'Bu asker gidecek, geri gelecek' - Yıldıray Oğur

21 Ağustos 2009 00:27 / 2056 kez okundu!

 


"Memet daha çok küçüksün Memet / Bilemiyorsun tabii neden bu sonsuz nöbet / O kadar vaktin de olmadı zaten / Ama sen ümit etmeye devam et"

***
Gece yarısı evimin önündeki caddeden korna sesleri ve bağırış sesleri duyuluyor.

Yine asker uğurlama mevsimi gelmiş. 89/3 celp dönemiymiş. Yani 1989’da doğan çocuklar askere gidiyor bu yıl.

31 yaşındayım ama 1989 yılını bayağı iyi hatırlıyorum. SHP, belediye seçimlerinde üç büyük şehri almıştı. Dedem ve babam partidaşları Bedrettin Dalan’ın İstanbul’u kaybetmesine birkaç yıl inanamamıştı. O yıl Eurovision’a Türkiye Bana Bana ile katılmıştı. Timur Selçuk’un orkestrayı yönetirkenki görüntüsü hafızamda çok taze. 1989 doğumlu kuzenlerim var. Bebeklikleri, çocuklukları geliyor gözüme. Okula başlamalarına bile şaşırmıştım. Şimdi onların yaşıtları askere gidiyor.

Yolun kenarına iniyorum.

Arabalardan sarkmış çocuklar, camlardan fırlamış kızlar, üzerinde bayraklar olan minibüslerin açık kapılarından bağıran genç çocuklar.

Trafiği durduruyorlar. Yolun ortasında arabalardan iniyorlar. Askere gidecek arkadaşlarını havalara zıplatıp tekrar biniyorlar.

Bazıları bayraktan kafasına bandana yapmış. Bir arabanın plakasına o fırlama “Vatan bize kızlar size emanet” çıkarması yapıştırılmış. Birkaç arabada üç hilalli bayrak var. Bozkurt işareti yapanların sayısına bakınca MHP’yi tek-parti iktidarı zannedebilirsiniz. Ama biraz sonra bozkurt işaretinin siyasi bir şey olmaktan öte bu delikanlılık gösterisinin bir parçası olduğunu anlıyorsunuz.

Bir konvoy Harem’e doğru kayboluyor. Arkadan bir uğultuyla kalabalık bir konvoy daha yaklaşıyor. Slogan sesleri boş caddeyi inletiyor. Gazetecilik güdüsüyle “Kürt açılımına bir tepki var mı” merak edip, ne diye bağırdıklarına dikkat kesiliyorum.

Ortalığı birbirine katan korna sesleri, çığlıklar her türlü milliyetçi slogan için müsait. Arabalardan sarkan gençlerin ruh halleri her türlü intikam yeminini, kelle alma edebiyatını kaldırır.

Ama kendinden geçip delirmiş gibi bağıran, bayraklı, bozkurt selamlı o gencecik erkekler ve kızların hiçbir şey umurunda değil.

Hançerelerini yırtarcasına bağırıyorlar.

Duyduğum ses içimi ürpertiyor, tüylerim diken diken oluyor.

“Bu asker gidecek, geri gelecek.”

Arabadan, fönlü ve jöleli saçları son gecesini yaşayan, zayıf kollarına gümüş zincirler takmış, düşük belli pantolonun arkasından boxerı görünen, converseli bir tıfıl delikanlıyı çıkarıyorlar. Omuzlarına alıyor ve hep birlikte tempoyla yine bağırıyorlar:

“Bu asker gidecek, geri gelecek.”

Herkes çok eğleniyor. Şaşkın küçük asker mahcup, bu temenniden memnun.

Hayatın akışı içinde kaybolup gidiyor bu ağır kelimelerin anlamı.

Buz kesmiş ben mi sadece farkındayım?

Rutinleşmiş bir savaşın temennisi bu. O çocuk gerçekten de geri gelemeyebilir.

Bu kez arabaların içinden akraba kızların sesi çıkıyor: “Bu asker gidecek, geri gelecek.”

O 1989 doğumlu gençler, o kızlar o çocuklar da çıplak gerçeğin farkında:

Biz bir savaştayız. Askere giden geri dönmeyebilir. Ve bu artık çok sıradan bir memleket hakikati.

Az önce asfaltın ortasında kolbastı oynadıkları arkadaşlarına şehitliği yakıştırmıyorlar. “Git, vatanın için gerekirse canını ver” diyemiyorlar.

Onu uğurladıkları bu son gece, tüm nefretler, siyasi mesajlar, milliyetçi sloganlar, kan ve intikam yeminleri unutuluyor. Avazları çıktığı kadar böyle moral veriyorlar kankalarına, bir memleket hakikatinin farkında olarak:

“Bu asker gidecek, geri gelecek.”

