SEÇÝLMÝÞLER, SÝYASETE NE KADAR DAHÝL EDÝLECEK? - Nurten Akyazýlýlar

20 Eylül 2007 05:34 / 1925 kez okundu!

 

AKP’nin bürokratlarýndan ve AB Parlamentosu Anayasa Kurucu Üyelerinden Zekeriya Akçam, 61 anayasasýnýn özgürlükleri esas alýp kýsýtlamaya istisna getirirken 82 anayasasýnýn tam tersini baz alarak özgürlükleri kýsýtladýðýný belirtip, yeni hazýrlanaca

Anayasa Mahkemesinin yapýsýndan kaynaklanan nedenlerden dolayý kararlar üzerinde yenileyici yorum yapma hakký olmadýðý konusunu eleþtiren Zekeriya Akçam, yeni anayasada belli bir oranýnýn meclisten seçilmesinin öngörüldüðünü, bunun da sistemi da duyarlý hale getireceðini söyledi. Anayasanýn vatandaþtan ayrý, yüksek, kutsal bir þey olarak görülmesinin, her þeyin ondan beklenmesinin yanlýþ olacaðýný belirten Akçam, çok tartýþýlan baþörtü meselesini örnek verip þöyle devam etti:



“ ‘Anayasa kafamýza uymuyor, anayasayý deðiþtirelim’ mantýðý yerine anayasa mahkemesinin bu konuda yorum yaparak yol açýcý olmasý gerekir. Hükümetimizin anayasayý ele almasýnýn altýnda yatan temel etken de bu çünkü anayasa mahkemesi yeni þartlara göre anayasayý yorumlamak suretiyle özgürlüklerin ve temel haklarýn önünü açmak yerine kapatýyor. Temel hak ve özgürlükler açýsýndan hukukun uygulanmasý önemlidir”.



Türkiye’de 1920’lerden kalan, ‘Egemenlik kayýtsýz þartsýz millete ve milletin temsil edildiði meclisine mi ait olmalý’ konusunun tartýþýldýðýný belirten Akçam, “Egemenliðin bölüþülmesi meselesinde Fransýz anayasasýna atýþla ‘Egemenlik kayýtsýz þartsýz milletindir’ diyerek konuyu kapatýp, geriye kalan kýsmý çýkarýrsanýz, olmaz” dedi. ‘Millet iradesi her þeye hakim olmasýn, denge sarkacýn öbür ucuna gitti’, diyerek 61 anayasasýnda egemenliðe yeni ortaklar konulduðunu kaydeden Akçam, açýklamasýna þöyle sürdürdü:



“Anayasa mahkemesi içine Sayýþtay’ý, Danýþtay’ý ve Savunmayý dahil ediyorsunuz. Böylece Millet Meclisi ne yaparsa yapsýn ‘Yüksek siyasete biz karar veririz’ sonucu çýkýyor. 82 anayasasý bunu daha da katmerleþtiriyor. Cumhurbaþkaný isterse þu an yürütmenin baþý olarak sistemde baskýn hale gelecek durumdadýr. Önemli olan, siyasete seçilmiþleri ne kadar dahil edeceksiniz. Yeni ile yetkileri yüksek siyasete mi, düþük siyasete mi koyacaksýnýz? Asker sivil iliþkilerini anayasada nasýl düzenleyeceksiniz?”.



“AB SÜRECÝNDEKÝ ÜLKELERYASAMA YETKÝLERÝNÝ KAYBEDER”



Önümüzdeki AB sürecine dikkat çeken Akçam, sivil anayasa açýklamalarýný þöyle sürdürdü:



“Bütün AB sürecine giren ülkelerde parlamentolar Yasama yetkilerini mecburen kaybediyorlar. 120 bin sayfalýk müktesebatýn hepsini parlamentodan geçirmek mümkün deðil. Yasamaeclislerden icra organýna kayýyor. Meclisler daha fazla Denetim yetkisi alýyor. Baþbakanýn çok güçlü olduðu bir sistemde, parlamento hükümetin AB sürecini nasýl gözetim altýnda tutacak? AB’de komisyonda çýkan bir Yasama faaliyetinde Türkiye’nin katkýsý ne olacak? Mesela 96’dan beri Gümrük Birliði içerisindeyiz. Kaç tane Gümrük Birliði kanunu geçirdik? Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý otomatik uyum yapýyor. Sizin birliðe devrettiðiniz yetkileri birisinin denetlemesi lazým. Bu konularýn anayasanýn içine girmesi gerekir”.



Erkler ayrýmý dediðimiz demokrasinin temel yapýsý olan yasama, yürütme ve yargýnýn birbirinden ayrýlmasý meselesinin önemine dikkat çeken Akçam, dünyanýn pek çok yerinde cumhurbaþkanýnýn halk tarafýndan seçildiðini belirterek, “Parlamenter rejimden sapma yok. Cumhurbaþkaný ve hükümetin görev baþýna geliþ yüzde oranlarý farklýlýðý meselesi anayasa kararý ile þekillendirilerek ‘hükümet mi, cumhurbaþkaný mý daha güçlü olur’, belirlenir ve sýkýntý yaþanmaz” dedi. Ilýmlý Ýslam eleþtirilerini de deðerlendiren Akçam bu tanýmýn yabancý kaynaklý olmadýðýný, 80 iktidarý, Kenan Evren ile geldiðini, Ýmam Hatip liselerinin de bu dönemde arttýðýný söyledi. 1950’lerde Hüseyin Cahit Yalçýn’ýn Ulus Gazetesi köþesinde DP hakkýnda irtica konulu yazdýklarýnýn, bugün Cumhuriyet Gazetesi’nin AKP hakkýnda yazdýklarý ile ayný olduðuna dikkat çekti.



