Popüler kültür hali

08 Þubat 2013 12:22 / 1946 kez okundu!

 


Popüler kültürü konuþmaya baþladýðýmýzda, konuþarak onu anlamaya çalýþtýðýmýzda dýþýmýzda olan bir ‘þey’i/nesneyi konuþuyor olmuyoruz. Laboratuarda masa baþýnda incelemeye giriþtiði nesneye yabancýlaþan, incelediði þeyin dýþýnda kalan bir bilim adamý gibi olamýyoruz. Hemen hepimiz bir þekilde popüler kültür denen þeye maruz kalmýþ durumdayýz.

Popüler kültüre eleþtirel yaklaþsak da dýþýnda deðiliz, içimizde deðilse de biz bugün onun içindeyiz. Askerlerin beklediði sýnýrlara takýlmayan, her an her yerde olan garip bir ‘þey’le karþý karþýyayýz. Popüler kültür bir ‘þey’dir, alýcýsý ve tüketicisini ‘þey’leþtiren bir þeydir. Öyle bir þey ki, kendi eleþtirisini de kendine dâhil edebiliyor. Popüler olaný eleþtirerek hayatýný kazanan, bunu yaparak hayatýmýza giren yüzlerce isimden bahsedilebilir.

Popüler kültürü yeniden tanýmlamaktan çok, kendisi için yapýlmýþ tanýmlamalardan hareketle onun insanýn hangi hallerine denk düþtüðünü öðrenmek istiyoruz. Burada meselemiz popüler kültür deðil, popüler kültüre batmýþ insanlýk durumumuzdur.

Popüler kültür kimin kültürü?

Popüler kültür okumalarýnýn vardýðý ortak sonuç, onun; yaygýn olarak beðenilen, tüketilen, halka ait þey olduðudur. Halkýn çoðunluðunun tükettiði þey popüler kültürün kendisi olarak kabul edilir. Bu temel bir taným ve kabuldür. Burada þu soruyu sormak gerekiyor: Halkýn çoðunluðunun tükettiði þey, halkýn istediði þey midir, yoksa halka istetilen bir þey midir?

Popüler kültürün daha çok sorunun ikinci þýkýyla akraba olduðunu düþünüyoruz. Halkýn istediði bir þey olmadýðý, halka istetildiði kanaatindeyiz. Popüler kültürün bir sorun olarak konuþuluyor olmasý bizi haklý çýkarýyor. Halkýn istediði bir þey ise eðer, o deðil, kendisini arzulayan halk sorun edilmelidir. Ýnsanlarýn, neredeyse topyekun popüler kültürün tüketicisi olmasý sonraki aþamadýr. Ýlk aþama, bu kültürün alýcýsý bir insanýn, bir kitlenin oluþ(turul)masýdýr. Talebin doðmasý ilk adým olmuþ, arz sonradan gelmiþtir. Ve bu sürecin hikâyesi uzun mu uzundur.

Kadim ontolojik kaygýlarýn peþine düþerek kendilerine bir inanç, bir aidiyet edinmiþ insanlarýn temelli kültürleri olmuþtur, piyasanýn dalgalanmalarýyla þekillenen ve çözülen ‘þey’lerden uzak kalmýþlardýr. Bir inanca doðan, bir medeniyet perspektifi içinde büyüyen insanlar kendi gerçekliklerinden hareketle bir þeye sahip olmak istemiþ, onun alýcýsý olmuþlardýr. Bir þeyin alýmýnda kendi beðenileri esas olmuþtur. Esaslý bir dindar ve temelli bir düþüncenin mensubu, kendinden kalkarak bir þeye gitmiþtir. Hayatýn sordurduðu sorulara cevap bula bula kendini kurmuþ, bir kimlik/þahsiyet edinmiþ bu insan, bir aidiyet baðý içinde, dýþarýda akýp giden hayatýn dayatmalarýna karþý kendini hep güvende hissetmiþtir. Önüne konulan ‘þey’lerin kendisi için ne kadar elzem olduðunu test edebilme imkânýna sahip olmuþtur. Her bir þeyi içindeki tartýya vurmuþtur. Ýçi dýþýný oluþturmuþtur; evini, evrenini… Sokaða çýkýþý ve hayata karýþmasý, þahsýn anlam dünyasýna göre olmuþtur. Bir þeyi almýþsa mutlaka almasý gerektiði için almýþtýr; aldýðý þey yarasýna merhem olmuþ, bir boþluðunu doldurmuþtur. ‘Ehl-i tahkik’ olan (yani düþünen/araþtýran) bu insan kendisi için olanlara sahip olmuþtur, sahip olunanlar için olmamýþ ve yaþamamýþtýr. Sahip olunan þeyler ‘hizmet’ etmiþler, kendilerine hizmet edilir hale gelinmemiþtir.

