Kasım ayında İkMM’de CHP yine yoktu

21 Kasım 2011 00:04  

 

Kasım ayında İkMM’de CHP yine yoktu

Gazeteci Pervin Mısırlıoğlu’nun moderatörlüğünde 14 Kasım’da toplanan İzmir küçük Millet Meclisi’nde ülkenin en can alıcı sorunu olan “deprem” konusu ele alındı. Toplantıya siyasi partilerden AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık, EDP İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanı Muzaffer Tunçağ ve çeşitli sivil toplum temsilcileri katıldılar. CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven ise katılacağını bildirdiği halde toplantıda yoktu. Bilindiği gibi CHP önceki ay da katılacağını haber vermiş ama toplantıya gelmemişti.

Fotoğraflar için tıklayın

İzmir küçük Millet Meclisi toplantısı 14 Kasım pazartesi günü yapıldı. Toplantıda “Türkiye depreme ne kadar hazırlıklı?” teması genel konu olarak konuşuldu. Yerel konu ise “Van depremi İzmir’de olsaydı ne olurdu?” olarak belirlenmişti.

Mecliste grubu bulunan partilerden yalnızca AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık’ın katıldığı toplantıya, gözlemci ve konuşmacı olarak EDP İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Sekreteri Süleyman Eryılmaz ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanı Muzaffer Tunçağ da katıldılar. Sivil toplum kuruluşlarından ise Egeçep’ten Ertuğrul Barka, Erhan İçöz, Mülteci Der’den Talat Ulusoy, Çovak’tan Ufuk Doğan konuşmacı olarak katıldılar.

Pervin Mısırlıoğlu, “Van’da yaşanan büyük acıdan sonra gündemimiz başka bir konu olamazdı herhalde. Hepimize büyük geçmiş olsun” diyerek Meclisi açtı.

ÇOVAK adına katılan ve konuşmasını yaptıktan hemen sonra toplantıdan ayrılan Ufuk Doğan, “Çok ilgisiz bir toplumuz ve maalesef depremlere de ilgisiziz. Bugün böyle önemli bir konuda bile kimse buraya gelmemiş. Sağ olsun bir tek Ali Aşlık var. Hep laf üretiyoruz, iş üretmiyoruz sıkıntı bu.” dedi.

Deprem herkesi vuracak, sağ-sol, Ak Partili-komünist diye ayırmayacak
Ege Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Ertuğrul Barka, devletin kurtarma için profesyonel ekibi olması gerektiğini halbuki Akut ve diğerlerinin önünün açıldığını söyledi. Oysa Akut’a da Kızılay tarafından yardım yapıldığını hatırlatan Barka, ticari bir olaya dönüşen kurtarma-arama meselesini devletin kendi içinde örgütlemesi gerektiğinin altını çizdi.

Sanayi ile ilgili hiç konuşulmadığını belirten Ertuğrul Barka, “İzmir’de tarihsel olarak bakarsak ilk ağır sanayi bölgesi Alsancak bölgesidir. Bunları daha sonra Gaziemir, Karabağlar bölgesine göndermişlerdir ve daha sonra Çiğli’de bir organize sanayi bölgesi oluşmuştur. Aliağa’daki bölge ise körfezin girişi olduğu için İzmir’i direkt etkiliyor. İzmir’in hava kirliliğinin % 70’nin Aliağa kaynaklı olduğu profesörlerce kanıtlanmıştır. Burada depremi konuşuyoruz, deprem herkesi vuracak, sağ-sol, Ak Partili-komünist diye ayırmayacak. Sanayilerin olduğu en önemli yerler ama sanayici 2005 yılından beri acil eylem planı uygulamıyor, bu konuyla ilgili önlem almıyor. Marmara depreminde bunun sonuçlarını gördük ama Sabancı olduğu için örtbas edildi. Aliağa’da olası bir depremde Petkim ve Tüpraş’a bir şey olursa hem felaket olur hem de Türkiye’deki sanayi biter.” diye konuştu.

