Anadolu'nun havasýný koklayabilmek için...
21 Nisan 2008 02:26 / 1503 kez okundu!
Hem doðaya saygýlý bir çevreci, hem milliyetçi, hem insan haklarý savunucusu, ayný zamanda da milliyetçi, hem hayvan haklarý savunucusu hem de milliyetçi ve de hem kendini solda tanýmlayýp, hem de ‘ulusalcý’ ya da ‘milliyetçi’ nasý
Peki ya, hem Kemalist hem solcu?.. “Yahu olur iþte, çok kurcalama, burasý Türkiye...” diyorsanýz ve her þeyi ‘içinden çýkýlmaz’ yapmaya kararlý iseniz o ayrý tabii. Yukarýda saydýklarým daha da geniþletilebilir. Ama þurasý kesin ki; saydýklarýmýn olmazsa olmazý asgarisinden tüm meselelere bir dünyalý” gözüyle, uluslar üstünden bakabilmektir.
5 Nisan’da “Kaz Daðlarý”nýn talan edilmesine ve “Siyanür liçi yöntemiyle altýn aranmasýna” karþý Çanakkale’de düzenlenen mitingten yansýyan manzaralar ‘ilginç’ bir duruma iþaret ediyordu . Hele katýlýmcýlarýn; “sürekli çalýnan ‘10.yýl marþý’, seçilen sloganlar, bayraklar ile kendimi adeta ‘Cumhuriyet mitingi’ne gelmiþ gibi hissettim” þeklindeki gözlemleri, ‘dünya yalnýz bizim deðil’ diyen bir ‘hak savunucusu’ olarak yaþam savunucularýnýn mücadelesini zayýflatma eðilimi taþýyan bu yanlýþa vurgu yapmamý gerekli kýldý. O nedenle anýmsamakta fayda var: “Dil farký bilmeyiz, din farký bilmeyiz, sanki doðduk bir anadan. Yurdumuz bütün cihandýr bizim...”
* * *
“Yurdumuz bütün cihandýr bizim”; eskiden solcularýn dilinden düþürmediði marþýn dizelerinden biri aslýnda. O zaman, yüksek sesle sýk sýk söylenip de belki anlamý yeni yeni bilince çýkan bir kavram... Bu kavramdan söz etmiþken geçen hafta yaþadýðým -kendimce duygu yüklü bir aný- sizlerle paylaþmadan geçmeyeyim istiyorum.
Belge Yayýnlarý’nýn yönetmeni Ragýp Zarakolu’nun, George Jerjian'ýn "Gerçek Bizi Özgür Kýlacak" adlý kitabýný yayýnladýðý gerekçesiyle TCY. 301’den yargýlandýðý Ýstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruþmasýna gittim. Duyarlýlýk gösterip, Ragýp’la dayanýþmak ve TCY.301’e tepki vermek için duruþmada hazýr bulunanlarla yakýndaki mekanlardan birinde biraz söyleþip çaylarýmýzý, kahvelerimizi yudumladýk. Ardýndan da hemen yakýndaki Belge Yayýnlarý’na uðradýk. Yer gök kitap. Oldum olasý kitaplarla çevrelenmiþ olmaktan hep haz almýþýmdýr, içim ýsýnmýþtýr. Ama, bu kez yukarýdaki dizelerin tam hakkýný veren bir kültür ortamýyla iç içe bulunca kendimi daha bir hoþ oldum. Ýlk gençlik yýllarýmýn en temiz ve en coþkulu duygularý ile yaþadýðýmýz topraklarý, coðrafyayý ve tüm dünyayý özgür kýlma mücadelesine atýldýðýmýz günleri anýmsadým. Nasýl bir dünya, nasýl bir Türkiye istemiþtik? Üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda ne acýlar, ne parçalanmýþlýklar, ne sürgünler, ne mübadeleler, ne kýyýmlar yaþanmýþtý? Bu topraklar üzerinde filizlenmiþ, serpilmiþ kültürlere, halklara ne olmuþtu, nasýl olmuþtu? Belge Yayýnlarý’nýn tam bir kültür mozaiði oluþturan birbirinden deðerli kitaplarýný karýþtýrýrken hep bunlar geçti aklýmdan.
YORGO ANDREADÝS
Kitaplara göz gezdirirken içimde yaþadýðým bu duygu fýrtýnasý arasýnda, gözüm birden, Türkiye’nin “Ýstenmeyen Adam” ilan ettiði Yorgo Andreadis üzerine derlenmiþ bir kitaba iliþti. Hâlâ yasaklý imiþ Türkiye’ye giriþi. 1936 yýlýnda Selanik’in göçmen mahallesinde doðmuþ Andreadis. Ailesi Trabzon’dan göçmüþ. Ömrünü Türkiye ve Yunanistan arasýnda bir köprü oluþturmaya adamýþ. 1993 yýlýnda “Tamama” adlý kitabý nedeniyle “Abdi Ýpekçi Türk-Yunan Dostluk Ödülü”nü almýþ. Yazar, halen Anadolu tarihinin en büyük alt üst oluþlarýnýn tarihinden tanýklýklarý genç kuþaklara aktarýyor. Gel gör ki, 1998 yýlýnda Ýstanbul’a giriþ yapmak için geldiði Atatürk Havalimaný kapýsýndan eline “sýnýr dýþý” edildiðini gösterir bir belge tutuþturulduðundan beri, yapýlan hiçbir baþvuru bu yasaðýn kaldýrýlmasýný saðlayamamýþ. Yükselen bir milliyetçi dalga giriþini yasaklamýþ ama henüz kimse kaldýramýyor bu yasaðý. Ne acý. Kitapta Yorgo þöyle diyor: “Þimdi ben Türkiye’ye gelemediðime göre sizin gelmeniz gerekiyor buraya. Kapým Anadolu’dan, Türkiye’den gelen herkese açýk. Ama gelirken sakýn saçlarýnýzý yýkamayýn, Anadolu’nun havasýný koklayabilmem ve içime çekebilmem için...”
Yalçýn Ergündoðan
