Barış yolu hepimizin yolu

07 Mart 2013 09:25 / 1860 kez okundu!

 


Uzun sancılı ve zor bir yola girdik. Kuşkusuz ne zorluklar ne de karşılaşılması öngörülebilen sorunlar "Barış"ın gerçekleşebilmesi için engel değil.

Barış yolu yalnız yürünebilecek bir yol değil. Her şeyden önce, savaşın taraflarının bir arada bu yolu yürümek zorunda olmaları, on yıllarca süren savaş koşullarının yarattığı önyargıların da yolluk gibi yolda taşınacağının bilinmesi gerekiyor. Tarafların yanında bir de savaşın mağdurlarının varlığını hatırlarsak zorluğun ciddiyeti anlaşılabilir.

Eğer önyargılarla bu yola giremeyiz gibi bir önkoşulla yola koyulursak yol kazasına uğramak kaçınılmaz olacaktır. Yola çıkarken elelele tuttuşamayabiliriz. Barışın yolunu yan yana yürümek mümkün oysa. Birlikte yol alındıkça, yan yana yüründükçe konuşarak, tartışarak ellerimiz anca birbirlerine değecektir.

Barış öncesi süreci acılarla dolu bir toplum tarihinde, yüzyüze, tarihimizle yüzleşebilme cesaretini gösterebilirsek gözümüz arkada kalmayacaktır.

On binlerce faili meçhulün failleri bulunmadan ya da "Cumartesi Anneleri"nin göz yaşları dinmeden elbette ki barışı kucaklamak mümkün olmayacaktır.

Daha buna benzer onlarca temel soruna hemen yolun başında olmazsa bu yol yürünmez gibi bir anlayış yol arkadaşlığına zarar verecektir.

"Vesayetçi zihniyetle uzlaşmanın izlerini zaman zaman çok açık bir biçimde politikalarına yansıtan bu hükümetten yol arkadaşı nasıl olur?" diye sormak hakkımız elbette var. Ama bu soruya cevap ararken "barışı hükümetin de vazgeçemeyeceği bir süreç olarak hayatın dayattığı" gerçeğini unutmayalım.

Emekçilerin barış sürecindeki çıkarları ile sermayeninkiler elbette aynı değil. Ama yaşam hakkı her kes için vardır. Yaşamak hele de çatışmasız bir ortamda yaşamak her insanın hakkıdır. Çatışmaların durması barış demek değildir kuşkusuz. Barıştan en kestirme ifadeyle ortak beklentilerimiz hayatın normalleşmesidir. Hayatın normalleşmesi, demokratik bir ortamda sınıfların kendi çıkarlarını sahiplenmesi, aynı zamanda da demokratik bir mücadelenin sürmesi ile olanaklıdır. Yani barışın yolu yürünürken demokratikleşmenin de önündeki engellerin teker teker yıkılabilmesinin şartları olgunlaşacaktır.

Yolda yeni bir dil, barışın dili konuştukça üretilecektir. Dilimiz bütün insani yetenek ve güzellikleriyle, birikimleriyle tarihsel mirasıyla, yolu bin bir çiçekle süsleyecek. Birlikte barış türküleri söyleyebileceğiz. Hayali bile ne kadar heyecanlı.

Ve ne kadar insani.

Yine de dengelerden ve güçlerden bahisle emek ve sermaye arasında zaman zaman sertleşebilecek zaman zaman demokratik uzlaşma sürecini içeren bir çıkarlar mücadelesi içinde barış yolunu birlikte yürüyemek zorunda olmalarının altını çizmek istiyorum.

Olası bir ihtimal süreç devletle PKK arasında bir süreç olarak da dayatılabilir. Bu durumda da barış güçleri aynı zamanda da demokrasinin güçleri olmayı başarabilecek örgütlülük ve bilinçte olmalıdırlar.

Sürüp giden davaların hızla vicdanlardaki adalet duygularına yanıt olabilecek bir yargı süreciyle sonuçlandırılması barış umutlarımızı daha da arttıracaktır.

Her şey bütün sınıf farklılıklarına ve önyargılara rağmen ilk adımları birlikte atabilme yeteneğini gösterebilme cesaretimizde saklıdır.

Hiç olmadığımız kadar barışa yakınız. "Demokrasi" ve "Barış" geniş halk yığınlarının bilincinde hiç olmadık kadar umuttur şimdi.

Umut da insandır...

Hepimiz insanız. Barış yolu hepimizin yolu.

Yan yana yürüyebilirsek el ele tutuşmayı da başarabiliriz.

Şimdi "Barış için Omuz Omuza!"



Ali Rıza ÜLEÇ

03.03.2013 - Almanya


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
20 Mart 2013 11:05

Tamer Kavuğudurmaz

Kürt kökenli vatandaşlarımızın istekleri olduğu, yıllardır gereksiz silahlı mücadeleler yaşandığı, bu yüzden binlerce asker ve sivil insan kaybedildiği ve bu soruna bu ülkede yaşayan kimsenin bana ne deme hakkı olmadığı kesindir.Ancak abartıldığı gibi bir durum yoktur. Herkes dilediği yerde dilediğince yaşamakta,insanlar arasında öteki diye bir niteleme müslüman olmayanlara karşı bile bulunmamaktadır. Bu sorunun biran önce çözümlenmesini için çaba gösteren, yazı yazan bir çok insan var ve bunlarında belki çoğunluğu kürt değildir. Nasıl ki Kürt kökenli insanımızın hepsi silahlı mücadeleden yana değilse,Türk insanında da böyle bir ortam ve kavga yı istemeyen, demokrasi ve insan haklarının vazgeçilmez olduğuna inanan bir çoğunluk vardır. Yoksulluk sorununu bütün Türkiye halkı yaşamaktadır.Son zamanlarda barışa yaklaşma çabaları güzel bir gelişmedir. Ancak bu ortamı fırsat bilerek terörü teşvik etmek, olumlu gelişmeleri baltalamak da yanlış olduğu kanaatindeyim.
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.