HEPÝMÝZ 'UCUBEYÝZ'
15 Ocak 2011 01:59 / 4444 kez okundu!
Lenin diyor ki; "Ýnsan hem toplum içinde yaþayýp, hem de ondan baðýmsýz olamaz”. Prof. Moissej Kagan ise (Güzellik Bilimi Olarak Sanat ve Estetik) "Kiþi toplumla soyut bir karþýtlýk oluþturmaz, tam tersine, toplumsal bir içeriði bireysel olarak kendinde taþýr" diyor...
Sadece güzel olanýn "estetik" ya da "sanat"tan sayýldýðý dönemler en "ucube" zamanlardý bana göre. Monarþik ve orta çað feodalizminin hüküm sürdüðü zamanlarda "beðendim" ve “beðenmedim" demek farklý bir durumu ortaya çýkarýyordu.
Sanat bir güzelliði deðil bir çirkinliði de konu eder ama onu anlamak mutlaka bir bilgi gerektirir. Çirkinliðin öyle bir sunumu yapýlýr ki, sonunda sanatseverler için muhteþem bir zevk haline gelir o "çirkinliði" seyretmek. Bu klasik bir yanlýþlýktýr sanattan anlamayan kesim için.
Heykeltraþ Mehmet Aksoy'un eseri için ise en abartýlý eleþtiri Baþbakan'dan geldi. Sanatsevmezliðini sanatseverlerle deðil, halký ile paylaþtý. Sadece Türkiye halký ile deðil dünya ile de sanat hakkýndaki cahilliðini paylaþtý. Anlamadýðý þeyden "tiksinti" ile söz etmesi çok anlaþýlýr bir þey elbette. Çok alýþtýk toplum olarak anlamadýklarýmýz ve bilmediklerimizle ilgili kaba saba konuþmaya.
Çerniþevski'nin dediði gibi; "Güzel bir yüz çizmek baþka bir þey, bir yüzü güzel çizmek baþka bir þeydir."
Ancak, Baþbakan talihsiz bir genelleme yaparak, ideolojik düþünüþün tuzaðýna düþüyor. Ýllaki "kýrýlan potun, devrilen çamýn" arkasýnda durmak için kendi Kültür Bakanýna da "dürtme beni" diyor. Böylece son fýrsatýný da kaçýrýyor. Maksadýný aþmýyor, bir de olayý gereksiz yere polemiðe sokuyor.
Elbette entelektüellik sonradan kazanýlan bir þeydir. Babadan oðula geçmez ama baþka meziyetler aile büyüklerinden, devlet büyüklerinden miras kalýr gelecek kuþaklara... Çýplak kralý giyinik görmek baþka bir riya, sev sevme bir sanat eseri hakkýnda sýnýrlarý aþýrý zorlamak baþka bir dava...
Bu baþbakan cesareti olsa gerek. Ýktidar körleþince ve burnunun ucunu görmeyince her þey de "ucube" gözükmeye baþlýyor demek ki. Hep ayný çeliþkiye düþebiliyor politikacýlar. Fakirlik edebiyatýndan "zenginleþmek" istiyorlar. Biri sýrça köþkün "entelektüel"lerinden, diðeri havuzlu villalarda oturan kiþilerden rahatsýz oluyor. Önemli olan nereden geldiðin, nerede yaþadýðýn deðil, oysa nereye doðru gittiðin deðil midir?
Geçen seçimlerde “Ýzmir'i istiyorum” dedi. Yeþilçam filmlerindeki sütçü beygirinin üstündeki sultanlar gibi... Fethetme mantýðý günümüzde daha "politik" politikalar gerektiriyor. "Monþerlik" gerektiriyor. Bir çuval inciri berbat etmemek için gerekirse hep belirli bir metinle ve "cam"dan konuþmak gerekiyor. Gerektiðinde "cam"ý kýrar çýkarsýn çünkü ama dil kýrýðý aðýrdýr, geçmez, iyileþmez.
Bir de bakarsýnýz "HEPÝMÝZ UCUBEYÝZ"...
Pervin Mýsýrlýoðlu E.
15.01.2011
***
Çizim: Firuz Kutal
Son Güncelleme Tarihi: 16 Ocak 2011 23:28