DELİKANLI GİBİ

04 Eylül 2019 23:10 / 1204 kez okundu!

 

 

AK Parti bu ülke için büyük bir şanstır. Bu şansı onu, büyük bir çoğunlukla seçerek yıllardır iktidarda tutan ve her hengamede arkasında duran millet yaratmıştır. Türkiye henüz AK Parti'den yeterince yararlanamamıştır. Bu nedenle de misyonu hala sürmektedir. Yani AK Parti'nin zayıflaması ve çökmesi için sabah akşam ellerini semaya açıp dua edenlerin işi zor. Onu geçmek için daha hızlı koşmaları, daha çok yol almaları gerek. Fakat tam tersine onlar, adım atmakta bile niyetli değiller.

 

****

 

DELİKANLI GİBİ

 

AK Parti 18. yaşını kutladı. Cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en reformist partisidir bu parti. Ülkeyi büyük bir yeniden yapılanma sürecine taşımıştır. AK Parti'ye kadar ülkenin yasal düzenini hep darbeciler düzenlemiştir. 1924 Anayasası dışındaki diğer anayasalar ve anayasa değişiklikleri darbeciler tarafından yapılmıştır. Adına 'parlamenter sistem' denilen vesayet altındaki siyasi sistem, kılını kıpırdatacak bir reflekse bile sahip değildi. Celal Bayar'ı saymazsak, Özal'a gelinceye kadar cumhurbaşkanını bile seçememiştir. Cumhurbaşkanları hep, Genel Kurmay tarafından dikte edilmiştir. Ancak 1973'de, Faruk Gürler dayatmasına karşı direnebilmiş, bunu da, onun yerine bir başka emekli amirali, Fahri Korutürk'ü seçerek yapabilmiştir.


AK Parti de yeni bir anayasa yapamamıştır. Yapmak istemiştir. Fakat 'sistem' partileri tarafından engellenmiştir. Buna rağmen 'özgürlüksüzlükler' anayasası olan 82 Anayasası'nda pek çok gedik açmayı başarmıştır. En nihayetinde cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi reformu olan 'cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini' getirerek, siyasi sistemi, vesayetin elinden kısmen de olsa çekip çıkarabilmiştir. O sistemin vasisi, CHP ile onun güdümündeki asker ve sivil bürokrasi idi. Onların başında da Amerikan emperyalizmi vardı. O sistem asla demokratik hak ve özgürlükler üretemedi. Çünkü halkın iradesi yönetime yansımıyordu. Halkın görevi seçimden seçime oy vermek, seçilenlerinki ise yönetiyormuş gibi yapmaktı. AK Parti bu çemberi kırıp çıkabilmek için çok bedeller ödedi, çok badireler atlattı. Katıldığı ilk seçimde genel başkanının milletvekili seçilmesine izin verilmedi. Cumhurbaşkanı seçme çoğunluğuna sahip olduğu halde cumhurbaşkanı seçmesi engellendi. Parti, büyük bir çoğunlukla iktidar iken yasal olarak kapatılmak istendi. Çok sayıda darbe tehdidi altında kaldı. En son darbeciler, kendi ülkesini bombalayacak, yurttaşını kurşunlayacak ölçüde pervasızlaştı. Ama hiç birisi başarılı olamadı. 

AK Parti'nin ülkenin kalkınması için yaptıkları ise saymakla bitmez. Sağlıktan ulaşıma, savunma sanayine, bayındırlık yatırımlarına varıncaya kadar pek çok ilerleme kaydedildi. Konut edinme kolaylaştı ve yaygınlaştı. Okullarda ücretsiz ders kitapları, süt ve kuru üzüm dağıtılmaya başlandı. Bütün bunlar, kör gözler tarafından inkar edilmektedir. İnkar etmenin sebebi, partinin reformist ve ilerletici yüzünü gözlerden saklamak içindir. Ne yazık ki güneş balçıkla sıvanmıyor.

Ülkeyi ve toplumu cumhuriyet tarihi boyunca hiç görülmemiş bir biçimde böylesi büyük bir değişime sokan bir parti, çok çeşitli çevrelerce yerden yere vurulmakta, kör gözlerin bile görebildiği başarıları kötülenmeye çalışılmaktadır. Bunu yapanlar, AK Parti'siz bir sistem arzulamaktadırlar. Nedense onun yaptıkları bu kesimlere yaranmamaktadır. Bunun yapılanları anlayamamakla ilgisi yoktur. Onlar, başka çıkarlar, başka menfaatler yüzünden AK Partinin, dolayısıyla da ülkenin başarısız olmasını istemektedirler. Bu takdirde halkın, AK Parti'den yüz çevirip kendilerine döneceğini ümit etmektedirler. Bu halleriyle, yönetimin gitmesi için takımın art arda yenilgiler almasını, hatta küme düşmesini isteyen futbol fanatiği gibiler.

AK Parti bu ülke için büyük bir şanstır. Bu şansı onu, büyük bir çoğunlukla seçerek yıllardır iktidarda tutan ve her hengamede arkasında duran millet yaratmıştır. Türkiye henüz AK Parti'den yeterince yararlanamamıştır. Bu nedenle de misyonu hala sürmektedir. Yani AK Parti'nin zayıflaması ve çökmesi için sabah akşam ellerini semaya açıp dua edenlerin işi zor. Onu geçmek için daha hızlı koşmaları, daha çok yol almaları gerek. Fakat tam tersine onlar, adım atmakta bile niyetli değiller.

AK Parti'nin yeni yaşı kutlu olsun. Vatana ve millete hayırlı olsun. Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi o da yolunu şaşırmasın. Doğru bildiği çizgide devam etsin. Çünkü o çizgi sayesinde Türkiye G20 içine girebilmiş, kendisini bölüp parçalama girişimlerine karşı durabilmiş, doğu Akdeniz hidrokarbon yatakları konusunda kendisini çırak çıkarmaya çalışanlara direnebilmiştir. Daha fazla söze ne gerek var; bu noktada sözü New York Times'a bırakayım.

"Erdoğan, 17 yıllık iktidarı boyunca Türkiye'yi, kendine göre, Çin, Rusya, Avrupa Birliği ve ABD ile rekabete edebilecek kadar, daha güçlü, uluslararası arenada da daha bağımsız bir aktör haline getirmeye çalıştı. Çift taraflı kurduğu ilişkiler ile kimin tarafını tuttuğu konusunda Avrupa ile Amerika'yı afallatıyor. Bunun yanıtı kısa: Kendi tarafını tutuyor.

Sömürgeci Batılı güçlere karşı, bağımsız ve güçlü bir Türkiye oluşturma kararlılığını gösteriyor.''

 

Firuz TÜRKER

24.08.2019

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.