Depremde yıkılan, sistemin bize dayattığı tek tip insan/eğitimsizlik yıkılmıştır
AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık, konuşmasında “Bizim partimiz kurulurken Türkiye eskisi gibi olmasın dedik ve çok farklı yapılar bir araya geldik. Çok şey değişti mi? Hayır değişmedi. Türkiye bir deprem bölgesi. Binlerce yıllardır Ayasofya vs. yapılıp yıkılmamışsa, sağlam yapılan şey yıkılmıyor demektir. O yıkılan tarihi binalar ise depremden değil bakımsızlıktan yıkıldı. Bizim bir kere kendimize has bir mimari yapımız yok. Hep taklit ettik. Aslında depremde yıkılan, sistemin bize dayattığı tek tip insan/eğitimsizlik yıkılmıştır.” dedi.

Sadece yasa çıkarmakla olmaz, etik değerlerimiz yoksa çökmeye mahkûmuzdur
“Aslında sağlıklı/ahlaklı insan yetiştiremiyoruz diyen Aşlık konuşmasına şöyle devam etti: “Van’daki o otelleri kontrol eden kim? Bizim üniversitelerimizde yetişen mühendisler ve bunlar sağlam raporu veriyor. Siyaseti sorgulayın arkadaşlar, siyasetçi gelir gider, Ak Parti bugün var yarın yok. Biz eğitim sistemini sorgulayalım. Baroları, odaları eleştiriyorum çünkü somut bir şeyler icra etmiyorlar. İzmir’de 5 gün önce kaçak bina operasyonuna hiç kimse ses çıkarmadı. Sadece yasa çıkarmakla olmaz, etik değerlerimiz yoksa çökmeye mahkûmuzdur. Deprem etüt yönetmeliği 1998 yılında çıkmış ama uygulanmamış. Buradaki asıl sıkıntı uygulamada. Şimdi biz bu yönetmeliği 2007’de geliştirdik ve uygulamaya koyduk. Zaten deprem konusunda da Başbakanımız çok kararlı, ne gerekiyorsa yapacağız.”

Türkiye depreme ne kadar hazırlıklıysa, İzmir de o kadar hazır
“Gözlemlediğim kadarıyla İzmir’de her şey konuşuluyor. İzmir’de konuşulan her şey hayata geçse hiçbir sorun kalmayacak. Ama konuşulanlar hayata geçmiyor. Bu çerçevede Türkiye depreme ne kadar hazırlıklıysa, İzmir de o kadar hazır. Özel bir durum yok. Yeni çıkardığımız yasada bunları en hızlı şekilde yapmaya çalışacağız, ne kadar yaparız ne kadar yapamayız orasını bilemiyorum tabi. Burada yerel yönetimlere görev düşüyor.”

Ayrıca Nükleer santrallerin Türkiye için gerekliliğine de değinen Aşlık, “Bundan kesinlikle geri dönülmemelidir. Zaten santral 10 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak yapılacak ama yapılacağı yeri tartışabiliriz. Ayrıca yapı denetiminde uygulama yapılmıyorsa bunu yargıya taşımalıyız. Artık hakkımızı yargıda aramalıyız. Bundan korkmamalıyız. Çadırlarla ilgili olarak ise, çadırlar yazlık kışlık değil tek tip. Türkiye iklimine göre hazırlanmış ama doğu iklimi biraz daha sert olduğundan dayanmamış olabilir. Bu konuyla ilgili çok bir bilgim yok, ben neticede avukatım, uzmanlık alanım değil ama bu çözülemeyecek bir mevzu da değil.” dedi.

Deprem aslında şu andaki politikaları enkaz altında bıraktı
Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı ise konuşmasında “Doğal afetler aslında bizlere bir ders olur. 17 Ağustos bize bir ders olmuştu ya da biz öyle sandık. Deprem yapı denetlemeleri değiştirildi, ama o değişiklikler bugün uygulansaydı Van’da kimse hayatını kaybetmezdi. Deprem vergisi diye bizden toplanan paraların duble yola gittiğini öğrendik.” dedi ve şöyle devam etti: “Türkiye şu an gelişmişlik bakımından dünyada ilk 10 içinde olduğundan övünüyor. Peki bu övünmenin karşılığı var mı? Daha dün engelli Deniz kardeşimiz çadırın içinde öldü soğuktan. Eğer siz depremden kurtulan bir çocuğu soğuktan öldürüyorsanız, sizin gelişmişlikten övünmenizin hiçbir mantığı yok. 7.2’liğe afet diyelim, peki sonrası? Japonya’dan 9 şiddetinden kurtulmuş bir adam geldi ve burada 5.6’lık bir depremde yaşamını yitirdi. Arkadaşlarımız Cem ve Selahattin’in ölüm nedeni otelin mühürlenmemesi değil midir? Bakan, bundan sonraki artçılar öldürmez dedi. Şu an Van’da dışarıda kalan insanlar Bakan’a güvenmeyen insanlar. Başbakan sorumlu arıyorsa çevresine bakmalı. Deprem aslında şu andaki politikaları enkaz altında bıraktı.”

