MARKS'ý anlayarak aþmak

02 Kasým 2014 13:46 / 2164 kez okundu!

 

 

Tahrir’den Taksim’e, Rio’dan Atina’ya, oradan Þili’ye kadar dünyanýn birçok köþesinde ortaya çýkan dev ayaklanmalar, demokratik toplumun ancak kitlelerin aktif kollektif mücadelesiyle mümkün olabileceði inancý daha da güç kazandý. Marks’ýn düþüncelerine ilgi bu yüzden yeniden arttý.  Ancak kitle mücadelelerinin tarihin akýþýný deðiþtirebileceði düþünceleri hala güncelliðini koruyor ve ilgi odaðý olmaya devam ediyor. Bugün gençler, iþçiler ve aydýnlar dünyada kapitalizminin kötü gidiþini anlamak için Marks’ýn görüþlerine bakma gereðini duyuyor. 

Marks’ýn hayatý ve düþünceleri dünyanýn pek çok ülkesinde okunuyor ve araþtýrýlýyor. Bunlarýn son örneklerinden biri, ABD’li 19 Yüzyýl Avrupa tarihi profesörü Jonathan Sperber’in, “Karl Marks: 19. Yüzyýlda Yaþanmýþ Bir Hayat” baþlýklý kitabý. Sperber, romantik, duygusal ve hastalýklarla boðuþan Marx’ýn hayatýný ve düþüncelerini 600 sayfa da topluyor.  

Kitabýn 2013’te çýkan Ýngilizce baskýsýna bakmýþtým, çok fazla ilgimi çekmemiþti. Fakat nedense kimilerinin ilgisini çekmiþ olacak ki Türkçe baskýsý hemen yapýldý. Marks’la ilgili çýkan kitaplarýn arasýndan özellikle bunun reklamý yapýlmasýnýn ve hemen Türkçe’ye çevrilmesinin amacý neydi acaba? Bu hacimdeki bir kitabýn Türkçe baskýsý tercüme masraflarýný bile kaldýramaz. Uluslararasýnda kitap için yapýlan onca propagandanýn ne amaç taþýdýðý bir yana kitap, okuyucuya Marks’ýn bilinmeyen yönlerini anlatmasý bakýmdan bazý yorumcular tarafýndan olumlu karþýlandý. (Karen Shook April 2013) Fakat diðer yandan, yazarýn Marks’ýn düþüncelerine yönelik çeliþkilerle dolu aðýr saldýrýlarda bulunmasý kitabýn gerçek yazýlma amacý konusunda farklý bir fikir verdi. 

Üç bölümden oluþan kitabýn her bölümü yaklaþýk 200 sayfadan oluþuyor. Ýlk bölümde, Marx’ýn doðduðu koþullar, ailesi ve 1846 yýlýna kadar geliþtirdiði fikirler anlatýlýyor. Ýkinci bölüm Marx’ýn 1848 devrimine katýlýmý, Londra’ya sürgüne gitmesi ve onu bir dünya düþünürü yapan 1871-Paris Komünü deneyimi analiz ediliyor. Son bölüm ise, Marx’ýn yaþamýnýn son 12 yýlýna ve düþüncelerine ayrýlýyor.

Marx’ýn Stalin gibi bir terörist olmadýðýný, daha çok Robespierre’ye benzediðini (giriþ xv), bazý kaynaklarý kendince aslýndan kopararak yorumladýðýný, kiþisel karakterini ve iliþkilerini kýsaca yazan Sperber, düþünürün politik mücadelesi ve gazeteciliðini yeni belgelere dayanarak anlatýyor. Fakat ekonomi politik ve sosyolojik düþünceleri hakkýnda yazýlan yorumlarýn çok subjektif, çeliþkili ve çoðu kez Marks’ýn karþýtlarý tarafýndan yazýlan kaynaklar kullanýlarak yeniden yorumlandýðý görülüyor. Teorik araþtýrmalarýn kaynaðý olan orijinal materyaller kullanýlmadýðýndan Sperber’in kitabý bilimsel standartlardan çok uzakta bir yerde konumlanýyor.

Sovyetler’in yýkýlmasýndan, Çin’in global sisteme entegre olmasýndan, sosyalist partilerin pragmatizm bataklýðýna düþmesinden ve komünist partilerin ölümünden sonra Sperber, Marx’ý “19 Yüzyýl’ýn gerici filozofu” ilan edebileceðini sanýyor, Halil Berktay’ýn yaptýðý gibi. Türkiye’de Marks’ý okumadan anlamadan ahkâm kesmek anlaþýlabilir belki. Ancak, ABD gibi bilim merkezi olan bir ülkede bir tarihçinin Marx’ýn düþüncelerini eleþtirme adýna bir çeliþkiden ötekine düþmesini anlamak mümkün deðil.

