Lades...

26 Haziran 2008 06:25 / 2752 kez okundu!

 

Lades tutuþmuþtuk Günseli Abla ile... Lades, güzel ve sohbeti keyifli olan bir yemeðin ardýndan her zaman olduðu gibi tavuðun lades kemiðine sahip olanýn "çekiþtiði" bir ritüeldi. Yemek masasýndan kalkmadan heyecanlý bir oyuna tutuþurduk. Tavuðun perge

Bandýrma Merinos Çiftliði’nde geçirdiðim pek çok yaz tatilinde kokusu, tadý, görünümü bambaþka olan yumurtalarýn, piliçlerin baþ tacý olduðu sofralarda en leziz çocukluk yemeklerimi yemiþtim. Yýldýzlarýn altýnda 5 evler, 8 evler, 11 evler ilk habitat fikrimi geliþtiren iþler olmuþtu. Devlet Üretme Çiftliðinde çalýþanlarýn pozisyonuna göre belirlenmiþti yaþam standardý, bölgeler ve ev modelleri. Teyzemin kocasý Mustafa Kemal Bey Çiftliðin Muhasebe Müdürü idi. 8 Evlerde Hollanda tipi dubleks evlerden birinde oturuyorlardý. Yani sekiz en yüksek konumdan biri idi. 5 Evler'e, 11 Evler'e ziyaretlere giderdik. Aralarýndaki mesafeler az da sayýlmazdý. Þehirlerden, kasabalardan, köy ve nahiyelerden çok farklýydý buradaki yaþam. Çalýþtýðýn yer, konuma ve maaþýna göre açýk seçik ayarlanmýþtý. Kimse de bu sýnýflandýrýlmýþlýktan gocunmuyordu. Ya da çocuk aklým herkesi mutlu sayýyordu. Öyle ya kimse ölmez, kimse yenilmezdi o yaþlarýmda. Tanrý her yerde vardý ve o en iyisi neyse onu yapardý.



Her tarafý aðaçlarla kaplý çiftlikte yönetim binasý benim için Çankaya Köþkü idi. Oradaki davetlere gitmek saraydaki bir ziyafetti. Her þey öyle bol bol sofraya konurdu ki gözünüz de gönlünüz de doyardý. Ama baþ tacý edilen her zaman tavuk ve yumurtaydý. Evde piþtiði zamanlarda o güzel kokuya çekilirdik. Kiþi baþýna bir piliç düþerdi. Ama en önemlisi tavuðun taþlýðý, yüreði ve ciðeriydi. Mutfakta, evin çocuklarý büyük bir tören ve iþtahla indirirdik mideye. Sonra da esas yemeði beklerdik kediler gibi.



Sabahlarýmýz salýncaklarda, öðlenlerimiz kitap okuyup uyuma denemeleriyle geçerdi. Akþam üzeri aðaçlara koþar kendimize romantik saatler yaratýrdýk onlarýn tepelerinde. Hele bir yassý aðacýmýz vardý. O zamanlar “benim gönlüm sarhoþtur, yýldýzlarýn altýnda…” gibi o küçük yaþlara þimdi hiç uymazmýþ gibi görünen ne þarkýlar söylerdik hiç unutmam. “O aðacýn altýný þimdi anýyor musun?” dendiðinde benim de o masum aðaç þarkýlarým dökülür aðzýmdan. Ve deðiþmez parçalarým Mary Hopkins “Those were the days” ya da “Ma Che Freddo fa” Nada’dan…



Akþam oyunlarýmýz 5 Evlerin kocaman meydanýnda geçerdi. Ve her akþam müthiþ bir organizasyonla sessiz sinema oynardýk. En baþta aldýðým fýsýltý hep o upuzun kulak zincirinde ucube bir sözcüðe dönerdi. Sessiz Sinemamýz her gece açýktý herkese.


Yine neþeli þarkýlarýn, seksekli oyunlarýn, beþtaþlarýn ve zevk saatlerinin ve bir de Gönen meyve bahçelerinin ve derelerinin tadýný çýkardýðýmýz bir günün akþamýnda Merinos çiftliðinde teyzemin kýzý Günseli Abla ile lades tutuþmuþtuk. Sofrada yenilmemeyi baþardýðým gibi Ýzmir’e dönene kadar da “aklýmda” demeyi becerebilmiþtim.


Bandýrma’ dan Ýzmir’e geldiðimin birkaç gün sonrasýydý. Hayatýmda ilk defa benim adýma bir paket gelmiþti postaneden. Kalbimin ilk defa sesini duymuþtum. Büyük bir heyecanla alýp açmýþtým. Posta Günseli Abla’dandý. Paketten bir kitap, bir de not düþmüþtü önüme. “Ladesssssssssss” Kitabý elimden attým. Yerde duran kitaba þaþkýn þaþkýn baktým. Yere çöktüm. Gözlerimde maðlubiyetim ve yarým kalan sevincimle. “Ýlk Öðretmen Duyþen” i ellerime aldým. “Aklýmda” demeyi unutmuþtum. Kaybetmiþtim. Ama Cengiz Aytmatov’la tanýþmýþtým. Aklýmdan hiç çýkmayacak Kýrgýz yazarla. Kitabýn içine bir baþka not daha düþmüþtü Günseli Abla; "Bu senin özel kütüphanenin ilk kitabý olacak. Sonra Gülsarý, Beyaz Gemi ve diðerleri…”aklýmda”; hepsi.



Pervin Mýsýrlýoðlu

26-06-2008 Urla


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.