Kendi ırkımızdan olmayınca daha mı az değerli oluyor insanlar?
Mülteci-Der’i temsilen toplantıya katılan Talat Ulusoy, Van’da deprem sonrasında unutulan, aç ve susuz sokakta kalan bir grup insandan yani mültecilerden söz etti. Ulusoy şunları söyledi: “Hatırlayanlarımız vardır, deprem bir kelime ile anlatılırdı, hareket. Bu tabiatın hareketinden bir felaket yaratmak bizim becerimiz. Tek bir şey soracağım. Şu an kamusal bir alandayız, oturmuş bir belediyenin binasındayız. Burada yangınla ilgili önlemler tamam mı? Mesela burada yangın olsa ben nereye kaçacağım? O zaman yok birbirimizden farkımız, muhalefette olduğumuzdan Osmanlı Bankası’yız. İkinci mesele şu; biliyor musunuz, Van’da bir grup insan unutuldu. Mülteciler. Herkes onları unuttu, onlara yemek verecek yetkililer bile kendi telaşlarından onları unuttu. Aç kaldılar, susuz kaldılar. Misafirperver Türk milleti olarak onları sokakta yatırdık. Kendi ırkımızdan olmayınca daha mı az değerli oluyor insanlar?

Mimar olan canı istediği şekilde bina yapıyor. Oysa bir yeterlilik aranması gerekiyor.”

İzmir aslında depreme en hazırlıklı şehir diyebiliriz
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanı Muzaffer Tunçağ
, küçük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada “Mimarlar mezun olduğunda sınırlı bir yetkiye sahip olduğunu bilmelidir.” dedi. Genel başkanlığı sırasında –İMO- bu uzmanlık olayıyla çok uğraştıklarını, yapı denetimle uğraşan bazı arkadaşların bu yapı denetim yasasını onların düşündüğünden saptırmak için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Özellikle bu imza konusunda, herkesin imza yetkisi olmasını istediklerini ifade eden Tunçağ, “Gelişmiş ülkelerde bu böyle çünkü. Bu konuda çok mücadele verdik, belki de o yüzden devrildik. Biz yeterlilik için bir sınav olsun istiyorduk hatta gizli olarak 1000 kişilik bir sınav da yaptık. Onun sonuçları hala elimdedir, açıklamadık. Çünkü kapalı bir şeydi. Bakanlık bu yeterlilik konusunu iptal etti. Yurt dışında bu yeterlilik imza yetkisini meslek odaları yapıyor. Meslek içi eğitimi odalar düzenliyor. Yangın ve sel konusunda iyi çalışmalar yapıldı.” diye konuştu.

Burhan Özfatura döneminde deprem senaryosunu gerçekleştirdiklerini, hatta o zamanki çalışmalarını Japonya’ya giderek sunduklarını ve oldukça da beğenildiğini kaydeden Tunçağ şöyle devam etti: “Bu projede İzmir’in seçilmesi ise İzmir’in demokratik bir yer oluşudur. Odalar ve belediye iç içe çalışırdı ama mesela biz oda olarak o zaman Kordonboyu projesine karşı çıkarken bu çalışmayı da belediye ile ortak yürütebiliyorduk. O senaryo çalışması 1999 Temmuz’unda bittiğinde deprem olmamıştı ve o zaman yapılan bir konferansta insanlar, ‘Yok yahu bu kadar olmaz, insanlar bu kadar çalıp çırpmaz.’ dediğinde bir ay sonra o senaryo gerçekleşti. İzmir bu deprem senaryosundan dolayı aslında en hazırlıklı şehir diyebiliriz. Bir de İzmir’de 1975 yılından beri yapı denetimi yapılıyor odalar tarafından. O zaman bu çalışma belediye ile birlikte protokol imzalanarak yapılıyor ve birçok hata tespit edilip düzeltiliyor. Ama bir yandan da uygulama yapılmıyor, kadercilik yapılıyor. 1992 depreminde Seferihisar’da yaptığımız çalışmalarda hasarlı binaları tespit edip rapor halinde verdiğimizde, ‘Bunları fazla göz önünde tutmayın, sonra turist gelmez.’ denilmişti, sonra 2003 depreminde ise o hasarlı binaların çoğu elden gitmişti maalesef.”

