NE OLMADIÐIMIZ VE DOKUDUÐUMUZ KUMAÞ

10 Aðustos 2011 20:42 / 3208 kez okundu!

 


Biraz önceymiþ gibi öylesine aklýmda ki, gülümseyen yüzüyle bana "gülümse!" diyerek sol gözünü kapatýp, yüzünün yarýsý büyüklüðündeki fotoðraf makinesiyle çocukluðumun kýsa pantolonlu o anýný resimlemeye çalýþan annemin yüzü.

Þimdi o eski, rengi yeþile mi sarýya mý döneceðine karar verememiþ fotoðrafýma bakarken, aklýma doðum tarihimi getirerek, o resmin hangi yýl çekilmiþ olabileceðini bulmaya çalýþýyorum.

Sanýrým on iki yaþýmdayým.

Bir yetki ve sorumluluðun elinden tutmadýðýn, senden sorumlu bir anne ve bir babanýn olduðu, seni seven birkaç akrabanýn olduðu, sadece okula gidip geldiðin, salt tükettiðin, sadece sevgiye ihtiyacýnýn olduðu o yýllar…

Derinlerden, çok derinlerden kulaðýma gelen "Dede" kelimesini, kim söylüyor olabilir þu sýralar? Kozmos’un üst katmanlarýndan hýzla akan zamanýn içinden ve gelecekten gelen o ses de ne? O ses kime ait?

Kardeþlerle beraber babanýn eve dönüþünün beklendiði, karanlýk gecelerin, bembeyaz gündüzlerin hýzla akýp geçtiði, seni o rüya çocukluk dünyandan alýp hýrpalayacaðý, savuracaðý günlere doðru bir sessiz yürüyüþ.

Anneye teslim oluþ ve onun dirayeti altýnda baba gelince yapýlanlarýn bir bir anlatýlacaðý anlarýn korkusuyla, iç gerginliði altýnda sessizlik.

O resimdeki dudaklarýmýn bir yana doðru güya gülümsermiþ gibi, sola kayýk durmasýnýn anlamýný da hiç çözememe durumu.

Sol ayaðýmýn sað ayaðýmýn yanýna diklemesine konuþu ve kuru bir bakýþ anneme...

Ailenin tek erkek çocuðu olmanýn yarattýðý gururla, iþi gereði, iþten eve geceleri dönen babanýn özlediði çocuklarýný görme isteðinde boðulma...

Babanýn, yoldan uzaklardan getirdiði deðiþik egzotik kokulu meyveleri çocuklarýna tattýrma isteði...

Gözleri çapaklanmýþ ikisi kýz biri erkek üç çocuðun gece vakti ayaklanýp, babanýn iþe giderken anne tarafýndan yiyeceklerle doldurulmuþ o doktor çantasýna benzeyen çantada onlar için getirilmiþ her þeyin, dýþarýnýn en karanlýk ayazýnda belki de en parlak ay ýþýðýnda tadýna bakma iþtahý.

Bazen de çok sessiz bir geliþ ve sabah kalkýldýðýnda eve gelmiþ yorgun, halsiz babanýn bir kenarda öyle çökük duran yol çantasý ve sabahýn hayal kýrýklýðý, babayý uyurken býrakýp sessizce okula gidiþlerin yaþandýðý sessiz günler.

Evden dýþarý çýkýldýðýnda sabahýn ilk sert ayazýnýn yüzde hissediliþi, ellerin titreyiþi ve hýzlý adýmlarla okul yolunda karlara bata çýka ilerleyiþ...

Okulun kapýsýndan girildiðinde bir an önce geçsin ve bitsin diye, ellerin depoladýðý sýfýr altý soðuðu unutsun diye sýnýfa yöneliþ ve o parmak sýzlamasýnýn gözlerden akýttýðý yaþlarý arkadaþlara hissettirmeden yüreðe doðru akýtma zamaný.

Aðýr yaþam þartlarýnýn çocuk gözüyle bir babanýn yüzünde, ellerinde, boynundan göðsüne doðru inen hayatýn kararttýðý kara bir izde izleyiþ.

