KIRIK KALP SENDROMU - Dr . Mahmut Tolon

12 Ekim 2008 05:13 / 1719 kez okundu!

 

Aşk bir hastalık mı? Evet! Ölümcül olabilir ama yaşama dönüş mümkün! Kırık kalpten yani aşık olmaktan insanlar ölebiliyorlar! Eskiden “zamanı gelince” kendini kaptırırsın falan derlerdi. Bilim

Kırık kalp sendromu sevdiğinin öldüğünü duyan insanlarda veya sevgilisi tarafından terk edilenlerde görülebiliyor. Aynı enfarktüs gibi ani bir kalpyetmezliği ile ölümcül olabiliyor.



Aşkın ve tutkunun safhalarını artık hormon analizleriyle anlayabiliyoruz. Bulutlarda olduğumuz zaman endorfinler kanımızda ağır basıyorlar. Bu durum doğal olarak hoşumuza gidiyor ve devam etmesini istiyoruz. Aşkın artık bir nevi hastalık olduğunu biliyoruz!



Aşık olunan biri öldüğünde veya bir ayrılık söz konusu olduğunda bilhassa adrenerg hormonlar: adrenalin noradrenalin ve cortison.



Sonuç olarak hüsrandan ani kalp yetmezliği ile ölüm de görülüyor ve hekimler buna kısaca kırık kalp sendromu demeye başladılar.



Klinik olarak veya yaşamda “uçuyormuş gibi aşık olmanın” nasıl bir his olduğunu herkes bilir. Uçuyor oluyoruz çünkü bir morfinman gibiyiz: Endorfinlerin ve morfinin kimyasal yapısı birbirine benziyor.



Anlaşılmadığımızda ve olaylar hayal ettiğimiz gibi gelişmediğinde veya önde bir kabul edememe hali var. Durup yokmuş gibi davranılıyor. Yani insan terk edilmemiş veya sevilen ölmemiş gibi.



Bu red safhasının peşinden perişanlık safhası geliyor ondan sonra da depresyon.



Depresyon anında insanlar kırık kalpten ölebiliyorlar. Bu safhalar hormonal durumun ağırlığına göre günler, haftalar, aylar veya yıllar sürebiliyor.



Red safhasında her iki cinste de olabilen ama erkeklerde daha ziyade stalking (israrla takip) dediğimiz olay gelişiyor: Sık sık aramak takip etmek ve kadının kendini sevmediğini kabul edememek.



Bu “aşklar” tamamen hüsnü kuruntu halinde de gelişebiliyor. Yani ekstrem durumda bir taraf olayı vehmediyor ve diğer tarafın olaydan haberi bile yok.



Zaman zaman yıldızlara aşık olan hayranların onları telefonla mektuplarla taciz ettiklerini basında görüyoruz. Bu hüsnü kuruntu hali ve vehim her türlü sanrıda görülebiliyor.



Fakat sevdiği veya sevdiğini vehmettiği erkekleri de israrla takip eden kadınlar da var.



Kadınlarda ise daha ziyade erkekleri cezalandırmak için, bir olayı bozmak, fitne fesat veya düpedüz gidip arabasını boyamak, ön bahçedeki çiçekleri bozmak, sağa sola diğerini kötülemek, penceresine olur olmaz şeyler yazmak türünden hüsran atakları mümkün fakat kısmen erkekler de bu tür şeyleri kadınlara yapabiliyorlar.



Erkeklerde daha çok içki ve sigaraya yönelme, kadınlarda antidepresan haplar almak yaygın. Sonra depresyon safhasında artık düpedüz kendine dikkat etmeme, içine kapanma mümkün. Adrenerg hormonlar ve cortisol ön planda. İnsanlar giyim kuşama dikkat etmiyorlar. Pasaklı bir görünüm sergileyebiliyorlar. Kendilerini “kapıp koyuveriyorlar”.



Kilo alınıyor veya aşırı zayıflanıyor. Bu kabaca bahsettiğim durumu yanlış anlama yani iletişim kopukluğu fazları insanların temel reaksiyonları.



İş hayatında da vehim ve hüsnü kuruntu yani yanlış anlamak yok mu? Kendini bulunmaz hint kumaşı sanmak veya basit bir zam veya takdir ile uçma ve mutluluk?



Çözüm bireyselleşmekte ve her koyun kendi bacağından asılır gerçeğini kavrayıp disiplinde ve belki şaşacaksınız ama düzenli spor yapmakta. Spor yapınca endorfinler yükseliyorlar! Bazı durumlarda eskiden hekimlerin önerdiği hala gündemde olan “hava değişimi” işe yarayabiliyor.



Bütün mesele kısır döngüyü kırarak yeni düzenli alışkanlıklar geliştirmekte, bu da zor durumlarda en az 3-4 hafta sürüyor, alışkanlıkların yer etmesi de belki “yeni düzenin” örneğin spor yapma ve alkolden, sigaradan, morfinden veya aşk hastalığından tamamen kurtulmak için en az birkaç hafta daha!



12.10.2008



 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.