‘Küçük Meclis’in ‘büyük’ gündemi: Çam’dan 'anadil' çıkışı!

01 Mart 2013 21:39  

 

‘Küçük Meclis’in ‘büyük’ gündemi: Çam’dan 'anadil' çıkışı!

‘İzmir barışı istemiyor’ algısını ortadan kaldırma adına Başkan Kocaoğlu’na yapılan davetle gündeme gelen İzmir Küçük Millet Meclisi tartışmaların ardından ilk toplantısını yaptı. Toplantıya CHP İzmir Milletvekili Musa Çam’ın ‘barış süreci’ ve ‘anadilde eğitim’ hakkındaki çarpıcı açıklamaları damga vurdu.

Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ – ‘İzmir barışı istemiyor’ algısını ortadan kaldırmak için yaptığı çağrı ile gündeme gelen “Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir İzmir’e gelsin, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da Diyarbakır’a gitsin” önerisi getiren İzmir Küçük Milet Meclisleri (İKMM) toplantısı tartışmaların ardından yeniden gerçekleşti.

Konak Belediyesi Alsancak Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıya CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Sanatçı-Aktivist Şanar Yurdatapan, İzmir Temsilcisi Pervin Mısırlıoğlu, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, parti temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı. Toplantıda konuşan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Başkanı Arif Ali Cangı, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in İzmir’e gelmeyi düşündüğünü fakat Aziz Kocaoğlu’nun davet etmediği için katılmama kararı aldığını söyledi. Toplantıya daha önce katılacağı açıklanan AK Parti İzmir Milletvekili Rıfat Sait de sağlık sorunlarını gerekçe göstererek gelmedi.

AKAN KAN DURMALIDIR
“Barış Sürecinde Sivil Toplumun Etkisi” konulu düzenlenen toplantıda konuşan CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olan barışın artık gelmesi gerektiğini söyledi. Çam, “1984 yılından bu yana çok büyük acılar yaşıyoruz. Anneler babalar gözyaşı döküyor. Dünya’da bitmeyen savaş yok. Mutlaka barış masasında bu süreçler sonlandırılıyor. Çok dramatik olaylar yaşandı. Şemdinli Olayları olduğunda o bölgeye gittim. Duvarın üzerinde iki kardeş oturuyor. Birisi ‘benim oğlum asker’ dedi. Diğeri de ‘benimki dağa cıktı’ cevabını verdi. Hiç şüphesiz ki ikisinden birisinin cenazesi gelecek. İnsan olarak baktığınızda buna yürekler dayanmaz. Buna son verilmesi lazım. Bunun yolu ülkede barış kardeşlikten yana olmaktan geçer. Bir şey olduğumuzda, olumsuz durum yaşandığında ‘hassasiyetlerimiz var’ deniliyor. Bu olunca da adam öldürmek meşru oluyor. Hrant Dink cinayetinde çocuktan katil yaratıldı. Çözüm yollarında farklı düşünebiliriz. Farklı nüanslar alabilir ama hep birlikte hareket etmeliyiz. Akan kan durmalıdır. Bedel ödemeye daha tahammülümüz yok” dedi.

ÖRNEK VERDİ… “DIŞLAMAYALIM” DEDİ
Parti olarak sürecin çözümüne yönelik önerilerinin olduğunu da anlatan Milletvekili Musa Çam, “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açık bir şekilde söylüyor. Bizim hazırladığımız Kürt raporu var. Çaba gösteriyoruz. Sorun siyasi malzeme olmaktan çıkartılmalıdır. Oslo görüşmeleri seçim öncesinde gündeme getirildi. Orada ‘bu süreci kendimize yazalım, sonrasına bakalım’ dediler. Olayların kısa, menfaatçi olmaması gerekiyor. Siyasi hesaplarla iş yaparsak çıkmaz sokağa gireriz. Geçen gün Urla’daydım. Oradan Seferihisar’a geçerken adamın birisi el kaldırdı. Durdurdum, aldım. Bana ‘abi param yok, taş ustasıyım, yevmiyemi istediğim gibi vermediler’ dedi. Urla-Seferihisar arasında böyle gidip geldiğini söyledi. Ben de aksanından yola çıkarak nereli olduğunu sordum. Sonra bana ‘beni arabadan mı indireceksin’ dedi. Bana yaşadığı süreci anlattı. Bir vatandaşımız onu aynen arabaya almış ve nereli olduğunu duyunca araçtan indirmiş. Bizim bu sorunları halletmemiz gerekiyor. Doğduğumuz yeri seçemiyoruz. Bu süreç açık, net parlamentoda ortaya konulmalıdır. Barış yaşatır, sevgi ise öldürür” diye konuştu.