Bazý Marksistler arasýnda kitap hakkýnda övücü yorumlarý okuduktan sonra, bilimsel kriterlere sýkýca baðlý kaldýðýna inandýðým bilim adamlarýnýn kitap hakkýnda yazdýklarýndan aþaðýdaki kýsa notlarý yazmayý uygun gördüm.

Sperber kitabýnýn giriþinde Marksist teorinin psikoanaliz, varoluþçuluk veya yapýsalcýlýk açýlýmýnýn gereksizliðini, Marks’ýn ve Marksist sosyal araþtýrmalarýn bilimsel bir deðer taþýmadýklarý sonucuna varýyor. Ayný giriþte Marks’ýn 19 yüzyýl olgularýný kullanarak geleceði okuyan gerici bir düþünür olduðunu Hegel’in ve Fransýz devriminin geride kaldýðýný dolasýyla, sosyal bilimlerin geliþtirilmesinin gereksizliðine vurgu yapýyor. (Niall Mulholland, 28/12/2013)

“Devamla Sperber, Komünist manifesto’da yazýlanlar özünde Marks’ýn düþünsel planda Hegelizm’den pozitivizme doðru yol almasýnýn ilk adýmýdýr diyor” (Tristram Hunt,  2013). “Burada Sperber pozitivizmden ne anladýðýný tarif etmeden Marks’ýn 1848’den sonraki düþünsel deðiþimini eleþtiriyor.” (Hans G Despain - Marx and philosophy, 2013) Tarih alanýndan çýkan Sperber felsefi alandaki teorik formasyonun zayýflýðý her cümlesinde göze çarpýyor. Laf ebeliði arasýnda Marks’ýn, Hegel ve positivizm arasýnda gidip geldiðini iddia ediyor ve Hegel felsefesinin bilimsel olmadýðýný yazýyor.

Kitapta Marks’ýn felsefi düþüncelerine yöneltilen eleþtirilerdeki hatalarýn çok daha fazlasý, ekonomi politikalarýna iliþkin deðerlendirmelerde görülüyor. Yazarýn ekonomi teorilerdeki bilgisizliðini anlamak mümkün, ancak kapitalist sistemin tüm elementlerini ve çalýþma mekanizmalarýný ele alan Marks’ýn düþüncelerini eleþtirmeye kalkýþmasý en azýndan etik bir davranýþ deðildir. Marks’ýn düþüncelerini anlamadan yorumlayan ve onlarý 19. Yüzyýlýn sýnýrlarý içinde tutmaya çalýþmasýyla kanýmca kendisi 21. Yüzyýlýn bilimsel objektifliðinden uzaklaþýyor.

Marks’ýn ekonomi politik düþüncelerine yöneltilen eleþtiriler, kitabýn en zayýf bölümleri olarak göze çarpýyor. Sperber’e göre Marks, 19 Yüzyýl kapitalizminin özelliklerini iyi anladýðýný kabul ediyor (s.xix) ancak ekonomi politiðin iki büyük ismini, A. Smith ve D Ricardo’yu yanlýþ yorumladýðýný yazýyor. Oysa durum bunun tam tersi Marks onlarýn ekonomik analizlerine ve teorik saptamalarýna titizlikle yaklaþýr ve onlara ayrý bir deðer verir.      

Sperber, Marks’ýn klasik ekonomi politiði tahrif ettiðini ileri sürmekle kalmýyor, ona göre, “kapitalizmde iþçi sýnýfý kavramýnýn Marks tarafýndan icat edildiðini ve aslýnda tarihsel bir kavram olmadýðýný ileri sürüyor” (Hans G Despain). Marks ekonomik bir kategori uydurmuþ oluyor ona göre. Yazar, ya Kapital’in birinci cildini okumamýþ ya da okuduðunu anlamamýþ.

“Kitapta Marx’ýn ekonomi politik düþünce sistematiðini sadece on sayfada özetliyor. (427-37 ingilizce, Hans G Despain). Dinamik olmadýðýný statik bir fotoðraftan ibaret olduðunu yazýyor. Soyut emeðin, paranýn, kredinin, üretkenliðin, teknolojinin, sermayenin yoðunlaþma ve merkezileþmesinin, iþsizliðin, dengesiz kalkýnmanýn, ekonomik krizin diyalektik iliþkilerini görmeden, anlamadan sözde Marks’ýn eleþtirisini yapýyor. Körlüðün bu kadarýna pes doðrusu” (Hans G Despain).

