EGEÇEP, 6 Kurultay’da ‘safları sıklaştırma’ kararı

25 Şubat 2013 02:00  

 

EGEÇEP, 6 Kurultay’da ‘safları sıklaştırma’ kararı

EGEÇEP 6. Kurultayı sona erdi. Geçtiğimiz 1 yılda devam eden talana karşı direnişin de sürdüğünün vurgulandığı Kurultay’da, yaşam alanlarını koruma mücadelesinde tüm emek-demokrasi güçlerine ve yaşam savunucularına da “SAFLARI SIKLAŞTIRALIM” çağrısında bulunuldu

24 Şubat 2013 Pazar günü gerçekleştirilen 6. EGEÇEP Kurultay’ında EGEÇEP Eş Dönem Sözcüsü Özer Akdemir ve Berrin Esin Kaya tarafından yapılan açıklama şöyle:

EGEÇEP 5. Kurultayından günümüze 1 yıl daha geride kaldı. “Bu bir yıl ülkemizde ekolojinin korunması ve yaşamın sürdürülmesi bakımından nasıl geçti” sorusunun çok net bir yanıtı var: Talan devam ediyor, direniş de!

Küresel ısınmadan, nükleer kazalara, büyük yangı ve sel felaketlerinden, çöpler arasına sıkışmış, gıda güvenliğinin tehdit altında olduğu bir kır-kent yaşamına kadar ekolojik sorunların ana kaynağı dünya geneline egemen olan kapitalizmin ta kendisi. Bu gerçekliği kapitalistler bile itiraf etmek zorunda kalıyor ama iş çözüm üretmeye gelince sistemlerini her ne pahasına olursa olsun devam ettirmekten öte bir şey de yapmaya yanaşmıyorlar.

EGEÇEP 2005 yılında doğal ve kültürel varlıkların, çevre sağlığı ve canlı yaşamının korunması için kısaca yaşam hakkı mücadelesi için kişi ve kuruluşların bir araya gelmesi ile kuruldu. Kamuoyu bilgilendirmelerimizde, eylemlerde, takip ettiğimiz hukuki süreçlerde çevre mücadelesinin bir yaşam mücadelesi olduğunu savunduk.

Nedeni ne olursa olsun (ki büyük çoğunluğu emperyalist paylaşım çabalarının sonucudur) savaşların hem yaşam hakkına, hem de doğanın yıkımına yol açtığı ortada. Doğadaki tüm canlılar için yaşamın sürdürülmesi ve bunun için her türlü sömürünün son bulması ilkesini savunan EGEÇEP, net bir şekilde savaşlara karşıdır. Yakın dönemde Bosna'da, Irak'ta, Filistin'de yaşanan savaşlarda binlerce insanın öldüğü, sakat kaldığı, binlerce kadının tecavüze uğradığı, binlerce çocuğun kaybolduğu gerçeğini unutamayız. Bu nedenle aynı acı ve yıkımların yeniden yaşanmaması için, olası savaş risklerinin ortadan kaldırılması ve barış sürecinin derhal başlatılması gerekiyor…

10 yıllık AKP iktidarında, ülkemizde yaşanan çevre sorunları her geçen yıl biraz daha katlanarak büyüyor. Bu, dünyaya egemen olan kapitalizmin çevre kriziyle de doğru orantılı bir gelişme. Tüm kapitalistler gibi amaç kar, emeğin ve doğanın sömürüsü üzerine kurulu bir sistem değil mi? Hal böyle olunca tüm dünya ile birlikte “Emeğin ve doğanın sürdürülebilir sömürüsü”nün bile göz ardı edildiği bir süreci yaşıyoruz.

Yaşam alanlarına sahip çıkan yöre halkının mücadelesi, baskılarla, gözaltılarla, davalarla engellenmeye çalışılmaktadır. Sinop Gerze de, Dersim de, Hopa da, Erzurum Tortum da yaşananlar bunlardan sadece birkaçı.

Türkiye'nin üçüncü büyük kenti olan İzmir'in göbeğinde Gaziemir’de terk edilmiş bir kurşun fabrikası bahçesinde ülkemize girişi yasak olan nükleer yakıt çubuğu ortaya çıktı. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) 2007 yılından bu yana bildiği bu atıklarla ilgili hiçbir önlem almamış. Bu bile nasıl bir tehlike ve aymazlıkla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Bugün bile nefes almak mümkün olmayan Aliağa'da bacası yükselen termik santrale, 6 termik santral daha eklenecek. Sadece Aliağa değil, Biga, Amasra, Yalova gibi ülkenin en güzel köşelerinde de termik santral kabusu devam ediyor.

Ülkenin dört bir yanında, dereleri kurutma, ekolojiyi bozma, ormanları katletme pahasına yapılmak istenen HES’in sayısı 2000’leri geçiyor. HES'lerin bölgenin ekosisteminin bozacağı yönündeki halkın mücadelesine karşı sularımız, yaşam alanlarımız sermayeye peşkeş çekiliyor.

Altın uğruna içme suyumuzun zehirlendiği Efemçukuru'ndaki hayvan ölümleri, Uşak Eşme'de kulaksız/çenesiz doğan kuzuların haberleri geliyor. Turgutlu Çaldağı’ndan, Kazdağları'na, İliç’den Ordu’ya kadar vahşi madencilik talanı tüm hızıyla sürüyor.

Bu saldırılara, baskılara rağmen talana, ekolojik ve toplumsal yıkıma karşı direniş de büyüyor, büyüyecektir. Gerzelilerinin, Dersimlilerin, Karadeniz’deki HES karşıtlarının direnci “daha bayrakların derlenip dürülmediği”nin işaretleridir.

EGEÇEP olarak, yaşam alanlarını koruma mücadelesinin bir parçası olmanın onurunu taşırken, tüm emek-demokrasi güçlerine ve yaşam savunucularına da “SAFLARI SIKLAŞTIRALIM” çağrısında bulunuyoruz…


Kurultayda platformun yeni yürütme kurulu üyeleri de seçildi. EGEÇEP'in yeni yürütme kurulu Av. Berrin Esin Kaya, Burçak Karaman Uysal, Hülya Yılmaz, Dr. Nihal Sarıpınar, Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Özer Akdemir, Erhan İçöz, Cezmi Tomrukcu ve Turgut İnel'den oluşuyor.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0