Bir babanýn ailesinin geleceðini, çocuklarýnýn en büyüðü olan oðlan çocuðunda, onun gelecekte okumuþ, güzel bir meslek sahibi olmuþ, en azýndan kendi genç yýpranmýþlýðýnda kaybolmayacaðý, kendinden daha iyi bir mesleði olmasý için kafasýnda sessizce kurduðu, kendince ve elbet bana göre de çok baþarýlý bir kurgu.

Bir babanýn ailesiyle çok da az denilebilecek kadar geçirebildiði zamanlarda, herkesin ve en çok da oðlunun duyabileceði bir sesle "Benim oðlum mühendis olacak" diyerek, oðlunu kendine göre ve hiç de ne olduðunu bilmeden, gelecekteki kuantum sýçramasýna kendi sözleriyle iteklemesi ayini.

AYDIN- ÇAMLIK, "DÖRT PARMAK DEMÝRYOLU"

Dört parmak demiryolunda koca ve kara bacasýndan kömür dumaný fýþkýrtan o makineyi yerinden sadece bir el hareketiyle yürüten babam, kafasýnda kurguladýðý o oyunu oynadý o gün bana.

Lise yýllarýnda ve her þeyi ayýrabilecek duruma geldiðime kendince karar verdiðinde.

O gün ailece trenle Ýzmir’e gidiyoruz. Afyon- Ýzmir postasýndayýz.

Babam lokomotifte. Trenimiz Afyon'dan hareket etmeden evvel bana; "Aydýn’a geldiðimizde sana el sallayacaðým, koþarak makineye gel" diye tembih etti.

Aðýr, nedense de kiremit rengi bir tren hep bomboþ bir istasyona gelir benim rüyalarýmda. Ben istasyonda olurum o tren geldiðinde mutlaka.

Gülümseyerek babam geçer treni sürerek önümden.

Ben yine o günkü gibi koþarým. Yýllarca koþtum bir trene rüyalarýmda.

Elini uzatýp, beni, bana dað gibi yüksek gelen lokomotife çekti babam. Ve kurguladýðý oyunu oynamaya baþladý. Meðer babam tiyatrocuymuþ benim.

Bu arada treni hareket ettirdi gardaki hareket memurunun iþaretiyle.

Gürültülü, arkasýnda kocaman kömür ve su deposu olan, her yerinden buhar ve kara is, yað fýþkýran daracýk makinist bölmesindeyim þu an.

Tren, Aydýn- Çamlýk arasýnda bir yerlerde demiryolundan akýyor.

Babam önündeki yola bakýyor, arada bir de ovaya yayýlan uzun keskin, kendince el marifetini konuþturup lokomotifin düdüðünü çalýyor.

Bir kapak var kocaman ve üstten çevirince kapanan, içinde ateþin yanýp suyu buhar eden alevlerin yandýðý yer.

Kazana kömür atmakla görevli ve kollarý çok güçlü yüzü kömür karasý olan yardýmcýsýna "Aç kapaðý" diye seslendi o gürültünün içinde. Babamýn sesi o an her zaman duyduðum baba sesi deðildi.

Kapak açýldý ve gözlerimin önünde bir alev deryasý uzandý. Titremeye baþladým. Kazanýn içi bir cehennem, alevler cehennemi idi.

Babam oynadýðý oyunu bir an önce sonuçlandýrmak ve beni çýkarýmlarýmla baþ baþa býrakmak niyetindeydi.

Yine baba sesi olmayan sesiyle; "At þuraya iki kürek kömür" diye seslendi yardýmcýsýna.

Kürek dediði þeye baktým, kürek algým deðiþti o an.

Benim kürek diyebileceðim þey bir avuç kömürle dolarken, onun küreði iki kova kömür doldurabilecek kadardý.

Atýlan kömürler kýzýl alevlerle yanan ocaðýn içinde düþtüðü yerde adeta patlýyor ve ateþ güçleniyordu. Lokomotifin içinde titremem çoðalmýþ, yüzüm alevin etkisiyle adeta kýzarma durumuna girmiþti.

Babam, boynundan göðsüne inen o artýk kara bir lekeye dönen kýzarýklýðýn nedenini de þimdi bana uygulamalý gösteriyordu.

"Ben" diye girdi söze. Biz üçlü kavurma olurken ve ocak cayýr cayýr yanarken.

