'Kasa Derler Adına'

25 Ocak 2010 12:08 / 1926 kez okundu!

 


“Sorma kişinin aslını, sohbetinden belli eder“
Başbakan Erdoğan, açılımlardan açılışlara geçiş yaptığı geçen hafta sonu, hükümetin tekel işçilerinin eylemi ile ilgili yaklaşımını bir kez daha tekrarladı. Elbette hükümetten farklı bir yaklaşım beklemek hayalcilik olurdu. Ancak “ben, halkın bize emanet ettiği kasayı boşalttırmam“ demesinin de ne kadar gerçek olduğunu herhalde en iyi işçiler biliyorlar.

Hükümetin boğulmak korkusu ile açılamadığı artık biliniyor. Bu konudaki ürkekliğinin en başta kendisine zarar getirdiğini de yaşıyor. Yeni bir kapatma davasının açılması için hazırlıkların tamamlandığı basında dillendirilmeye başladı bile. Hal böyle iken işçilerin sorunlarına daha gerçekçi bir yaklaşımın doğruluğu herhalde tartışma götürmez. İç ve dış borçlanmanın her yıl giderek artıyor olması, kasanın nasıl kullanıldığını da tartışılır hale getirmiyor mu? Kasada ne var da işçilere boşalttırmam diyor Başbakan. Kasada zaten bir şey olsa da onu boşaltacaklar kimler, bunu halk bilmiyor mu sanıyor.

Bana öyle geliyor ki, bu sürecin arkasından sendikalar yasasında da değişiklikler gündeme gelecektir.

Erdoğan'ın bu çıkışı bir uzlaşma işareti olarak da algılanabilir. Hükümet masaya oturmadan hamlesini yaparak avantaj sağlamak istiyor da olabilir. Ya uzlaşma sağlanamaz da ve genel grev gündeme gelirse!

Genel grevin amacı ne olacaktır?

Kuşkusuz bir yandan yeni kapatma davasının hazır olduğu fısıldanırken, genel grev hükümeti zorda bırakabilir. Ve belki de davadan önce bir erken seçimi gündemine alabilir. Yani genel grevin amacı eğer özel istihdam bürolarının faaliyetlerine olanak sağlayan yasal düzenlemelerin kaldırılması olacaksa, genel grev amacına ulaşabilir.

“Hedef belirlemeden nişan alamazsınız” diye bir laf vardır bizde. Ne kadar da doğrudur. Bu anlamda işçiler eylemleri ve etrafından oluşan dayanışmanın hedefinin doğru belirlenmesi için sendika yöneticilerine baskı yapmalıdırlar. Yok, olası bir genel grev hükümeti hedef alacaksa, erken seçimi gündeme getirecekse bu hükümetin de istediği bir gelişme de olabilir ki; bunun işçilere pek de faydası olacağını sanmıyorum. Olası bir erken seçimin sonuçlarını şimdiden kestirmek kahinlik olmasa gerekir. En azından gelecek hükümetlerin işçi sorunlarına ne kadar çözüm üretebilecekleri bilinirken. Hangi parti iktidarda olursa olsun Özel İstihdam Bürolarının faaliyetlerini kısıtlayıcı bir girişimde bulunmayacaktır.

Örneğin Almanya da bile sendikaların çok güçlü olmalarına rağmen bu büroların çalışmalarının düzenlenmesini sadece Sol Parti (Die Linke) gündemine almış ve oylarını arttırmıştır. AB ülkelerinde çok yaygın olan bu bürolar çalışma yaşamının gündeminde hep olacaktır. Ama işçiler eylemleri ve etrafında örülen dayanışma ile farklı uygulamaları gerçekleştirebilirler.

Demokratikleşmek ya da tabulara dokunabilmek, kronikleşmiş sorunların çözülmesi için adımlar atmak artık zorunlu olarak ülkenin doğrudan geleceğini ilgilendirdiği için bir devlet politikası olmak durumundadır. Öyledir de zaten. Bu anlamıyla sürecin içine ister istemez sendikalar da dahil olacaktır. Avrupa standartları ya da İLO standartlarını hayat dayatacaktır. Ve nasıl bir değişim olacağını da güçler belirleyecektir. Bu yüzden de çalışanların ama özel olarak işçilerin her zamankinden daha fazla örgütlerine sahip çıkmak, birlik ve dayanışmalarını güçlendirmek gelecekleriyle yakından ilgilidir.

Başbakan, her nedense “halkın kasası“na sahip çıktığı gibi halkın kendisine sahip çıkmıyor. Hani insanın eden bulur diyesi de gelmiyor değil. Halkın malını halka sormadan özelleştirerek satıyorsunuz ama ne hikmetse kasasına sahip çıkıyorsunuz.

Timur Selçuk bestesi söylemek lazım şimdi, iyi gelir:

"Kasa derler adına bir garip kutu,
yüzler, binler, on binler doyurmaz onu,
nerden gelir dersin bu çeşmenin suyu."



Ali Rıza Üleç
25.01.2010 - Almanya

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
26 Ocak 2010 15:05

terzi

Tecrübe konusuyor dostlar, bu yazi burada kalmamali ben üye oldugum gruplara yollayacagim.
Ne diyor Aliriza yoldasim; Genel grev olacaksa hedefi olmali, neymis HedeF ''Özel Isdihdan Bürolari'' na olanak saglayan yasal düzenlemeler. iste bu oniki demektir karavadegil. Ama ismi biraz insani kandiriyor isdihdam yani is yeri bunun o anlama gelmedigini iscilere issizlere anlatmak gerek. insanlarimiz simdi daha cabuk anlayor. 70 li yillarin sonunda DGM (devlet güvenlik Mahkemeleri) kalksin diye kavga veren isci sinifi, MESS( Madeni esya sanayicileri sendikasi)nin toplu sözlesmeleri bölüp isci sinifinin gücünü birlestirmesini kiran taktiklerini nasil yutmayip DGM yi ezdik sira MESS'de diye politik tahlili vardi. isci sinifinin politik partisi yok ancak ona bilinci aktaracak cok genis bir tecrübeli tarih hala yasiyor.
Aliriza arkadasim gibi bunlari aydinliga cikarmak gibi bir ukulaligi göstermek tarihsel misyondur, isci sinifimiz yalniz degildir.
emegine saglik dostum gözlerinden ve sakalinin seyrek yerinden öperim.
sevgiler
terziahmet
26 Ocak 2010 13:35

sultan

ÇOKEL'in Tekel direnişi sürüyor...Kaderde "merhamet"ten öldürülmek de varmış. . Özelleştirilmek mi, kapatılması mı, hangisi gerçek? Binlerce kişinin buz üstündeki dramından? Merhamet-sizsiniz ya da biz ne farkeder...Onlar orada umutlanmadıkça...

Duyarlılık ve Tekel cilere el vermek çok önemli. ÇOKEL olabilmemiz lazım, sizin dediğiniz gibi; "Hükümetin boğulmak korkusu ile açılamadığı artık biliniyor." ÇOKEL Tekel'i açar, bilirsiniz iktidar kalabalıktan korkar!
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.