ANADİLDE EĞİTİM BENİ RAHATSIZ ETMEZ!
Soru cevap bölümünde de konuşan Çam, “30 yıldır süren bir konuyu bir anda bitiremezsiniz. Silahların susması gerekiyor. Savaşı sürdüren taraflarla iktidar muhakkak süreci götürecek ama muhalefetin de bilgilenmesi gerekiyor. Bu süreç doğru bir süreç… Biz, birlikte çalışmak istiyoruz. Kapalı kapılar ardından iş yapılmasın. Önümüzdeki sürecin, atılacak adımların sonuç alınacak duruma geleceğini düşünüyorum” dedi. Çam ayrıca partinin ana dil politikası ile ilgili de, “Dünya’da 7 bin dil var. Bu diller kullanılmayınca bine kadar düştü. Anadil çok önemli bir konu... Anadilde eğitim ile anadili öğrenmek farklıdır. Bu topraklarda ‘ben Azeri’yim, Çerkez’im, Laz’ım’ diyenler var. İnsanlar ana dillerini öğrenmelidir. Kürtlerin ana dilini öğrenmesi için her türlü imkanın sağlanması gerekiyor. Ana dilde eğitim konusu beni kişisel olarak rahatsız etmez. Tek dilde eğitimden çift dil ile eğitim konusuna geçişi sıkıntı yaratabilir. Parti olarak böyle bir hazırlığımız yok. Anadilde eğitim konusunda partimizin politikası zaten belli. Anadil Türkçe’dir. Bu revize edilebilir mi? Tabi ki… En güzel ağıtlar, şiirler ana dilde yapılır. Kürt bir annenin Türkçe ağlaması, Türk annenin de Kürtçe ağlaması mümkün değildir. Partimizin bu konuda fikirleri var. Benim çıkıp aykırı konuşmam söz konusu değil eğitim konusunda tüm engeller kaldırılmalıdır. Üniversitelerde eğitimler verilmelidir. Biz Hakikatler Komisyonu’nun kurulmasını önerdiğimizde iktidar kabul etmedi. Belki kurulsaydı insanlar hayatını kaybetmeyecekti. İktidar ‘parmak sayısı bende fazla, ne dersem o olur, diğerleri de biat eder’ anlayışı içinde hareket etti. Anadilde savunma konusu da TBMM’den geçti. Bizim itirazımız yoktu. Ben Pınar Selek’in davasına katıldım. Sanık ‘Kürtçe savunma yapmak istiyorum’ dedi. Biz o duruma destek verdik. Ardından getirilen maddelere çekincemizi koyduk” ifadelerini kullandı.

BAYDEMİR, KOCAOĞLU YÜZÜNDEN GELMEDİ
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eşbaşkanı Arif Ali Cangı, birlikte yaşamın ön plana çıkartılması gerektiğini söyledi. Cangı, “Karadeniz’de olan olaylar olumsuz örnekler. Bizim bunların önüne geçmemiz gerekiyor. Bu girişimler son derece önemlidir. Parti olarak bu süreci destekleme kararı aldık. İzmir-Diyarbakır ve İstanbul’un barış için el ele verilmesi İzmir’den başlayacaktı. Diyarbakır’dan olumlu cevap geldi. Aziz Kocaoğlu ise cevap vermedi. Baydemir’in İzmir’e gelmemesinin sebebi ise Kocaoğlu’nun davet yapmamasıdır. Barıştan daha önemli ne olabilir. Verilecek destek İzmir’deki algının ortadan kalkmasına neden olacaktı. Süreç eksik ilerliyor” dedi.