Bu asker gidecek ve tek parça böyle geri gelecek. Yine saçlarını uzatıp fön çektirecek, düşük bel pantolon giyecek, gümüş zincir takacak.

Aklıma sadece son mısrası geliyor Sezen Aksu şarkısının: “Sen anacığını düşün, çok dikkat et!”

Eve dönüyorum. O korna ve “Bu asker gidecek, geri gelecek” sesleri arasında şarkının tamamını dinliyorum:

Memet daha çok küçüksün Memet
Bilemiyorsun tabii neden bu sonsuz nöbet
O kadar vaktin de olmadı zaten
Ama sen ümit etmeye devam et

Memet biz de bilemiyoruz Memet
Böyle mi sürecek bu ilelebet
Değişir mi dünya, döner mi devran
Ama sen ümit etmeye devam et

Öyle karanlık bir kutu ki insan
Kimse hakiki bir cevap veremez sorsan
Söz dediğin insan icadı lisan
Ama sen yine de hep hayattan bahset

Memet bir türlü gitmiyor gözün gözümden
Hiç büyümemişsin, tanıdım çocuk yüzünden
Kan geldi kederden can özümden
Sen anacığını düşün, çok dikkat et!

Memet daha çok küçüksün Memet
İnsan soyu böyle en nihayet
Öteki de sen, beriki de sen
Kendini de, bizi de, dünyayı da affet

Taraf
20.08.2009



 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
22 Ağustos 2009 19:31

hurkus

Tesadüf İsmet Berkan da bugünkü yazısında Sezen Aksu'nun aynı şarkısının sözlerine yer vermiş...

***

Biz de bilemiyoruz Memet, böyle mi sürecek bu ilelebet?

İSMET BERKAN - Radikal -22.08.2009

Sezen Aksu, içinden gelmiş, Başbakan’ın özel kalemine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a iletilmek üzere diyerek bir not bırakmış.
Notun içeriğini herkes biliyor artık, Sezen, doğal olarak ve kendinden beklendiği gibi, Kürt sorunu için yapılacak açılım konusunda kendisinin ve ailesinin desteğini iletmiş.
Dün Başbakan Erdoğan’dan öğrendik, bu not üzerine Başbakan da onu aramış, kısaca konuşmuşlar bu konuda, herhalde Başbakan bu duyarlığı yüzünden Sezen’e teşekkür de etmiş.
Gazetelerimiz, başlıca görevlerinin ‘polemik çıkarmak’ olduğuna inanıyorlar ya, başlamışlar ‘sanat camiası’ndan Sezen Aksu’nun bu yaptığıyla ilgili görüş toplamaya.
Bazı tescilli ağır abiler var, onlar kendilerinden bekleneni yapmış Sezen’i kınamışlar. Başka türlüsü olsa şaşırmak gerekirdi zaten.
Ama bir de bir zamanların demokrasi, insan hakları şampiyonları var, yeni çeşit ‘ağır abi’liğe ve ‘ağır abla’lığa soyunan, onlar buyurmuşlar ki, ‘Daha içeriğini bilmediğimiz bir şeye neden destek verelim.’
Sanırsınız ki hazretler ‘sanatçı’ değil, Dışişleri Bakanlığı’nda görevli müzakereci diplomat. Oysa konuşulan konu, içinde bir dirhem insani duyarlık bulunan herkes için son derece basit bir konu: Çocuklarımız ölmeye devam mı etsin, yoksa bu işe bir çözüm bulmaya mı çalışalım?
Bakın Sezen Aksu’nun bir şarkısının sözlerini yayımlamak istiyorum bugün köşemde, insan olan herkesin bir yerine dokunmasını beklediğim. Şarkının adı ‘Memet’.
***
Memet daha çok küçüksün Memet
Bilemiyorsun tabii neden bu sonsuz nöbet
O kadar vaktin de olmadı zaten
Ama sen ümit etmeye devam et
Memet biz de bilemiyoruz Memet
Böyle mi sürecek bu ilelebet
Değişir mi dünya, döner mi devran
Ama sen ümit etmeye devam et
Öyle karanlık bir kutu ki insan
Kimse hakiki bir cevap veremez sorsan
Söz dediğin insan icadı lisan
Ama sen yine de hep hayattan bahset
Memet bir türlü gitmiyor gözün gözümden
Hiç büyümemişsin, tanıdım çocuk yüzünden
Kan geldi kederden can özümden
Sen anacığını düşün, çok dikkat et!
Memet daha çok küçüksün Memet
İnsan soyu böyle en nihayet
Öteki de sen, beriki de sen
Kendini de, bizi de, dünyayı da affet

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.