Etem Ruhi Üngör öldü ama çalgý müzesi hayali yaþýyor

11 Aðustos 2009 19:15 / 4588 kez okundu!

 


87 yaþýndaki Ethem Bey dün birden ölüverdi. Oysa heyecanlý konuþmalarý, dinç tavýrlarý, biz birlikteyken bana ölüm gerçeðini hep unutturmuþtu. Bugün onu Çanakkale'ye uðurladýk. Anadolu Çalgýlarý Müzesi hayali öksüz kaldý. Bakalým þimdi o hayali kim yaþatacak, kim gerçeðe dönüþtürecek?

Etnomüzikolog ve çalgýbilimci olarak Etem Ruhi Üngör 

Etem Ruhi Üngör'ü 17 yýl önce tanýdým. BRT için bir müzik sohbeti dizisi hazýrlýyordum. Toplumun gözünün önünde olmayan ama vefa borcumuzun olduðu kiþileri seçmeye, seçerken de 10 yýllýk yurtdýþý kopukluðu nedeniyle doðru bir liste hazýrlamaya çalýþýyordum. Bu ismi Murat Bardakçý önerdi ve ev telefonunu da verdi. 1993'de baþlayan iliþkimiz bir kaç ay öncesine kadar düzenli biçimde sürdü. Anadolu Çalgýlarý Müzesi, Anadolu Çalgýlarý kitabý gibi projeler ana konumuzdu. Durmadan yeni sponsorlar arayýp yeni baþvurular yapmakla geçti yýllarýmýz... Müzeyi baþaramadýk, çalgý kitabý yarýda kaldý ama O'nun Net holding ile birlikte hazýrladýðý harika çalgýlar takvimi, özel yaþamýmda ilginç rastlantýlara vesile oldu.

Etem Ruhi Üngör’e bu toplumun vefa borcu var 

Türkiye'nin en büyük çalgý koleksiyonunun sahibi araþtýrmacý-yazar Etem Ruhi Üngör, 10 Aðustos 2009’da tek baþýna yaþadýðý Kadýköy'deki evinde hayatýný kaybetti. Bakkaldan ekmek ve süt aldýktan sonra evine giderken sokakta tansiyon nedeniyle düþerek vefat eden Üngör, TBMM tarafýndan verilen Üstün Hizmet Ödülü sahibiydi ve ismi 101 Türk Büyüðü arasýnda sayýlýyordu ama hayalini kurduðu çalgý müzesini kuramadan bu dünyadan göçtü gitti. 

1922 yýlýnda Ýstanbul'da, Sultanahmet’te, kendi deyimiyle “Dede Efendi’nin evinin karþýsýndaki evde” doðdu. Babasý, Rumca eski adý Andalus (Andalus – Andulus – Andýrlus- Andirlos) olan Niðde'nin Hacýabdullah Kasabasý'ndan Çanakkale Gazisi Ahmet Halit Bey'dir. Etem Ruhi Üngör’e, 7 yýl sonra ailede ilk doðan çocuk olduðu için Çanakkale þehidi amcasý Muallim Ýbrahim Ethem'in adý verilmiþti.
Muallim Ethem’in askerdeyken yazdýðý mektup, cephenin Osmanlý tarafýnda az sayýda yazýlmýþ asker mektuplarýndandýr. Çanakkale’deki müzede sergilenen mektup Etem Ruhi Üngör tarafýndan da basýlarak çoðaltýlmýþtý. Tanýdýðý herkese bu mektubu vererek amcasýyla övündüðünü her fýrsatta belirtirdi. Þimdi amcasýyla birlikte ayný yerlerde yatacak.

Çanakkale savaþýnýn sembol mektubunu kim yazdý?
Þehit Muallim Ethem, Niðde’nin “Andulus” (Hacý Abdullah) köyünde (o zaman köydü) 29-02-1890 tarihinde doðmuþ ve 19 Nisan 1915’te þehit olmuþtur. 

(Birliði: 3. Kolordu, 19. Fýrka –ki kumandaný Mustafa Kemal-. 57. Alay, 2. Tabur, 6. Bölük) 

Mektup sahibi kiþi, ihtiyat zabit (yedek subay) namzedi Ethem, Ýstanbul Hukuk Fakültesi son sýnýfýna devam ederken ayný zamanda Beyazýt Numune Mektebi’nde öðretmendi (1912). 

