Ayna ayna...

21 Aralýk 2012 00:05 / 1719 kez okundu!

 


Yýldýray Oður'un yeni yazýsý bazýlarýmýzý çok rahatsýz etti. Yýldýray'a sadece küfredenlerden söz etmiyorum... Yýldýray'ýn yanlýþlarýný da tartýþmak deðil buradaki amacým, onun kimi genellemelerini, ya da bizim çoðumuzun da artýk bilemediði sol kulvarlarýmýzýn dehþetengiz bölünebilme yeteneðini (yeteneksizlik mi deseydim?) bilmeyeþinden ileri gelen kimi yüzeysel yorumlarýný... Geçmiþimize ayna tuttuðu yanlar önemli. Notlarým onun üstüne...

Bazý eski yol arkadaþlarýmýz, iþin içinden kolaycýlýklarla sýyrýlmaya çalýþýyorlar... Yýldýray'ý genelde sevemedikleri için, onun söylediklerini ciddiye almakta zorlanýyorlar. Oysa Yýldýray Taraf'ta yazdýðý 20 Aralýk 2012 tarihli aþaðýdaki yazýda ciddiye alýnacak epeyice çok þey söylemiþ.

Yazý, sola tutulmuþ en güzel aynalardan olmuþ, bu yüzden de çok acýmasýz geliyor insana, içimizi acýtýyor...

Bir gün, kýzgýnlýklarýmýzdan arýnýp, sakince yüzleþebilirsek gerçeklerle, yeni ütopyalarýmýz için yeni medyalar yaratýrýz... Þimdilik var olanlarýn en iyisiyle idare edeceðiz.

"Ayna ayna... var mý benden iyisi?" diyen solumuza: "þu geçmiþinle hele bir yüzleþ, ütopyaný yenile, 'þiddet'le arana ilkesel bir mesafe koy, "burjuva diktatörlüðü" yerine "proletarya diktatörlüðü" önerme garabetini yeniden düþün..." diyen ayna pek bir sevimsiz geliyor gözümüze... "Ýslamofobinle, Avrupa Merkezci oyantalizminle, Kemalist aydýnlanmacýlýktan etkilenen Stalinci karmanla gelme bana" diyen aynayý sevmek ne mümkün... Belki de bu yüzden tam ýsýnamadýk Taraf'a da... Yýldýray'ý ise söylemeye bile gerek yok...

Gazete'nin adý Politika olaydý, orada ne güzel bir kampanya yapardýk, "Yýldýray sen nesin, Oður mu, Oðursuz mu?" filan derdik, gediðine koyardýk laflarý ve rahatlardýk... Ama olmuyor iþte, rahatsýz ediyor sürekli, en genelde sola dair yazdýklarý...

Ve elbetteki ona tek tek, dedikleri üstünden yanýt vermek yerine toptan þeytanlaþtýrma daha kolay geliyor çoðumuza...

Pis ayna, yaramaz þey...

Ýlhami Mýsýrlýoðlu

****


Türk solunun Taraf karýn aðrýsý üzerine

20.12.2012

Taraf kapanacak diye sarhoþ narasýndan biraz daha sofistike analizlerle, surata tükürmekten az daha rafine yorumlarla, “bacýma yan baktýnýz” magandalýðýndan az biraz daha medeni öfke krizleriyle ortalýklara dökülenlerin pek çoðununun soldan soldan gelmesi hiç þaþýrtýcý deðil. Çünkü Taraf beþ yýl boyunca en çok onlarýn karnýný aðrýttý, konforunu bozdu. Abdurrahman Çelebileri iþsiz býraktý. En çok onlarýn hak edilmemiþ itibarlarýný yerle bir etti. Türk solunun rejimin fikren ve fiilen stepnesi olduðu gerçeði Taraf sayfalarýnda billurlaþtý.

Türk solunun ve uzun yýllardýr onun hegemone ettiði Türk sivil toplumunun, entelektüel dünyasýnýn hiçbir zaman “askerî vesayet” diye bir derdi olmamýþtý.Türk solunun, solu ezip geçen 12 Eylül’le bir derdi vardý ama Meclis’i kapatan 12 Eylül’le bir derdi yoktu.

Türk solcusu orduyu Türk-Ýslam sentezi politikalarý için, ilerici çizgisini býrakýp burjuva ordusuna döndüðü için, solu silindir gibi ezdiði için sevemiyordu.Yoksa ilerici bir orduyu hep özlemle arzulamýþtý. 27 Mayýs’a halen daha utana sýkýla darbe diyen, uzun yýllar 27 Mayýsçý subaylarla solculuk oynamýþ bir soldu bu. O ilerici orduyla 9 Mart’ta darbe yapmaya çalýþmýþ, Milli Demokratik Devrim için yanýp tutuþmuþtu.

Türk solunun duvarlara posterleri asýlan en büyük kahramanýnýn en radikal eylemi Samsun’dan Anýtkabir’e yürümekti. Türk solunun en parlak ideologu için Kemalizm ilerici bir hamleydi, Türk solcularý CHP’li ailelerin haylaz çocuklarýydý çünkü.12 Mart’a 40 gün ilerici hamle diye methiyeler yazmýþ, Genelkurmay’a teþekkür fakslarý çekmiþ, Meclis kapatýlsýn diye basýn açýklamalarý yapmýþ bir soldu bu. Daha Kemalizm’e yakýn bir kanadý 12 Eylül’den bile ancak 27 Mayýs’ýn yýldönümü kutlamalarýný kaldýrýp, okullara zorunlu din dersi koyunca ümidi kesmiþti.

