým. O gece sabaha kadar uyumamýþ beni de uyutmamýþ bu kitaptan þiirler okumuþtu. Aslýnda Aysel’i, yaþadýklarýmýzý unutmuþ deðildim. Ölümü hep ötelediðimiz için sanýrým kaybettiklerimizi de bir süre sonra beynimiz ister istemez yok sayýyor. Aysel’i kaybettikten sonra Ölüm ve Ölmek Üzerine kitabýný okumuþtum. Ötelediðimiz ölüm hiç ummadýðýnýz bir anda yaný baþýmýzda bitiyor.

O gece otel odasýna gittim. Aysel yoktu ama Adam Yayýnlarý'ndan aldýðým “Cemal Süreya’nýn Soluðundan Öptüm Seni” kitabýný sabaha kadar okuyup þarap içtim. Aysel olsaydý öyle yapardýk.

Ertesi akþam eve gittiðimde kýzým beni kapýda karþýladý. Onun için aldýðým kitaplarý gösterdim. “Baba bana masal oku” dedi. Aldýðým kitaplardan birini seçmesini istedim. Önce yüzüme sonra kitaplara baktý. “Baba büyüklerin okuduðu masallardan anlat” dedi.

O gece kýzýma masallar anlattým. Büyüdüðünde baþka erkeklerden duyacaðý masallar…

Ýyi okumalar.


Murat Þahin

11.11.2010









 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.