Duvar
07 Kasım 2013 14:41 / 1951 kez okundu!
Duvarlar insan düşüncesinde olduğu zaman toplumun ilerlemesi söz konusu olamaz. Bir ülke ne kadar ileri bir teknolojiye sahip olursa olsun, karşı tarafın düşünce ve duygularını küçümseyip; kendini üstün göstermeye çalışması, gelişmemişliğinin en büyük göstergesidir.
Bir zamanlar Nazi Almanyası da çok böbürlenip diğer halkları hep küçük görürdü, sonun da Almanya'yı yıkan da, Nazilerin ırkçı politikaları olmuştur.
Naziler böbürlenip kendilerini üstün görürlerse; bizim İttihatçı Kemalistlerimiz de, böbürlenmenin en alasını yaparlar. Tek partili CHP döneminde, ırkçılık devletin resmi politikası olmuştur. Daha önceki yazılarımda da açıkladığım gibi; 1937’de, M. Kemal’in emriyle Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu ve Afet İnan başkanlığında bir antropoloji heyeti kafatası ölçümleri yapmıştır. Bu çalışmalar sırasında, tüm kamu kurumları da görevlendirilmiştir!
Bu antropolojik çalışma sonucu, 64 bin insanın kafatası ölçülmüştür; Türk ırkının Brakisefal yani yuvarlak kafalı bir ırk olduğu ve tüm dünyaya medeniyet yaydığı ileri sürülmüştür. Irkçı “Türk Tarih Tezi”nin önemi de, bu ırkçı çalışma sonucu ispatlanmış oluyordu!
Sadece ırkçılık değil, dinsel ve ideolojik dogmalar da insan düşüncesinde örülen en büyük duvarların başında gelirler.
Düşünsel bağlamda, insan düşüncesine engel olan her şey bir engelleme duvarıdır. Yıllarca Türkiye'de sola ve dinsel düşünceye karşı her türlü duvarlar örüldü. Solcular ve dindarlar birer birer bu duvarları yıktılar.
Bu ırkçı düşüncelere dayalı duvarlar, sadece solculara ve dindarlara değil; Anadolu’nun inkar edilip yok sayılan halklarına ve kültürlerine karşı da örülmüştür.
Kürt sorununda örülen duvarları sarsan en büyük etkenlerden birisi de, sekizinci cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın, gelişen Gerilla Savaşı karşısında gerçekleri kavrayıp; “Yıllarca Kürtleri inkar ettik bir kazancımız olmadı, benim annem de Kürtdür. Bir teyzem vardı Türkçe bilmezdi…” gibi yaptığı konuşmalar oldu!
Kısacası Kürtler, kendilerine karşı örülen ret ve inkar duvarlarını; on binlerce gencini feda ederek, darmadağın etmiştir. Artık Kürtlerin varlığı resmi bağlam da inkar edilmiyor ama asimilasyon politikaları halen devam ediyor!
20. YY'da, Kürdistan’a en büyük duvarı, İngilizler ve Fransızlar; 1916 tarihli Sykes – Picot Anlaşmasıyla, Kürdistan'ı kendi aralarında paylaşıp bölmeleriyle örmüştür. Kürdistan’ın Güneyi Irak’a, Güneybatısı da Suriye'ye verilmiştir!
Türkiye – Suriye sınırı hep tel örgüler ve mayınlı alanlardan oluşuyordu; bu yapay sınırlar bile Kürtler arasındaki ulusal dayanışmayı engelleyemedi!
Bilindiği gibi,Suriye iç savaşında Kürtler üçüncü bir yol izlemişler ve bu yollarını halen sürdürüyorlar. Bir yanda, Sömürgeci ırkçı Suriye devleti ki yıllarca Kürdün varlığını inkar ettiği gibi; vatandaşı bile kabul etmiyordu. Diğer yanda da, eli kanlı yobaz El Kaide/ El Nusracı talancı çetelerle savaşıyorlar!