“ATATÜRK ÝLKELERÝ ÜLKE GENELÝNDE UYGULANMADI”




“Kürtçenin seçmeli bir ders gibi veya bir þekilde öðretilme meselesi mi önemli olan yoksa burada gerçekten Kürtçe dilini konuþanlara bir grup statüsü verilmesi midir?...”



Türkiye’nin modernleþme projesinde eksiklik yaþandýðýný kaydeden Akçam, insanlar bir þekilde sisteme demokratik yollardan dahil edilebilseydi günümüzde bu sorunlarýn yaþanmayacaðýný belirterek þöyle konuþtu:



“Ýnsanlar etnik, cemaat ve mezhep yapýlanmalarý gibi dayanýþmalarla modernleþmeye dahil olma arayýþlarýna giriyorlar. Ýlk kez 80 ihtilalinde okuma yazma seferberliði baþlatýldý. 80 yýlý aþmýþ cumhuriyete raðmen PKK’lý biri öldüðünde halen Kürtçe aðýt yakýlýyorsa bu bizim eksikliðimizdir. O insanlara Türkçe öðretemediysek, radyo televizyon götüremediysek bu gerçekten bir ayrýmcýlýktýr”.



Uluslaþma sürecinin halen tamamlanamadýðýný, Atatürk ilkelerinin ülke genelinde tam olarak uygulanmadýðýný ifade eden Akçam, “ ‘Karþý Devrim’, ‘Turuncu Devrim’ gibi laflar son derece yakýþtýrma. Bunu söyleyenler hala soðuk savaþýn sona erdiðinin farkýnda deðiller” dedi. 90’lý yýllarda dünya geneline yayýlan demokrasileþme kuþaðýnda Türkiye’de de anayasanýn yenilenmesi gerektiðine deðinen Akçam, “Eðer 90’larda yenilenseydi milli azýnlýk meselesi bu kadar gündemde olmayacaktý. Uluslar arasý hukuk bakýmdan da insan haklarý mahkemesi bakýmýndan da milli azýnlýk dediðimiz meselenin ayrý bir hukuku, ayrý bir statüsü var” dedi. Türkiye’de temel haklar bakýmýndan sýkýþmanýn hangi noktada odaklandýðý konusunda mutabakat gerektiðinin altýný çizen Akçam, þunlarý söyledi:



“Kürtçe’nin seçmeli bir ders gibi veya bir þekilde öðretilme meselesi mi önemli olan yoksa burada gerçekten Kürtçe dilini konuþanlara bir grup statüsü verilmesi midir? Yeni anayasayý hazýrlayanlarýn bir dil konuþan, mezhebe inanan ya da etnik gruba mensup bireylere statü hakký doðuracak bir yönteme gireceklerini sanmýyorum. Böyle bir kararýn altýndan hiç kimse kalkamaz. Avrupa’da þu an Türkçenin konuþulmasý, yazýlmasý yasaklandý. Almanya’da vatandaþlýk baðý ile baðlý olma durumu çok özel bir formata getirildi. Avrupa’da böyle bir karar alýndýðý aþamada, Türkiye’nin tam tersi bir karar almasý beklenmemelidir”.



AB’ye dahil olan devletlerin tamamýnýn sýnýr güvenliði ve egemenliklerinin birlik tarafýndan taahhüt edildiðini anlatan Akçam, þöyle konuþtu:



“Ulus devlet statüsünün korunmaya müdahil olduðu bir sisteme yaklaþýrken Türkiye’nin bir taraftan tamamen postmodern bir tarzda sivil anayasa adý altýnda bir düzenlemeye gideceðini sanmýyorum. Eyalet sistemi tartýþmalarý için çok erken; bunlar “Nereden, ne ses gelir” anlamýnda beyin jimnastiðidir. En çok Kürt vatandaþlar üzerinden siyaset yapýyoruz. Azýnlýklar sözleþmesine Makedonya’da olduðu gibi sýnýrlar çerçevesi çizen taraf olmaya niyetli olup olmadýðýmýza karar verip anayasada buna göre haklarýn yer almasý gerekir.”



“AZINLIKLAR MESELESÝNDE ALINACAK RADÝKAL KARAR TÜRKÝYE’YÝ BÖLER”




Yeni anayasada grup hakký doðuracak bir þeye doðru gidildiðinde çok ciddi sýkýntýlar doðacaðýna dikkat çeken Akçam, açýklamalarýný þöyle sürdürdü:



“Lozan anlaþmasýnda Türkçeden baþka dil konuþanlar için hayata geçirilmeyen düzenlemeler var. Bu eksiklik var ama radikal bir karar aldýðýnýzda Türkiye’de gerçekten dinsel, etnik, mezhepsel bir þeyin de kapýsýný açarsýnýz. Bu sefer milli azýnlýklar kavramýna sizi zorlarlar ki Türkiye’de milli azýnlýklar kavramýný nereye kadar taþýyabilirsiniz. Dinsel anlamda son yýllarda Avrupa komisyonu raporlarýna Sünni Olmayan Müslümanlar tanýmý eklendi. Mesela Alevilere azýnlýk statüsü verme mezhepsele giriyor. Etnik olarak Kürtler var. Dinsel olarak baþkalarý çýkacaktýr. O zaman bunlara bir grup hakký ve bu grubun siyasi, etnik, otantik kültürünün yaþanmasý alanýnýn da yine bunlar tarafýndan yönetilmesi gibi bir sonuç çýkar ki en çok Kürt vatandaþlarýmýzýn yaþadýðý yer Ýstanbul’dur! Bunu nereye kadar muhafaza edeceksiniz?”



HABER: NURTEN AKYAZILILAR

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.