Biliyor musun öldü Babam!..

19 Haziran 2009 01:17 / 1613 kez okundu!

 


Her sabah sana dair olduğu söylenen anılar dinledim yıllarca. Aklımdaki fotoğrafın farklı olsa da cümleler seni değiştirmeye çalıştı. Yoruldum o sabahlardan. Dedim ki; kapının önüne kadar geldim bak. Gitmek üzereyim. Bilesin sıkıntım dağları, bulutları aştı. Ne olur yeter, sus artık!...

Kuşlar geçiyor evimin penceresinden. Serçeler, kırlangıçlar, baykuş… Baharda başımı döndüren yabani gül kokuları, sarı papatyalar, gelincikler...  Annemin senin ölümünü, ölümü anlattığı çiçek... Gelincikten şurup yaptığı gibi bebek de yapıyor mu anneler?...

Sevmedi buraları. Belki haklıdır bilmiyorum. Oysa sen gittiğin her yeri sevdin. Gittiğin o her yerde kalmak, yerleşmek istedin. Suyundan içtin ısrarla tekrar gelebilmek adına yaptığın bir oyundu bu. Yemeklerinden tattın mutlaka. Hâlâ duymaya çalıştığım sesinle, size ait ne var derdin? Tatlar yaşamanın zevklerindendi. Aşık oldun sıkça. Kızdırdın annemi. Hem de öfkesi hiç bitmeyecek kadar kızdırdın onu. Kızından damıtıyor artık kini. Oysa bilmediği görmediği bir aşktı adalı çocuğununki..

Yıllar sonra evini toparlarken bulduğum defter şahitti aranızda geçenlere. Tutkulu, kırmızı bir aşkmış sizinki. Bilememiş, küçükmüş göç kızı ne yapsın?... Yamanlar’da ilk göz göze oturduğunda parmaklarının üzerinden geçen arabanın tekerleklerini hissetmemiş örneğin. Mithatpaşa caddesindeki fotoğrafını sahiplenişi duymamış. Konak’da tramvay durağında sönen sigara izmaritlerini hiç saymamış. Böyle şaşırmış hayat. Ayrı düşmüş sevdiğinden.

Sofralar zengini şarkılar söylerdi babam. Giritli ailenin yaşayan tek oğlu. Savaşlar tatmış bedeni. Ağır, yoksul bir yüzyıl yaşadığı. Kız kardeşler anlatsa bile zeytinliği ne kalmış geride. Bir Arap Fırını sokağı Memleket hastanesi arkasında. Fırıncı Osman, Bonboncu Süleyman, Topal Ali, Tatar Tevfik, Karanfil Mehmet… Ateşe Şadi...  Hiç biri yok. Gülüşler, yalan çapkınlar kuş misali dokunuşlar bitti. Kemikler toprağa karıştı, Paşa Köprüsü’nün dibinden geçiyor karayolu... Baba! Efes’e Meryem Ana’ya aynı otobüste yan yana oturmuş, sarı çiçekleri okşayarak okulla birlikte gitmiştik…

İnciraltı’nda denize girer, inat Fener maçlarını kaçırmazdık. Vahi Öz’ü sevdiğimi bilir hafta sonları Köşk sinemasında bir locada seyretmeme izin verirdin. Galatasaray’ın maçına götürdün bir kere. Küfür ettiler. Kızım var yanımda dedin susturmaya çalıştın olmadı. Metin Oktay gol atmış mıydı sahi?...

Kordon’da Ekspres lokantasında oturup sohbet edecektik büyüdüğümde. Gitmişsin bir de üstüne otuz dokuz yıl geçmiş.


İffet DİLER
19.06.2009

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
19 Haziran 2009 12:02

yayinci

Gidenin ardından onu düşünen biri varsa, giden gittiği yerde mutludur diye düşünüyorum. Hele de geride bıraktığı dünyalar iyisi bir evlatsa... Burnumun direğini sızlattın benim güzel arkadaşım. Alacağın olsun!.. Sevgilerimle...
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.