17 Ağustos 1999 depreminden sonra uyandık
Toplantıda söz alan İzmir Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Gültekin Dikilikaya, “17 Ağustos 1999 depreminden sonra uyandık. O depreme kadar hiçbir binanın zemin etüdü yapılmıyordu. O günden sonra yeri tanımaya başladık. Ben Van’da çalıştım. Erciş sondaj kuyularını biz açtık. Son 12 yıldan önce zemin etüdü diye bir şey yapılmamıştı. Bence o dönemleri konuşmaya artık gerek yok. Bugün neredeyiz ve neler yapabilirizi tartışırsak daha iyi olur diyorum.” dedi.

Kızılay çadırlarında insanlar yazın bile üşüyorlardı
1999 depremini yaşamış ve kurtarma çalışmalarında bulunmuş olan Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Sekreteri Süleyman Eryılmaz, 17 Ağustos depreminde de Kızılay çadırları olduğunu ancak insanların bu çadırlarda yazın bile üşüdüklerini belirterek, aradan geçen bunca yıla, Kızılay başkanının bile 3 kere değişmesine rağmen o çadırların hiç değişmediğini, kış ortamında hala aynı şekilde ısı yalıtımı olmayan ve hijyenik açıdan çok kötü çadırların kullanıldığını kaydetti.



İzmir’de büyük bir deprem olmaz lafına inanmayalım

Toplantıya Egeçep adına katılan Jeofizik mühendisi Erhan İçöz, depremle ilgili olarak bir video sunum yaptı.

İçöz'ün depremle ilgili sunumunun ana hatları kısaca şöyle: Bir doğa olayı olan deprem, geri kalmış ülkelerde neden afete dönüşür? Konu bilimsel olduğu kadar, siyasidir de. Bilindiği gibi yurdumuz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir. İzmir’de 7’nin üstündeki son deprem, 1600’lü yıllarda Balçova’da olmuştur ve bu deprem tsunami yaratmıştır. O zamanın kayıtlarına göre bu depremde 15.000 insan yaşamını yitirmiştir. İzmir’de bu tip depremler 300-350 yılda bir olmakta. Yani sık sık dile getirilen, ‘İzmir’de büyük bir deprem olmaz.’ lafına inanmayalım. Sadece yumuşak zeminlerde mi risk var? Hayır! Sert zeminlerde de risk var. Özellikle uzun süreli depremlerde rezonans riski oluşmakta. Bunu önlemek için, zeminin hakim titreşim periyodu ölçtürülmelidir. İzmir, 1. derecede deprem kuşağında yer alır. İzmir’in içinden ve yakın çevresinden geçen çok sayıda aktif fay vardır. Öte yandan, çok geniş alanlarda sıvılaşma riski bulunmakta, Kadifekale, Yeşildere gibi heyelan bölgeleri de ayrı risk alanlarını oluşturmakta.

Ülkemize uygun bir deprem stratejisi oluşturulmalı
İzmir, tüm diğer kentlerden önce ilk adımı atmış, deprem senaryosunu hazırlatmıştır. DEÜ ve TÜBİTAK’a daha ayrıntılı etütler yaptırılmaktadır. Bundan sonra yapılması gereken, bu çalışmaların verilerine uygun ve rantı değil, canlı yaşamını ön planda tutan önlemlerin alınmasıdır. Örneğin, körfez altı tüneli gibi gereksiz bir proje yerine, yapıların güçlendirilmesi, riskli yapıların yenilenmesi, riskli alanlarda yapılaşmanın durdurulması, sadece deprem sonrasının değil, ivedilikle deprem öncesinin planlanması yapılmalıdır. Okul sıralarından başlayarak, tüm halk katmanlarına, eğitim ve uygulamalarla deprem bilinci verilmelidir. Bu konularda başarılı olmuş ülke örnekleri incelenmeli, ülkemize uygun bir deprem stratejisi oluşturulmalıdır.

