Hrant Dink'i anma toplantılarına yoğun katılım: 'Hepimiz hâlâ Ermeni'yiz!'

17 Ocak 2011 06:12  

 

Hrant Dink'i anma toplantılarına yoğun katılım: 'Hepimiz hâlâ Ermeni'yiz!'

'Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe' Girişimi tarafından İstanbul ve İzmir'de yapılan "4 yıl oldu Hrant yok" temalı panel ve forumlarda Hrant Dink cinayeti, toplumda bıraktığı izler ve yaşanan süreç ele alındı. İzmir ve İstanbul'daki toplantılara katılımın yoğunluğu dikkat çekti.

İzmir'de Fransız Kültür Merkezi büyük toplantı salonununda gerçekleştirilen paneli katılımcılardan bir bölümü ayakta izledi. İzmir'de Hayko Bağdat ve Kemal Gökhan Gürses'in konuştuğu panel, Av. Hilal Küey'in moderatörlüğünde gerçekleşti. Yapılan konuşmalarda şu görüşler dile getirildi:

"Hrant'ı 200 bin kişi taşıdı. Ermeni kelimesi Türkler tarafından hep küfür olarak görülmüştü. O gün 200 bin kişi sadece bir Ermeni'yi taşımamıştı aslında, taşıdıkları kendi vicdanlarıydı" şeklinde konuşan Kemal Gökhan Gürses, yargılanma sürecine ilişkin şunları söyledi:
"Yargılamanın 4 yıldır hiçbir adalet getirdiği yok. Ben adaletin insanların vicdanında oluşabileceği inancındayım..."

Hayko Bağdat ise; "Aslında Hrant davasıyla ilgili konuşmaya hiç gerek yok! 4 yıldır ortada adalet yok. Tepeden tırnağa herkes suçlu" vurgusunu yaptı. Egemen ideolojiyi sorgulamak gerektiğine değinen Bağdat, "Yüzyıllardır bu topraklar için medeniyetin beşiği denildi, halkların kardeşçe yaşadığı topraklar denildi. 100 yıldan bugüne bir yoklama yaparsak birçok eksik çıkacak. Ne Ermeniler, ne Süryaniler, ne Yahudiler, ne Rumlar kaldı. Kalanları da 6-7 Eylül'le, Varlık vergisiyle, zorunlu göçlerle yerlerinden ettiler" dedi.

Panel, konuşmacıların ardından salondaki katılımcıların soruları ve görüşleriyle devam etti. ,Hrant Dink için19 Ocak günü Saat: 17.30'da Konak YKM önünden eski Sümerbank önünde bir yürüyüş düzenlenerek etkinliklere devam edilecek.

İSTANBUL FORUMUNDA KİM NE DEDİ?

Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De girişimi tarafından İstanbul Taxim Hill Otel'de gerçekleşen forumda şu görüşler dile getirildi:

» Ali Bayramoğlu: Hrant ölümünden sonra çok büyük bir kitlenin arkadaşı oldu. Bu çok sık olan bir şey değildir. Bu deneyimi hep beraber yaşadık. Başka kuşaklara da bu deneyimi aktarabiliriz. 19 Ocak'tan 20 Ocak'a bu toplumda bir şeyler değişti. Birbirinden farklı pek çok eğilim cenaze ve dava sürecinde beraber hareket etti. Davanın nasıl sonuçlanacağı bunu değiştiremez ve hep beraber şeffaflaşma, demokratikleşme adına mücadelemize devam ederiz yine de ilk hedefimiz Hrant davasıdır.

» Büşra Ersanlı: Hrant'ın sokak ortasında öldürülmesinin arkasında resmi bir düşmanlık vardır. Ayrımcılığın her türlüsüyle mücadele eden, herkes için adaleti savunan birine tahammül edemediler, onu vurdular. Düşmanlık devşirenler, yok etmenin çürük kapısına asılanlar hâlâ devam ediyor, AKP de buna karşı etkin bir tedbir almıyor. Ancak bu düşmanlık öğretisine karşı sabrı taşanlar bugün Hrant'ın arkasından yürüyenlerdir.

» Doğan Tarkan: 19 Ocak bu ülkenin tarihinde dönüm noktası, bilinç sıçramasıdır. Hrant'ın arkasından yürüyen büyük kalabalık bu ülkede Ermeni sorunu olduğunu biliyordu. Bu insanlar kaybolmadı ve tepki göstermeye, gelişmelere müdahale etmeye hazırdır. 19 Ocak'ta hep beraber politik bir tepki gösterdik. Rakel Dink'in konuşmasıyla insani bir boyut kazandık. Bizim gücümüz bu ikisinin birleşmesinden kaynaklıdır.

» Ferhat Kentel: Hrant'ı öldürdüklerinde mutlaka birilerinin bir hesapları vardı ancak beklenmedik bir şey oldu. Bu yaralı toplum Hrant'ı sahiplendi. Hrant başka bir dil yaratmıştı, bizim en önemli kazancımız bu dildir. Bu dava hiç sonuçlanmayabilir, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin içinden hiçbir şey çıkmayabilir. Ancak bu dilin ortada olması bu toplumun iyileşme sürecinin işaretidir.

