Nuh’un Gemisi yeni yolcularını arıyor

18 Mayıs 2011 14:15  

 

Nuh’un Gemisi yeni yolcularını arıyor

Türkiye’nin ilk kolektif avantgarde sanat inisiyatifi Sürrealist Eylem Türkiye, bir zamanlar travestilerin yaşadığı, şimdilerde ise harabeye dönmüş bir binada Yıkım 2011 hareketini başlattı

Türkiye, Şili, Arjantin, İsveç gibi farklı coğrafyalardan sanatçıların da katıldığı ‘Yıkım/Destruction 2011’ sergisi forumlar, blog aktiviteleri ve sokak partisiyle kentte karnaval havası estireceğe benziyor. Tomtom Mahallesi Akyol Sokak No.2’deki metruk binanın kapısından içeri giren herkesin bu serginin enerjisine ortak olacağını iddia ediyoruz.

Herşey 2010 yılının mart ayında, bağımsız bir sanat eylemi adına yapılan çağrı metni ile başladı. “Çok-uluslu şirketlerin aç gözlülüğü, her türden devletin kıyıcılığı ve tüketim toplumunun konforlu yaşam biçiminin, gezegen üzerindeki tüm canlı yaşam ve ekolojik denge üzerinde yarattığı ciddi yıkım ile karşı karşıyayız. İçi boş bir iyimserliğe lüzum yok, en fazla 100 yılı kalmış bir gezegenin misafirleriyiz. İnsan türünün üstün olmadığına inanıyoruz. Yıkımın ardından Nuh’un gemisine canlıların girişi için yeni bir liste yapılması gerektiğine inanıyoruz” diyen bu metin ‘Yıkım 2011’ harekatından Rafet Arslan ve Alper T. İnce tarafından kaleme alınmış ve tüm dünyadan ve Türkiye’den sürrealist , anarşist sanat gruplarına ve sanatçılara gönderilmişti.

Çağrı mektubunda da belirtildiği gibi amaç, yıkım kavramını kişisel yıkımdan ekolojik, mekânsal ve ruhsal yıkıma geniş bir çerçevede tartışmaya açmak ve mecazî ifadesiyle ‘yeni bir Nuh’un Gemisi listesi’ oluşturmaktı.

Türkiye’nin ilk kolektif avangarde inisiyatifi Sürrealist Eylem Türkiye grubundan oluşan ulusal ve uluslararası 60 farklı sanatçı bu çağrıya yanıt vererek ‘Yıkım/Destruction 2011’ sergisinde Nuh’un Gemisi’nin yeni yolcuları olarak yerlerini aldılar. Önceki akşam, Stockholm Surrealist Group’un performansıyla hayli şenlikli ve kalabalık bir açılış gecesine ev sahipliği yapan ‘Yıkım 2011’ sergisi, bir zamanlar sokak çocukları ve travestilerin illegal biçimde yaşadığı, şimdilerde yıkılıp otel yapılmayı bekleyen metruk bir Beyoğlu apartmanınında, sponsorsuz, kollektif ve tamamen gönüllü bir sanat eylemi olarak 28 mayıs tarihine dek sürecek.

Sergide Arjantin’den İsveç’e farklı coğrafyalardan sürrealist sanat grupları ile Türkiye’den sanat ortamının tanıdığı isimler ve ilk kez bu sergiyle adını duyurmaya hazırlanan genç sanatçılar hepsi birarada yıkımın ‘güzel’ enerjisiyle birbirinden ilginç işler üretmişler. ‘Yıkım 2011’ koordinatörlerinden Rafet Arslan, sanat gündeminde bir türlü dolaşıma sokulmayan bazı isimlere bu sergide özellikle yer vermek istediklerinin altını çiziyor. Gençlerin yanı sıra, Mustafa Horasan, Murat Germen, İrfan Önürmen, Hakan Gürsoytrak gibi isimler de katılımcılar arasında yer alıyor.

Arslan bu sayede ustaların, yerleşik galeri ilişkilerinden bağımsız olarak daha geniş bir özgürlük alanı içinde çalışma imkânı bulduklarını söylüyor.

“Sürrealist tavrın materyalist, çıkarcı ve bencil dünyamıza kurduğu savunma hattı’nda gerçekleşen Yıkım Hareketi, kapalı bir galeri mekânına hapsolmuş bilindik sergilerden hayli farklı ve özgür. Üstelik ‘yıkım’ kavramının olumsuz çağrışımlarından hayli uzak bir anlayışla eğlencesi bol bir sokak hareketi olarak yapılıyor. Sergi kapsamındaki tartışma platformları, after party ve sokak etkinlikleri, blog, film gösterimleri, yıkım tartışmaları ve yakın zamanda hayata geçecek bir dergi gibi birbirini besleyen bir dizi etkinlik ise ‘yıkım’ın pekâla eğlenceli bir yeniden yapım süreci olabileceğinin kanıtı.

Sokakta Yıkım enerjisi var!
‘Yıkım 2011’ sergisinin gerçekleştiği mekânın hikâyesi de en az sergi kadar ilgiye değer. Rafet Arslan’ın deyişiyle “Çok değil 4-5 sene önce alt-kültürün, gayrı meşrunun belirgin olduğu sergi mekânı bölgesi, şimdi tüm şehre yayılan kentsel dönüşüm ve kibarlaştırma projesinin kontrolü altına girmiş durumda. Artarda açılan yeni mekânlarla Tom Tom Mahallesi, İstiklal caddesinin alternatif eğlence bölgesi olmaya oynuyor”.

Arslan ve İnce, 2010 yazının son günlerinde, Beyoğlu-Tarlabaşı-Karaköy hattındaki mekân arayışlarının sonuçsuz kaldığı bir anda tam da hayallerindeki mekânla karşılaşmışlar. Binada son yıllarda travestiler, ‘tinerciler’ ve de en son da graffiticiler kalmış. “Unutulan her özel eşya, kaçarcasına terk edilen her nesne yaşanmışlıklardan bir parçaydı; binanın yıkım sayacında. Şimdi biz gelmiştik, binayı sergiye hazırlamaya soyunmuştuk; sergi ardından binanın tadilata girip bir hostele dönüşeceğini de bilerek”.

Akarsu Sokak No 2’deki binanın, serginin sona erme tarihinin ardından otele dönüşmesiyle yaşanacak ‘yıkım’ ya da yeniden yapım süreci, ‘Yıkım 2011’ hareketinin bir parçası olacak ve tüm süreçleriyle www.destruction2011.com web adresinde belgelenecek.

Son not olarak ekleyelim; 19 mayıs akşamı TomTom Mahallesi’nde düzenlenecek Yıkım sokak partisiyle bu eğlence tam anlamıyla bir karnaval havasına bürünecek. 28 mayısta ise Fırat Arapoğlu, Emre Zeytinoğlu, Murat Germen, Burçak Konukman, Rafet Arslan’ın katılacağı ‘Yıkım Tartışılıyor’ başlıklı forum Depo’da yapılacak. Siz siz olun Yıkım’ın enerjisine kayıtsız kalmayın, ne de olsa işin ucunda Nuh’un Gemisi’nin yeni yolcularından biri olmak var! (ÖZGÜR DUYGU DURGUN - İstanbul)

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0