Bu mektup onun ilk ve son mektubu oldu. 

Mektuptaki imza Hasan Ethem biçimindeydi. Ýmzadaki Hasan adý onun babasýnýn adýydý. Soyadý kullanýlmadýðý zamanlarda, soyadý yerine baba adý kullanýlmaktaydý. 

Mektubun aslý þehit Muallim Ethem’in adýný taþýyan yeðeni Etem Ruhi Üngör’deydi. 

Mektup halen Çanakkale’deki Âbide Müzesi, Deniz Müzesi ve Milli Parklar Müzesi’nde sunulmaktadýr.

Muallim Etem’in mektubu 
Valideciðim, dört asker doðurmakla müftehir þanlý Türk annesi! 

Nasihat-âmiz mektubunu Divrin Ovasý (Niðde) gibi, güzel, yeþillik bir ovacýðýn ortasýndan geçen derenin kenarýndaki armut aðacýnýn sayesinde otururken aldým. Tabiatýn yeþillikleri içinde mest olmuþ ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük dersler aldým, tekrar okudum. Þöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduðumdan sevindim. Gözlerimi açtým, uzaklara doðru baktým. Yeþil yeþil ekinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek eðilmesi, bana, annemden gelen mektubu selamlýyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doðru eðilip kalkýyordu ve beni, annenden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardý. 

Gözlerimi biraz saða çevirdim güzel bir yamacýn eteklerindeki muhteþem çam aðaçlarý kendilerine mahsus bir sedâ ile beni tebþir ediyorlardý. Nazarlarýmý sola çevirdim; çaðýl çaðýl akan dere, bana validemden gelen mektuptan dolayý gülüyor, oynuyor, köpürüyordu… Baþýmý kaldýrdým, gölgesinde istirahat ettiðim aðacýn yapraklarýna baktým. Hepsi benim sevincime iþtirak ettiðini, yaptýklarý rakslarla anlatmak istiyordu. Diðer bir dalýna baktým, güzel bir bülbül, tatlý sedasýyla beni tebþir ediyor ve hissiyatýma iþtirak ettiðini ince gagalarýný açarak göstermek istiyordu. 

Ýþte bu geçen dakikalar anýnda, hizmet eri: 

-Efendim, çayýnýz, buyurunuz, içiniz, dedi.
-Pekâlâ dedim, aldým baktým, sütlü çay…
-Mustafa bu sütü nereden aldýn? dedim.
-Efendim, þu derenin kenarýnda yayýla yayýla giden sürü yok mu?
-Evet dedim. Evet ne kadar güzel.
-Ýþte onun çobanýndan 10 paraya aldým. 

Valideciðim, on paraya yüz dirhem süt, su katýlmamýþ. Koyundan þimdi saðýlmýþ, aldým ve içtim. Fakat yukarýdaki bülbül baðýrýyordu: “Validen kaderine küssün, ne yapalým. O da erkek olsaydý, bu çiçeklerden koklayacak, bu sütten içecek, bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin aheste akýþýný tetkik edecek ve çýkardýðý sesleri duyacak idi…” 

Þevket merak etmesin o görür, belki de daha güzellerini görür. 

Fakat, valideciðim, sen yine müteessir olma. Ben seni, evet seni mutlaka buralara getireceðim. Ve þu tabii manzarayý göstereceðim. Þevket, Hilmi (kardeþleri) de senin sayende görecekler. 

O güzel çayýrýn koyu yeþil bir tarafýnda, çamaþýr yýkayan askerler saf saf dizilmiþler. Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu. 

Ey Allah’ým, bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi. Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çýkarmýyordu. Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldým. Cemaat ile namazý kýldýk. O güzel yeþil çayýrlarýn üzerine diz çöktüm. 

