"Men bu lisane sýðmazam"

21 Haziran 2016 14:54 / 1255 kez okundu!

 

 

Türkiye'de müslümanlar, uzun yýllar devlet "korumasý" altýnda "mutlu" günler yaþadýlar. Yanlýþ biçimde "laiklik" adý altýnda sunulan steril, "elekten geçirilmiþ müslümanlýk"; toplumun en azýndan yarýsýyla "barýþ" içinde var oldu. Ufak tefek sorunlarý ise kimse dert etmedi, nispeten çabuk aþýldý. Diðer %50 ise kendi müslümanlýðýný hep sýkýntýlý biçimde, çeþitli dar gruplar, cemaatler, tarikatlar içinde yaþadý. Yeni hayatla uymayan çok sayýda geleneksel söylemini, dar Ýslam ve Kuran yorumlarýný bu sýnýrlý yapýlar içinde, fazlaca alenileþtiremeden hayata geçirdi. Bunun sonucu olarak da tartýþmak, kimi konularda deðiþim zorunluluðunu hissetmek gibi bir ihtiyacý da olmadý. 

 

Þimdi durum farklý. "Cumhuriyet'in maðdur çocuklarý" bir süredir iktidardalar... Ýletiþimin bu kadar güçlü olduðu bir dönemde, iki kiþi arasýnda konuþulan konu bile aniden hepimizin sorunu haline gelebiliyor. Yýllarca kendini dinleyenlere camide, evlerde, özel görüþmelerde rahatça anlattýklarý þeyleri bir de televizyonda dillendirmeye, gazetelerde yazmaya, yanlýþ bir biçimde mecburi kýlýnmakta ýsrar edilen din derslerinde söylemeye baþladýklarýnda "kýyamet" kopuyor.

 

Bir profesörün, "namaz kýlmayan insan, hayvandýr" benzetmesi buna iyi bir örnek oldu. Ülkemizin elini eteðini çoktan çektiði felsefe alanýndan iyi cevaplar verilebilirdi. Teoloji cenahýndan daha "akýlcý" açýklamalar gelebilirdi. Örneðin bir arkadaþýmýn bana mesajla gönderdiði þu not oldukça anlamlý:

 

"Merhaba, bu "hayvan" kelimesinin açýklamasýný yapmak istedim çünkü aslýnda kastedilen aþaðýlama manasýnda deðil.. Zira bir canlýnýn 4 mertebesi vardýr: birincisi cemadat yani madenler, ikincisi nebatat malumunuz bitkiler, üçüncüsü hayvanat ve nihayet insan

Ýlk üç mertebedekiler Kuraný Kerim'de bahsi geçen Ahseni takvim olan insana rücu etmek ister zira insanda bütün bunlar mevcuttur.

4 unsur insanda vardýr aslýnda, her ne varsa bu alemde, hepsini insan cem etmiþ kendinde toplamýþtýr. Ýnsan da yaþantýsýný belirli bir hedefe yöneltmek durumundadýr, hep daha iyiye yükselmeye çabalamak ister elbette. Bu, Hakka vuslat amacý ile olursa hakikate ulaþtýrýr. Niyazi Mýsri Hz diyor ki "Âdemliðini her kim bulduysa odur Âdem. Yoksa görünen sûret bir gölge imiþ ancak."

Bir kiþinin ademliðini yani insanlýðýný kazanabilmesi için nefsini bilmesi lazým. Hadisi Þerifte nefsini bilen Rabbini bilir buyuruluyor ademligini bilen kiþi de kulluðunu bilir böylelikle yemek içmek gezmek tozmak için bu dunyaya gelmediðini evet elbette bunlarýn da yaþamýnýn bir parçasý olduðunu ancak hayvan mertebesinden ki bu aþaðýlama deðil hayvan canlý manasýna gelir insan mertebesine ulaþmak üzere harekete geçer namaz insana farz kýlýndý elbette kulluðun gereði yine ayetle sabit "Ben insanlarý ve cinleri yalnýz bana ibadet etsinler diye yarattým"

Yüksel ki yerin bu yer deðildir dünyaya gelmek hüner deðildir diyor Yahya Kemal yani özetle bahsi geçen kiþinin dünyevi ve nefsi ihtiyaçlarýndan sýyrýlýp yaradanina yönelerek kendi aslýna ulaþma iþtiyakýdýr bütün ibadetlerin hakikati.."

Dostumun notu böyleydi...

 

Yaptýðý üçüncü açýklamada profesör de geri adým atmýþ gibi görünmesine karþý çýkýp, kendi pozisyonunu yukarýdakine benzeyen cümlelerle savunmaktaydý. Gerçi ben zaten o profesörün bunu dile getirmesini o kadar da "korkunç" bulmamýþtým zaten. Hatta ilerleme açýsýndan kaçýnýlmaz olan bu durumu yararlý bile buluyorum. Geleneðin güncelle hesaplaþmasý baþka nasýl olabilir ki?  

Bu yüzden bu tür durumlarda kýzmak, köpürmek, din düþmanlýðýna, Ýslamofobia'ya sürüklenmek yerine; sakin olmak, eleþtirilerimizi yumuþak ama kararlý biçimde dile getirmek, muhafazakarlýðýn hayat karþýsýndaki kaçýnýlmaz dönüþümüne yardýmcý olmak daha yararlýdýr. 

Bu ülkede her türlü düþünce, din, dil, ideoloji birlikte huzur içinde yaþayacak ise; Türkiye'miz de, "muhafazakarlarýn deðiþtiði ölçüde deðiþecek" ise; tutulacak en doðru yol belki de budur :)

Özetle, ülkemizdeki devletçi, otoriter laiklikten, (devletin, dinler, mezhepler arasýnda taraf tutmadýðý, hakem olduðu, birini diðerine ezdirmediði) gerçek laikliðe ulaþmak, sekülerlikle barýþmak için, bu tür "çýkýntýlýklarýn" olmasý iyidir. 

 

Meseleyi düþünce özgürlüðü içinde deðerlendirip, ayný çerçevede sakince eleþtiride bulunmak yeterlidir. Sonuç, sadece namaz kýlmayanlar için deðil gerçek dindarlar açýsýndan da bir kazanýma dönüþebilir. 

Kimilerimizin ironik yaklaþýmý fena bir yol olmayabilir ;-) Týpký sanatsal yaklaþýmlarýn da etkili bir yol oluþu gibi... Vesselam.

 

Ýlhami Mýsýrlýoðlu

 

Tartýþmayý baþlatan haber þuydu:

http://www.cumhuriyet.com.tr/m/haber/siyaset/550639/_Namaz_kilmayan_hayvandir__diyen_profesor_cark_etti.html

 

Sanatsal bakýþa örnek de þöyle:

 

Gizli hazinem benem iþte, 

Göz önünde olan da ben,

Maddenin cevheri benem, 

Daða, ummana sýðmazam, 

 

Can ile cihan benem, 

Dünya ile zaman benem,

Ama gel gör ki 

ne dünyaya ne zamana sýðmazam, 

 

Yýldýzlarda felek benem, 

Vahiy ile melek benem, 

Çek dilini dilsiz kesil, 

Ben bu lisana sýðmazam, 

 

Ay benem, güneþ benem,  

Yýldýz benem, sýrlar benem, 

Herþey açýk ve meydanda, 

Ben bu meydana sýðmazam...

 

Aþýk Nesimi

 

https://youtu.be/oRML0tEU-og

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.