Bu sitede iz býrakmak serbesttir - Pervin Mýsýrlýoðlu

25 Mayýs 2008 05:08 / 3198 kez okundu!

 

Ýzmirizmir.Net ‘in gecikmiþ olan 1. yaþgünü nihayet Nisan ayýnýn baþlarýnda yapýldý. Bu arada kardeþ sitelerimizden olan Nilinci.com’un 23 Nisan’daki resmi açýlýþý da yine Nisan ayýnda gerçekleþti. Biraz utanarak söylemeliyim ki onca y

Bu sitede iz býrakmak serbesttir



Nuhungemisi bizlere yeni ve farklý seçenekler, yeni denizler açtý.

Bizler fark ettik ki; internet gazeteciliði yazýlý basýndan bazen daha zor bazen daha eðlenceli; matbaaya giden yazý ve görüntülerden hep daha taze, hatta hataya daha kapalý çoðu zaman; Garip bir manyetik enerji ile müthiþ bir enerji ve sinerji ortamý bu... Çýkarsýz bir dostluk kapýsý, farklý görüþlerin belli bir uzlaþma kültürü ile buluþtuðu ortam. Esas olarak pek çok kiþinin serbest iradesi ve deðiþik bakýþ açýlarý ile renklendirdiði, aktive ettiði oldukça temiz bir mecra. “Sessiz”, “sanal” ama çok çok etkin bir birlik oluþturuluyor kente ve insana dair.



Yaþam ve yaþama ilkelerine yeni üsluplar, farklý arayýþlar, deneyimler, sunumlar ve özgün ve öznel sunumlar ayný sitede “online”.

Yalnýz olmamanýn, yalnýz kalmamanýn alternatif alaný. Ruhsal saðýrlýðýn olmadýðý, dilin sivrilmediði, aklýn motive edildiði bir özgür alan. Herkesin özgürlüðünü savunan, demokrasiyi baþkasý adýna da savunmayý bir görev bilen insanlarýn buluþtuðu bir yer izmirizmir.net.



Yazarlar dillerini hep zeka ile bileyip, akýl ile yontuyorlar.

Bakýþ açýlarý baþka ama mayýn tarlasýnda deðil sözcükleri. Yaþayan bütün dil, din, ýrk, cins ve türlere, inanýþ ve geleneklere tahammül terbiyesine sahip olabilmeyi neredeyse imzalayarak bir araya gelmiþ okuyucularý ve üyeleri, yazarlarý ile izmirizmir.net çok baþka bir boþluðu doldurdu.
Çok yüksek hit almanýn dýþýnda pek çok reklam, övgü dolu mektuplarla da ödüllendirilen bir haber portalý izmirizmir.net. 24 saat durmaksýzýn silinen “gerçek” dýþý üyeleri saymazsak “sanal ama gerçek” üyesi bir yýlda 557 oldu.



Ziyaretçi sayýsý ile büyük sükse yapýyoruz. Bizi büyüten hep doðrularýmýz ve farklýlýðýmýz olur inþallah!


Sizlere 1.yaþ günümüzden bazý görüntüler ve bazý yazý-yorumlarýn yer aldýðý bir potpuri derledim.
Herkes oradaydý ama biz her nasýlsa çok azýný fotoðrafladýk.:) En kýsa zamanda yazýma ekleyeceðim.

Eee sevgili arkadaþlar sonuçta her þey sanal her þey gerçek… Bir yazýya hepsini sýðdýramadým gerisi bir dahaki yazýya. Ýþte izler, iz býrakanlar ve o anlar...




ÝZLER BÝZÝ ÝZLER VE ZAMAN BÝZÝ VURUR



Sevgili Gökhan Dökmeoðlu’na teþekkür etmek için sözcük bulamýyorum. Gözlerim yaþarýyor enginara baktýkça. Þaka deðil ne cesur, ne yürekli bir hareket çocuklarla pazar yapmak ve onlarla mutfaða girmek. Ve öyle güzel bir günü kurgulamak, böyle güzel aktarmak... Muhteþem! Okuyucular çýlgýnlar gibi alkýþlýyorlar seni. Özel olarak bize bildiriyorlar memnuniyetlerini. 23 Nisan mönüsü çok özel. Ellerinize saðlýk Gökhan, Elif, Demir, Defne, Damla, Cansu. Teþekkür ederiz.





(Nuhungemisi’ne özen…)





Medar-ý iftiharýmýz izmirizmir.net yazarlarý pastayý kesmeden hemen önce

Aramýza hoþ geldiniz Sayýn Mahmut Tolon.