AVUKATI CEVAP VERDİ
Cangı’nın söylemlerinin ardından Başkan Kocaoğlu’nun avukatı Nilay Kökkılınç ‘cevap hakkı’ olduğu gerekçesiyle açıklama yapmak istedi. Oturum Başkanı Yurdatapan’ın izin vermemesi, soru sorabileceğini söylemesi üzerine Kökkılınç, “Belediye başkanlarının gelemiyor olması barışa karşı oldukları anlamına gelmiyor. Belediyelerin görevleri hizmet üretmektir. Belediyeler ve başkanlar bu tür toplantılara katılmayabilirler” dedi. Cangı’ya yanıtlaması için soru soran Kökkılınç, “Belediye başkanlarının bu sürece nasıl bir katkısı olabilir? Konunun siyaset üstü olarak ele alınması lazım” ifadesini kullandı.

BARIŞI SİYASİLERE BIRAKMAYALIM
Anadolu Birliği Derneği Başkanı Koç Ali Al, “Ülkede kan akıyor, analar ağlıyor, yüreklen dağlanıyor. Küçük yaşlarda İzmir’e geldim. Kardeşlerim var. Kardeşimin birinin çoğu asker iken şehit oldu. Diğer kardeşimin çocuğu da dağda öldü. Ben hangisine ağlayıp, üzüleceğimi kestiremiyorum. Benim tek kırmızıçizgim var. O da al bayraktır. Paramız gidiyor, analarımızın gözyaşı, çocuklarımız gidiyor. Savaş, kavga neden? Bunun çözüm yeri bana göre siyasi iradedir. Biz burada konuşursak bizim sesimizi dinliyorlar ama beş yıl boyunca yerel yönetim seçimleri var girilmedik yer, çalınmadık kapı kalmayacak. Ben ne bakanlar gördüm, milletvekilleri tanıdım. Sokaklarda gezdiklerinde kimse bakmıyor. Bizim derneklerimiz tanınıyor. STK’ların çalışmaları görülüyor. Ben paralarım, ailem olmasın istiyorum. Tek istediğim anaların gözyaşı olmasın. Barış sürecini hep birlikte değerlendirelim. Barış sürecini siyasilere bırakmayalım. Bu ülkeyi kimse bölemez. Zaten Kürtler yüzde 97 ‘biz bölünmek istemiyoruz’ diyor. Bu ülkeyi siyasiler bölüyor kardeşim. Türklerle, Kürtlerin kardeş olmadığını söylersek Atatürk’ün gösterdiği hedefin dışına çıkarız. Onu inkar ederiz” dedi.

PARLAMENTODA GENİŞ TEMSİL İSTİYORUZ
Küçük Millet Meclisi’nin Diyarbakır Temsilcisi Eyüphan Kaya ülkenin içinde bulunduğu durumun kötü olduğunu söyledi. Kaya, “Bizim kanaatimiz Diyarbakır’dan bu barış sürecini muhasebe ile yürütmek çok zor. Tarih ve geçmişi çok kirli. Bir yeni sayfa açmak gerekiyor. Doğu’da yaşanan sıkıntıları Batı, medya üzerinden görüyor. Bu doğru değil. Ciddi sorunlar yaşanıyor. Benim içimde insanlık sevgisi var. Maalesef ülkemizde fobi olarak dile getirilen Kürt sorunu meselesi var. Kürt sorununu müzakere etmektense komisyon kurulsun ‘ne istiyorsun’ denilsin. İstediğimiz aslında 6-7 madde var. Biz sıkıntılarımızı dile getirerek moralinizi bölmek istemiyorum. Barış sürecinde ne yapabiliriz bunun mücadelesini vermemiz gerekiyor. Devletler, militarist güçleri de arkasına alarak huzuru kaçırıyorlar. Mümkün olduğu kadar insanları silahsızlandırmak olmalıdır. Sorunların çözümü budur. Devlet erbabı askeri yatırımlar yapıyorlar. Bu süreçten çok umutluyum. Şu şöyle dedi, bu böyle dedi demek sürece barış katmaz. Ezberi bozmamız gerekiyor. CHP’li kardeşlerimiz ideolojik. Biz ideolojik devlet istemiyoruz. Sorunların çözümünü dile getirmek için sonsuz özgürlükçü parlamento istiyoruz. Biz ayrıca Kürtçe eğitim veren okullar istiyoruz. Burada rahatsız edecek bir durum yok” dedi.

