İnsan Hakları

10 Aralık 2011 11:35 / 1950 kez okundu!

 


10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, insanlığın bir dönüm noktasıdır. Çünkü, insanlık dünya genelindeki bu savaştan, yani II. Dünya savaşından yeni çıkmıştır. Daha bu savaşın yaraları sarılmamıştır. En az elli milyonun üzerinde ölü, yüz milyonun üzerinde de yaralı bırakmış bir felaket! Bu savaşın maddi bilançosu da trilyonlarca dolara mal olmuştur.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, otuz maddeden oluşmuş bir sözleşmedir. Birleşmiş Milletler'e üye olan ülkelerce imzalanıp kabul edilmiştir. İnsan haklarının hukuki siyasi ve felsefi boyutunu içeriyor. İnsan haklarıyla ilgili uluslararası mahkemeler bile kurulmuştur. Avrupa Konseyi'ne bağlı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi…

Acaba bu sözleşmeyi imzalayan büyük devletler, gerçekten de insan haklarına uydular mı? Uymadıkları bir gerçektir. Eğer uysaydılar Fransa’nın Cezayir rezaleti olmazdı. İngiltere’nin kendi sömürgelerindeki yerlilere zulümleri olmazdı. Yine Amerika’nın Vietnam, Sovyetler Birliği'nin Çekoslovakya, Macaristan ve Afganistan rezaletleri olmazdı! Yine Nato ülkelerinin Libya’da yaptıkları da başka bir rezalettir! Merhum Kaddafi’nin tek suçu Libya’nın zenginliğini Libya halkına dağıtmasıydı. Saddam Hüseyin gibi ülke gelirlerini silahlanmaya yatırmamıştı. Yine Saddam Hüseyin gibi kendi vatandaşlarının üzerine kimyasal silahlarla saldırıp, sivilleri katletmemişti! Eğer, Saddam Kuveyt macerasına girmeseydi bugün iktidardaydı! Belki de Obama ile de iyi ilişkilere girebilirdi.

Birleşmiş Miletler'in aldığı kararlarda veto hakkı olan büyük devletler, kendi koydukları yasalara kendileri uymuyorlar. Kimyasal silahların kullanılması yasak olmasına rağmen, hala kullanılıyor! Saddam’ın Irak’ı,16 Mart 1988’de Halepçe’de kimyasal silahlarla beş binden fazla kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan Kürtleri katletti. Allah için hiç bir batı ülkesi ve sosyalist blok ülkelerinin sesi dahi çıkmadı. Ne zaman ki, iki yıl sonra, Saddam Kuveyt’i işgal edince, birdenbire Halepçe'de kullanılan kimyasal silahlar hatırlandı! Rahmetli Molla Mustafa Barzani’nin “Bir varil petrol bin adalete üstün geldi” sözünü kanıtlarcasına.

Günümüz dünyasındaki ekonomik kriz bugün gelişmiş ülkeleri bile tehdit eder düzeye gelmiştir. Çocuk işçilerin ucuz iş gücü olarak çalıştırılıp emeklerinin sömürülmesi, insan haklarını ayaklar altına alan bir trajedidir. Bu durum kadın işçiler için de geçerlidir. Aslında emeğinden başka geçim kaynağı olmayanlar için de bir trajedidir. İnsan haklarının hiçe sayılmasıdır. Çünkü iyi ve güzel yaşamak her insanın hakkıdır.

Yozlaşmış hukuk sistemlerinin, insan hakları için adeta bir kıyma makinesinden farkı yoktur. Hak ve adalet adına insanlara en büyük haksızlık yapılıyor. İnsanların en büyük hakkı olan yaşama hakkı ve özgürlüğünü, basit gerekçelerle ellerinden alıyorlar!

İnsan haklarındaki gelişmeler ve uygulamaların, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin çok gerisinde kaldığı bir gerçektir. Halen düşüncenin suç sayıldığı, gazetecilerin, politikacıların ve bilim adamlarının yargılanıp tutuklandığı bir dünyada yaşıyoruz!

Yukarıda ismi geçen Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yüksek sözleşmeci taraf olan devletin, hasta vatandaşının hastalığını bildiği halde, sağlık koşullarına aykırı bir ortamda çalışmaya zorlaması olayını; sözleşmenin maddelerine aykırı olmasına rağmen haklı bulmasını, İnsan haklarıyla nasıl bağdaştırabiliriz? İnsan hakları sıfatı taşıyan bir yargı organının kendisi insan haklarını ve kişinin can güvenliğinin ihlaline cevaz veriyor! Acaba İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ve kaynağını ve ruhunu bu bildirgeden alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, “Hasta olanlar sağlık koşullarına aykırı bir ortamda zorla çalıştırılabilir!” diye bir hüküm mü var? Bu kararıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, aynı zamanda hasta hakları ve İLO sözleşmelerini de hiçe sayıp ihlal etmiştir!

İsteyene, Avrupa insan Hakları Mahkemesi’nin, insan hakları sözleşmelerini nasıl ihlal ettiğinin karalarını gönderebilirim.

Yine herşeye rağmen umutsuz yaşamayalım, insan hakları bağlamında iyi şeyler düşünerek bu yoldaki mücadelemize hız vermeliyiz.

Selam olsun bu yolda mücadele edenlere… Bu yolda mücadele ederken, yaşamlarını ve özgürlüklerini kaybeden onurlu insanları da saygı ve rahmetle anıyorum…


Erkan ARSLAN

10.12.2011

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.