Özgürleþmek mümkün!

25 Aralýk 2012 00:48 / 1719 kez okundu!

 


‘An’ýn dondurulmasý olan fotoðraf karesi uzunca okumalara davetiye çýkarýr. Fotoðrafa eðilmeye baþladýðýnýzda yolculuða çýkmýþ sayýlýrsýnýz. Karede kalmaz, taþar gidersiniz. Beþir Ayvazoðlu’nun “1924” baþlýklý kitabýnda böyle bir deneyime tanýklýk etmiþtik.

Türkiye’nin yakýn geçmiþiyle yüzleþmesi/hesaplaþmasý manasýna gelen Ergenekon davasýna yansýyan Türk Milliyetçileri ve Ulusalcýlarýnýn buluþma fotoðrafý da, böylesi bir okumayý hak ediyor. 1970’lerin ayrýþma/çatýþma pratiði ve 12 Eylül darbesinin aðýr travmasý varken Doðu Perinçek ve “Kürþat/Bozkurt” karýþýmlarýn bir karede toplanmasý ‘hafýza’yý hareketlendiriyor, “Nasýl olur? Nereden nereye?” dedirtiyor.

Böyle düþünürken, Selçuk Küpçük’ün Granada’dan çýkan “Yüzleþmenin Kiþisel Tarihi” kitabýný okumuþ oldum. Meselesini kavramsal çerçeveyle sýnýrlamayan, onu hikâyesinin içinden geçirerek anlatan yazar ve kitaplar baþka türlü oluyor. Selçuk’un yüzleþmesi de olan kitabýyla, yaþananda görünen Hakikat’a dokunur gibi oldum. Türk Milliyetçileri ve Ulusalcýlarýnýn omuz omuza gelip Anadolu’yu ‘çatýþma’nýn içinde tutmalarýnýn þaþýrtýcý olmadýðýný, buna þaþýrmanýn nasýl bir kurguyla gerçekleþtiðini anladým. Küpçük’ün, Türklüðün inþasý demek olan Türk Modernleþmesinin köklerine/evrenine/ruhuna dikkat çekmesi ve Ortodoks ülkücülüðün kurucu unsurlarý üzerinde düþündürmesiyle gerçekleþti bu. 1970’lerin Ortodoks ülkücülüðünü dolaþýma sokan mito-politik taþýyýcýlarý hatýrlayalým: Bozkurtlar, Ergenekon Efsanesi ve Kürþat karakteri… Türk Modernleþmesi Ýslam’ýn üzerini çizerek Türklüðü inþa ederken; Ortodoks ülkücülük, Selçuklu-Osmanlý pratiðinin içinden deðil, öncesinden kendine kökler kurguluyordu. Türkiye’deki modernleþmenin kurucu mantýðýyla Ortodoks Ülkücülük tasavvurunun Ýslam dýþýnda buluþmalarý demekti bu. Ortodoks Ülkücülük, Türk Modernleþmesinin ideolojik aygýtlarýndan biriydi. Dolayýsýyla þimdilerde karþýlaþtýðýmýz Türk Milliyetçileri ve Ulusalcýlarýnýn buluþmasý yeni bir þey deðil, asl’a dönüþtür. Geçen zaman, yaþanan koyu ve aðýr acýlar ‘kurgu’yu örten ‘büyü’yü daðýtmýþ, hakikati açýða çýkarmýþtýr. Çýkar yol kalmamýþ, ülkeyi halklarýna ve hikâyelerine býrakmak istemeyen özneler açýkta kalmýþtýr.

