Yeni Þafak yazarý: Dün her muhalif nasýl Ergenekoncu deðil idiyse, bugün de Fethullahçý deðildir

26 Temmuz 2016 13:34  

 

Yeni Þafak yazarý: Dün her muhalif nasýl Ergenekoncu deðil idiyse, bugün de Fethullahçý deðildir

"Bazý gözaltý kararlarý soru iþaretlerine yol açýyor"

Yeni Þafak yazarý Ali Bayramoðlu, darbe giriþimi sonrasý baþlatýlan soruþturma kapsamýnda verilen bazý gözaltý kararlarýna iliþkin olarak, "Tedbirlerin olumlu yanlarý dýþýnda, örneðin avukat Orhan Kemal Cengiz'inki gibi gözaltýlar ya da Gülenciler tarafýndan kullanýldýðý, onlara destek verdiði açýk olan, ancak darbeye karýþma, Gülen örgütünün organik parçasý olmasý konusunda ismi insanda çekinceler oluþturan Nazlý Ilýcak'a yönelik gözaltý kararý gibi durumlar, soru iþaretlerine yol açýyor" görüþünü dile getirdi.  "Þunu kimse aklýndan çýkarmamalý; dün her muhalif nasýl Ergenekoncu deðil idiyse, bugün de Fethullahçý deðildir" diyen Bayramoðlu, "Böyle dönemlerde bu tür formülleri kullanan, ava çýkan, türlü hesaplarý görmeye soyunan her giriþimin, her mantýk yürütmenin zehirli olduðunu bilmek gerekir" ifadesini kullandý.

Bayramoðlu'nun Yeni Þafak'ta "Bir baþlangýcýn eþiðinde..." baþlýðýyla yayýmlanan (26 Temmuz 2016) yazýsý þöyle:

Büyük resim her geçen gün ortaya çýkýyor. 

Genelkurmay Baþkaný, eli kolu baðlýyken, kendisine “sizi önderimiz Fethullah Gülen'le konuþturalým diyen” tuðgeneralin ismini ifadesinde veriyor.

Bir kýsým darbecinin harekete geçme talimatýný sivil “abi”lerden aldýðýný öðreniyoruz. Erdoðan'ý almaya Marmaris'e giden SAT komandolarýnýn imamý BBDK uzmaný Kemal Iþýklý itiraf ediyor. 15 Temmuz'dan bir süre önce tatilde olduðunu Kayseri'den üstü olan imamdan gelen talimat üzerine Ýstanbul'a geldiðini, yine talimat üzerine SAT komandolarýný tek tek evine davet ettiðini, üst abisinin tek tek görüþtüðü SAT'çýlara 'Kemal diye birisi gelecek ne derse yapýn' diye talimat verdiðini söylüyor. 

Darbe giriþiminin sadece ordudaki Gülencilerin deðil, askeri, sivil, memuruyla tüm Gülen örgütünün iþi olduðu ortada. Bu darbe girimi sadece silahlý bir kalkýþmaya iþaret etmiyor, devletin nasýl bir kuþatýlmanýn ve çöküþün eþiðine geldiðini de gösteriyor.

Bu durumun büyük tasfiyeyi gerektirdiði de ortadadýr.

Yapýlýyor ve ilk bilanço þu: 13.000 gözaltý, kamu kuruluþlarýnda açýða alýnan 45.000 memur, 2750 hakim ve savcý, yüksek yargýçlar, tutuklanan 123 general (ordu generallerinin yüzde 33'ü), kapatýlan üniversiteler, vakýflar, dernekler, sendikalar…

Bunlar keskin ancak kaçýnýlmaz adýmlar... 

OHAL de, “16 Temmuz günü, 14 Temmuz'da nerede kalmýþtýk” diyen kimilerinin sandýðý ve yaydýðý gibi “Erdoðan'ýn olaðanüstü hukuk düzeni” deðildir. 

Bu, tedbirlerin kaçýnýlmaz aracýdýr. 

Ancak bunlar kadar önemli olan bir husus, daha önce defaatle altýný çizdiðimiz gibi, bu tasfiye sýrasýnda adalet, hakkaniyet ve hukuk kurallarýna özen göstermek, adli tedbirlerde keyfilik ve kestirmeci tutumlardan uzak durmak, tasfiye iþini bir cadý avýna dönüþtürmemektir. 

Bu mesele her iki yönüyle, tasfiye ve yeniden yapýlan tarafýyla da, bunun hukuk ilkelerine uygun yürütülmesi açýsýndan da, sadece bugünü deðil, ayný zamanda geleceði belirleyecektir. 

Tasfiyelerde meþruiyet ve ihlal, hassas bir terazi gibidir. Hangisi aðýr basarsa sonuç öyle oluþur. Ýhlal kirdir, varolan temiz dokuyu da lekeler, doðru giriþimi de bozar. Ergenekon ve Balyoz gibi adli süreçler bu konudaki yakýn örneklerdir.

Devlet, adli ve askeri iþlevleri ve kurumlarý açýsýndan bir iflasýn eþiðinde ve bunda her siyasi aktörün þu veya bu ölçüde sorumluluðu var.

Bu devleti hýzla temizlemek ve yeniden inþa etmek gerekiyor…

Bu bir anlamda, bir tür kuruluþtur. Her kuruluþta olduðu gibi, bu kuruluþta da kullanacaðýnýz araçlar, benimseyeceðiniz ilkeler ve yaklaþým iþin ruhunu oluþturur, geleceði þekillendirir.

Bunun içindir ki, tedbirlerin olumlu yanlarý dýþýnda, örneðin avukat Orhan Kemal Cengiz'inki gibi gözaltýlar ya da Gülenciler tarafýndan kullanýldýðý, onlara destek verdiði açýk olan, ancak darbeye karýþma, Gülen örgütünün organik parçasý olmasý konusunda ismi insanda çekinceler oluþturan Nazlý Ilýcak'a yönelik gözaltý kararý gibi durumlar, soru iþaretlerine yol açýyor. 

Þunu kimse aklýndan çýkarmamalý: 

Dün her muhalif nasýl Ergenekoncu deðil idiyse, bugün de Fethullahçý deðildir. Böyle dönemlerde bu tür formülleri kullanan, ava çýkan, türlü hesaplarý görmeye soyunan her giriþimin, her mantýk yürütmenin zehirli olduðunu bilmek gerekir.

Sistemin siyasi iktidarýyla, adliyesi ve emniyetiyle bundan uzak durmasýný dilemek ve talep etmek gerekir.

Bunun içindir ki, gerek Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn ve Baþbakan Yýldýrým'ýn, gerekse muhalefet liderleri Kýlýçdaroðlu ve Bahçeli'nin konuya ve birbirlerine yaklaþýmý son derece olumludur. Cumhurbaþkaný bu yeniden kuruluþa tüm siyasi partileri katma, herkesi kucaklama iþlevini yerine getirmelidir. Siyasi iktidar attýðý adýmlarý muhalefete bildirme, onlardan fikir alma, en azýndan alýþveriþ içinde olmayý iþ edinmeli, hatta mümkünse, zýmni bir kurucu iktidar esprisiyle ortak bir ilkeler manzumesi oluþmuna önderlik etmelidir. Muhalefet de, davet beklemeden bu sürece katýlmayý kurucu ve pozitif bir rol oynamayý þiar edinmelidir.

Umuyoruz, istiyoruz.

 T24

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaþ
0