Doðal yakarýþlarýn, geçmez bir illete yakalanan politikacý ve köþeli medya kalpazanlýklarýnýn ortasýnda kalmýþ biz ölümlü ve fazlaca dünyalý memleket sakinleri de, biraraya geldiðimizde, aðzýmýzý þablon dýþý açtýðýmýzda bir dayak yemediðimiz kalýyor. Hatta vatan haini bile sayýlýyoruzdur, bir kaç kelam farklý laf ediyoruz diye. Bir çok konuda size katýlmamak mümkün deðil. "En en" arkadaþlarla bile artýk sohbet tarihte kalmýþ, kimse bunun farkýnda deðil!!! Bizlerle iletiþim içinde olduðunuz için gerçekten çok teþekkürler. Sevgi ve saygýlarýmýzla...



Modadan zehirlenen büyüklerin akýbetine uðramamasý için, gözünü (modaya bakýþýný) sevdiðim Sebia'mýz, çocuklar konusunda iþi rastlantýlara býrakmamýþ. Saçlar ve temiz ten konusunda ýsrarlý. Renklerin canlý ve iç açýcý olmasý konusunda radikal ve illaki pamuklu ve rahat giysiler önermekte. Spor giysileri spor yapanlara daha çok yakýþtýrmakta. Sadece "spor giyinme çocuðum ayný zamanda hayata sportif yaklaþ" demekte. Bir hayli demokratik bir çaðrý yapmakta. Üstelik o bunu iyi biliyor. Yani çocuðum sana söylüyorum büyükler siz de uyumayýn felan gibi inciler daðýtmakta. Onca iþ yükü ve tekstilci yüklemelerinin arasýndan yine de bizlere kýsa, özlü ve çocuk modasýna iliþkin temel kurallarý özetlemiþti 23 Nisan’da. “Havalar nasýl olursa olsun çocuklar hep bayram havasýnda olsun” deyiþini çok seviyorum.



Ayrýca Moda Soda ise, çocuk modasý kesin gazozdur. Ve Sebia Karaesmen modaya bakýþýna böyle bir kara mizah katýnca, öcü ve pahalý moda yerine, altýndan kalkýlabilir ve hatta üstüne çýkýlabilir bir giyim kuþam meselesi kendiliðinden kolaylaþýyor. De mi? Teþekkürler…





Çocuklar için sanal ansiklopedik sözlük: Nilinci

Çoðunlukla internetten þikayet etmeye odaklandýðýmýz için doðal olarak daima çözümsüzlükle sonuçlanýyor mýzmýzlanmalarýmýz. Sonuçta J.J.Rousseau’nun dediði gibi “haklarý ve zevkleri elinden alýnan gençler, onun yerine daha gizli ve tehlikeli olanlarýný koyar”.


Biri de kafa patlatýp, ciddi zaman harcayýp, ne olmasý gerektiðine yani çözüme kilitlendiði zaman sonuç ortada. Çocuklar için de büyükler için de hiç bir zaman ciddi bir güvenlik duvarý örülemez günümüzde. Kim ördüðü duvarýn arkasýnda kalabilmiþ ki zaten. Eðlence ve bilgilenme, sosyallik ve iletiþim erkenden dümene geçecek çocuklarla mümkün. Sorumluluðu zorla vermektense, sorumluluðu almalarý daha kalýcý bir üslup. Çaðdaþ formasyona bürünüp, zamana teslim olmadan, hayatýnýn dümenine geçen þimdinin kristal, indigo (nasýl tanýmlarsanýz artýk) çocuklarýna bana göre çok büyük bir hediye www.nilinci.com. Bu noktada Ýlhami Mýsýrlýoðlu'nun ellerine saðlýk.




Fareye uzanmýþ bu elin birkaç yýlda nilinci’de yazar olacaðýna eminim.





2023'te 23 Nisan'da þimdiki 8 yaþ çocuðu 23 yaþýnda olacak. Yani bundan 15 yýl sonra Cumhuriyetimizin 100.yýldönümünde söz sahibi olacak, “yeni kuþaklarýn elinde” parlayacak yeni öðrenme ve öðretme mecralarý kendi kendini besleyerek büyüyecek. Çocuklarýnýza daha iyi bir hediye aklýnýza gelmiyorsa, tercihiniz www.nilinci.com olsun.