Söz ve Eylem dergisinden toplantıya katılan ve söz alan Tahir Ozan, “Türkiye’deki sorun kapitalist sistem sorunudur. Çürük binalar yapıyoruz, binaları yaparken para kazanıyoruz, sonra o binalar yıkılıyor veya yıkılmıyor, sonra onu onarmak için yine para kazanıyoruz. Sistem sürekli bir para kazanma mekanizması üzerine kurulmuş. Tekstil sektörü ilerliyor ama hala yağmura, kara dayanıklı çadırlar üretilmiyor. O Kızılay çadırları 70’li, 80’li yıllardan kalma karayollarında kullanılan yol işçilerinin çadırları. Asıl sorumlular, hiç deprem olmamış Almanya’daki yapı denetimini alıp Türkiye’de kullanan çarpık kapitalist sistemdir. Vekilimiz de bir sistem eleştirisi yapmayarak topu insanların üzerine atamaz. Ayrıca Erciş’te çalışan arkadaşlarımızdan duyduğumuza göre, hiçbir sivil kurtarma ekibi akşam belli bir saatten sonra kurtarma çalışması yapmıyor.” dedi.

Ozan ayrıca Ali Aşlık’a hitaben bu çadırların mevsimlik çadır olmadığını ve bu çadırların su akıttığını söyledi. Öncelikle bunun görülmesi gerektiğini kaydeden Ozan, “Depremin neden yazın olacağına dair bir algı var ki herkeste? Deprem kışın da olabiliyor ve buna bağlı olarak kışlık çadırlar yapılmalıdır. Biz bugüne kadar deprem vergisi vermişiz, siz onlarla çadır yapmak/geliştirmek yerine duble yol yapmışsınız.” dedi.

Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan 40’ın üzerinde izleyici/gözlemcinin katıldığı toplantının sonunda deprem konusuna Aralık ayında da yerel konu olarak devam edilebileceği söylendi.

İzmirizmir.Net

***

Diğer İkMM Haberleri


>> Deprem konferansında SALON BOŞ KALDI

Konak Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde yapılan 'Türkiye depreme hazır mı?' konulu konferansa siyasiler ve belediye başkanları ilgi göstermedi. Etkinliğe sadece AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı geldi.

Konak Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde yapılan 'Türkiye depreme hazır mı?' konulu konferansa siyasiler ve belediye başkanları ilgi göstermedi. Etkinliğe sadece AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı geldi.

Konak Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde yapılan 'Türkiye depreme hazır mı?' konulu konferansta koltuklar boş kaldı. Belediye, il başkanları ve milletvekillerinin davet edildiği toplantıya sadece AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı katıldı. Koltuklarına isimleri yazılan davetliler İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, AK Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, MHP İzmir İl Başkanı Nejat Karataş ise etkinliğe gelmedi. TMMOB, ÇOVAK, EGEÇEP başkanları, “Bu salonun dolmasını beklerken karşımızda muhattap bulamadık” dedi.

'Siyasileri ilgilendirmiyoruz'

Risk Altındaki Çocuk, Genç ve Ailelerini Koruma Derneği (ÇOVAK) Başkanı Ufuk Doğan, konuşmasında konferansa katılmayan il başkanlarına, belediye başkanlarına ve milletvekillerine gönderme yaparak, şu şekilde konuştu: “İzmir'de deprem istasyonlarının kurulması bir süredir gündemde, sadece 21 tane deprem istasyonu tamamlandı. Bu sayının 75 ile 105 arasında olması gerekiyor. Ne zaman tamamlanır bilemiyoruz. Ne yazık ki böyle depremlerde, toplantılarda olayları çözüp gittikten sonra balık hafızalı oluyoruz ve unutuyoruz ki İzmir fay hatlarının bulunduğu bir bölge ve birinci derece deprem kuşağında yer alıyor. Bu salonun dolmasını bekliyordum. Buraya gelmek istedim çünkü çok önemli bir konu. Burada belediye başkanlarını, meclis üyelerini ve il başkanlarını görmek isterdim. Böyle ciddi bir konuda dikkate alınmadığını gösteriyor. Neden bir belediye başkanı ve diğer partilerin milletvekilleri yok? Bu sorunları oluşturan bizler ve sizler değil miyiz? Bu sorunları çözmek isteyen bizler ve sizler değil miyiz? İzmir'de olası bir depremde sokakların tamamen enkaz altında kalacağını, ulaşımın duracağını, canlarımızı kaybedeceğimizi bilmemize rağmen neden yetkililer bu kadar duyarsız?”

