ROCKÇININ OLGUNU BÖYLE OLUR!..

10 Eylül 2010 00:12  

 

ROCKÇININ OLGUNU BÖYLE OLUR!..

U2 muhteşem görsellikte bir konser verdi. Görsellik bir rock konserinde olmayacak kadar ön plandaydı. 360 derece görülen bir platformun üzerine yerleştirilen uzay gemisi benzeri bir tasarım tüm şarkılarda değişen ışık oyunları sergiledi. Arka plandaki boyutları değişen dev LED ekran sahneyi kusursuz bir görsellikte yansıttı. Bugüne dek seyrettiğim onca rock konserinden sonra ister istemez bu kadar kasmaya gerek var mıydı diye düşünmeye başladım. Rock malum protest, sisteme muhalif bir müziktir ve ondan dolayı da çok sevilir. Stadyum konserlerinde tek bir ses olunur ve şarkılar sahnedeki grupla seslendirilir. Rock’ın en büyük şovu budur. Bu kadar renk, cümbüş bir araya gelince olgu rock’ın sınırları dışına taşıp eğlencenin içine giriyor dedim. Diğer taraftan Bono’nun bir büyük elçi edasında devlet büyükleri ile buluşması aklıma geldi. Mevcut sistemle barışık bir rock yıldızı olabilir mi ? Konser sırasında Egemen Bağış adını andığında yükselen protestolardan Bono’nun kendi seyircisinin taraf olmadığı, politikacılar ile buluştuğu kafasına dank etmiş olmalı. Giriştiği birtakım dünya meselelerini çözümlemek adına Davos veya G7 toplantılarında politikacılar ile buluşmak başka, her ülkenin yerel politikacıları ile bir araya gelmek başka. Başa tekrar dönersek rockseverler mevcut sistem içindeki politikacısından hazzetmez bu böyle biline, sevgili Bono. Son on yılı müzikal anlamda pas geçmiş bir grup olarak bu tür aktiviteler ile gündemde kalmak sadece eski sadık dinleyici kitlesinin hoş görebileceği bir durum. Yeni yetişenler de taze müzikler dinlemek ister.

Konser şarkılarının büyük bir bölümü 1983- 2000 yılları arası albümlerinden seçilmişti. ‘Vertigo, Elevation, In a Little While, Get On your Boots’ olmasa iki binli yıllar hiç temsil edilmeyecekti. Yıllardır konserlerine Beautiful Day ile giren grup yine bu şarkı ile fırtına gibi başlangıç yaptı. Zaman tünelinde geriye giderek şarkıları seslendiren grubun seyirci ile kurduğu bağ mükemmeldi . Bono’nun ‘İn a Little While’da seyirciler arasından sahneye çıkardığı ve dansettiği genç kız, Zülfü Livaneli ile paylaştığı anlar her rock konserinde rastlanacak sahneler değildi. Bu durum tartışmasız olgunlaşmış bir grubun ve liderliği benimsemiş bir solistin yansıttığı elektrik dalgasıydı. Bu kadar yıl zirvede kalmanın en önemli formülü bu olmalıydı.

‘Glastonbury’, ‘Crazy’, ‘Magnificent’ şarkılarından sonra Bono zamanında Pavarotti ile seslendirdiği Miss Sarajevo’yu söyledi. Bosna Hersek’te savaş sırasında U2 ile birlikte konser veren Pavarotti’nin konser tarihi olan 6 Eylül ölüm yıldönümüydü. Geçmişe yolculuk ‘Stil Haven’t Found’, ‘Sunday Bloody Sunday’, ‘Streets Have No Name’ ile devam etti. Herkesin beklediği ‘One’ ise göz alıcı bir ışık banyosu altında, video gösterileri ile şanına uygun bir şekilde icra edildi. Son parça ‘With Or Without You’ ile konser noktalanırken her şey daha yeni başlamış gibiydi. Evet her şey bir rock konserinde olmayacak kadar renkli ve görseldi. Etkilenmemek, beğenmemek mümkün değildi. Siyahı seven rock camiasına ters bir durum, fakat yine de güzel. Sahnede rock müziğin yıkıcı, protest felsefesini yardımsever, yapıcı bir duruşa çevirmiş olgun bir topluluğu seyretmiştik. Birtakım şeyleri aşmış insanlardı. Yine de yerel politikacı buluşmalarından vazgeçmeleri veya seçimleri doğru yapmanın iyi bir karar olacağında inatçıydım. Mutluyduk, olgun rockseverler olarak ayrıldık.


Emin Yeğinboy

08.09.2010


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0