"Seni ve kardeþlerini okutabilmek için iþte bu ocaðýn karþýsýnda ve DÖRT PARMAK DEMÝRYOLUNDA, bu kocaman sorumluðu alýyorum"

Titremem, alýnabilecek en derin dersi almýþ, ezber etmiþ baþka da bir hayat dersine gerek kalmamýþçasýna babamýn yüzüne bakarken zangýr zangýr bir hal almýþ olmalý ki;

‘’Tamam, þimdi ne olur gerçek babam ol. Ben gördüm göreceðimi. Çok baþarýlý bir anlatýmdý" cümlemi sanýrým o da gözlerimden okudu ve oyun sona erdi. Kapak kapandý alevler içerde kaldý.

Annemin çektiði o resimdeki yan gülümsemeli çocuk o gülümsemeden artýk vazgeçmiþ, aðýr bir hayat gerçeði resmi yüreðine çizilmiþ, artýk hayata hazýr, geleceðin sanýrým babasýnýn arzusu üzerine mühendis olmaya azmetmiþ dünyadaki tek çocuk da olmayacaktý.

Ýçinde edebiyat aþkýyla yanýp tutuþurken, okulunda þiir okuma birincilikleri alýrken, ödüller kazanýrken, okul gazetecilik kolu baþkanlýðý yapýp, duvar gazetesi çýkarýrken hem de.

Kozmosun en derin yerinden, gelecekten bir oðlan çocuðu sesine benzeyen ve bana seslendiðinden emin olduðum "Dede! dede!" diye sesler duymaktayým þu sýralar. Kim sesleniyor acaba? Kime ait o ses?

Ýnsan dünyaya, "Ne olmadýðýný" deneyimlemeye gelirmiþ.

Annem de, Babam da yaþamlarý süresince kendilerine ait tüm ayinleri yerine getirip, üç evlat yetiþtirip dünyadan göçtüler.

Oðlumun oðlu kýsa süre sonra Kozmostan seslenmeyi býrakýp, ömrüm olursa çok yakýnýmdan "Dede!" diye seslendiðini duyacaðým.

'Hep mi ne olmadýðýmýz?' diye soruyorum þimdilerde.

Ömrümüz boyunca bir kumaþ dokurmuþuz biz insanlar.

Ama dokuma tezgahýna o kadar yakýn dururmuþuz ki, hangi desende ne dokuduðumuzu göremez, bilemezmiþiz.

Ta ki, ömrümüzün sonu geldiðinde, ne dokuduðumuzu tezgahtan bir adým geriye çekilip bakýnca görebilirmiþiz.

Ýþte o zaman her þeyin farkýna varýr, dokuduðumuz kumaþýn desen güzelliði karþýsýnda gözyaþlarýmýzý tutamazmýþýz.

Kumaþýmýzda desen hatalarý, delikler, patlaklar, yýrtýklar, kaçýklar olsa da o kumaþ bize ait tüm ömrümüzmüþ.


(Babamýn kullandýðý, TCDD 3. Ýþletmesine ait K52 tipi, 56508 Numaralý lokomotif þu an Aydýn Çamlýk'taki lokomotif müzesinde bulunuyor.)


Özdener GÜLERYÜZ

06.08.2011


Son Güncelleme Tarihi: 22 Aðustos 2011 01:00

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
06 Ocak 2017 20:28

Samire Radle

Okurken herkes kendi mazisini hatirlamýþtýr muhakkak...... Zaten bi BABA kelimesi yetiyor bize maziye donmek icin........Sadece keþke hep yanimizda kalsalardý.........hic gitmeselerdi......Teþekkurler size unutulmuþ anilarý, duygulari hatirlattiginiz için......

25 Haziran 2013 15:26

jsmnizmir

Yazýdaki final cümleleri kendi kendini sorgulatýyor insana.. kendi kumaþý geliyor insanýn aklýna ister istemez.. Ve babanýzýn onurlu yaþamý karþýsýnda da saygýyla eðiliyorum.. Ruhu þadolsun anne ve babanýzýn..
15 Aðustos 2011 22:25

gökay

Hikayeniz hepimizin belleklerinde yer almýþ acý-tatlý anýlarý anlatýyordu sanki.
Bize ayna olduðunuz için çok teþekkür ederim.

Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.