'Aşlık'ın katılımı önemli'

Ege Çevre ve Kültür Platformu Dönem Sözcüsü Ertuğrul Barka da Ak Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık'a konferansa katılmasını önemsediğini belirtti. Barka, Bu konunun siyaseten çözülmesi gerektiğini söyleyerek, “ Bizim sorunlarımızla ilgisini partisi adına koyduğu için Ali Aşlık'a teşekkür ederim. Biz bu sorunların siyaseten çözüleceğini düşünüyoruz ve siyasilerin bu tür konularda ilgisini önemsiyoruz. Diğerlerini ilgilendirmiyoruz demekki biz. Sadece bu konuda değil, her konuda” diye konuştu. Bütün belediye başkanlarını, il milletvekillerinin katılmas geretiğini söylemediklerini ifade eden Barka, “Elbette bütün belediye başkanları, milletvekillerinin burada olmasını beklemiyorduk ama en azından her partiden bir milletvekili katılım gösterebilirdi. Belediye Başkanları katılamasa bile belediye meclisinden ilgili kişiler katılabilirdi” dedi.

Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı şu anda Türkiye'nin dünyanın en hızlı gelişen 10 ülke arasında olmasıyla övündüğünü dile getirerek, “Daha dün depremden kurtulmuş bir çocuğu ölüme mahkum ediyorsanız, sizin gelişmişliğinizin karşılığı nerede? diye konuştu.

17 Ağustos 1999 depreminden bu yana çadırların bile değişmediğini belirten Cangı, hükümetin deprem konusunda gerekli önlemleri almadığının altını çizdi.

'Psikolojik olarak hazırız'

AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık Türkiye'nin sorunlarının konuşulanların çok ötesinde olduğunu dile getirerek, “Bizim kendimize ait mimari yapımız var mı yok. Hep taklit ettik. Sadece binaları değil, ruhları da taklit ettik. Deprem atında kalanlar binalar değil, eğitim sistemi. Çünkü biz, sağlıklı insanlar yetiştiremiyoruz. Türkiye'nin hukuk sistemi bu toplumu taşımıyor. Bütün mesele bundan kaynaklanıyor. Türkiye'yi depreme dayanıklı hale getirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Doğru bildiklerimizden şaşmıyoruz. Türkiye depreme psikolojik olarak hazırlandı, umarım fiziksel olarak da hazırlanır” dedi.

gazeteyenigün


>> AKP'li vekilden deprem itirafı

İzmir küçük Millet Meclisi (İkMM) toplantısında Van depreminden sonra yapılan çalışmalarda yetersiz kaldığı için AKP eleştirilirken, AKP İzmir Milletvekili Ali Aşlık'ın, ''Hantal devlet Van'da yıkımın altında kalmıştır'' sözleri dikkat çekti.


İZMİR - İzmir'deki sivil toplum kuruluşları, siyasi parti, yerel yönetim temsilcilerinin katılımı ile yapılan İzmir küçük Millet Meclisi (İkMM) toplantısında Van depreminden sonra yapılan çalışmalarda yetersiz kaldığı için AKP eleştirilirken, AKP İzmir Milletvekili Ali Aşlık'ın, ''Hantal devlet Van'da yıkımın altında kalmıştır'' sözleri dikkat çekti.