Zarifoðlu, “Ne çok acý var!” diyordu Yaþamak’ta, biz de nesnesi olduðumuz kurgularda ne çok acý çekmiþiz. Dostoyevski, Karamazof Kardeþler’de, adanmýþlýðýn ismi olan Alyoþa(lýk) için þu tespiti yapar: “(...) çaðýmýzýn gençlerindendi; yani yaratýlýþtan dürüst, gerçeði öðrenmek isteyen, arayan, ona inanan, bir kere inandýktan sonra da ona kavuþmayý bütün varlýðýyla isteyen, her þeyini, canýný bile vermek pahasýna bu yolda çabuk utkuya ulaþmak tutkusuyla içi yanan gençlerdendi. Ne yazýk ki bu gençlerin çoðu, böyle durumlarda can vermenin, belki de en kolay yol olduðunu; bir kere tutulduklarý, kendilerine ülkü edindikleri gerçeðe, utkuya ulaþmak için güçlerini on kat arttýrsalar da, gençliklerinin en verimli beþ-altý yýlýný aðýr bir bilimsel çabaya ayýramayacaklarýný, böylesine bir özverinin onlardan birçoðunun gücünü çok aþtýðýný bilemiyorlar.” Alyoþa(lýk) buralarda da görüldü; ülkenin ‘en alttakiler’i kýlýnmýþ halklarýn yoksul çocuklarý bir ‘büyü’nün içine çekilerek kurban edildiler. Þimdi bu hakikatin aydýnlýðýnda kendimizle yüzleþiyor, ayýplarýmýzdan soyunuyoruz. Yüzleþmek, þüphesiz çýplak býrakýr insaný. Ýtiraf; uzunca süre giyilmiþ, neredeyse ikinci doða olmuþ giysileri çýkarmak gibi zordur. Giydirilmiþ olaný çýkarýp açýkta kalmak, hakikatin karþýsýna oturmak manasýna gelir; hakikatin konuþtuðu, mesuliyet yüklediði kiþi olmak… Baþta þair ve müzisyen olan Selçuk Küpçük, hakikatin karþýsýna geçip oturabilen biri; yüzleþmenin, hakikatiyle karþýlaþmanýn içinden cümleler kuruyor. Evinin duvarlarýný Ergenekon Efsanesi, Bozkurt ve Kürþat resimleriyle süsleyen bir babanýn evladý olarak hayata gitmiþ. 12 Eylül darbesiyle sonuçlanan süreçteki kavgada, sýkýlmýþ kurþunlarda, düþen bedenlerde ‘taraf’ olmuþ bir çocukluk evreni… Sonra darbe sonrasýnda yaþananlarýn kurduðu hissiyat, bu hissiyatýn büyüttüðü travmalar… Bu gerçeklik içinde Ankara’ya üniversite öðrencisi olarak geliþ, kendisini karþýlayan ocak ve aðabeyler… Þansý varmýþ Selçuk’un; bir þekilde ‘yol’a düþmüþ, yürüyebilmiþ. “Þehir benim için uzun yolculuklar demektir” diyor, "Bu yürüyüþlerde içime doðru akan konuþmalar yapar, okuduðum metinleri kafamda birbiri ile çakýþtýrýr, mantýklý çözümlemeler bulmaya çalýþýrdým. Kendim ve aidiyet duygusu taþýdýðým ideolojik yapýlanmaya yönelik temel sorularým hep bu uzun yürüyüþler sayesinde biçimlendi." Yürümeye Övgü’de tam da buna iþaret edilmiyor muydu? “Yürümek çoðu zaman insanýn kendi içinde yoðunlaþmasýný saðlayan bir dönemeçtir.”

Ne oluyorsa bu ‘dönemeç’te gerçekleþiyor Küpçük’te. Buyurulan ve itaat eden biri olmaktan çýkýþý, baþkalarýnýn cümlelerinden firar edip içinde oturduðu kendi þiir, cümle ve müziðini bulmasý uzun zaman alýyor. “Yüzleþmenin Kiþisel Tarihi” kitabý, bu uzun zamanýn hülasasýdýr biraz. Kitabýn muhtevasý iki hikâyenin iç içe geçiþiyle oluþmuþ. “Mito-politik Söylemden Aðýdý Yakýlmamýþ Çocuklara” alt baþlýðý altýnda ve kiþisel bir hikâyenin içinden geçilerek Ortodoks Ülkücülük okunuyor. Ergenekon, Bozkurt ve Kürþat gibi mito-politik taþýyýcýlar üzerinden Ortodoks Ülkücülüðün köken meselesi temellendirilirken, 12 Eylül sonrasýnda yaþananlarýn bu ülkücülüðü nereye ve nasýl evirdiði meselesine yoðunlaþýlýyor. Bizim Dergâh dergisi tecrübesi, 12 Eylül darbesiyle yaþanan travmalar, Muhsin Yazýcýoðlu pratiði, Türkiye’nin kendi hakikatine yönelmesi etrafýnda yaþanan ayrýþma ve buluþmalar kitabýn konularý oluyor.

Bu konuyu yýllar önce Naci Bostancý’nýn “Iþýðýn Gölgesi” romanýndan okumuþ, bir yerim acýmýþtý. Selçuk’un yüzleþmesi daha bir önemli geldi bana; tarihe ve sosyolojiye mahkûmiyetten firarýn, dolayýsýyla özgürleþmenin mümkünlüðüne iþaret oldu. Bugün þiire, müziðe ve Türkiye’nin temel meselelerine dair kurulmuþ sahici dile eklenmiþ isimlerden biri Selçuk. Bir þair, müzisyen ve entelektüel… Dahasý, Anadolu sofrasýndaki kardeþliðin/adaletin ikamesine çalýþan bir ses…


Nihat DAÐLI

25.12.2012

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.