Yaşam Savunucuları: 'AKP hükümeti gözü dönmüşcesine doğaya saldırıyor...'

31 Ekim 2010 14:43  

 

Yaşam Savunucuları: 'AKP hükümeti gözü dönmüşcesine doğaya saldırıyor...'

Yaşam Savunucuları alarmda.... 'En akıllı', 'en zeki' olduğunu ileri süren, diğer canlı türlerine tepeden bakan, aslında girişimleri ile kendi türünün sonunu da hazırlayan benmerkezci 'kibirli' insan türünün Türkiye temsilcilerince hazırlanan, ekosisteme geri dönülemez zararlar verecek, doğa katliamı anlamına gelen “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı” Bakanlar Kurulu’nda onaylandı ve TBMM’ye sunuldu.

Neo liberal politikalara uygun tasarı yasalaşırsa, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “önümüzü kesiyorlar” dediği İkizdere Vadisi’nin doğal sit ilanı kararının iptal edilmesi ve 22 Hidroelektrik Santral (HES) barajının yapılmasının yolu açılacak. Çevre Bakanı Eroğlu yasa tasarısına tepki gösteren yaşam savunucularını “bir yerlerden para almakla” suçladı. Yaşam savunucuları ve çevre örgütleri ise; isyan ettikleri düzenleme için “Anadolu’nun ölüm fermanı” nitelendirmesinde bulundu. Rize İkizdere’nin AKP’li Belediye Başkanı Hasan Kösoğlu da, bölgenin SİT alanı ilan edilmesini ve HES’lere izin verilmemesi kararını destekledi. Kösoğlu, “HES’ler İkizdereyi öldürür” dedi.

İkizdere’nin SİT alanı ilan edilerek 22 HES projesinin rafa kalkmasına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu sert tepki göstermişti. Bakan Eroğlu yaşam savunucularını “Bir yerlerden para almakla” suçladı. Buna karşın AKP içinden çok farklı bir ses yükseldi.

İkizdere’nin AKP’li Belediye Başkanı Hasan Kösoğlu ise tepkili: “Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun verdiği karar doğanın yararına bir karardı. Hem doğaya hem enerjiye ihtiyacımız var ama doğaya daha çok ihtiyacımız var. Ben 22 HES Projesi’ne karşıyım. Bu vadiler 22 tane elektrik santrali kaldıracak durumda değil” HES’lerin yapılmasının enerji sorununu çözmeyeceğini vurgulayan Kösoğlu hükümetin Meclis’e sunduğu yasa tasarısını da değerlendirdi:

“22 santral bu vadinin ölümüne sebep olacak. Çevre Bakanlığı’nın oluşturacağı kurulda sadece iki sivil toplum kuruluşu temsilcisi olması yetersiz, daha fazla olabilirdi.”

YAŞAM SAVUNUCULARI TEPKİLİ

2023 yılına kadar yapılması planlanan yaklaşık 2 bin HES’in tamamlanması durumunda Türkiye enerjisinin yüzde 5’lik bir kısmını karşılayacağına dikkat çeken Doğa Derneği’nden Yücel Sönmez şu değerlendirmeyi yaptı:

“Biyolojik çeşitliliğin tamamı yok olabilir. Ayrıca 2 milyon insan göç edebilir. Ciddi sosyal maliyetleri de olacak. Enerji üretmek için başka alternatifler var ama devlet her şeyi kaynak olarak görüyor. Devletin bir an önce ciddi bir enerji politikası oluşturması gerekiyor.’’ Sönmez, üzerlerine HES kurulmasıyla birlikte derelerin suyu kullanılarak yapılan tarım ile kimi vadilerdeki turizm faaliyetlerinin son bulacağına dikkat çekti.

"DOĞA KATLİAMI YASA TASARISI MECLİS'E SINULDU"

Bakanlar Kurulu’nda onaylanan “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı” TBMM’ye sunuldu. Tasarıya eklenen geçici maddelerle doğal sit alanı ilan yetkisinde radikal değişiklikler yapıldı.

Tasarıya göre, mevcut doğal sit ilan edilmiş alanların statüsü sona erdirilecek. Sona erdirme kararını Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı’nın başkanlık edeceği “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu” verecek.

Çevre Bakanlığı Müsteşarı’nın başkanlık edeceği 20 kişilik Kurul’da sadece 4 akademisyen ve bakanlıkça belirlenecek 2 sivil toplum kuruluşu temsilcisi bulunacak. Kurulun geri kalan üyeleri bürokratlardan oluşacak.

Kurul, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, yaban hayatı koruma ve yaban hayatı geliştirme sahaları, orman rejimine tabi alanlar dışında kalan alanlardaki tescili yapılmış doğal sit ve tabiat varlıklarını değerlendirmeye alacak.

Kurul, mevcut doğal sit alanlarından koruma özelliği taşımadığına karar verdiklerinin statülerini sona erdirecek. Böylece Kurul bir süre önce doğal sit ilan edilen ve Başbakan’ın büyük tepkisi çeken İkizdere Vadisi için de yeniden karar verme yetkisine sahip olacak. Kurul, İkizdere’nin doğal sit alanı ilan kararının yanlış olduğuna karar vermesi halinde bölgede 22 HES barajının yapılmasının yolu açılmış olacak.