Her ay yaptıkları toplantılarla farklı görüşleri bir araya getirme amacında olan İkMM, Kasım ayı toplantısında Van depremi ve sonrasında mağdur olan yurttaşlara yapılan yardımlardaki yetersizleri ele aldı. Konak Belediyesi'ne ait Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde yapılan toplantıda, AKP Hükümetinin yetersiz kaldığı yönünde katılımcılar tarafından ortak fikirler dile getirilirken, eleştirilere cevap veren AKP İzmir Milletvekili Ali Aşlık'ın ilginç yanıtlarına salonda bulunanlardan tepki geldi.

'Hükümetin kâr endeksli politikaları enkaza gömüldü'

Toplantıda söz alan Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Dönem Sözcüsü Ertuğrul Barka, deprem gibi doğal felaketlerde arama ve kurtarmanın önemine vurgu yaparak, ağrı bir bürokrasinin işlediği Türkiye'de Sivil Savunma ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) gibi resmi kurumların arama kurtarmada yetersiz kaldığına dikkat çekti. Barka, resmi kurumların yetersizliği yetmiyormuş gibi bir de bu faaliyetleri gönüllü ve etkili biçimde yapan AKUT ve GEA gibi toplulukların da çalışmalarına destek çıkılmadığı ve gönüllü insanların kısıtlı imkanlarla ciddi kurtarma çalışmaları yaptığına dikkat çekti. Daha sonra söz alan EDP İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı ise, Van depremindeki ciddi eksiklikleri açığa Başbakan'ın "Sorumlular hakkında gerekli işlemler yapılacak" sözlerini eleştirdi. Cangı, "Başbakan işlem yapacak birini arıyorsa, Van'daki yurttaşlara evlerinde rahatça oturabilirler diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı görevden alarak başlasın. Bu kadar duyarsız, ilgisiz birinin yönettiği bir afet durumunda bu sonuçların çıkması normaldir. Kâra endeksli bir sistem anlayışının bir ürünü olan bu acılar uygulanan politikaları da enkaz altında bırakmıştır" diye konuştu.

AKP'li vekilden ilginç sözler

Birçok konuşmacının söz aldığı toplantıda hükümetin afet yönetimini eline yüzüne bulaştırdığı yönünde değerlendirmeler yapılırken, konu hakkında söz alan AKP İzmir Milletvekili Ali Aşlık ise topu kendinden önceki hükümetlere, STK ve odalara atması dikkat çekti. Van depremi ardından toplumda infial oluşmaması amacıyla bir takım bilgilerin halktan gizlediğini dile getiren Aşlık'ın neyi kast ettiği anlaşılmazken, depremde ortaya çıkan olumsuzlukların 2002'den bu yana iktidarda olan partisinden bağımsız bir şekilde kendilerinden önceki hükümetlerin politikalarının ve odaların yetkilerini kötü yönde kullanmasından kaynaklı olduğunu iddia etti. Aşlık, parti olarak aldıkları karar gereği yapılan tüm eleştirilere kulaklarının kapattığını dile getirerek, "İş yapanların ayağına dolanırlar" dedi. Toplantıya katılanların, İzmir'de olabilecek bir depremde özellikle şehir merkezlerine yakın yerlerde kurulu madenlerin, ciddi tehlike oluşturduğu yönündeki eleştirilere cevap veren Aşlık'ın, bunları bir takım çevrelerin devletin gelir elde etmesine karşı ortaya attığı iddialar olarak değerlendirmesi de salonda bulunanlardan tepki çekti. Aşlık, son olarak "Hantal devlet yıkımın altında kalmıştır" itirafında bulundu. DİHA

