Lisanların Evrimi - Mahmut Tolon

30 Nisan 2008 06:10 / 1981 kez okundu!

 

Mahmut Tolon, hekim, çiftçi, Dokuz Eylül Üniversitesi'nde "Uzun Yaşam ve Uzlaşma Kültürü" dersi veriyor. Urla'da oturuyor ve galiba gelecekte daimi köşesiyle yazarlarımız arasında yerini alacak. Kendisinin gönderdiği dillerimiz, hallerimiz ve evrim duruml

Lisanların Evrimi



Hayal edin: Tarih öncesinde bir kabile, büyümüş ve bölünmüş. Bir bölüm dağda yaşamaya başlamış ve bir bölüm ovada kalmış. Temas azalmış, ayrı lisanlar oluşmuş, ayrı kültürler ve inanç sistemleri. Bu gelişimi 10 veya 20 yıl olarak değil de birkaç 1000 yıl olarak düşünün, buz çağını düşleyin!



Bu ayni kabilenin insanları ne kadar farklı olacaklar değil mi? Lisanları farklı, alışkanlıkları farklı, dinleri farklı. Birbirlerine karşı doğal olarak sapmalı - önyargılı. Diğerlerini kendisine benzetince daha kolay kontrol edebileceğine, daha güvende olacağına inanır insanlar. Farklı olanlardan da doğal olarak çekinir. Kendine benzemesi için de baskı da kurar, kavga da eder, hile de yapar - daha güçlü olduğunu sanan veya olan, çıkarı olduğuna inanan insanlar.



Çocuklar anne ve babalarına bakarak dünyayı öğreniyorlar, taklit veya mimesis. Birkaç binyıl geçince de mimiksi veya gerçekten organik farklar ortaya çıkmaya başlıyor.



İnsan, çocukluğunda gördüğü düzene, sıraya oturtmak ister dünyayı. Tabiatımızdaki dürtümüz ile gagalama sırası benzeri bir hareket tarzıyla. O nedenle de dogmalar inatla ayakta kalabiliyorlar, yüzyıllarca. Karadeniz ağzı ve Ege ağzı arasındaki fark da böyle oluşmuş: İngilizce'nin dünyada Avustralya veya Amerika'da ve İngiltere'de farklı olması veya Azerbaycan'daki ve Türkiye'deki Türkçe'nin farklılıkların oluşumu aynen böyle. Bu geçişlerde somut kanıt mı arıyorsunuz? Hangi biri sizi tatmin edecek, eğer melodiyi göremiyorsanız?



Her insan 10 sene, 20 sene içinde lisanın nasıl geliştiğini eski gazetelere bakarak saptayabilir. Türkiye Türkçe’si ve Türkistan'da konuşulanın arasındaki farkları böyle bakınca kavramak kolay. Hatta ayni şehirde yaşayan genç ve yaşlıların lisanlarındaki farkı da gözlemlemek çok basit. Tabu kelimesi (kutsal yasak anlamında) 1777'de Polinezya’daki Tonga adasından James Cook tarafından alınıp dünya lisanlarına kazandırılmış. Orada bu kelimeyle karşılaşan kaptan, kelimeyi kullanmaya başlayınca tüm dünya lisanları birkaç yüzyılda devraldılar.



İşi yapan kelimeyi yaratır ve kimin kimden aldığı çok da önemli değil, tüm kelimeler insanlığın ortak hazinesi. Fazla aşağılık duygusu ile illa her şeyi Türkçeleştirmeye çalışarak kimsenin anlamayacağı yeni kelimeleri masa başında üretmek yerine yeni bilimlerdeki yeni kelimeleri kısmen olduğu gibi almak sorun değil, çözüme getirir, radyo ve televizyonda olduğu gibi. Yoksa Selçuk Erez’in Milli Fizik Milli Kimya kitabında yazdığı tür bir duruma düşmemiz işten değil.



Babil’deki lisan karmaşası ile eski hikâyelerde veya mitolojilerde doğruyu aramaya gerek yok. Evrim bize sadece hayvanların değil lisanların da insanlar arasında nasıl geliştiğini yeterince açık bir şekilde gösteriyor, eğer tabii biraz okuyup tarih öncesindeki buzul çağlarında hemcinslerimizin nasıl geliştiğini ve ayrıldıklarını idrak edebilecek kadar dingin bir şekilde bakmayı başarabilirsek…



Az tabulu bir gelecek ümidiyle.



Mahmut Tolon

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.