Türkiye'de yasakların başı sonu yok...

05 Mayıs 2012 16:37  

 

Türkiye'de yasakların başı sonu yok...

4 Mayıs'ta İzmir küçük Millet Meclisi'nde (İkMM) yapılan toplantıda konuşan Afrikalılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (AFRO TÜRK) Başkanı Mustafa Olpak, Afro Türk'lerin 1880’li yıllardan beri kutladığı İzmir’e özgü dana bayramının 1924 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılması hakkındaki kanun kapsamında yasaklandığını söyledi. (Fotoğraflar için tıklayın)

İzmir Milletvekillerinden CHP'li Mustafa Moroğlu'nun da katıldığı Türkiye Küçük Millet Meclisi (TkMM) İzmir küçük Millet Meclisi'nin Türkiye gündeminde 12 Eylül ve 28 Şubat, yerel gündemde ise Aliağa’ya yapılması planlanan 7 termik santral ele alındı. Ancak toplantıya asıl damgasını vuran Afro Türk'ler oldu. İzmir'de yaşayan Afrikalılar yerel giysileri ile katıldıkları toplantıda Başkan Mustafa Olpak 26-27 Mayıs’ta kutlanacak Dana Bayramı ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi.

"Dana"lar girdi küçük Meclis'e

Moderatörlüğünü Pervin Mısırlıoğlu’nun yaptığı İzmir Küçük Millet Meclisi toplantısının sürpriz konukları Afro Türk'lerdi. küçük Meclis'te konuşma yapan Afro Türk Dernek Başkanı Mustafa Olpak, Dana Bayramı’nın hangi yıl başladığının bilinmediğini ama hangi yıl sonlandığının bilindiğini ifade etti. Mustafa Olpak, “1924 yılında Tekke ve Zaviyeler Yasası’yla ne alakası, ilgisi varsa dana bayramı resmen yasaklanıyor. Ve o gün bugün Dana bayramı 2007 yılında derneğin kurulmasıyla tekrar başlıyor.” diye konuştu.

İki büyük futbolcu Sait Altınordu ve Vahap Özaltay da Afrika kökenli Türk'tü

2008, 2009,2010 ve 2011 yıllarında atalarının o geleneğine sahip çıkmaya çalıştıklarını ifade eden Başkan Olpak, İzmir’deki yakın geçmişte iki büyük futbolcu Sait Altınordu ve Vahap Özaltay’ın Afrika kökenli Türklerden olduğunu belirtti. “Ve dana bayramı bilinmez çünkü hiçbir yerde yazmaz, takvimde, arşivde, albümlerde hiçbir belirtilmez.” diye konuşan Olpak, kendilerinin de derneği kurup araştırdıktan sonra öğrendiklerini dile getirdi. Olpak şöyle dedi: “O kadar unutturulmuş ki, sıfır. Rengin dışında soruyorlar bize dilinizi, geleneklerinizi, oyunlarınızı biliyor musunuz. Rengimizin dışında hiçbir şey yok. Sizden daha Türküz, sadece rengimiz değişik diyoruz.”

Parti kursak % 10 sorunumuz da yok!..

Olpak, dernek olarak 2009 yılında Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın İzmir ziyaretinde projelerine destek verdiğini ve 2009 yılından itibaren 2010 ve 2011 dana bayramını kültür bakanlığının desteği ile yaptıklarını söyledi. Olpak’ın verdiği bilgilere göre 1924’den sonra fiilen yasaklanmasından ardından dernek kurulduktan sonra dana bayramı kutlamaları 2007’de tekrar başladı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde farklı yerlerde, dağılan, satılan aile fertleri bu insanların Dana bayramında inatla birbirlerinin izini sürmeye çalışmışlar. Bir ya da birkaç gün içerisinde kimin kim olduğunu, akrabalarının, anne babalarını araştırırken kendi kültürlerini de devam ettirmeye çalışmışlar. Yoksul insanlara kurban bayramının dışında senede bir gün bile olsa et yedirebilmeyi hedefleyen bu insanların toplam sayısının bir parti kurulması halinde yüzde 10 barajını aşacak sayıda olduğu tahmin ediliyor.

