'Torunlarımızın hakkını çalıyoruz' - Özer Akdemir

28 Kasım 2012 01:16  

 

'Torunlarımızın hakkını çalıyoruz' - Özer Akdemir

Turgutlu’da geçtiğimiz pazar günü “Çaldağı Sorunu ve Türkiye’de madencilik” konulu panel gerçekleştirildi. Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP) tarafından gerçekleştirilen panelin yürütücülüğünü Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Erdem yaptı.

Özer Akdemir

Tarım cennetini asite boğuyorlar

Dünyanın 7 cennet vadisinden birisi olarak biliniyor. Ülke yüzölçümünün ancak % 8’i kadar olan birinci sınıf tarım topraklarının yarısı bu vadide. Üzüm diyarı. Dünya üzüm üretiminde ABD’den sonra geliyor. Çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde ise dünya birincisi. Binlerce yıldır insanların yerleştiği, uygarlıklar kurduğu bir yurt. Orman varlığı ile bölgenin en önemli oksijen kaynağı… Gediz Vadisi’nden ve bu vadinin ortasındaki Çaldağı’ndan bahsediyoruz. Geçtiğimiz yıl üretime başlayan sülfürik asitli nikel madeninin cehenneme çevireceği söylenen bölge, işte böyle bir yer…

Madenci kaçtı, gelmedi

AKP hariç Turgutlu’daki bütün siyasi parti temsilcileri, CHP milletvekilleri ve çok sayıda kurum temsilcisinin katıldığı panel aslında madene karşı olanlarla madeni savunan bilim insanlarının ve uzmanlarının karşılıklı görüşlerini anlattıkları bir toplantı şeklinde örgütlenmek istemişti. Sözlü ve yazılı tüm çağrılara “biz ÇED raporumuzu aldık, orda her şeyi anlattık” diye yanıt vererek katılmayan, bunu yerine toplantının olduğu gün yerel gazetelere tam sayfa ilan vererek katılacak bilim insanlarını “kategorik maden karşıtı” olarak karalamaya çalışan madenci şirketin bu davranışı protesto edildi. Tüm konuşmacılar gerçekler karşısında şirketin söyleyecek sözü olmadığı için kaçtığını dile getirdiler.



Bu yapılan madencilik değil

Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP) tarafından gerçekleştirilen panelin yürütücülüğünü Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Erdem yaptı. İTÜ Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İsmail Duman Çaldağı’nda yapılan faaliyetin madencilik olarak nitelenemeyeceğini, bunun madencilik adı altında yapılan devasa bir kimyasal işletmecilik olduğunu söyledi. Duman, burada kullanılacak 18 milyon ton sülfirik asidin tankerlere konduğunda ve tankerlerin tampon tampona dizildiğinde Çin denizini geçerek denize döküldüğünü belirterek, “Bu korkunç bir şey” dedi.

Madenci şirketin Turgutlu’dan bazı kişileri ve kurum temsilcilerini Finlandiya’daki nikel madeni olan Talvivaara’ya götürdüğünü hatırlatan Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür, bu gezinin ardından daha geçtiğimiz günlerde Talvivara’da meydana gelen kazada büyük bir çevresel kirlenmenin meydana geldiğini aktardı. E. Ü. Halk Sağlığı bölümünden Uzm. Dr. Hür Hassoy nikel madenciliği ve sağlık adlı sunumunda insan ve çevre etkileşiminin anne karnında başladığının altını çizerek, kimyasal maddelerle yapılan metal işletmeciliğinde ortaya çıkan ağır metallerin ve özellikle arseniğin yarattığı sağlık sorunlarını sıraladı.

Torunlarımızın hakkını çalıyoruz

Panelin dikkat çeken sunumlarından birisi de İzmir Orman Mühendisleri Odası Başkanı Kenan Erten’den geldi. Maden alanının tamamının emekle yetiştirilmiş ormanlar olduğuna ve bölgenin 1976 yılından itibaren insan eliyle ağaçlandırıldığına vurgu yapan Özten, maden üretimi sürecinde bölgede bulunan 2 milyona yakın ağacın kesileceği iddiasını, bölgenin orman yapısını gösteren uydu fotoğrafları ile yineledi. Prof. Dr. Ümit Erdem de nikel madenciliği devam ederse bölgenin ziraat bakımından mahvolacağı uyarısında bulundu. “Bırakın ağacı ot bile yetişmeyecek. Bu maden İzmir’i tehdit ediyor. 2026 ya kadar elde edilecek bir gelir için torunlarımızın hakkını çalıyoruz” diye konuştu.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0