Her kadın anne olabilir mi? Bağlanma kuramı ve Bediüzzaman
26 Nisan 2012 11:21 / 1903 kez okundu!
''Anne kalbi çocuğun okuludur.'' H. W. BEECHER
Meşgul ve işgüzar kadınların evliliklerinde en büyük problemlerden biridir çocuğa bakma meselesi. Kadın çalışmak istemekte kocası ise istememektedir.
Kadın ne zaman bir annedir? İşte bu soru cevaplanmayı beklemektedir. Bu hususta aile okulu veya evlilik okulları ve kurslarının olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu ve artması gerektiğini düşünüyorum.
Sosyalleşme, cins-i latif'i cins-i kesif'e dönüştürmekte gitgide. Bilhassa batı şehirlerimizde oldukça sosyal ve girişken ve aktif sivil organizasyonlarda sürekli koşturan ve rol alan kadınlar, evlendikten sonra çok ciddi adaptasyon problemi ile karşı karşıya kalıyorlar.
Anne olamamış kadınları, çocuğu olup da nasıl bakacağını bilemeyenlerden tutun, çocukları olup 3-4 yaşından itibaren kreşlere verenlere kadar geniş yelpazede ele almak gerektiğini düşünüyorum.
Eğer bir anne veya babanın küçük çocuklarını kreşlere verip rahat etme duygu düşüncesi var ise geleceğe yönelik çok büyük yanlışlıklara imza atmışlar demektir.
Kreşleri tasnif edersek "müsbet kreşlerde de bu sorun olur mu" diye bir soruya karşılık, müsbet manada manevi değerlere de önem veren özel kreşlerdeki sorunun, fıtri olarak çocuk-anne ilişkisini zedeleyebilme riski açısından ele alınması gerekiyor. Nitekim çok enteresan bir şekilde Said Nursi bu hususta şu hakikati ifade eder: '' Evet, insanın en birinci üstadı ve te'sirli muallimi onun vâlidesidir. Bu münasebetle ben kendi şahsımdan kat'î ve daima hissettiğim bu mânayı beyan ediyorum.'' der.
Cümle içerisinde geçen 'tesirli muallim' ifadesi alâlade bir tabir değildir. Muallim nasıl tesirli olur? Hal ve söylemlerinde samimi ise ve onları yaşıyorsa tesirli olacaktır. Fıtrat dini İslamiyet açısından fıtri ve hakiki manada tesiri, anne verebilir.
En tesirli muallimin anne olduğuna dair psikolojide bağlanma kuramı çerçevesinde bu konuyu ele alan uzmanlar genel olarak şunu söylemekteler: ''Bağlanma Kuramı'na göre, çocuk bebeklikten itibaren annesi ile yaşadığı deneyimleri ve onunla geliştirdiği ilişkisini ilerleyen yaşlarda her türle yakın ilişkisinde model olarak kullanır; kişinin benlik modeli ile başkaları modeli bu sayede gelişir. Benlik modeli, kişinin ne ölçüde kendini sevgiye layık, değerli bir birey olarak gördüğüdür. Başkaları modeli ise kişinin diğer insanları ne ölçüde güvenilir, ilgi ve sevgi sunmaya hazır bireyler olarak algıladığıdır. Bebekliklerinde annelerine her ihtiyaç duyduklarında gecikmeden annelerinden ilgi gören ve bu sayede güvenli bağlanan bireyler, olumlu birer benlik ve başkaları modeli geliştirirler. Duygu ve düşüncelerini başkalarına açmaktan, ihtiyaçlarını ifade etmekten çekinmezler, kolaylıkla yakın ilişkiler kurabilirler.'' (*)
Yukarıdaki ifadeler ışığında Bediüzzaman'ın Hanımlar Rehberi adlı risaleciğinde yaptığı uyarı ve tespit konunun ehemmiyetini göstermektedir: ''Ben bu seksen sene ömrümde seksen bin zatlardan ders aldığım halde kasem ediyorum ki: En esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum vâlidemden aldığım telkinat ve mânevi derslerdir ki; o dersler fıtratımda, âdetâ maddi vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini, aynen görüyorum. Demek bir yaşındaki fıtratıma ve ruhuma, merhum vâlidemin ders ve telkinatını şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.''
İslam'ın maalesef günlük sağ ve sol siyasal kirli söylemlerde malzeme olarak kullanmaktan arındırılıp derinlemesine sosyal toplumun hücresi diyeceğimiz aile ve ailede olmazsa olmaz terbiye ve terbiyenin kim tarafından nasıl yapılacağı hususlarında araştırmalara konu edilmesi elzem olup gün geçtikçe vakit kaybettiğimiz ve ileride çok problemlerle karşılaşacağımız bir husustur. Bu hususu muhafazakar altyapılı kreşlerin bilhassa çok iyi değerlendirmesi gerekiyor.
Salih SEVGİCAN
25.04.2012, Finlandiya
Son Güncelleme Tarihi: 30 Nisan 2012 13:03