Modernleþme süreci, bu insanýn ‘iç’inden çýkarýlmasýyla, aidiyetlerinden koparýlmasýyla baþlamýþtýr. Dýþarýya çýkan, aidiyetlerinden kopan insan yalnýz baþýna kalmýþtýr. O artýk ‘þahsiyet’ deðil ‘birey’dir. Sokaktadýr. Ne varsa dýþarýda her bir þeye maruz kalmaktadýr. Maruz kaldýklarýnýn rengini alan, dýþarýnýn belirlediði bir þeydir. Ýçinin þekillendirdiði bir dýþa sahip olmaktan uzaklaþmýþ, dýþarýnýn oluþturduðu bir içe sahip olmuþtur. Bütünüyle dýþarýdaki seslere kulak kesilmiþtir. Hangi ses daha alýmlýysa onun peþine düþmüþ, hangi renk baskýnsa ona bürünmüþtür. Alabildiðince dýþa açýk halde kalmýþ, ne varsa dýþarýda o içine girmiþtir. Dýþ böylesine belirleyici olunca, gözünü dýþa dikmiþ, kulaðýný ona açmýþ, adýmlarýný ona doðru atmýþtýr. Dýþýn onayýný almak, onun tarafýndan kabullenilmek esas olmuþtur. Kendisi için deðil dýþarý için alýr ve tüketir hale gelmiþtir. Onca þeyi, dýþarýda ‘görünmek’ için edinmiþtir. Dýþarýdaki merkezlerin isteklerine boyun eðen bir þey olarak þunu bunu ister olmuþtur.

Popüler kültürün alýcýsý ve tüketicisi, ‘ehl-i taklid’ olan (bir þeyi incelemeden kabullenen) bu insandýr, bu kültürün sahibi ise, bu insaný oluþturan ve buna kendi ürünlerini dayatan merkezlerdir.

Popüler kültürün havasý

Popüler kültür bir niteliði iþaretlemiyor, bir derinlikten haber vermiyor, temelli bir ihtiyacý karþýlamýyor. Bu kültürün ürünlerinde derin bir iþçilik, incelmiþ bir duyarlýk, emek ürünü bir sonuç, zamanýn üstesinden gelen ve her dem tazeliðini koruyan bir tazelik görmüyoruz. Yüzeysel, günübirlik, kolay hazmedilebilen, uðraþtýrmayan, deðiþtirmeyen þeylerdir bunlar.

Kendi alýcýsýný ve tüketicisini aþaðýlara çeken, tüketicisini tüketen bu kültür nasýl bir ‘hava’ oluþturuyor? Nasýl bir havaya sahip ki, bu kadar talep bulabiliyor?

Niteliðe, derinliðe, incelmiþ duyarlýða, insanýn temelli ihtiyaçlarýna ve sorularýna karþýlýk gelen kültürün (buna kadim ve klasik kültür diyebiliriz) havasýnda insan, ‘olmak’ derdindedir. Kiþi, bir insan olarak býrakýldýðý hayatta, kendine sorar bulduðu yýðýnla sorunun cevabýný arar. Cevapsýz kalan her bir soru içini deþer, kanatýr. Ýçinin acýsýný dindirmek esaslý bir ihtiyaç olur. Bulunan her bir cevap insaný kurar, kendince olaný belirler. Bu cevaplara yaslanarak etrafýna bakýnýr, bu cevaplarýn ýþýðýyla etrafýný anlamlandýrýr. Sorularý ve cevaplarý insana ‘kendilik’ sorumluluðunu yükler, ona bir iç dil kazandýrýr. Sonrasýnda karþýsýna çýkan her þeyi bu iç dille karþýlaþtýrýr, bu þeylerin içiyle uyumlu olmasý veya olmamasý onu ilgilendirir. Uyumsuzluk canýný sýkar, içine karþýlýk gelen bir dýþ arar veya bunu kurma çabasý içinde olur. Hep yeniden yaratýlan dinamik bir hayatýn orta yerinde taze ve diri kalmak, düþmemek, eskimemek, bu hayata yetmek ciddi bir çaba gerektirir. Çetin bir iþe yazýlmayý kaçýnýlmaz kýlar. Buna yazýldýnýz mý, yola koyulmuþsunuz demektir. Ýçinizde kýmýl kýmýl sorularla, sýrtýnýzda aðýr bir yükle kendinizi hayatýn yollarýna vurursunuz. Hayatýn yollarý birer dað gibi uzanýr. Çýktýðýnýz her bir yol sizi bilinmedik daðlarýn ayak basýlmamýþ kuytularýna götürür. Kuytularda edindiðiniz haberlerle daha çok bilir hale gelir, her yeni bilgi sizi biraz daha hassaslaþtýrýr. Hassaslýðýnýz hususiyetiniz olur. Hususiyetiniz artýkça baþkasýndan koparsýnýz. Öðrendikleriniz hayatý büyütmüþtür ve artan hususiyetiniz de sizi yalnýzlaþtýrmýþtýr. Bu þu demektir: Yalnýz baþýna büyük bir hayatý taþýmak gibi aðýr bir havanýn içinde kalmýþsýnýzdýr. ‘Herkes’i oyalayan þeyler sizi tutamaz olur. Çünkü sizin hayatta oyalanmak deðil, hayatý ‘oya’lamak gibi bir derdiniz olmuþtur.