Türkiye’nin bu savaşta alenen El Kaide/ El Nusracı yobaz çeteleri desteklediği ve her türlü yardımı yaptığı, tüm dünyaca bilinmektedir!
Türkiye, El Kaide/ El Nusracı yobaz çetelere sınırlarını sonuna kadar açarken; Rojava ya giden insani yardımlara da, sınırlarını kapatarak engelleme yapıyordu…
Rojavalı Kürtlerin devrimci direnişi sonucu ağır kayıplar veren yobaz çapulcu çeteler geri çekilirken; Türkiye de, Suriye sınırında Rojavalı devrimci Kürtlerin egemen olduğu kasabalarla arasındaki sınırlara yüksek duvarlar yapmaya başladı…
El Kaide/ El Nusracı yobaz çetelere yardım yapılırken; duvar yapmayı düşünmeyen Türkiye’nin, Rojavalı devrimci Kürtlere karşı, sınırlarına yüksek duvarlar yapması manidardır!
Türkiye’nin amacı, Kuzey Kürtleri ile Batı Kürtleri arasındaki sosyal bağları ve iletişimi kesmektir. Bunda da başarılı olacağını da pek sanmıyorum. Çünkü, örülen duvarlar hiçbir zaman korkulan düşmanları engelleyememiştir!
Duvarlarla ilgili olarak tarihi geçmişe bir dalalım.
Dünyanın en büyük dış saldırılara karşı yapılmış duvarı, Çin Setti’dir. Bu uzun set, uzaydan bile görülür. M.Ö. 3. YY'dan, M.S. 17. YY’a kadar yani Ming Hanedanı dönemine kadar, Çinliler Seddi uzatmaya devam etmişleridir.
Eğer, duvarlar düşmanı engelleseydi, Çin Seddi Cengiz Hanı’ın Moğol akınlarını engellerdi. Cengiz Han, Pekin’e bile girdi. Engelleyemediğine göre, demek ki bir hükmü olmuyor!
Tarihte ikinci önemli bir duvar da, İngiltere'yi doğu ve batı yönünde ikiye ayıran; Roma imparatoru Hadrianus’un M.S. 122 yılında yaptırdığı ünlü Hadrian Duvarı (Hadrian Wall)’dır. Bu duvar, UNESCO tarafından korunması gereken dünya tarihi mirasına alınmıştır.
Hadrian Duvarı bile, İskoçların Britanya'ya saldırılarını engelleyememiştir!
1961’de Doğu Almanya tarafından yapılan ve 46 km. uzunluğu olan Berlin Duvarı (Utanç Duvarı), yıkıldığı tarih olan 9 Kasım 1989’a kadar; Batı Almaya ya geçişleri engelleyebildi mi? Ölümüne de olsa bu duvarı aşmışlardır. Bazı kaynaklara göre 86, bazı kaynaklara göre de 238 kişi bu duvarı aşarken öldürülmüştür!
Sonunda, Utanç Duvarı yıkılarak, insanlık tarihinin utanç sayfalarına geçmiştir!
AKP hükümeti, eğer tarihteki bu olaylardan zerre kadar ders almışsa; hemen bu duvar yapımını durdurur. Duvarlar bölünmüş halkın tarihsel ve sosyal bağlarını hiçbir zaman engelleyemez. Eğer engelleseydi; Doğu Almanya’nın yaptığı utanç duvarı, Almanlar arasındaki bu bağları engellerdi!
Kuzey Kürdistan ve Batı Kürdistan (Rojava) arasında, AKP hükümeti tarafından yapılan duvara karşı direnen; Nusaybin Belediye Başkanı sayın Ayşe Gökkan’ı da yürekten kutlarım. Açlık grevinde kendisine sağlık ve direnç diliyorum…
Erkan ARSLAN
07.11.2013
Son Güncelleme Tarihi: 07 Kasım 2013 19:45