Bütün dünyanýn daðdaða ve debdebelerini unuttum. Ellerimi kaldýrdým, gözümü yukarý diktim, aðzýmý açtým ve dedim: 

“Ey Türklerin Ulu Tanrýsý. Ey þu öten kuþun, þu gezen ve meleyen koyunun, þu secde eden yeþil ekin ve otlarýn þu heybetli daðlarýn Hâlýký! Sen; bütün bunlarý Türklere verdin. Yine Türklerde býrak! Çünkü böyle güzel yerler, Sen’i takdis eden ve Sen’i ulu tanýyan Türklere mahsustur.

Ya Rabbim!
Þu kahraman askerlerin bütün dilekleri, ism-i celâlini Ýngilizlere ve Fransýzlara tanýtmaktýr. Sen bu þerefli dileði ihsan eyle ve huzurunda titreyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin (eyle), düþmanlarýný zaten kahrettin ya, bütün bütün mahveyle!”
diyerek dua ettim ve kalktým. Artýk benim kadar mes’ut, benim kadar mesrur bir kimse tasavvur edilemezdi. 

Anneciðim, oðlun Halit de benim gibi güzel yerlerdedir. 

Dünyanýn en güzel yerleri burasý imiþ. Yalnýz bu memleketlerde düðün olmuyor. Ýnþallah düþman asker çýkarýr da, bizi de götürürler, bir düðün yaparýz, olmaz mý? 

Kadir’e mektup yazdým. 

Valideciðim, evdeki senet vesaireyi kesmelere kat’iyyen vermeyin ve sorarlarsa biz bilmiyoruz deyin. 

Çantayý al, sandýða koy, Ben sana vaktiyle anlatmýþ idim, bu dünya böyledir. 

Fakat sen merak etme. O parayý vermese, adliyedeki adam vermezdi. Hani nasýl aldýk. Yalnýz zaman ister. 

Valideciðim, çamaþýr falan istemem, paralarým duruyor, Allah razý olsun.

Oðlun Hasan Ethem
4 Nisan 1331
(17 Nisan 1915) 

Yaþamý müzikle geçti
Etem Ruhi Üngör, 1955 yýlýnda Ýstanbul Belediye Konservatuarý'ndaki eðitimini tamamladýktan sonra, 1955-1968 yýllarý arasýnda konservatuarlarda, müzik derneklerinde ve özel okullarda öðretmenlik yaptý. 1967-1976 yýllarý arasýnda kilometrelerce yol kat ederek tüm Türkiye'yi kapsayan bir çalgý inceleme gezisi yaptý ve bu gezinin ardýndan kendisini bütünüyle müzik araþtýrmalarýna adadý. 

Batý müziðine de ilgi duyan Üngör, koro þefi Hulusi Öktem'in çoksesli korosunda uzun yýllar görev yaptý. Üngör, bu toplulukla Fransa'da kimi uluslararasý festivallere katýldý. 

Üngör, katýldýðý uluslararasý müzik kongreleri, forum ve sempozyumlarda 24 bildiri sundu. Türk Askeri Müziði alanýndaki uzmanlýðý dolayýsýyla birçok batý ülkesinin radyo ve televizyonunda bu müziði tanýtan programlar yaptý. Bu etkinliklerden biri olan 1979'da Belçika Radyo-TV'sinde sunduðu "La Musique Mehter" adlý açýklamalý programdý ve geniþ ilgi uyandýrdý. 

Üngör, Sovyetler Birliði döneminde ve sonrasýnda neredeyse her iki yýlda bir mutlaka Türki cumhuriyetlerden birine gitti, tebliðler sundu, araþtýrmalar yaptý, oralardan çalgýlar topladý, dostluklar geliþtirdi. 

Özel Çalgý Koleksiyonu
Türk müziði konusunda yaptýðý araþtýrmalarla tanýnan ve bugüne kadar onlarca kitap yayýnlayan Etem Ruhi Üngör, yýllardýr özenle topladýðý müzik aletleri ile de alanýnda çok tanýnan bir isimdi. Etnomüzikolog, Organolog (çalgý bilimci), Koleksiyoner ve Araþtýrmacý-Yazar Etem Ruhi Üngör'ün, altmýþ senede bir araya getirdiði müzik aletleri koleksiyonu bulunuyor. 