Almanya þubemiz Sevgili Ali Rýza Üleç, 23 Nisan zamanlarýna çok yerinde bir saptama yaparak, önemle vurgulanmasý gereken bir haberi tam zamanýnda bizlerle paylaþtýnýz. Çocuk yetiþtirmek çok emek verilmesi gereken ve çok meþakkatli bir iþ. O bir iþ. Dünyanýn en zor iþi. Ve en önemlisi sadece anneye babaya býrakýlamayacak kadar ciddi bir iþ. Geleceðin planlanmasýný saðlayacak, yaratacak olanlarýn eðitimi son derece sübjektif ve yoruma açýk olan ailelere teslim edilirken, bir taraftan da desteksiz býrakýlmamalarý önemli. Aileler her tür durumdan, olumlu, olumsuz etkilerden doðru ya da yanlýþ yorumladýklarý hayatlarýndan arta kalan zamanlarda bir ya da bir kaç çocukla tesadüfen geliþtirdikleri ya da geliþtiremedikleri diyaloglarla hayata sür manþet hazýrlanýyorlar. Aile genetiði, okul genetiði, kýrsal genetik, toplum genetiði neler yüklüyor neler eksiltiyor taptaze beyinlerinden çocuklarýn. Eko sistem deðil en baþta biz çocuklarý erkenden telef ediyoruz.






Bence de çocuk eðitiminin tam gün, eðlencesi, sporu, sanatý ve dinlencesi içinde olmalý. Ýþte Nilinci böyle bir hazýrlýðýn doðru adresi.



Çok yönlü pentatloncu sanatçý Hakan Akçura bizimle

Yok mu italyanca bilen sevgili arkadaþlar? Hakan Akçura'nýn bu çaðrýsýna kulak veren ve duyan ve hisseden... Pippa için yüreði kýyýla kýyýla yok mu bu iþi Ýtalyanca’ya çevire, evire anlatacak olan? Yok mu iyimserliðini siyahlarla, matemini beyaz sözcüklerle anlatmaya cesaret edecek ve hem de Ýtalyanca’ya bu acýklý öyküyü insanlýk ayýbýnýn bir özrü olarak tercüme edecek biri? Güzel gülüþlü Pippa'ya derin taziye mektubunu iletecek bir var mý? Ýsveç'e sevgilerle, Hakan!







Jasmin Kayra'ya

Yaþasýnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn:) Yazýyla bile doyurdunuz. Fotoðraflar da iyi bir yemek üzerine içtiðim Türk kahvesi gibi. Ne ince ne zarif bir dokunuþ olmuþ hayata. Kaneviçe tadýnda bu yemek sohbetiniz. Anneannenizin ruhu parlamýþtýr sizin bu içli sözcüklerinizle. Heyecanla bekliyoruz yeni sevinç ve yaþam dolu mutfak söyleþilerinizi! Binlerce teþekkürler.



Sevgili Emin Yeðinboy, Sinema Yazýlarýnýz bence en büyük lüksümüz

Hiç bir þeye zamanýn yetmediði zamanýmýzda kýrk bin yýlda bir sinemaya gideceksek deðip deðmeyeceðini "Emin" bir yerden sorgulamak iyi geliyor bana sevgili Ýzmirizmir.Net üye ve ziyaretçileri. Ne dersiniz size de öyle gelmiyor mu? Teþekkürler çok hoþ olmuþ "Juno" anlatýmýnýz.



Sevgili yazarlarýmýzdan Þevki Figen ise yýllarýn dostu ve bütün zamanlarýn en büyük destekçisi. Rodos’a beraber Baykalladýk, Expo’ya beraber üzüldük. Her zaman yanýmýzda oldunuz.






(Hürkuþ, sitemizin haber müdürü, reklam iþleri bakaný, iyi de bakýyor zati, ellerine saðlýk)



Radyo Pervane'de Muammer Ketencoðlu'nun þarkýlarý çalarken Sevgili Ýsmet Tunç'un bir mektubu beni çok duygulandýrdý. Ne güzel sevinçlerin içinden ne kederli saatler geçiyor. Bizler kendi kozamýzý birbirimizle örüyoruz. Kibirlenmeden, kasýlmadan, savrulmadan, sapmadan, atýp tutmadan, sabýrla, sevgiyle, bilgiyle örüyoruz kozamýzý, diþisiyle, erkeði ile, genci ve yaþlýsý ile, çocuklarýn saf neþesi ile...



Daha 1 yaþýndayýz ama çok anýlar taþýyoruz çantamýzda."Galerilerimiz" büyük gururumuz yakýnda uranüsten doluþacak tekrar sayfalarýmýza.



Sevgili okuyucularýmýzýn ve Ýzmirizmir'in gerçek aktivistleri "süssüzlüðümüze" raðmen bizleri en yüksek ilgi ile ödüllendiriyorlar. Ve siz her sabah bir hediye gibi sunuyorsunuz düþüncelerinizi.





