Sesi var 'Memleket Garlarý'ndaki trenlerin - Þadiye Dönümcü

02 Temmuz 2012 01:27  

 

Sesi var 'Memleket Garlarý'ndaki trenlerin - Þadiye Dönümcü

14 yazarýn kaleminden Memleket Garlarý... Kemal Varol'un derlediði kitabýn baþlangýç garý Haydarpaþa. Basmane'den Ankara'ya, Diyarbakýr'dan Kurtalan'a 14 gar yazarlarýnýn kaleminden çýkýp okuyucunun kiþisel tarihiyle birleþiyor zihninde.

Þadiye DÖNÜMCÜ

"Ne zaman yolum bir þehre düþse o þehrin garýný görmeyi, bekleme salonunda zaman geçirmeyi, görevlilerle vakit geçirmeyi, raylarýn yanýna yöresine serpilen çakýl taþlarýný avuçlamayý adet edindim."

"Duvardaki Zenith marka saatlere bakmayý, bilet giþesine elimi uzatmayý, duvardaki hareket saatlerini gösteren panolara bakmayý, hâlâ çalýþýyorsa lokantasýndan yemek yemeyi, garlarýn yanýnda yöresinde hayat süren çay bahçelerinde oturup yaklaþan trenlerin sesini dinlemeyi terk etmedim"
diyor Kemal Varol, 14 yazardan derlediði Memleket Garlarý (*) kitabýnýn önsözünde.

Üç gün üç gece süren 'yataklý'yla yaptýðý ilk tren yolculuðundan aklýnda Ýstanbul'dan çok, geçtikleri karlý yollarýn, köprülerin, tünellerin, garlarýn izinin kaldýðýný söyleyen Kemal Varol, bir demiryol(c)u çocuðu kimliðiyle anlatýyor.

"Babam trenin neden hareket etmediðini tekrar tekrar anlatýr ama benim sabýrsýz bacaklarým koltuða basarak camýn kenarýndaki yemek masasýna tutunur ve etrafý süzen þaþkýn gövdeme dayanak olurdu.

"Yol tutmasýna iyi gelen nane þekeri, ilk kez gördüðüm oyuncaklar, trenin beklediði þehirle özdeþleþmiþ yiyecek satan seyyar satýcýlar, etrafta dolaþan dilenci ve deliler bir trenden inip diðerine binerken daha da sabýrsýzlanýr ve daha gerilere, demiryolu lojmanlarýnýn penceresinden garda bekleþenleri izleyen memur ve iþçi çocuklarýyla, yani yolun sahibi olmalarýna raðmen yola çýkamamýþ çocuklarla, göz göze gelirdim."

Memleket Garlarý kitabýyla çýkýlan tren yolculuðunun baþlangýç garý Haydarpaþa. Ana garlarý ise; Basmane, Ankara, Samsun, Adana, Eskiþehir, Erzurum, Diyarbakýr. Ara garlarý: Hadýmköy, Akhisar Ýskenderun, Batman... Son gar: Kurtalan.

"Ýyice çekip ciðerlerime / Yolcu vagonlarýnýn kokusunu" (**)

"Haydarpaþa ve Sirkeci Garlarý" ile "Hadýmköy Tren Ýstasyonu'nu araþtýran ve görsellerle destekleyerek yazan Yonca Kösebay Erkan "Haydarpaþa ve Sirkeci garlarý herhangi yasal bir düzenleme olmaksýzýn kendi kendini koruyup ayakta kalmayý baþarabilmiþ. Arzulanan; tren düdüklerinin yerin altýnda deðil, kentin kalbinde duyulmaða devam etmesi" diyor.

Hadýmköy Ýstasyonu için ise "Kadýnlarýn-erkeklerin, milletlerin-muhacirlerin, prenslerin- sultanlarýn, askerlerin-çocuklarýn, hastalarýn-þehitlerin, savaþýn-barýþýn kesiþim noktasý" diyor.

"Altý vagonduk arka arkaya / Altý korkmuþ yürek" (**)

Orhan Berent'in "Basmane Garý"ný anlattýðý yazýsýndaki "Tren 4. yola girer ve yolcular inerdi. Biz tam lokomotifin yanýndan geçerken tren boþalmýþ olur ve geri geri manevra sahasýna gitmek için hazýr olurdu. Ve keskin bir düdük çalýp bham bham bham diye lokomotifin harekete geçmesi beni çok korkuturdu" satýrlarýný okurken ayný yerde ayný duygularý hissettiðimi anýmsadým.

