Türkiye'nin Suriye'de uygulayacağı olası dört senaryo ve sonuçları
03 Haziran 2022 02:12 / 699 kez okundu!
Russian International Affairs Council, Türkiye'nin Suriye'de uygulayabileceği 4 farklı senaryoyu ele almış. Çok iyi bir analiz olmuş. Ayrıca bir Rus düşünce kuruluşu olmasına rağmen bu ortamda Türkiye'nin hedeflerine ulaşması ile ilgili olarak çok yerinde itiraflarda bulunmuşlar. İşte analizin tamamı dostlar, buyrun. 👇
****
TÜRKİYE'NİN SURİYE'DE UYGULAYACAĞI OLASI DÖRT SENARYO VE SONUÇLARI
Türkiye Milli Güvenlik Kurulu (MGK) 26 Mayıs’taki toplantısında, Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için ülkenin “güney sınırlarında” mevcut ve ileriye dönük operasyonlara devam edilmesi gerektiğini duyurdu. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da Suriye topraklarına yönelik yeni bir ‘tampon bölge’ açıklaması yaptı.
Rusya, Türkiye’nin Suriye’deki olası operasyonuna açık bir şekilde karşı çıkmıyor ve Rusya birliklerinin Kuzeydoğu Suriye’deki üslerden çekileceğine dair söylentiler şu ana kadar doğrulanmamış olsa da, Rusya liderliğinin ‘Türkiye’yi anlıyoruz’ açıklamaları, bu seçeneğin mümkün olduğunu gösteriyor.
Ankara; PKK’yı desteklemeleri nedeniyle Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımını engellemeye çalışırken, Atlantik platformunda siyasi bir tartışma düzlemine dönüşen terörle mücadele kampanyasını askeri olarak da tamamlamaya hazır görünüyor.
Bloğun potansiyel üyeleri arasında PKK’nın sponsorlarına baskı uygulamak da dahil olmak üzere böylesi bir “kapsamlı yaklaşım”, Türkiye’nin Suriye’deki SDG/YPG birimlerini desteklemeye devam eden Kuzey Atlantik ittifakından müttefikleriyle zaten karmaşık olan ilişkilerini daha da kötüleştirebilir.
Ancak böyle bir olası sonuca rağmen Ankara’nın stratejik hedefi, İdlib’den Irak sınırına kadar uzanan bir güvenli bölge oluşturmak. Türkiye, hedeflediği bu bölgeyi PKK’nın saldırılarından korumayı başarır ve bunun yanı sıra bir “tampon” bölge oluşturursa Suriye’deki yerinden edilmiş kişiler için güvenli bir sığınak oluşturabilir.
Ankara’nın askeri operasyon kararı ile ilgili dört olası senaryo var.
İlk senaryo: Türkiye ve Suriye Milli Ordusu, Tel Rıfat’a saldırabilir. SDG kontrolündeki bu yerleşim bölgesi, Ankara’nın Zeytin Dalı Harekatı’nı tamamladığı 2018 yılında yeniden şekillendi. Rusya’nın baskısı, 2019 yılındaki askeri harekatta Türkiye’nin o bölgeyi ele geçirmesini engelledi.
Rusya, Esad hükümetinin çıkarları doğrultusunda, Tel Rıfat’ın Halep’i Zeytin Dalı Harekatı bölgesinden ayıran bir “tampon” veya bir tür “güvenlik noktası” olması gerektiği düşüncesiyle hareket etti. Aksi takdirde, Türkiye’nin desteklediği Suriye muhalefet güçleri Halep’e yönelik bir tehdit oluşturacaktı. Ve Halep’in “güvenlik sorunu” Ankara ile Şam arasında doğrudan bir çatışmaya yol açabilirdi.
Ankara ise, Tel Rıfat’ın SDG’nin bir ana üssü olacağına inanıyordu. Sonuç olarak, Tel Rıfat defalarca Türk askerlerine saldırıların yapıldığı noktalardan birisi oldu. Ancak bir üs haline de gelmedi.
Menbiç şehri de, Türkiye tarafından SDG’nin yerleşim bölgesi olabilecek bir başka nokta olarak görülüyor. Menbiç, Tel Rıfat ile bağlantılıdır ve Fırat nehri ile Suriye’nin kuzeyinden ayrılıyor.
Münbiç, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı sırasındaki saldırıların hedefi olmadı. Stratejik açıdan önemli M4 rotası Menbiç’ten geçiyor ve Halep’i Doğu Suriye ile Irak’a kadar birbirine bağlıyor. Türkiye eğer Menbiç geçişlerinin kontrolünü eline geçirirse, M4 üzerinden iletişimi kesilebilir.
