YENİ BİR PARTİ
09 Mayıs 2010 04:14 / 1517 kez okundu!
Cumhuriyet’ten beri kurulan tüm partilerin ve liderlerinin iyi niyetle, eğitimleri ve inançları doğrultusunda, insani zaafları izin verdiği ölçüde bu ülkeye hizmet ettiklerine inanıyorum. Bulunduğumuz dönemeçte yeni bir parti gerektiğine de inanıyorum.
Münevver veya aydın, okumuş yazmış ve ülkesini seven olduğunu bildiğim birkaç kişi bile oturup konuşamıyoruz. Eskiden kalan hassasiyetler, kapanmamış yaralar veya nedbeler var.
Ezberler dökülüyor ortaya. Konuşmalar suçlamalara dönüşüyor.
Yani bir partiye olan ihtiyaç kabakçiçeği gibi ortada. DP bir an için tekrar adres olabilecek gibi oldu ama, Cindoruk sağolsun, mecazi anlamda geleceğin lideri seçimiyle de “söz milletindir” diyeceğine “söz devletindir” deyiverdi.
Yeni partinin 4 temel hedefi olması ve bunun açıkça beyan edilmesi gerek.
1. Hukuk, yeni anayasa, yeni seçim kanunu kim kimi seçtiğini veya seçip seçmeyeceğini bilmeli ve temsilcisini tanımalı, liderler sultasına son verilmeli. Ondan sonra zaten dengeler ve kuvvet ayrımı kendiliğinden ortaya çıkar.
2. Dini özgürlükler; bu konuyu "Din ile Devlet Nasıl ayrılır?" başlıklı yazımda yazdım. Bu yeni bir partide net olarak bir program maddesi olmalı. Vesayet rejimi alışkanlığından vazgeçmek zor tabii. “Bu coğrafyada olmaz! Sus senin aklın ermez!” falan tavrıyla da bir yere varamayacağımızı anlamış olmamız gerekir
3. Nüfus’ta denge
Beğenin, beğenmeyin, kojünktür nedeniyle deyin ama Cumhuriyet döneminin en başarılı Başbakanlardan biri olarak Erdoğan tarihte yerini aldı. Erdoğan’ın kadınlardan en az 3 çocuk doğurmalarını istediğini basında birkaç kez okuduk.
Her politikacı demografiyi anlamak zorunda değil. Bu konuda Başbakanın ilk demecini yadırgadım, tekrar edince kendime sordum: Hep mi nüfusla ilgilenen bilim insanlarına danışmadan konuşuyor? Hiç mi etrafında iki adım ötesini gösterecek ufku geniş insan yok? Su kaynaklarımız tükeniyor! Politikada insanlar vehmettikleri çıkarları için birbirleriyle kavga ederler. Hepimizin ortak çıkarı üzerine anlaşınca, yani uzun vadeli bu coğrafyada hayatta kalabilmeye odaklanınca bir politik hareketin de destekçisi çok olur.
Türkiye nüfusunun ekolojik bir dengede olması için ben 60-70 milyon nüfusu hedeflememiz gerektiği kanaatindeyim ve bu hedefe belki yüz seneden bile kısa bir sürede varabileceğimize de inanıyorum. Yaşlanan nüfus sorunlar ve çözümleriyle üstümüze geliyor. Ne kadar erken anlarsak o denli karlı çıkarız. 20-30 yıl ötesini göremeden kurulan bir partiden de hayır beklemek safdillik olur.
4. Eğitim ve Bürokrasi
Bu topraklarda egemen olup olmayacağımızda belirleyici öge ise eğitim. Bürokrasiyi ayrıcalıklı bir kesim değil, halka, yani bizlere hizmet eden bir kesim haline getirmek gerek. İngilizce’de malum bürokrata “civil servant” deniyor yani “halkın hizmetkarı”. Bizde ise memurin ayrıcalıklı kesim olagelmiş, bunu kararlı bir şekilde değiştirmeye talip olmak gerek. Bu kararlılık da geçmişteki ruhları rahat bırakarak ve sağlıklı ekonominin sacayağını oluşturacak ayak olarak herkese kolayca anlatılır. Bu, Silahlı Kuvvetlerin Savunma Bakanlığına da bağlanmasını beraberinde getirir, bakanlık sayısının azaltılmasını da, Ankara’nın ferahlamasını da. Küresel ısınma ve kuraklık nedeniyle nasıl olsa değişim olacak, bunu planlı ve programlı bir şekilde yaparsak karlı çıkarız.
Bu dört sorun da iç içe ve ekonomi sadece bunların başarılı veya başarısız yönetiminin bir tezahürü. AK parti anlamlı hizmetler verdi sağlık konusunda .Ama en büyük Kit olarak sağlık sistemimiz de giderek devletleşerek bu gidişle üstümüze yıkılacak. Devlet hem hizmet veren hem kontrol eden olursa çözümsüzlüğe doğru yol alacağımız kesin.
Yok mu bu konularda anlaşabilen, birbirlerini yemeden para da yatıracak, çalışacak 50-100 kişi? Aralarında TV’de kimin konuşacağını, değişen liderleri demokratik olarak belirleyebilecek kadar arka planda kalmaya razı insanlar? Bakın nasıl çığ gibi büyür yeni bir hareket.
Mahmut Tolon