Haydar Ergülen "Eskiþehir garla baþlar. Bizim limanýmýzda orasýdýr, havaalanýmýz da. Merkez istasyonu da olmasý þart deðil hem, iyiliðin ara istasyonudur. Bütün iyilikler orada toplanýr, buluþur ve oradan yayýlýr" derken, Mehmet Aycý, "Ankara'nýn garýna bak"týrdýðý yazýsýnýn sonunda bizi Gar Lokantasý'na kahve içmeye davet ediyor. Mustafa Uçar ise "Bu tren bir hayattýr" deyip bizi kýrmýzý-beyaz dizel lokomotif Çukurova Mavi Treni'ne bindiriyor Oso'yla birlikte.

"Devlere meydan okuyor sanki / istasyona her yaklaþan tren(**)

"Nehirler ve kapýlar þehrinden Gar hikayeleri" anlatan Sýddýk Akbayýr bizi sadece Samsun'un garlarý ve istasyonlarýyla tanýþtýrmakla yetinmeyip, "Asri Bakkal"la, küçük tütüncü kýzlarla, Avni Dilligil, Aliye Rona, Talat Bulut, Ýlhan Berk, Turgut Uyar. Hilmi Yavuz Orhan Gencebay, Yýldýray Çýnar, Ferhan Þensoy'la tanýþtýrýyor. Samsun Garý'nda tasarladýðý "Çaltý" gazetesini büyük zorluklarla yayýmlayan Oðuz Koyutürk'e selam veriyoruz; Akbayýr nezdinde.

Behçet Çelik'le gidiyoruz "Adana Tren Garý"na. Bereketli topraklarý, bir içimlik suya muhtaç insanlarý, Adanademirspor'u, Adana þimendifer grevini aktaran yazar, 1915'te bu gardan kalkan trenlerle sürgüne gönderilen Ermenilere bir sepet üzüm -bile- verilmesine izin verilmediðinin de altýný çiziyor.

"Eteklerine týrmandýðým / Tünellerinde saklandýðým / Þu Toroslar'da çocuk (**)

"Gönlümün yurduna her yolculuða çýktýðýmda iþte, gelip bulur beni trenler... Ben de onlara doðru yürürüm" diyor Feridun Andaç "Erzurum Tren Garý"ný anlattýðý yazýsýnda. Bir zamanlar iþçilere, toplumsal muhalefete hizmet veren Ýskenderun Garý'nýn þimdilerde bir zamanlar uðurladýðý, karþýladýðý yollara göz attýðýný raylar üzerinde gelip giden trenleri aradýðýný yazmýþ; Erdoðan Yener.

Yazýsýnýn baþlýðýnda Diyarbekir Garý'na "Tren gelir, hoþ mu gelir?" diye soran Þeyhmus Diken'in kendine verdiði yanýttan öðreniyoruz; Diyarbekir tren yolu þimdilerde þehre "yük" olarak algýlandýðýný ve bir þekilde þehir dýþýna taþýnma telaþýnda olduðunu, gar ya da istasyonun kaderinin ise meçhul olduðunu yani trenin hoþ gelmediðini.

"Kasaba garlarý bir hatýra kovanýdýr. Batman Garý'nýn uðultusu kulaklarýmdan hiç eksilmedi" diyen Adnan Özer'in yazýsý, kýrýk leblebi, kavun-karpuz çekirdeði, buzlu su tadýnda.

Kurtalan Garý'na -kitabýn sonuna- gelip, Enver Sezgin'in ilk tren yolculuðunu okuduktan sonra kitabý elimden býrakýyorum.

***

Kendi trenlerimi, istasyonlarýmý, yolculuklarýmý yazmaya yaptýðým sözcük sayýmýnýn sonucu cevaz vermeyince, hayal kuruyorum ben de.

Çocukluðumun Söke'sine, Ýstasyon Çay Bahçesi'ne gidip, bir ayaðý çarpýk ve mavi ekoseli örtüsü olan masanýn kenarýndaki tahta sandalyeye oturup buz gibi limonata ýsmarlýyorum kendime.

Size limonata ýsmarlamýyor, þarký gönderiyorum. Bülent Ortaçgil söylüyor: Ýstasyon Ýnsanlarý.

* Kemal Varol/ Memleket Garlarý / Ýletiþim Yayýnlarý / 219 sayfa
**Mustafa Uçar

Bianet

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaþ
0