Þölen - Mahmut Tolon

06 Mayýs 2008 16:59 / 1661 kez okundu!

 

Ufff amma zengin ve hoþ bir gün geçirdim: Ayný gün mealen hayalimin açýk spor arabasýyla Kordon’da tur attým ve piyangodan 2 hafta 1. sýnýf bir tatil çýktý, þans iþte!.. Arabamýn rengi cam göbeði (british racing green) çok fiyakalý. Gün, hem Ah

Ýki hoca da ülkemizde etkin konumda hocalar, bu da ayrýca bir kývanç kaynaðý. Doðruyu dosdoðru söyleyebilecek birikimde insanlar. Biri benim ile ayni kökenden, tecrübi doða bilimcisi, öbürü ise filozof yani benden deðil - öteki– benim okuyup okuyup da ne iþe yarar anlamakta zorluk çektiðim bir branþ öyle fazla elle tutulur bir þey deðil mi ne? Doða bilimci olmayana fazla güvenemem hele ekonomist veya hukukçu falan ise bu güvensizlik daha da artar..

Genelde bunlarý þöyle bir güzel senede iki hafta çapa yapmaya, aðaç budamaya veya hastanede hastabakýcýk yapmaya davet etmek gelir içimden. Biraz ayaklarý yere basmaz bulurum onlarý, itiraf edeyim. Gerçi gençliðimi cebelleþerek geçirdiðim iki diðer insaný da ferahça aþmýþ bir insan Ahmet Ýnam. Biri Karl Marks, diðeri Freud. Bu da korkarým bir iltifat deðil bilakis o birikimde bir insana bir kamçý darbesi gibi gelecek bir laf.

Ýnam, Anadolu bilgeliðini ve doðu ve batý sentezini þahsýnda bütünleþtirmiþ, bence bu ülkeye borçlu. O, felsefeyi uygulama hayata geçirme ve el verme safhasýna gelmiþ bir insan, yani durmayýp yaklaþacak ve riske de girecek yaþta. Daha fazla kitap mý okur veya yazar bilemem. Bu ülkenin ondan alacaðý çok þey var o da verebilecek lisana ve enerjiye de sahip. Ya gezgin feylosof olarak kasaba kasaba dolaþýr ve anlatýr veya politikaya mý girer, televizyonlarda sathý mailin içine mi girer artýk daha nasýl yapar bilemem.

Konferans arasýnda cep telefonuma mesaj gelince bir ara çýktým salonun çýkýþýndaki bir basamaðý da göremeyip bir patetes çuvalý gibi iki seksen yere uzandým: Kalkabilmem beþ dakika aldý. Herþey an meselesi ve felsefenin çarptýðýnýn kesin kanýtý. Birkaç hafta daha kaburgalarým acýyacak gibi.



Ýnam’dan öðrendiðim bazý bakýþ açýlarý, yaklaþýmlar oldu. Eflatunu tekrar bir okuma arzusu ve somut olarak aklýmda kalan bir þey eðitimin tarifi oldu (parantez içinde bazý çaðrýþýmlar): TAHSÝL yani mahsül veren hale gelmeyi üç kökenli görüyor: TALÝM – idman veya uygulama (uygulamsýz bilim tehlikelidir sadace þiþmiþ ego ve dogma üretir diye inanýrým) ile TERBÝYE yani el alarak yüz yüze veya ruh be ruh bir usta çýrak iliþkisi (veya belki daha bile sýkça çýraklar arasý iliþki, çünkü muhtemelen yaþýtlarýmýzdan yaþlýlardan öðrendiðimizden daha fazlasýný öðreniyor ve öðrenebiliyoruz) ve TEDRÝS yani informe olmak, form kazanmak (ki önyargýlarda yazmaya çalýþtým bir yan etkisi olarak doðal olarak FORMASYON kazanmak ve ayni þekilde DEFORME olmak ki bu da kaçýnýlmaz bir sonuç ve esasen kimseyi putlaþtýrmamak gereðinin kendi içinde bir tarifi).



Cahit Helvacý hoca’dan da akþam iki saat Urla gönüllülerinin toplantýsýnda “bor” dinledik. Bir ayrý zenginlik de zamanýnda özelleþtirmeden sorumlu bakan olan Yýlmaz Karakoyunlu ve zamanýnda onunla ve Güngör Uras ile planlamada çalýþmýþ Cengiz Saðcan’ýn da dinleyiciler arasýnda olmasýydý. Ýzniyle önümüzdeki günlerde sunumunun resimler ve özetini www.tolons.com sitesine koyacaðým. Ýsteyen bakar, isteyen okur ve belki bir dahaki konferansýný kaçýrmama kararý alýr. Urla ve Karaburun’un deprem haritasý üzerine konuþmaya söz verdi. Umarým mülki erkân da teþrif eder ve bilgilenir.



Bor madeni konusunda daha çok fýrýn ekmek yiyeceðiz gibi.

Yönetimde olanlarýn; ilk iþ Ankara’ya bir devasa bina koyarak makam arabalarýyla falan olan yaklaþýmlarýndan, sonra ayni Ankara’ya Kýzýlýrmak’ý yönlendirerek su ihtiyacýný karþýlamak gibi planlarý olduðundan, gerek madenleri, gerek su kaynaklarýnýn önemini anlayamayacak kadar yüzeysel bir anlayýþ içinde olduklarý ortaya çýkýyor.


Bu konferanstan bende kalan intiba; bor madenlerinin tercihan üç ayrý þirkete satýlmasý ve bu Boran kuruluþunun otlak olmaktan kurtulmasý için özerk olmasý ve bu üç ayrý þirketin de temsiliyle çalýþmasý gibi temenniler oldu.



Müspet bilimcilerin iþi daha kolay, gerçeðe tutunup anladýðý gibi anlatmak. Ülkede un var, þeker var, helva yapmak için de saf tutmak gerek. Felsefenin de belki doðabilimleri ve psikoloji ve sosyalbilimlerin verileriyle yeni ufuklara yelken açmasý gerek, onlarýn iþi daha zor.

Mahmut Tolon

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.