ÖNEMLİ OLAN İNSAN HAKKI
MAZLUMDER İzmir Şube Başkanı Jülide Tunakan da konuşmasında ülkede bir savaş olduğunu, bir tarafta olmadıklarını ve bitmesini istediklerini dile getirdi. Tunakan, “Köy yakmaların başladığı zamanda derneğimiz bölgeye giden STK’ydı. Biz insanların öldürülmesini istemiyoruz. Toplum olarak sürecin desteklenmesini arzu ediyoruz. Hiçbir taraftan, hiçbir anne ağlamamalıdır. Hiçbir eve 20 yaşında genç cenazesi gitmesin. Benim paydamda insan insandır, Dili, dini, kökeni ve ırkı beni ilgilendirmez. Demokratik, özgür ve eşit ülkede yaşamak istiyoruz. Çeşitli sözler söylendi, konuşuldu. Siyasilerden rica ediyorum. İzmir olarak el ele verelim. Kimliklerimizi dışarı koyalım. Barışçıl aktivistler olarak sesimizi duyuralım” dedi.

KİMSE KÜRTLERİ DIŞLAMIYOR
Sancak Kosova Rumeli Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Ok ise, “Ben göçmenim. Türkçemizi kaybettik. Buraya geldiğimde öğrendim. Ben, Türkiye’nin tüm görevlilerine teşekkür ediyorum. Biz ‘birinci sınıf vatandaş’ olarak tercih edildik. Bize ‘sen göçmensin’ diyen olmadı. Kürt aydınları kendileri çıkıp anlatsınlar. Kendilerini kullandırmasınlar. Türk bayrağı altında faaliyet göstersinler. Kimse ‘sen Kürtsün milletvekili olamazsın’ demiyor ki. Barışı sağlamak için muhakkak fedakarlık yapılması lazım. Kürt kardeşlerimiz kullanılmasın. En çok bu işin ceremesini çeken vatandaşlarımız bunlar. Bütün haklara sahipsin. Bizim düşmanlarımız birbirimize girmemize neden oluyor” diye konuştu.

AMAÇ TÜRKİYE’Yİ BÜYÜTMEK
Balkan-Anadolu Derneği Başkanı Ender Öztürk de konuşmasında derneğin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Şanlı Urfa’da ‘Balkan Gecesi’ yaptıklarını anlatan Öztürk, önümüzdeki haftalarda Diyarbakır’a gideceklerini söyledi. Biz derneğimizi iki başkanlı hale getirdik. Bu ülkede kan akmasın istiyoruz. Kürt ana baba, Arnavut ana baba bizim seçtiğimiz bir durum değildir. Bizim aramızda dostluk ve kardeşlikten başka hiçbir şey yok. En önemli amacımız daha güçlü bir Türkiye’dir” dedi.

OLMADI
Gündeme gelen ve tartışmalara neden olan teklifin gerçekleşmediğini ifade eden Şanar Yurdatapan da konuşmasında, “İzmir’den Diyarbakır’a, Diyarbakır’dan İzmir’e ziyaretler olacak ardından da iki taraf İstanbul’a gidecekti. Önceki süreç olamadı. Bir dahaki sefere olur inşallah. Diyarbakır’dan İzmir’e isimler geldiklerinde onların durumunu dinleyeceğiz. Buradan gidenler de İzmir’in duyarlılıklarını anlatacaklar. İkisi de daha sonra İstanbul’a gidecek. Belediye başkanlarına çağrı olduğunda ‘İzmir barışa karşı değil ki’ deniliyor” ifadelerini kullandı.

01.03.2013

Son Güncelleme Tarihi: 01 Mart 2013 22:34

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0