28 Þubat’ta gelebildiði en ileri nokta “ne darbe ne þeriat” demek olan bu sol, 27 Nisan’da Cumhuriyet Mitingleri’ne koþmuþ, “ama”larla suça ortak olmuþtu. Solcu mizah dergilerinin kapaklarýnda Yaþar Büyükanýt’ý Kývanç Tatlýtuð gibi çiziyor, solcu akademisyenler üniversite baþörtüsü özgürlüðünü bile “ama ya laiklik ne olacak” diyen bildirilerle içlerine sindiremiyorlardý.

Taraf’ýn askerî vesayetle hesaplaþmasý o yüzden onlarý içten içe tedirgin etti. Çoðunluðu bunu söylemeye utandý. Ama her gözaltý dalgasýnda aðabeyler, ablalar, tanýdýklar için kefil olundu, askerler bir adým geri atýnca, daha eþlerini askerî hastaneye bile sokamamýþ iktidarýn kendi derin devletini kurduðu hikâyeleri anlatýlmaya baþlandý, darbecilerin yargýlanmasý için “yetmez ama evet” demek bile ihanetle eþ tutuldu, evet diyenler de ilk kýrýlan tavuðun bacaðýndan piþmanlýða zorlandý. Çünkü Türk solunu, hiçbir iddiasý olmayan parlamenter demokrasinin üzerinden ordunun vesayetinin kalkmasý pek ilgilendirmedi, heyecanlandýrmadý. Onlar daha çok bunu kimin yaptýðýyla ilgilendiler. Ýlerici askerlerin yerine gerici cemaat ve AKP’nin gelmesinden endiþe ettiler.Çünkü yine Taraf’ýn sayfalarýnda teþhir oldu ki Türk solu fena halde Ýslamofobikti. Türk solunu Kemalizm’e baðlayan kalýn halatlar Ýslamofobikliðinden geliyordu. Bu ortak duygu sol ile güya muhalif olduðu devletin resmî ideolojisi arasýnda bir serbest dolaþým bölgesi yaratmýþtý. Bu Ýslamafobik Schengen vizesiyle, holding medyasýnda radikal solcu olmak, devrimci örgütlerden gelip, darbecilerin avukatý baronun baþkanlýðýna gelmek, sosyal demokrat ekonomistlikten ýrkçý dergi yazarlýðýna transfer olmak, eski liberal ekonomi bakanlýðýndan Ýþçi Partisi saflarýna katýlmak, Özgür Gündem’de genel yayýn yönetmenliðinden Kemalist ulusalcý gazetenin tepesine yerleþmek, Hürriyet’te beyaz Türklükten Radikal’de solcu vijdan kuaförlüðüne terfi etmek mümkündü, kapýlarda pasaport sorulmuyordu.

Taraf, laik bir gazete olmasýna raðmen dindarlarý bir problem, dini bir gerilik kaynaðý olarak görmedi. Türkiye’de dindarlarýn deðiþimin öncüsü olmasýndan yüksünmedi, hatta dindar kesimdeki demokratikleþme ve liberalleþme dalgasýnýn üzerine çýktý. Baþörtüsü ayrýmcýlýðýna karþý dik durdu. AKP’nin kapatýlma davasýna karþý hükümete yakýn gazetelerden daha gür bir ses çýkardý. Cemaatfobik olmadý. Sayfalarýný dindar entelektüellere açtý. Böylece çok geniþ bir demokrat dindar okura ulaþan belki de ilk laik gazete oldu.Taraf’ýn Kürt meselesine en açýk biçimde sayfalarýný, manþetlerini açmasý da Kürt sorununda her türlü duyarlýlýðý parsellemiþ, barýþ kelimesinin patentini almýþ þiddetsever solu rahatsýz etti.

Taraf, Kürtlerin hak taleplerine en gür þekilde sahip çýktý. PKK için “terörist” demedi, Öcalan’dan bebek katili diye deðil PKK lideri diye bahsetti. Ama ayný zamanda þiddete, silaha karþý da gözünü kapatmadý. Bu yüzden Kürt illerinde hem en çok satan gazete oldu, hem de PKK’nýn boykot ettiði tek gazete.

Beþ yýlýn sonunda rejim karþýtý zannedilen Türk solu, rejimi kuran CHP’de iktidar koltuðuna oturdu. Artýk antiemperyalizm demeden aðzýný açmayan paþalarýmýz, sömürü, emek, barýþ demeden cümle kuramayan CHP genel baþkanýmýz, baþýnda Che þapkasý takan darbeci baro baþkanýmýz var. Bir de karnýna sürekli aðrýlar giren solcularýmýz.

Artýk onlar endiþeli modernler, huysuz muhalifler, kýllanan adamlar. Gelecekten korkuyorlar, iyimserliði ihanetle eþ tutuyorlar. Taraf ortadan kalkarsa karýn aðrýlarýnýn dineceðini zannetmekteler. Hâlbuki Taraf Türk solunun geniþ halk yýðýnlarýna derdini anlatmasý için belki de ellerine geçen son büyük imkândý. Ama derdi bizatihi toplumun kendisiyle olanlar için kimsenin yapabileceði bir þey yok. Soldan soldan geliyorlar. Sizi daha da kötü günler, daha þiddetli karýn aðrýlarý bekliyor. Üzgünüm."


Yýldýray Oður

yildirayogur@gmail.com

Son Güncelleme Tarihi: 22 Aralýk 2012 00:29

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.