Böylesi çetin bir hayata kim yazýlýr ve buna kimin gücü yeter?

Hiç þüphesiz çoðunluk, yani ‘herkes’, hayatý ‘oya’lamanýn derdine düþmez. Adýna halk denen çoðunluk bu derece aðýr bir havada yaþamaz. Halký oluþturan, kendini dýþarýya teslim etmiþ ‘birey’, ‘hafif’ havalarda yaþar. Popüler kültür de bunu vaat eder; hayatý bir gösteriye dönüþtürür. Hayat bir gösteri alanýdýr ona göre. Popüler kültürün tüketicisi için hayat bir sahnedir. Gözlerin dikildiði hayat sahnesinde görünmek, ‘iyi’ görünmek esaslýca bir þey olur. Sahne demek oynamak demektir, kendin olmaktan çok ‘mýþ’ gibi olmak… Oraya çýkýlýr, ilgi çeken bir imajýn içi doldurulur. Ne alkýþ alýyorsa, en çok ne göz avlýyorsa o oynanýr. Maksat seyircinin onayýný almak, onun tarafýndan kabullenilmek esas olduðundan seyirci ne istiyorsa o sahneye konulur. Seyircinin raðmýna sahneye çýkmak, kendin kalarak sahnede durmak seyirci nazarýnda bir ‘öteki’ olmak demektir. Alkýþsýz, gözsüz kalmaktýr bu. Kendi baþýna öylece durmak, kýyýya düþüvermek… Seyirciyi merkeze alan popüler kültür tüketicisi için bu yok olmak gibidir. Hayýr bunu yapmaz, bu aðýr gelir ona. Bunun için kendinden kaçar ‘herkes’e sýðýnýr. Kendini kendine dert etmez, baþkasýnýn beðenisine talip olur. Bu daha kolaydýr, daha iç okþayýcýdýr. Efendi olup bedel ödemektense köle olup mayýþ mayýþ yatmayý tercih eder. Piyasanýn hâkim rengini giyinir, piyasa ne derse onu yapar. Giyimini, içimini, okumasýný piyasa belirler. Maðaza, lokanta ve kitabevi vitrinleri aynýlaþýr.

Popüler edebiyat

Popüler edebiyat dediðimiz þey, yani bugün yýðýnlarýn önünde kuyruk oluþturduðu kitaplar, hayatý ‘oya’lamak gibi ‘aðýr’ bir havayý kaldýramayanlarýn, hayatta oyalanmak gibi hafif havalara kaçanlarýn oyuncaklarýdýr. Popüler edebiyatýn tüketicileri çocuklar gibi saldýrýyorlar. Sahip olduklarý bu oyuncak kitaplarla oyalanýyor, bir süre sonra bunlardan býkýyor, yeni oyuncaklar için mýzmýzlanýyorlar. Bu oyuncak kitaplar, içlerindeki boþluklarý dolduramýyor, onlarý sadece oyalayabiliyor. Popüler edebiyatýn tüketicileri hayatýn yollarýnda böyle oyalanarak, bilinmedik daðlarýn ayak basýlmamýþ kuytularýnda saklý taze kýr çiçeklerinden yoksun kalýyorlar. Ne Mevlana’ya, ne Homeros’a, ne Yunus’a, ne Dostoyevski’ye, ne Tanpýnar’a, ne Sezai Karakoç’a, ne Nurettin Topçu’ya, ne Bediüzzaman’a varabiliyorlar. Bunlara varamadýklarý için de ne kendileriyle ne de sahici bir hayatla karþýlaþabiliyorlar. Koca bir hayatla birlikte kendileri de heder olmuþ oluyor. Üzerinde düþünülmemiþ bir hayat yaþanmamýþ sayýlýyor.

Popüler edebiyat, yazýcýsýnýn niteliðinden çok tüketicisinin niteliðinden beslenir. Aktör yazar deðil, tüketici-okuyucudur. Çünkü popüler yazar okunmayý/tüketilmeyi tercih eder, bunu esas aldýðý için de tüketicisinin beðenisine seslenir, onun seviyesine iner. Bu sebeple popüler edebiyatýn tüketici-okuyucusu ne kadar okursa okusun, yeni bir þey okumuþ ve yeni bir beðeniyle tanýþmýþ olmuyor; okuduðu/tükettiði þey kendisidir, gelip kendi beðenisine/seviyesine düþmüþ bir yazarý okumaktadýr. Popüler yazarýn efendisi tüketici/okuyucu, yerlerde sürünen bir beðeni ve niteliðin içinde canýn kýymetini bilmekten çok canýn keyfini sürmekte, böylelikle canýna kast etmektedir.


Nihat DAÐLI

08.02.2013


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.