Türkiye küçük Millet Meclisleri - Timuçin Gündem

04 Nisan 2011 18:37  

 

Türkiye küçük Millet Meclisleri - Timuçin Gündem

İzmir’ in sahip olduğu yeni bir oluşum. İleri demokrasi ve çok seslilik adına yeni bir soluk.

Sadece önyargıların meclise sokulmadığı, birlikte yaşama ve uzlaşı zeminin oluşturulmasında yeni bir ses, yeni bir nefes.

Büyük Millet Meclisimize katkı sunmak maksadıyla, her ilde oluşturulması düşünülen, hoşgörü, saygı ve tevazua dayalı bir forum. Vekiller ile müvekillerin bir araya geldiği, ilimizde “bir tane” olması hedeflenen bir olgu. Sansürsüz, filtresiz ve aracısız bir platform. Şeffaflık ve açıklığı ön planda tutan bir anlayış. Adem-i merkeziyetçiliği esas alan, katılımcılarına eşit söz hakkı veren ve kul hakkının gözetildiği seviyeli bir icraat. Sürecin, ileri demokrasiye sahip toplumlarda olması gerektiği gibi aşağıdan yukarı doğru işletildiği hoş bir zaman dilimi. Geleneğin aksine büyüğün küçüğü dinlediği, katılımcıların kendi kimlik ve değer yargıları ile ifadesini bulduğu, alışılmışın dışında farklı bir organizasyon. Farklı fikir ve yaşam tarzlarına, siyasal görüş ve inanç boyutlarına eşit yakınlıkta, ayrımcılığı kabul etmeyen ve insana insan olma noktasında değer verip, hürmet eden sıra dışı organizatörler. Ülke ve dünya gündemini meşgul eden konularda halkın katılımını teşvik etmek. Karar almaktan ziyade farklı kesimlerle diyalog kurabilmek. Oturumlar sonucu oluşacak ortak fikirleri sonuç bildirgesi ile Büyük Millet Meclisine sunmak, amaçlarından bazıları.

Bu Meclislerin fikir babası Sn. Şanar Yurdatapan olmuş. İzmir’de bu oluşumu organize eden, kendi ifadesiyle “hamallığını” yapan Sn. Pervin Mısırlıoğlu hanım ve ekibidir. -Ki, ben bunu hamallıktan ziyade, İzmir’e sunulmuş güzel bir hizmet, sunanları da matiyeler olarak görüyorum- 2008’de sayıları elin parmakları ile ifade edilen, bugün ise sayıları 30’ u aşan bu meclislere ilgi günden güne artmakta. Toplantılar, ülke genelinde eş zamanlı yapılıyor. İzmir Küçük Millet Meclisinin ilk toplantısı Mart ayının ilk haftasında “ Kadına Şiddet ve Yerel Sığınma Evleri” konu başlığında icra edilmişti. 2.’ si ise bu ayın ilk Cuma günü yapıldı. Genel gündemi “Türkiye’nin Enerji Sorunu ve Nükleer Santraller”, yerel gündemi ise “Genel Seçimler”di.

Toplantıda özellikle nükleer enerji konularında etkileyici görüşler ortaya atıldı. Fukuşima nükleer faciasından sonra dünya gündemine yeniden oturan nükleer enerji üreten santraller enine boyuna ele alındı. Toplantıya iştirak eden bir düşünür “Yaşam kaynağı olan suyun bile birilerince ambalajlanarak paraya dönüştürüldüğü günümüzde, eskimiş teknolojilerle nükleer enerji santrallerinin ülkemize kurulmak istendiğinin altını çizdi. Bir başka düşünür ise ”Japonya’daki son deprem sonrası Fukuşima’da ve öncesinde Çernobil’de yaşanan vahim olaylara dikkat çekti. Ülkemizin sahip olduğu su, güneş, hava ve jeotermal enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlara ağırlık verilmesinin daha akılcı ve güvenli olduğu vurgulandı. Doğru söze can kurban. Toplantıya ufakta olsa bir katkıda ben sundum. Dünyada üretilen enerjinin kim için üretildiği ve nerede kullanıldığı noktasıyla giriş yaptım. Global anlamda üretilen toplam enerjinin % 20’ sinden fazlasının savaş teknolojileri üreten sektörlerce kullanıldığını belirttim. -bilumum ölüm makinesi ve teçhizatını üretip pazarlayan sektör- Bu sektörün % 10 – hatta mümkünse % 20- daraltılması ile oluşacak enerji fazlalığının, enerji ihtiyacını ortadan kaldıracağını ve nükleer enerji santrallerine gerek kalmayacağını dile getirdim. Sonuçta bu sektör insanlık yararına çalışmamakta. Nükleer santrallerde taşıdıkları riskler itibariyle öyle. Görünen köy kılavuz istemez. Bir diğer gündem ise genel seçimlerdi. Konu ile ilgili olarak alışılmış türde, mesnetsiz, kalıplaşmış, “cagız” “ceğiz” den öte gidemeyen konuşmalar sergilendi. Bu yüzden bunlara değinmeyeceğim.

Görünen o ki, küçük millet meclisinin ilke ve amaçları yan yana getirildiğinde faydalı bir icraatın devamı İzmir’i beklemekte. Yeter ki İzmirli bu tür organizasyonlara sahip çıkabilsin. Yeter ki İzmir bu şuura erebilsin. Mamafih, İzmir kendisinden beklenen ilgiyi gösteremedi. Salondaki koltuklar, sahipsizliğin boş boş bakan tanıkları gibiydi adeta. Davet icabeti gerektirir. İcabet, bu mecliste de yerini bir kez daha garabete bıraktı. Bir diğer hususta, hemen her toplantı da olduğu gibi bu toplantıda da zaman disiplini katılımcılarca tarumar edildi. Zaman mefhumuna uyumun orada bulunanlara saygının gereği olduğu bir kez daha unutuldu.

Sonuç itibariyle, bu ve benzeri organizasyonların toplum tabanına yaygınlaştırılmasının çareleri aranmalı ve uygulanmalıdır. Önemli olan esasen budur. Aksi takdirde, zaman gelir konuşanla dinleyen aynı kişi olur. Velhasıl değerli okurlarım, Küçük Millet Meclisine ev sahipliği yapanların, farklılıkların zenginlik kabul edilmesi, hoşgörü, sevgi, saygı, birlikte yaşayabilme iradesine katkı ve daha fazla demokrasi için sergilemiş oldukları gayret ve çabalarını takdirle karşıladığımı âcizane belirtmek istiyorum. Sağlıcakla kalın.

Ege İnternet Haber

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0