Tarihçinin el yordamýyla giderayak yaptýðý eleþtirilerden biri ise, iþsizlik ve ekonomik döngü arasýndaki iliþkidir. Marks hiç bir zaman iþsizliðin ekonomik döngüye neden olduðunu söylemedi.Fakat alaný ekonomi olmayan Sperber ýsrarla bunu tekrar ediyor. 

Sperber kitabýnýn 18 sayfasýnda, Kapital’in üçüncü cildinde araþtýrýlan kapitalizmin ana damarlarý olan; “kar oranýnýn düþme eðilimine”, transformasyon problemine ve toprak rantýna ayýrýyor. Marks, Kapital’in birinci cildinde tarihsel verilerle eþitsizliðin, krizin, sermayenin yoðunlaþmasý ve merkezileþmesini ve teknolojik deðiþimi tek tek bilimsel analizlerini yaptýktan sonra bu üç kavramý mercek altýna alýyor. O zamanýn tarihsel verilerine dayanarak tabii. Verilerin 19 yüzyýla ait olmasý kapitalizmin o yüzyýlda bittiði anlamý çýkmaz. Sistemin özü, kimyasý, DNA’sý ayný, deðiþmedi.

Sperber, “kar oranýnýn düþme eðilimi” yasasýnýn yanlýþ olduðunu söylüyor (s.443 ingilizce, Hans G Despain). Oysa, sayýsýz ampirik araþtýrmalarla doðruluðu kanýtlanmýþ bu yasayý farklý ekonomi politik akýmlardan gelen çok sayýda ekonomist kabul ediyor (Hans G Despain). Fakat önyargýlý Sperber doðruluðuna inanmamakta ýsrar ediyor.

Sperber, ýsrarla Marks’ýn kriz teorisini kar oranýnýn düþme eðilimine baðladýðýný kanýtlamaya çalýþýyor. Bu da yanlýþ. Marks ekonomik krizin sistemin tüm dinamiklerinin bir sonucu olduðunu yazar. Marks’ýn ekonomik kriz teorisi aðýrlýklý olarak kar oranýnýn düþmesi yasasýna dayanmaz.

Marks’ý eleþtirmede sýnýr tanýmayan Sperber toprak rantýný analiz ederken Marks’ýn Maltus’un etkisinde kaldýðýný yazýyor. (s. 454, Hans G Despain). Bu inanýlmaz bir saçmalýk. Bir diðer saçmalýk Marks’ýn sosyolojik araþtýrmalarýna yöneltilen eleþtiriler.

“Büyük düþünürleri birer tarihsel figur olarak kendi yaþadýklarý zaman dilimi içinde görmek gerçekten mümkün ve onlarýn fikirlerini günümüzle iliþkilendirmek doðrudur. Plato, Aristo, Hobbes, Rousseau ve Mill için böyle yapýyoruzda neden Marks için bu kural geçerli olmuyor”. Karen Shook’un bu sorusunu Sperber canlý Jaz müziði dinlerken, her gün koþarken düþünebilir mi? Bilmiyoruz.   

Daha humanist daha özgür toplum mücadelesinde Marksizm bir dogma deðil bir rehber olarak alýnabilir. Sperber’in yaptýðý gibi kabaca eleþtirmek, görmemezlikten gelmek, solun ve ilerici insanlýðýn mücadelesine zarar veriyor. Maksizm’i sahiplenmek, derinlemesine anlamak ve onu akýllýca aþmanýn tam zamaný, çünkü insanlýðýn global deðiþime ihtiyacý giderek arttýyor.

“Filozoflar dünyayý yorumladý, önemli olan onu deðiþtirmektir” K. Marks

 

Kitabý eleþtiren ingilizce makalelerden bazýlarý:

- Hans G. Despain - Marx and philosophy, Book review, 2013

- Tristram Hunt, The Guardian, Wednesday 26 June 2013

Geoff Eley, Los Angeles review of books, 03.11.2013

Brooke Horvath,The backward-looking prophet, 2013

- Ms Diana Siclovan, University of Cambridge, 2013

- Niall Mulholland,  How to change the world, The Socialist newspaper, 28/12/2013

- Karen Shook, Marx: a 19 century life, Times Higher Education, 25 April 2013

 

Mehmet TAÞ

01.11.2014

 

Son Güncelleme Tarihi: 02 Kasým 2014 14:01

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.