Üngör'ün Kadýköy'deki 100 metrekarelik evinde yaklaþýk 750 adet çalgýdan oluþan bu koleksiyonda Tamburi Cemil Bey'in tamburu, Þeyh Nasýr Abdülbakî Dede'nin, Kazasker Mustafa Ýzzet'in neyi ve Neyzen Tevfik'in hastanede alkol tedavisi gördüðü sýrada zorunlu olarak karyola demirinden yaptýðý metal neyi, Sultan Abdülaziz'in lavtasý ve Anadolu ile yurtdýþýndan birçok ender enstrüman vardý. 



Üngör'ün son arzusu bu müzik aletlerinden bir müze kurulmasýydý. Bu amaçla 20 yýldan beri aralýksýz uðraþmýþtý. Evini ziyaret eden Kültür bakanlarý olmuþ, konu defalarca basýna yansýmýþ ama müze kurulmasý baþarýlamamýþtý. Ayrýca Anadolu Çalgýlarý kitabý oluþturulmasý için Yapý Kredi Yayýnlarý ile de bir yýla yakýn süren çalýþma, eski eþinin telif sorunu nedeniyle ihtarname çekmesi sonucunda yarýda kaldý. 

Üngör'ün evi zaten bir müze görünümündeydi. Duvarlarýnda yüzlerce müzik aleti asýlýydý, birçoðu da ünlü isimlere aitti. Kapýlarýn arkalarý kavallar, neylerle doluydu. Orta sehpasý, üzerine bir cam eklenmiþ bir davul idi. El yazmasý defterinde hangi çalgýnýn hangi yýlda, hangi ilden ve kimden alýndýðý tek tek yazýlýydý. 

Kendisi, Türkiye'nin en iyi müzik kitaplarý arþivine sahipti. Ayrýca müzik alanýnda ilginç aletleri elinde tutarak büyük bir koleksiyonun temelini þimdiden yaratmýþtý. Gramofon öncesi bir müzik çalar olan petek biçimindeki aleti, her zaman gözleri parlayarak gösterirdi. 

"Musiki Mecmuasý" öksüz kaldý

Hüseyin Saadettin Arel'in 1948 yýlýnda kurduðu Musiki Mecmuasý'nýn yayýnýný 40 yýlý aþkýn Etem Bey sürdürdü. Bu müzikoloji dergisi, 1998'de 500. sayýsýna ulaþmýþtý. Kimi sponsorluklarla bir süre daha yayýnýný sürdüren dergi artýk yayýnlanamaz hale gelmiþti. Son olarak Selsus yayýnlarýnýn desteðiyle çýkan dergiyi sadece internette yayýnlama fikrine ise Etem Ruhi Üngör bir türlü sýcak bakamamýþtý. Þimdi Musiki Mecmuasý öksüz kaldý. 

Devlet müze kuramadý ama ünvan verdi, berat imzaladý
Etem Ruhi Üngör, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafýndan 10-15 Eylül 2007'de bilim, fikir ve sanat alanýnda çok önemli baþarýlara imza atarak ödül almaya hak kazanan 101 Türk büyüðü arasýnda yer almýþtý. Üngör, Baþbakan Erdoðan'ýn da katýldýðý bu törende ödülünü almýþtý. Üngör ayrýca TBMM tarafýndan verilen "Üstün Hizmet Ödülü"nü 2008 yýlýnda dönemin TBMM Baþkaný Köksal Toptan'ýn elinden almýþtý. 

Kendisi bu tür ödüllere çok kýymet vermez, ironik anlatýmýyla, böyle bürokrasilerle inceden dalgasýný geçerdi. "Beni 1001 Türk Büyüðü yapacaklarýna çalgý müzesini kursunlar, çalgý kitabý çýkarsýnlar" derdi gülerek.
 

Anýsýný kim nasýl yaþatacak?
Etem Ruhi Üngör’ün anýsýný yaþatmanýn en doðru yolu elbette öncelikle Anadolu Çalgýlarý Müzesi’ni oluþturmaktýr. 