Türkiye; açıkladığı gibi direk olarak Tel Rıfat ve Münbiç yönünde bir operasyon yaparsa, bu Türkiye’nin avantajına olabilir. Çünkü ABD, bu bölgeleri hiçbir zaman “güvenlik şemsiyesi” altına almamıştır. Bu nedenle Ankara sadece bu bölgelere operasyon yaparsa Washington ile olan ilişkilerini çok fazla tırmandırmaz.
İkinci Senaryo: “Barış Pınarı” güvenli bölgesinin doğuya (Irak sınırına kadar) ve batıya (Fırat’a kadar) uzatılması, Türkiye’nin ikinci senaryosudur.
Esasen, bu senaryo Barış Pınarı Harekatı 2.0 olarak adlandırılabilir. Yani Barış Pınarı Harekatı’nın hiçbir zaman tam olarak uygulanmayan temel senaryosunu sürdürecek bir senaryo olur.
Buradaki ana engel, Washington’un bu noktalarda bulundan SDG’li müttefiklerini açıkça destekleyebilecek olmasıdır. Ve kuşkusuz Türkiye ve Suriyeli müttefikleri, ABD ile doğrudan karşı karşıya kalabilirler. Mevcut durumda Ankara’nın böyle bir senaryo için ABD ile bir takım anlaşmalar yapması pek olası görünmüyor.
Üçüncü Senaryo: Bu senaryo en radikal olanıdır. Türkiye ve müttefiklerinin Tel Rıfat ve Münbiç’e girmesi, hemen ardından ise Barış Pınarı Harekatı bölgesinden doğuya ve batıya doğru ilerlemesini öngörüyor.
Bu senaryoda hedef, İdlib’den Irak sınırına kadar uzanan bir güvenli bölge oluşturmak. Bu durumda Ankara, hem Washington’un hem de Moskova’nın direnişini aşmak zorunda kalacaktır.
Dördüncü Senaryo: Bu senaryo ise aşağı yukarı ilk iki senaryo ile uyumludur.
Bu senaryo da Türk askerleri, Barış Pınarı Harekatı ile Fırat Kalkanı Harekatı alanlarını birbirine bağlamak için Ayn-ül Arab’a (Kobani) saldırır ve hemen ardından Ayn-el-Arab çevresine ve Münbiç’e eşzamanlı bir ilerleme sağlayarak alanı birleştirebilir. Bu da göz ardı edilemeyecek bir seçenektir.
En azından bu senaryo, Suriye’nin kuzeydoğusundaki ABD’nin güvenli bölgesini etkilemeyecek ve Washington’un doğrudan karşı koymasının pek beklenmediği alanlarda uygulanacaktır.
Sonuç
Türkiye’nin operasyon yapması durumunda, Türkiye ile olası bir çatışma Moskova için çok maliyetli olacaktır. Fakat Türkiye’nin planları eğer doğrudan Şam yönetimini etkilerse, o zaman Ankara’nın Rusya’nın zararına olacak yaklaşımlarını değiştirmesi gerekebilir.
Ancak Rusya’nın Ukrayna’daki durumu göz önüne alındığında, Türkiye önündeki Moskova ve Şam engellerine rağmen Suriye’deki hedeflerine ulaşabilir. Türkiye’nin askeri potansiyeli de buna izin veriyor.
Türkiye’nin yeni bir askeri operasyon başlatması durumunda, Ukrayna kriziyle meşgul olan Rusya’nın tercih yapması ve oyundan çekilmesi gerekebilir. Bu nedenle Rusya’nın Türkiye ile “kırmızı çizgilerini” çizmesi yerinde olacaktır. Bu da ilk olarak, M4 karayolu ile ilgili istek olacaktır.
Herhangi bir Türk askeri harekatı bu “kırmızı çizgiyi” (M4 rotasını) geçmemeli ve bu rota üzerinden iletişimi tehlikeye atmamalıdır. Çünkü burası Suriye’yi batı-doğu ekseninde bütünleştirdiği için Şam için stratejik olarak çok önemlidir. Ankara’nın İdlib’de M4 şartlarına uymadan askeri operasyon yapması, Rusya’nın Suriye müttefiki nezdinde büyük itibar kayıplarına mal olabilir.
ABD de benzer şekilde SDG’yi desteklediği ve onları Amerika’nın yakın müttefiki olarak adlandırdığı için benzer kayıplara uğrayabilir.
ABD Afganistan’dan “kaçtıktan” sonra bu tür bir başka olay daha yaşarsa, bu ABD’nin Ortadoğulu müttefiklerinin Amerika’ya olan güvenini tamamen kaybetmesiyle sonuçlanacaktır
Adem KILIÇ
Russian International Affairs Council’de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.