yuksekovahaber.com


>> Aşlık da haklı biz de haklıyız - Hamdi Türkmen

Oh be; nihayet doğru söyleyen biri çıktı.
AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık’ın “deprem” konsundaki tüm tespitlerinin altına, gözü kapalı ve hiç tereddütsüz imzamı atarım.
Çünkü, ne söylediyse doğru...
Kime öfkelendiyse; ağzına sağlık az bile söylemiş...
* * *
- Türkiye’de devlette depreme yönelik hazırlık-mazırlık yok...
Yalan mı?
- Türkiye hala bürokratik bir devlet...
Yalan mı?
- Bugün bizim getirdiğimiz (AK Parti’yi kast ediyor) bürokratlar da dahil olmak üzere hepsi değişik bir anlayışa sahipler.
Yalan mı?
- Bürokrat o koltuğa oturduğu anden itibaren bir çok şeyi unutuyor, direnç gösteriyorlar...
Yalan mı?
Çözüm...
Kim görev ihmali ile insan yaşamını tehlikeye atıyorsa...
Kim çözmekle sorumlu olduğu konularda, direniyor, vatandaşın işi yapmıyorsa...
Tutup kulağından atacaksın kardeşim...
Bunun başka çaresi yok...
* * *
Peki bunu kim yapacak?
Ali Aşlık gibi siyasiler...
Başbakan, bakanlar, müsteşarlar, genel müdürler, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları...
Ve herkes şunu çok iyi bilecek:
Devlet dairelerindeki koltuklar, yan gelip oturulacak yerler değildir!..
* * *
“Türkiye Depreme Ne Kadar Hazırlıklı?” konulu toplantıda (İzmir küçük Millet Meclisi toplantısı) Ali Aşlık gibi bir konuşma yapan Eşitlik ve Demokrasi Partisi İl Başkanı Arif Ali Cangı’nın da söylediklerine aynen katılıyorum.
Çünkü o da herkes gibi şu sorulara yanıt arıyor:
- Türkiye gelişmişliğiyle övünürken Van’da naylon çadırda engelli bir çocuğun can vermesi doğal mı?
- Deprem paralarının duble yollara kaynak olarak kullanılması doğru mu?
- Oteli mühürlememenin sorumlusu sadece iki mühendis mi?
- Vanlılar’a evlere girme çağrısı yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın hiç mi suçu yok?
Cangı da haklı...
* * *
Belki biraz Nasreddin Hoca öykülerine benzedi ama o haklı, bu haklı...
İyi de haksız olan kim?
Bizler, yaşamlarından olan, enkaz altında can veren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları mı?
* * *
Öyle veya böyle...
Dünya deprem istatistiklerinde, en riskli kentler sıralamasında liste 7’incisi olan İzmir için endişeliyim.
Siz Alsancak, Güzelyalı, Hatay, Bornova, Buca, Karabağlar, Bayraklı, Narlıdere, Çiğli, Menemen, Urla, Seferihisar, Çeşme ve diğer ilçelerde yaşayanlar...
Deprem felaketinden sağ kurtuldunuz diyelim.
İzmir’in neresinde, hangi meydanlarda ya da hangi alanlarda toplanacağınızı biliyor musunuz?
Soruyorsunuz, yetkililer o alanların belli olduğunu söylüyorlar.
Kardeşim; sen bilmişsin, ben ve İzmir’de yaşayan milyonlarca insan bilmedikten sonra neye yarar ki?
Oysa her apartmanın girişine, her konutun kapısına ya da sokaklarda belli ve görünür yerlere, kim ne yapacak, nerede toplanılacak, çadır ve diğer yardım malzemeleri nereden, nasıl kimden alınacak?
Bilmek bizlerin hakkı değil mi?
Peki bunları yapmak, düzenlemek çok mu zor?
Değilse; neden tembel tembel oturuyorsunuz efendiler?

Milliyet Ege


>> 'Katı bürokrasiyi biz de yıkamadık'

AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık, bürokratları ve meslek odalarını eleştirdi.

Utku BOLULU İzmir DHA

Bürokratik devlet anlayışını yıkmak için mücadele etmelerine karşın kendi dönemlerinde atanan bürokratlar dahil olmak üzere koltuğa oturanın anlayışını değiştiğini, direnç gösterdiğini belirten Aşlık, meslek odalarını da sert sözlerle eleştirdi. İzmir küçük Millet Meclisi organizasyonu kapsamındaki “Türkiye depremlere ne kadar hazırlıklı” konulu toplantı Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yapıldı. Toplantıda konuşan Ali Aşlık, “Türkiye’de devlette depreme yönelik hazırlık mazırlık yok. Bürokratik devlet anlayışını yıkmak için belli bir yol katettik ama hala Türkiye bürokratik bir devlet. Bugün bizim getirdiğimiz bürokratlar da dahil olmak üzere değişik bir anlayışa sahipler. O koltuğa oturduğu andan itibaren bir çok şeyi unutuyor, direnç gösteriyorlar” dedi.

Milliyet Ege

Son Güncelleme Tarihi: 21 Kasım 2011 12:07

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0