DERENİN SUYU, YATAĞINI BİLE GÖREMİYOR"

Türkiye Su Meclisi Başkanı Güven Eken "Derenin suyu, yatağını bile göremiyor" diyerek, HES projelerine ve hükümetin tutumuna tepkisini şu sözlerle ifade etti:

"Küresel ısınma etkilerini göstermeyi sürdürdükçe, karbon emisyonlarının azaltılması yönünde bir çaba ortaya çıktı. Hidroelektrik santraller de aslında karşımıza bu şekilde yenilenebilir enerji kaynakları olarak çıktı. Herhangi bir fosil yakıt tüketmiyorlar ve dolayısıyla doğrudan karbon emisyonuna sahip değiller. Bu konuda çok büyük bir baraj lobisi var. 50'li yıllardan bu yana faaliyet gösteren bu lobi, küresel ısınmanın ve karbon emisyonunun gündeme oturmasıyla birlikte strateji değiştirerek hidroelektrik santrallerin yenilenebilir ve yeşil enerji kaynağı olarak göstermeye başladı. Ancak elbette durum böylesine basit değil. Hidroelektrik santrallerin geri dönüşü olmayan ekolojik ve sosyolojik etkileri olduğu biliniyor.
Türkiye'nin hemen tüm derelerinin kullanım hakkı HES yapılmak üzere özel sektöre devredilmiş durumda.

Bu nedenle bugün Anadolu'nun nice dağında HES yapımı için önce yollar açılıyor, iş makineleri doğanın ıssız köşelerine kadar ulaşıyor. Dağ deliniyor, uzun ve içinde kamyonların gezebileceği kadar büyük tüneller açılıyor. Dağın içinden çıkan taş ve kayalar, suyu alınacak derenin yatağına dökülüyor. Dere ezilip büzülüyor. Sonrada derenin suyu daha yatağına hiç ulaşmadan yüksek bir noktada yakalanıyor ve tünele veriyor. Derenin suyu, daha yatağını bile görmeden yerin altından döne döne ve hızla tünelin öteki ucuna ulaşıyor... Sonra yeni bir HES başlıyor. Bu esnada uzaktaki fabrika için elektrik üretilirken, derenin yaşam enerjisi elinden alınıyor. HES yatırımını yapan şirketin sahibi servetine servet katıyor. Buna karşın, o derenin kenarında doğan çocuklar deresiz büyüyor, köyünü terk ediyor, balıklar ölüyor, hayvanlar susuz kalıyor, ağaçlar kuruyor.

Evet, karbon emisyonlarının düşürülmesi, yenilenebilir enerjiye bir an önce ve büyük bir hızla geçilmesi son derece önemli. Küresel ısınma giderek akademik bir tartışmadan bir var kalma meselesine dönüşüyor. Ancak bir yandan yaparken, bir yandan yıkmanın; karbon emisyonsuz enerji üreteceğim derken, ekosistemin çok önemIi bir parçası olan suyu ve sulak alanları, giderek bütün bir ekosistemi çöle çevirmenin herhangi bir mantığı da yok. Buna Türkçede bir çuval inciri berbat etmek demezler de ne derler sizce?.."

"AB MÜZAKERELERİNİ BİLE DURDURABİLİR"

Doğa Derneği Başkanı Güven Eken ise; tasarıyı “Anadolu’nun ölüm fermanı” olarak nitelendirirken şunları söyledi:

“Bu tasarı Anadolu’nun ölüm fermanı, bundan sonra bir şey kalmıyor. Tabiatı koruma adına yapılan ancak tabiatı katletme kanunu olan düzenleme Meclis’ten geçerse Anadolu’da bir tek sit alanı kalmaz. Son dört yıldır eşi benzeri görülmemiş bir doğa katliamı yapılıyor. Bu kanun çıkarsa son noktaya gelinecek. Türkiye’de doğadan eser kalmayacak. Anadolu’yu kurtarma seferberliği başlatmamız lazım. Doğa için kurtuluş savaşı başlatılmalı. Doğanın gördüğü en karanlık kanun tasarısı. Bu noktada bütün dünyayı bu karanlık tablo konusunda bilgilendirip, yargının bize verdiği engelleme imkânlarını kullanacağız. Bu tasarı Türkiye’nin imzaladığı hiçbir uluslararası anlaşmaya uymuyor. Dünya doğayı korumak için harekete geçerken Türkiye geriye giden düzenleme yapıyor. Bu tasarı AB müzakerelerini durdurabilecek nitelikte. Eğer geçerse Kültür ve Tabiat varlıklarını korumakla ilgili hukuk külliyatını çöpe atarak doğayı yağmalayan korkunç bir yasal düzenleme. Türkiye’nin başına dert olur.”

"TASARI YASALAŞIRSA, YARGIYA BAŞVURACĞIZ"

TMMOB, evre Mühendisleri Odaları Genel Başkanı Murat Taşdemir de, düzenlemenin TBMM’de yasalaşması halinde yargıya götüreceklerini söyledi.

Taşdemir şunları kaydetti: “Elektrik santrallarını kurmak için ne gerekiyorsa yapacaklar. Girişimlerini yasayla legalleştirmek istiyorlar. Altına imza attıkları uluslararası sözleşmeleri gözardı ediyorlar. Bu düzenleme açıkça İkizdere kararına tepki olarak yapılmış. Anlamsız hidro güç politikası var. Doğal sit prosedürünü kaldırmak için ellerinden geleni yapacaklar. Doğal sit kararı bürokratların hâkim olduğu ve içine bir iki STK yedirilmiş kurulla olacak iş değil. Karşı duracağız. Tasarı geçerse yargıya taşıyacağız. uluslararası bilimsel platformları harekete geçireceğiz, destek arayışında olacağız.”


HABERİ DERLEYEN: Yalçın Ergündoğan


FOTOĞRAF: İkizdere Vadisi, Rize.



Sesonline.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0