Ege'de Afrika geni ağır basıyor

Ege’de yapılan bir gen araştırmasında Afrika geninin ağır bastığı ortaya çıkmış. Bu insanlar imparatorluğun kuruluşundan cumhuriyet dönemine kadar geliyor. Çimentepe, Eşrefpaşa, Ballıkuyu gibi yerlerde Libya kökenlilerin oldukça yüksek sayıda olduğu dikkat çekiyor. Yine Karabağlar, Eski Çamlık’ta hatırı sayılı oranda siyahi nüfus bulunuyor. Hatta Eşrefpaşa’daki Bayramyeri semti dana bayramının kutlandığı ilk yer olarak adını bu bayramdan almış. Torbalı Hasköy’de de oldukça büyük sayıda siyahi nüfusun rengi bembeyaz olan kuşaklarda da bir iki kuşak öncesinde siyahi ırka rastlanabiliyor.

En iyi bildiğimiz oyun "çiftetelli"

Dana bayramının hangi tarihte başladığı bilinmemekle birlikte 1880 yılından itibaren İzmir basınında vilayet haberleri bölümünde Hizmet gazetesinde yer almaya başlamış. 19. Ve 20 yüzyıl başlarında ilgi gören dana bayramı 5 bine yakın bazen de 10-15 bine yakın izleyici çekmiş. Dünya savaşından sonra gösterişli konumunu yitiren bayram özellikle cumhuriyet döneminde yasaklamayla beraber unutulup gitmiş. Başkan Olpak “Ve biz de unutmuşuz. Dana bayramı İzmir’e has, İzmir’in yerel yönetimleri ve İzmir’de sahip çıktıkları oranda bizler de o kültürü bundan sonra öğreneceğiz. Bizim içimizde de siyah insanın en iyi bildiği oyun çiftetelli arkadaşlar. Garip ama inşallah bizden sonraki kuşak bizim oyunlarımızı öğrenir de bayramlarda kendi oyunlarımızı oynarız.

Ben her şeye rağmen herkesin dana bayramında söylendiği gibi verim dolu bir yıl ve sağlık mutluluk dileyerek dana bayramını kutluyorum.” dedi.

Tüh, bir de bunlar çıktı!..

Derneği kurarken çok zorlandığını, Afrikalılar dediklerinde Ayvalık’ın ayağa kalktığını ve ismi kabul etmediklerini de belirten Başkan Olpak, “Anadolu siyahileri dedik, ne siyahisi? Siyah beyaz mı ayırıyorsunuz insanları deyip kabul etmediler, çok zorlandık. Birçok yetkilinin tek düşündüğü şuydu: Tüh bir de bunlar çıktı, bunlar nerden çıktı.”diye konuştu. Sokak sokak dolaşılarak karnaval havasında kutlanan bu bayramın İstanbul’daki benzeri ise Arap düğünü olarak biliniyor.

Toplantının diğer 2 bölümü de oldukça renkli ve heyecanlı geçti. İlk bölüm yani Türkiye gündemi "12 Eylül, 28 Şubat ve diğerleri... Türkiye kendi geçmişiyle yüzleşebilecek mi?" konusuna ayrılmıştı. Bir süredir konuşulan, tartışılan bu konu İkMM'de tahmin edilenin üzerinde bir ilgi ile karşılandı.

Konuşmacıların yaptıkları konuşmalardan kısa kısa alıntılar şöyle:

> İlk konuşmayı yapan eski Ülkücülerden Oktay Gökcen “Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabildik…” diyerek hem sağa hem de sola sitem etti.

> 12 Eylül davasına müdahil olan Av. Senih Özay “Bizim solcularımız aşık mıdırlar Kenan Evren’e ya da darbecilere, anlamış değilim!..” dedi.

> CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu başka bir programının çıkması nedeniyle toplantıda çok fazla kalamadı ve kısa bir konuşma yaparak ayrıldı. “Bu sisteme karşı mücadele edebilmemiz için çoğalmamız gerekiyor.” diyen Moroğlu'nun yaptığı konuşma başlıkları kısaca şöyle:

“12 Eylül davasına ne olursa olsun müdahil olunmalıdır.”

“Olabildiğince kitlesel ama kendi kanallarını çizerek… Artık güçlerimizi birleştirmeliyiz. Demokrasi, özgürlük ve emek mücadelesinde parça parça hareket etmemeliyiz.”

> Moroğlu'nun arkasından söz alan EDP yöneticilerinden Av. Baha Coşkun özellikle adalete vurgu yaptı:

“Siyasi davalarda devletten adalet beklenmez. Hrant Dink vurulduğunda yüz binlerce kişi yürümeseydi tetikçisi de yakalanmayacaktı. Yarattığınız kadar adalet vardır, yaratamadığınız kadar da yoktur. Bu adalet siz yaratırsanız olacak, yaratmazsanız olmayacak.”