Bir düþünün... Özel planlanmýþ bir bina ya da eski bir binanýn uygun restorasyonu ile oluþturulmuþ çalgý müzesi... Otobüslerin ardý arkasý kesilmiyor. Öðrencilerle, turistlerle, özel meraklýlarla dolup taþýyor müze. Müzede 1000'e yakýn çalgý sergileniyor. Özel korunaklý çalgýlar 360 derece dönüyor... Yanlarýndaki dokunmatik ekranlarda o çalgýnýn kimliðine ulaþýlýyor, sesi dinleniyor, yakýn coðrafyadaki kardeþ çalgýlar sorguylanýyor... Ýnteraktif harita üzerinde çalgýlarýn ve toplumlarýn serüveni binlerce insanla paylaþýlýyor. Minik konser salonuna ulaþanlar listeye bakýyorlar acaba o an hangi çalgýnýn, hangi sanatçýyla buluþmasý var diye... Heyecan içinde yerlerini alýp kendilerini bir çalgýnýn büyülü seslerine býrakýyorlar... Ardýndan çalgý onarým atölyesine uðrayýp, orada bir lutiyenin ince iþine tanýk oluyor ya da kabak kemaninin nasýl yapýldýðýný görebiliyorlar. Özetle, müziðin bir mabedinden çýkarken insanlar bir cd, bir poster, bir takvim alabilmek için hala koþuþturma içindeler... Zaman yetmemiþ diye bir daha gelmek isteyenler yeni planlar yaparken, turistler çantalarý müzikle, muhteþem Anadolu Çalgýlarý kitabýyla dolu olarak otobüse koþturuyorlar. 

Ne güzel bir hayal deðil mi?

Gerçeðe dönüþmesi için çok uðraþýldý ama demek ki hayal olgunlaþmamýþtý...

Bu konuda aslýnda en büyük görev þimdiye dek bu adýmlarý atmamýþ devletten çok; kendi rüþtünü ispatlamak için bu alanlarda daha çok þey yapmasý gereken finansman sahiplerine düþmekteydi. Paranýn diyetini böyle ödemek de mümkündü ve belki en anlamlý olanýydý. 

Örneðin kendi kökleri de, Üngör’ün köklerinin dayandýðý Hacý Abdullah köyüne dayanan, Doðuþ Holding’in müteveffa kurucusu Ayhan Þahenk’in oðlu Ferit Þahenk bu acý vesileyle de olsa konuyla ilgilenmelidir.  Müzik alanýnda zaten özgün adýmlar atan Ferit Þahenk için bu giriþim birçok yeni kanallarý harekete geçirebilir.

Ünlü deðildi, deðerliydi
Türkiye, Ýstanbul, Kadýköy güzel bir deðerini yitirdi. Magazin basýnýn gözümüze soktuðu ünlülerden deðildi Etem Bey ama bu toplumun hep ihtiyacý olan deðerli insanlardandý. Anýsýný yaþatmak için hepimizin yapmasý gereken þeyler var. O, ölümüyle bize bu konuyu daha derin olarak düþünme fýrsatý verdi. Umarým deðerlendirebiliriz.

Güle güle Etem Bey... Çalgý Müzesini kuramadýðýmýz için çok üzgünüm ve sizden özür diliyorum.