» Fethiye Çetin: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçları Hrant'ın davasına, dosyalarına bakarak bir karar verdiler. Baktıkları dosyalar Türkiye'deki mahkemenin aynı dosyalarıdır, Hrant'ın yazılarıdır ancak varılan sonuç şu olmuştur; Hrant Dink 1915'i değerlendirirken soykırımdır demesini cezalandırmak için yazdıklarından bağımsız olarak cezalandırılmış ve Türklüğü aşağılamaktan hüküm giymiştir. Bu zihniyet cinayet sonrasındaki mahkeme sürecinde de devam etmektedir. 4 yıldır sayıları 100'e yaklaşan dava klasörlerinde tanıklar var, kanıtlar var ancak bunu soruşturacak siyasi iradeden yoksunuz.

» Halil Berktay: Cinayetten, canilerden, davadan söz etmek istemiyorum sadece Hrant'ın evrenselliğinden konuşmak istiyorum. Hrant öldüğünde Türkiyeli bir Ermeni gazeteci öldürüldü diye çok şey yazıldı. Ancak Hrant hem Türk hem Ermeni olmayı başarabilen bir Anadolulu'ydu, bir melezdi. Her durumda aykırı ve muhalif olmayı başarabilen, iktidarın ve çoğunluğun tersine gidebilen, özlenen bir aydın tipinin örneğiydi.

» Hilal Kaplan: Benim siyasi özne olarak ortaya çıkışımda birinci mesele başörtüsü ise ikincisi de Hrant'ın öldürülmesi olmuştur. Ben Hrant'ın arkasından yas tutmak için mücadele etmek zorundayım. İlk olarak "sana mı kaldı" diyen zihniyetle ve ikinci olarak da "falancayı sahiplenmiş miydin" diyenlere karşı bu mücadele. Ancak bu eleştirilerden güçlenerek çıkıyorum çünkü Hrant da böyle davranırdı, buna inanıyorum.

» Necmiye Alpay: Hrant'a yapılan en büyük hakaret türk düşmalığı yakıştırmasıdır. Benim Hrant'tan öğrendiğim gerçeklerin gizlenmemesi meselesidir. Devletin bu topluma yaptığı en büyük kötülük budur. Yıllardır 1915'i gizleyenler şimdi de Hrant cinayetini gizlemeye çalışıyor, 1915'in devamını bu şekilde getiriyor.

» Oral Çalışlar: Bir basın toplantısı sırasında başbakana "arkadaşım ve meslektaşım Hrant Dink'i devletin öldürdüğüne inanıyorum, bu konuda söyleyebileceğiniz nedir" diye sordum. Başbakan cevap olarak "beni de tehdit ediyorlar" dedi. Ama bugün bir tehdit kalmadığı çok açık, bu cinayet şebekesi artık ortaya çıkarılmalı. Ben de mahkemeden adalet konusunda beklenti içerisinde değilim ancak neresinden yakalarsak oradan devam etmek gerekiyor. Bu konuda bazen korktuğu için çekingen davranan, bazen de bilerek işbirlikçilik yapan siyasi iradeyi zorlamalıyız.

» Oya Baydar: Hrant'ı Hrant yapan onun kalbi, yüreği elinde dolaşan biri olmasıydı ve bu çevresindeki herkese yansırdı. Yüreği hiç kararmamış bir yürekti. Hrant'ın cenazesi bir yüzleşmenin, günah çıkarmanın miladıdır. Cenazeyle Pandora'nın kutusu açıldı ancak çok fazla kötülük de ortaya döküldü.

» Ümit Kıvanç: Hrant'ın Arkadaşları adı altında bir yandan anmaları yapmaya bir yandan da davayı izlemeye çalısıyoruz. Bir noktaya kadar "devlet öldürdü" demek doğru değildir diye düşünüyorduk. Polis, ordu ve yargının hem cinayet sürecinde hem de mahkeme sürecinde varolduğunu görebiliyoruz. Geriye hükümetle meclis kalıyor. Hükümet bu işin başında bu bizim namus meselemizdir dedi, bugün geldiğimiz noktada namus meselesinden anladıkları bu mu diye sormak istiyorum. Artık bu cinayetin faili devlettir ve hükümet de buna dahildir.

» Yasemin İnceoğlu: Hrant yoğun bir nefret kampanyası sonrasında cinayete kurban gitti, bu cinayette medyanın rolünü de unutmamak gerekiyor. Hrant'ı hedef gösteren, nefret nesnesi haline getiren bu medyadır. Gazeteler manipülasyon stratejilerine başvurdu hala dava sürecinde ya yok sayıyor ya da tahrif ediyor. Hala medya cinayetin nasıl işlendiğini tartışıyor, neden işlendiğini ise soran yok.

» Yıldız Önen: İki gün once KCK duruşması için Diyarbakır'daydım. Duruşmanın başında sanıklardan her birinin arka arkaya 'Ez li vir im' demesi orada çok farklı bir anlam ifade ediyordu. Bu basit cümle adeta varlığımızın kanıtı haline geliyor. Aynı şey 'Hepimiz Ermeniyiz' cümlesi için de böyleydi, geçtiğimiz 4 yıl çok fazla şeyi değiştirdi.

» Zeynep Tanbay: Türkiye devleti Ermeni meselesini çözebilmiş olsaydı Hrant bugün aramızda olacaktı. Ancak sorduğumuz sorular yanıtsız bırakıldı, Ufuk Uras'ın verdiği 4 soru önergesi sonuçsuz kaldı. Bugün AKP, bu konuda töhmet altında, öte yandan Kılıçdaroğlu'nun ağzından da Hrant kelimesini henüz duymadık.


Sesonline.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0