'Aptal Geceyarısı Ekspresi'ndekinden farklı Türkiye'yi anlatıyorum'

20 Mart 2011 14:06  

 

'Aptal Geceyarısı Ekspresi'ndekinden farklı Türkiye'yi anlatıyorum'

Son romanı "Elif"te bir Türk kızını yazan Paulo Coelho İstanbul'da konuştu

Dünyada kitapları, 150 ülkede, 66 dilde, 150 milyona yakın satan rekorların yazarı Paulo Coelho, dünyanın farklı ülkelerinden arkadaşlarıyla İstanbul'da buluştu ve bu vesileyle de, Can Yayınları'ndan yeni çıkan kitabı "Elif" için düzenlenen toplantıda konuştu.

Asıl olarak "Simyacı"yla ünlenen Coelho, Portekizce'den sonra ilk kez Türkçe'de yayımlanan kitabı "Elif"te, Moskova'da yaşayan bir Türk kızını anlatıyor. Coelho'nun, "Yüzde 90 benim" dediği kitap kahramanı, bir süredir bilgelik yolunda gelişmesinin durduğunu hissetmektedir. Yapması gerekense, esrarengiz ustası J'nin tavsiyesine uyup "kalbinin onu götürdüğü yere" gitmektir.

Rastlantılar onu Rusya'ya götürür. Ülkeyi trenle baştan sona kat etmeye karar verir. Manevi bir arayışa dönüşen bu yolculukta ona üç kişi eşlik eder: Bir Tao ustası, Rus yayıncısı ve yetenekli keman virtüozu Türk genç kadın Hilal... Coelho ve Hilal, çok geçmeden başka boyutlarda kaderlerinin kesişmiş olduğunu anlar...

"HERŞEYİN AYNI ANDA AYNI YERDE OLDUĞU NOKTA..."
Coelho, Pera Palas'ta düzenlenen toplantıda kitabını şöyle anlattı:

"Elif, herşeyin aynı anda aynı yerde olduğu bir nokta. 2006'da inancımda bir kriz yaşadım. Kendi kendime, 'Allahım bu rahata alıştım ve bir şeyler yapmam lâzım' dedim. Bir arkadaşım bana 'Yapma, devam et' dedi, 'İnanç, ulaştıktan sonra ben artık inanç adamıyım diyebileceğin bir şey değil'. Üç ay öylesine dolaştım. Trenle Moskova'ya trenle giderken genç bir Türk kızıyla tanıştım. Rusya'da yaşıyordu. Yoğun bir ilişki başladı aramızda. Bu öyle bir ilişkiydi ki, sanki hep aynı noktayı işaret ediyorduk. Tıpkı şu anda burada olduğu gibi, hem geçmişimizi hem geleceğimizi aynı anda yaşıyorduk. Bir gün Davos'ta yayıncım bana, 'Üçüncü Kutsal Yol'un hakkında yazmayacak mısın' dedi. 'Çok zor' dedim, 'Herşey ve her anın buluştuğu noktadan bahsetmek çok zor...' Rio'ya döndüm. Ocak 2010'da bu kitap hazırdı. Bir haftada yazdım..."

"TÜRKİYE'YE İLK GELDİĞİMDE BAVULUMU KAYBETTİM"
Kitabını ilk haftasında listebaşına taşıyan Türk okurlara teşekkür eden Coelho, 1996'da bir kitabının tanıtımı için Türkiye'ye ilk geldiğinde bavulunu kaybettiğini, sadece üstündeki kıyafetle kaldığı için önce endişelendiğini sonra alıştığını anlattı: "İnanç, Türk insanının içinde de yoğun biçimde yer alıyordu ve bu yüzden korkmama gerek yoktu..."

"İstanbul müthiş bir yer. Harika fırsatlar var" diyen Paulo Coelho, Türkiye'ye bakışını anlatırken şunları söyledi:

"Ben gençken Geceyarısı Ekspresi (Midnight Express) adlı çok saçma bir film vardı. Bu filmde Türkiye çok korkunç bir yermiş gibi anlatılıyordu. Türk insanları kötü, birbirine saygısızdı filme göre. Öyle ki, filmdeki uyuşturucu satıcısı normalde tutuklanması gerekiyor ama Geceyarısı Ekspresi'nde bir kahramana dönüşüyor. Bu film Türk halkına dönük bir önyargı yarattı. Daha sonra filmin yönetmeni Alan Parker'la tanıştım. 'Bu filmin mantığı ne' diye sordum ona. Herkes film olarak çok sevdi belki ama biliyordum ki benim ülkeme karşı da önyargılar var. Rio'nun dünyanın en tehlikeli kenti olduğunu söylüyorlar. Oysa Brezilya müthiş bir ülke, tıpkı Türkiye gibi. Hepimizin anlatacak bir hikâyesi olmalı. Ben, aptal Geceyarısı Ekspresi'nden farklı, ülkeniz hakkında bildiğim şeyleri arkadaşlarıma anlatıyorum..."

Paulo Coelho, bu noktada konuyu Kuzey Afrika'da yaşananlara da getirdi: "Afrika'daki bağımsızlık hareketlerini görüyorsunuz. Elbette hiçbir şey çatışmalar olmadan olmuyor. Ama ben çok iyimserim. Herşeyin iyiye gittiğini düşünüyorum. Günün sonunda ışığa çıkıyorsunuz..."

"ORHAN PAMUK PARÇALARI BİRLEŞTİRİYOR"
Hayattaki en büyük gücün seçebilmek olduğunu söyleyen Brezilyalı yazar, kendi yazarlık macerasını ise şöyle anlattı:

"Birkaç kez akıl hastanesinde tedavi gördüm, bir kere hapse düştüm. Ama bu sayede bu yere geldim. Zaman zaman benim de cesaretim kırılıyorsa da inanç önemli. Çünkü her zaman bir yarın vardır. Çok uzun zaman önce aklımı kaybettim, dedim. İşte, bir insanın kendi kişisel efsanesini yazarken önce kendini kaybetmesi gerekiyor..."

Coelho, "Elbette sadece böyle de yazılmaz" dedikten sonra ekledi: "Orhan Pamuk pekçok şeye, soruna meydan okuyarak yazan isimlerden biri. Gerçi sormadım ama o, kendini kaybetmek için yazmıyordur. Parçaları birleştirmek için yazıyordur..."

"BEN ASLINDA ÖLÜ DOĞMUŞTUM..."
Konuşmasında Kuran'dan da örnekler veren Paulo Coelho, Saint Joseph yortusu için neden arkadaşlarıyla İstanbul'da buluştuklarını ise şöyle anlattı:

"Ben, göbekbağım boynuma dolandığı için ölü doğmuşum. Saint Joseph adlı bir hastanede dünyaya gelmişim. Annem de kurtulayım diye Saint Joseph'e adak adamış. Sonra bana bir söz verdirtti. Hayatta kaldığım için Saint Joseph yortusunu kutlayacaktım. Haccı gerçekleştirdikten sonra dünyanın farklı yerlerinde Saint Joseph yortusu için arkadaşlarımla buluştum. Bu yıl da İstanbul'u seçtik." (Kürşad Oğuz)

Habertürk

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0