Ýlhami Mýsýrlýoðlu
11-08-2009
Ýstanbul

----------

Üngör'ün yayýnlanmýþ kitaplarý ve bildirileri


" Türk Marþlarý, 1965.
• "REDHOUSE" Sözlüðü (Türkçe-Ýngilizce) Türk Musikisi Terimleri, 1968.
• Türk Halk Çalgýlarý Üzerine Araþtýrma-Derleme ve Deðerlendirme, (Teblið/1971).
• Hüseyin Saadettin Arel'in Türk Musikisi Makamlarý Üzerine Bir Çalýþma (Ýnceleme/1973).
• Türk Davulu, (Teblið/1973).
• Karagöz Musikisi Öðretiminde Bazý Esaslar (Teblið/1974).
• Karacaoðlan'ýn Musiki Devri ve Dörtlüklerinde Musiki, (Teblið/1975).
• Kantemiroðlu ve Türk Musikisi (Ýnceleme/1976).
• Türk Çalgýlarýnda Anadolu Medeniyetleri Çalgýlarý Ýzlerinin araþtýrýlmasý, (Teblið/1976).
• Türk Çiftesi, (Teblið/1977).
• Itri Üzerine Ýki Araþtýrma ve Açýklama, (Teblið/1978).
• Türk Musikisinde Çalgýlar, (Konferans/1978).
• Nota Basýmýnda 100. Yýl, Yayýnlar-Yayýncýlar (Teblið/1978).
• Ayin-Ýlahi Formlarý, (Ýnceleme/1979).
• Halk Ezgilerini Notaya Almada Makamla Ýlgili Sorunlar, (Teblið/1979).
• Kýbrýs'ta Musiki, (Ýnceleme/1979).
• Saadettin Kaynak, (Konferans/1980).
• Türk Musiki Güfteler Antolojisi, (Kitap/1981).
• Cornemuse de Turque, (Teblið/1981) Brüksel.
• Türk Zurmasý, (Teblið/1981).
• Türk Elsanatlarý Arasýnda Türk Çalgýlarýnýn Yeri, Önemi ve Düþünceler, (Teblið/1981).
• Türk Musikisinin Batýya, Batý Ýçinde Balkanlara ve Balkanlar içinde Özellike Yugoslavya'ya Etkileri arasýnda 11 Zamanlý Usul Ýliþkileri, (Teblið/1983).
• Ýbni Sina'nýn Musiki Yönü, (Teblið/1983).
• Musiki Eðitimimizde Görülmeyen Bibliyogra/Yayýn-Bilim Dergisi'nin Önemi ve Düþünceler, (Teblið/1984).
• Tar, (Ýnceleme/1984).
• Balkanlarýn Müþterek Çalgýsý Tulum'un Ýki Deðiþik Tip'i, (Teblið/1985 Ohri).
• Farabi'nin Musiki Yönü, (Teblið/1985).
• Batý Bestekarlarýnda Türk ve Türklük Akýmý ve Rossini'nin Türk Marþý, (Ýnceleme/1986).
• Ortaoyunu'nda Musiki, (Teblið/1986).
• Eugene Borrel'in Türk Musikisi Bibliyografyasý Çalýþmasý Üzerine, (Ýnceleme/1986).
• Dini Musiki Felsefesi ve Dünya Ýslam Musikisinde Geliþmelerle, Bilinmeyen Husular Üzerine Düþünceler (Konferans/1987).
• Denizli Halk Musikisi Bibliyografyasý, (Teblið/1988).
• Türk Musikisi Müzesi (Belge-Çalgý) Kurulmasý Üzerine Görüþler ve Öneriler (Teblið/1988).
• Karagöz Musikisi, (Kitap/1989).
• Pehlivan Musikisi, (Teblið/1991).
• Türkiye Musikisi, (Teblið/1991).
• Bibliyografya Kayýtlarýnda Türk Musikisinin Balkanlara Etkileri, (Teblið/1991).
• Türk Musikisi Kütüphaneleri, Arþiv ve Koleksiyonlar (Konferans/1994).
• Türkiye ve Makedonya'da Yaþayan Müslümanlarýn Cenaze Törenlerinde Müzik (Teblið/1994 Ohri)"
 


Çanakkale savaþýnýn sembol mektubu kitaba dönüþtü


Dün yaþamýný yitiren Etem Ruhi Üngör’ün, ismini aldýðý amcasý Çanakkale Savaþý mektuplarýnýn sembol ismi Þehit Muallim Hasan Etem’in hayatý kitaba dönüþtü. 

Gazeteci Mustafa Canbey tarafýndan yazýlan ve Yarýmada Yayýnlarý tarafýndan yayýnlanan “Cephede Bir Muallim/Þehit Ethem” kitapta 57. Alay’da savaþarak þehit düþen 25 yaþýndaki Hasan Etem’in hayatý anlatýlýyor. Kitapta ayrýca edebiyat öðretmeni yedek subay Etem’in cephedeyken annesine yazdýðý mektup da ele alýnýyor. 

