Roboski’den sonra…

14 Aralýk 2012 11:11 / 1609 kez okundu!

 


Aralýk’tý; hayat kýþta, ben yolculuktaydým. Açýk duran televizyona Roboski düþmüþtü. Derin vadinin yamacýnda 34 canýn parçalanmýþ cesetleri dizilmiþti. Bir camide yan yana duran 34 tabut… Yüzlerce kardeþ, o kadar anne ve baba. Öylece yere çökmüþ baþý baðlý kadýnlar, aðýt ve soru kesilmiþ baþlar. ‘Niçin?’ diyordu fotoðraf, ‘bu katliamý kim ve neden yaptý?’

Ölüm kusmuþ uçaklarýn kumandasýndaki ‘devlet’ verecekti cevabý, ama yoktu kendisi. Katledilmiþlerin köylüsü, sað kalabilmiþ atlarý, anne ve babalarý duruyorlardý orda, ‘devlet’siz… Devlet yurdunu, devlet daðlarýný, devlet vatandaþýný bombalamýþ görünüyordu. Yurt, dað ve vatandaþ ölmüþ, devlet altýnda kalmýþtý.

Fotoðrafa izah getirecek dil yoktu bende. Adorno’yu hatýrlamýþtým öylece. “Auschwitz’den sonra þiir yazmak barbarlýktýr” demiþti filozof. Nazilerin Auschwitz’de þiiri, þiirin yurdu olan her bir yeri öldürdüðünü düþünüyordu çünkü. Zweig ise, ikinci dünya savaþýnýn kapýsýnda, “Dünyada ayaklarýmý basacak yer kalmadý” diyerek karýsýyla intihar etmiþti. Bana gelince… Roboski fotoðrafý karþýsýnda, 34 candan ziyade ‘devlet’in öldüðünü görüyor, “Roboski’den sonra devlet kalýr mý?” diyordum.

Roboski’den sonra aylar geçti, yýl oldu. Vicdan ve hukuktan firar eden bir devlet, bir devletlu gördük. Roboski’de ne yaþandý ise hepsini bilen devletlu, hukuk içinde hesap veren bir devlet göstermedi bize. Vicdan ve adaletin altýný çizen insan Erdoðan, vicdan ve hukuktan firar etmiþ ‘devlet’in ‘Baþbakan’ý olmayý tercih etti. Her cümlesiyle kalp ve vicdanlarýmýzý döverken, kendisinden utanýr olduk.

Ankara’ya, ‘devlet’e bir insan daha kaptýrdýðýmýzý anladýk ve öylece kaldýk Roboski’de! Kendimizle, kalbimizle, vicdanýmýzla, dahasý 34 canýmýzla… Devlet de ölmüþtü, birazcýk anlamaya baþlamýþtýk bunu. Görmeyen, “Roboski’de ne oldu?” diye sormayan Türkiye kahrediyordu bizi.

Bir can her yerde can olmaz mýydý? Katliam her yerde düþüþ deðil miydi? Ölüm ve katliam Roboski’de niçin baþka türlü, aðýr ve koyu olsun? Bir bölgesinin aðladýðýna diðer bölgesi yabancý kalýyorsa oraya ülke, yurt, vatan denir mi? Komþu açken tok yatýlýr mý? Baþkasýnýn aðýtlarýndan çýkarýlana baþarý denir mi? Dicle’nin kenarýnda kaybolanýn hesabýný sormayana sýr(t) verilir mi?

Evet, Roboski’den sonra aylar geçti, yýl oldu!

Utanç içinde bir yýl nasýl geçer, bilmiyorum. Yüzüm Ankara’ya dönük deðil artýk, orada insan deðil ‘devlet’ var daha çok. Kalpsiz bir devlet aklý… Devlet’e sýrtýmý çevirerek, Ümit Kývanç’ýn, “Aðlama Anne, Güzel Yerdeyim!” filmine kulaðýmý/kalbimi veriyorum. “Hayýr!” diyorum, “Roboski’den sonra devlet kalmaz!”

Siz de bu filmi izleyin derim; “aðlama anne, güzel yerdeyim!” diyen 34 canýn hikâyesine dönüp bir bakýn! Devletsiz kalabilirsiniz belki, ama kesin, insan da olursunuz.


Nihat DAÐLI

13.12.2012


Son Güncelleme Tarihi: 14 Aralýk 2012 11:15

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.