Meşru… Taceddin KUTAY

15 Mart 2023 12:39  

 

Meşru… Taceddin KUTAY

Her dönemin siyasal paradigmasının bir miladı var madem, bu dönemin paradigmasına meşruiyet veren miladın 15 Temmuz olduğunun altını ısrarla çizmeliyiz.

Her dönemin siyasal paradigmasının bir miladı var madem, bu dönemin paradigmasına meşruiyet veren miladın 15 Temmuz olduğunun altını ısrarla çizmeliyiz.

15 Temmuz'da neredeydin, ne yapıyordun, kimlerle neyi paylaşıyordun, demokrasi adına direniyor muydun yoksa bir batakhanede kadeh mi kaldırıyordun?

İşte bu soruların cevabı kişiyi siyasal olarak meşru yahut nâmeşru bir aktör kılar.

En azından benim zihnimde böyle. Madem demokrasiyi ve nimetlerini kullanarak siyasal ikbal peşinde koşuyor bir kimse, o halde sormalıyız; demokrasinin can pazarında ödediği bedel ne olmuştur? Demokrasimize kastedilirken o gece neler yapmıştır? Direnmiş olmasını şart koşmayalım haydi, o menfur teşebbüse taraf olmamasını esas alalım.

Geçtiğimiz günlerde Twitter sohbet odasında Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek'in konuşmasına denk geldim. Mehmet Yalçın Yılmaz'ın da ifade ettiği üzere siyasal bir figür ama aynı zamanda bir fikir adamıdır Sayın Perinçek. Vatan gibi büyük bir paydada kesişsek de on meselenin yedisinde farklı düşünürüz. Buna rağmen çok istifade ettiğim, zihnimde şimşekler çaktıran bir kimsedir. Naziktir, beyefendidir; kendisiyle sohbet etmiş olanlar bu hususiyetlerini teslim eder.

Hevesle dinlemeye başladım Sayın Genel Başkan'ı. Yine kültürden linguistike, siyasetten tarihe geniş yelpazede mühim tespitler yaptı. Derin bir müktesebat... Neticede bendenize de söz verdiler bir sual tevcih etmem için. Sordum, Sayın Perinçek cevapladı. Bitirirken cumhurbaşkanlığı adaylığı için kampanyasına imza vereceğimi söyledim. Sözüm vardı çünkü. Aday olacak mısınız diye sormuştum iki yıl önce "yüz bin imzayı toplayıp aday olacağım, siz dostlarımız da bu konuda destek olacaksınız" demişti.

Elbette veririm imza.

Her şeyden önce demokratik bir gereklilik olarak veririm. Seçim bir dayatma değil seçim olsun diye veririm.

Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinde pofuduklarını giymiş zaping yaparak sabahı eden, partisinin Edirne Belediye Başkanı darbe girişimine kadeh kaldırmış, il başkanı Ermeni Soykırımı yalanına çanak tutan Kılıçdaroğlu aday olacak; girişimin ilk anlarından itibaren direnen ve kitlesini direnişe çağıran, soykırım yalanını Lozan'da mahkum eden Perinçek aday olamayacak... Olmaz öyle saçma şey!

Bugün hâlâ bir seçim yapabiliyorsak eğer o gece direnmiş olmanın sayesindedir. Hangi siyasi görüşte olursa olsun, her nasıl katkı sağlamış olursa olsun o gece hıyanet karşısında duran herkes bu seçimin sayesinde yapıldığı kimseler zümresindendir.

Kontrollü diyenler, camda tank şakşaklayanlar, kadeh kaldıranlar utanmadan siyaset sahnesinde, kendilerine rağmen ayakta duran kör topal demokrasimizin nimetlerini suiistimal ediyorsa da bilincim bunları nâmeşru siyasal aktörler olarak yaftalıyor. Genel geçer bir yargı değil bu, ben öyle düşünüyorum. İçime ancak tahammül edilecek kadar siniyorlar.

"İki meşru aday olsun seçimde" dedim.

Zira tekraren söyleyeyim, benim zihnimde siyasal meşruiyet 15 Temmuz'dan geçiyor. Meşru bir aday ile nâmeşru gördüğüm bir adayın gireceği seçimden hayır umar mıyım? Ummam elbette. O seçim seçim değil zaruretlerin taksimi olur, ihtiyarıma dayatma olur. Hem de en az Kılıçdaroğlu'nun Akşener'e dayattığı kadar sert bir dayatma. Ne dediğimi en iyi ölmemek için sıtmaya razı gelen Akşener anlar.

En az iki meşrunun olduğu yerde yapılan tercih tercihtir...

Kime oy vereceğimden bağımsız bir taleptir bu. Kendi adıma, kimseyi bağlamayan bir talep.

Meşrular meşrudur, nâmeşrular nâmeşrudur...

Bu kadar...

Taceddin Kutay

Taceddin KUTAY

aksam.com.trt

15.03.2023

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0