Anzak ve Yeni Zelanda askerleri ailelerine yazdýklarý mektuplarda Çanakkale’den “cehennem” diye bahsederken Muallim Etem annesine yazdýðý mektupta, cepheyi “cennet bahçelerinden bir bahçe” olarak anlatýyor. Savaþýn o dehþet anýnda mektubu yazmýþ olmasýna raðmen savaþýn dehþetinden çok ýrmaklardan, kýrlardan ve koyunlardan söz ediyor. 

“Valideciðim” diye baþladýðý mektubunda, savaþtaki oðlunun özlemi ile yanýp tutuþan biricik annesinin yüreðine biraz olsun su serpebilmek için tüm edebi gücünü kullanýyor. Savaþýn acýsýný sabit kalemin rengine gizlemeye çalýþýyor, annesini üzmemeye çabalýyordu. 

Çanakkale Savaþý’na gönüllü olarak katýlan Muallim Etem, 3. Kolordu, 57. Alay, 2. Tabur, 6.Bölük’teydi. Bütün ideali öðretmen olarak genç nesilleri yetiþtirmekti. Ancak bu idealini ancak ölümüyle gerçekleþtirebildi. 

Okuyucuyu mektuplar üzerinden savaþýn en sýcak anlarýna götüren kitap, Çanakkale’yi anlatan klasik kitaplardan farklý olarak savaþýn insani boyutunu da ihmal etmiyor.

Kitabýn yazarý Mustafa Canbey, Almanca ve Ýngilizce’ye de çevrilen ve dünyada kimi müzelerde de sergilenen mektubun ve mektubu kaleme alan Þehid Muallim Muallim Etem’in bilinmesinin önemli olduðunu düþünüyor. 

Ýlk baskýsý NÝHA-DER’in (Niðde Ýli Hacý Abdullahlýlar Þehit Muallim Etem Yardýmlaþma ve Dayanýþma Derneði)
 katkýlarýyla yapýlan “Cephede bir Muallim/Þehit Ethem” adlý esere büyük kitapevlerinden ve web satýþ sitelerinden ulaþmak mümkün.  (http://www.nihader.com)

-------------------

Etem Ruhi Üngör ile ilgili fotogaleriye ulaþmak için bakýnýz:

http://www.izmirizmir.net/bilesenler/galeri/album.php?album_no=55

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
13 Aðustos 2009 13:15

hurkus

Rahmetli Etem Ruhi Üngör'ün torunu Ceyda Ergül'den izmirizmir.net'e gelen bir mesajý paylaþmak istiyorum.

***
sonsuz teþekkürler... 

Mesaj Sitenizin rahmetli dedem Etem Ruhi Üngör için hazýrladýðý yazý ve resimler için çok teþekkür ederim. Yazdýðýnýz haber özenle hazýrlanmýþ, kelimeler özenle seçilmiþ... Torunu olarak tekrar onur ve gurur duydum. Doðru ve estetik haber anlayýþýnýzý tebrik eder, baþarýlar dilerim.

Ceyda Ergül
13 Aðustos 2009 13:08

HHK

Ethem Ruhi Üngör ölmedi aslýnda.. Onu hayallerini gerçekçekleþtirememek öldürdü. Bu hayaller ki para pul þan þöhret deðildi. Yýllar içinde parasýný varlýðýný harcayarak topladýðý eþsiz enstrüman koleksiyonuna bir müze kurmak istedi. Yetkililer bu isteðe duyarsýz kaldýlar. Çýkarlarý olsa hiç düþünmeden evet dedikleri onca þey arasýna bu hayali de sýkýþtýrmadýlar. Zaten onlarýn hayalle iþleri yoktu. Onlar paranýn sýcak yüzünün getirdiði somut elle tutulur gerçekleri severlerdi. Ne Ýstanbul Ýl Kültür ve Turizm Müdürlüðü ne de onun büyük Aðabeyi Kültür ve Turizm Bakanlýðý ilgi gösterdi. Onlar bedavaya almak istediler bu koleksiyonu. Þimdi varislere sesleniyorum sakýn hiç bir þey vermeyin bu yetkisizlere ve de taziyelerini bile kabul etmeyin. Ki Ethem Ruhi Beyin ruhu þad olsun. Ve bu da bundan sonra yetkisiz davranacaklara ders olsun. 

Hasan Hüseyin KARABAÐ

Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.