> Ege Üniversitesi'nde gazetecilik okuyan Gökhan Yılmaz Nisan ayından bu yana İkMM toplantılarına katılıyor. İlk kez bu toplantıda söz alan Yılmaz şunları söyledi:

“’93 doğumluyum, hiç darbe görmedim. Ben başka şeylerden bahsetmek istiyorum; en genciniz ve geleceğiniz olarak büyüklerime soruyorum: Bize niçin böyle bir hayat hazırladınız?”

“Partiler her şeyi yapacaklarına inanırlar ama asıl güç toplumdadır, halktadır.”

> Darbelere Karşı 70 Milyon Adım aktivisti Ersin Damarsardı konuşmasında, “Bütün darbelere ayırt etmeksizin karşı olmak lazım, darbeler değil, seçilmiş bir sistem her zaman daha ileridir. Üstelik solun kendisi de darbeci. AKP iktidarı, solun darbe karşıtı reflekslerini gevşetmiş durumda. Biz bütün darbecilere karşı olmalıyız, sokakta olmalıyız” dedi.

> İkMM toplantılarının en istikrarlı katılımcılarından olan EDP İzmir İl Başkanı Av. Arif Ali Cangı, "artık güçlerimizi birleştirmeliyiz, parça parça hareket etmemeliyiz" diyerek kısa bir konuşma yapan ve toplantıdan ayrılan Moroğlu'na yanıt vererek konuşmasına başladı:

"Moroğlu bizi CHP’ye çağırdı, ben gitmem!.."

Anti Kapitalist Müslümanların 1 Mayıs'a katılmasını eleştirenlere ise “Anti Kapitalist Müslümanların 1 Mayıs’a çıkması güzeldi.” diyerek yanıt verdi. Cangı'nın konuşmasının ana başlıkları kısaca şöyle:

“Yargılamalar, soruşturmalar yüzleşmenin başlangıcıdır ve ilk adımdır. Bu yüzden yüzleşmeliyiz.

30 yıldır bu ülkede darbe karşıtları, mağdurlarının yürüttüğü mücadelenin sonucudur 12 Eylül Davası.

Müdahil olmak isteyenlerin dosyası dün itibariyle 694 klasör idi. Bu çok mu? Hayır, çok az!.. Sadece Berfo Ana’nın feryatları için bile bu davaya sahip çıkmak, müdahil olmak lazım.

Biz bu davaya sahip çıkıyoruz, bu davadan mahkumiyet çıkartacağız. Sanıkların mahkum olması demek 12 Eylül’ün mahkum olması demektir.

Bundan sonra ise topluma ve siyasete büyük iş düşüyor.

Sayın Moroğlu, Meclisten bir şey çıkmıyor diyorsanız, istifa edin buraya gelin!..

Toplum olarak siyasallaşmamız gerekiyor. İşi başkalarına bırakmamamız gerekiyor. Bırakırsak, yine Gökhan gibi gençlerimiz gelip bizden hesap sorarlar.”

> BDP İl Yöneticisi olan Ali Asker, Darbelerle, geçmişimizle yüzleşmeliyiz elbette ama iz birkaç kişinin yargılanmasıyla bu sorunun çözüleceğine inanmıyoruz. AKP’nin yaptığı aslında çok ciddi bir samimiyetsizliktir. “Önyargılardan uzaklaşarak, bu topraklarda yaşayan kimlikler larak bir araya gelmedikçe, bu ülkeye demokrasi getiremeyiz.” vurgusunu yaptı.

> İzleyicilerden Ömer Karakuyu: “Önce samimiyet… 12 Eylül darbesini yargılayalım ama hemen arkasından yalnızca 28 Şubat’ı değil, 27 Nisan’ı da görelim, yargılayalım.”

> Mülteci Der'den katılan ama kendi adına konuşan Mimar Talat Ulusoy “Türkiye’de bütün hukuk metinlerinin ve anayasanın da üzerinde üst hukuk normları vardır; işte bu Atatürk İlke ve İnkilaplarıdır. Ben bunlara karşı mücadele ediyorum.” dedi.

Editörün Notu: Yerel gündemde yer alan diğer konu ise Aliağa’ya yapılması planlanan 7 termik santral konusu idi. Bu konu ile ilgili detaylı bilgiye bir sonraki haberimizde yer vereceğiz.

İzmirizmir.Net

Son Güncelleme Tarihi: 09 Mayıs 2012 08:56

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0