(Þevki Figen, Pervane, Nina Bencoya, Ý. Mýsýrlýoðlu, Emin Yeðinboy, Gülçin Tunca pastamýzý kesiyor)





(Ben bazý sevgileri neredeyse buz dolabýnda tutarken millet ezip geçiyor kýrýk canlarý; bunlarýn saklama kaplarý yok valla)



“Amacým okura bir yol haritasý sunmak deðil, bize doðru diye belletilenlerin arkasýnda yeni, farklý bir þey var mý diye bakmaya heves uyandýrmak, kasýtlý olarak çarpýtýlan, atlanan, abartýlanlara dikkat çekmekten ibaret. Bu yazýlarýn, hem yazarý, hem de okuyanlarý, H. Carr'ýn deyiþiyle "yalnýz geçmiþ zamanlarýn uygunsuz etkisinden deðil, kendi zamanýmýzýn uygunsuz etkisinden, gelecek zamanlarýn ve çevrenin tiranlýðýndan, soluduðumuz havanýn basýncýndan da kurtarmasý" ve tarihe karþý daha önyargýsýz, daha hoþgörülü, daha kavrayýcý bir bakýþla tanýþtýrmasý umuduyla” diyen Ayþe Hür’e de sevgi ve saygýlarýmýzla…



Sobanýn baþýnda mýrýl mýrýl uyuyan bir kedi, sokakta aðacýn tepesine sýçrayan kýrçýl yavru... Zýtlýklarýn dünyasý gece. Kâðýda bir türlü yazýlamayan cümleler, saklanan harfler, yoksulluk. Hayat denilen uzaklýk. Ýþte kandýrmaca. Affediliþi tek güne sýðdýrmaya, çiçeklerin rengiyle yakarýp þiddeti silmeye çalýþan kutsal mart! Baharýn uyanýþý. Papatyalarýn, bademlerin, denizin ve kuþlarýn kandýrýldýðý erken sýcak… " Ooohh ya... Mart üzerine yazacaklarýmýn ana temasý sevgili Ýffet'ten geldi. Ve hatta tam özeti sevgili izmirizmir.net okuyucularý. Sarhoþ oldum ne güzel geldi bu pazar sabahýna. Esasýnda 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü her zaman sinir bozucudur. Ve ben ne çiçek beklerim ne de kutlama.





Ahh sevgili Ýffet Diler Allianoi için Sabrý Dokuyan Kadýn.

Ahmet yazar, Ýffet yazar, Pervin de elbette Norveçliler gibi damda keçi otlatacaðýna geride kalan ruhuna el fatiha okumadan bir þeyler düþünür, bir þeyleri sorgular. Ruhumu doyurucam diye yola çýkanlarýn, beli büküldü, parmaklarý ezildi, boðazý kurudu. Susuzluktan deðil. Ayný isteri nöbeti ya da ayný arsýz heves, ayný maymun iþtah kapýda nöbet tutarken, 3. göz meþe gibi salýnýrken yollarda ne ruhum bana ne ben ruhuma teskin edici olabiliyorum. Geride kalan ruhuma biri sahip çýksýn, ruhumdan düþen pirinç taneleri ekin olsun baþka bakir tarlalara hiç deðilse... Desem? Desem de inanma, inanama, inan ama bana hiç sorma çünkü esen rüzgarlara kendimi kaptýrmamakla uðraþýyorum. Meþgulüm, çok meþgulüm. ÇOK meþgul. Ruhuma "ters bir açýda".




Tanrý Akdeniz’e Dokundu Gülçin Tunca da bizim yüreklerimize dokundu.

Gülçin Tunca duymalý! Yine 7 yýlda bir denmiþ... O rahip bir de gelip beni görse! Ben de 7 saniyede bir konuþmazsam eksiklenirim. Bazen þikayet bazen övgüler, sevinçler dizerim hayata. Ama bir gün küsersem hayata ki pek ööyle gözükmüyor. Baþkalarýna vereceðim ilk ceza konuþmamak olacak:) Ben mi kaybederim onlar mý bilemem... Þikayet etsinler de göreyim:)





Üç senedir zeytin aðaçlarý ile sarmaþ dolaþým. Onlarýn üzerine, yanýna yamacýna, altýna, karþýsýna koyduðum süsler, nesneler hatta sýrf onlar orada diye oraya yapýlmasýný engellediðim iþler ve o aðaçlarýn neredeyse ruhlarý ile kurduðum dostluðun meyvelerini de topluyorum. Hatta bu sene taze zeytinyaðlarýmý da þiþeledim. Anneme koca bir sepet zeytin topladým. Siyah kocaman ve sulu sulu zeytinlerden. Kendi zeytinimizle evde yaptýðýmýz ekmeðin kokusu beni iyileþtirip, yatýþtýrýyor sanki. Bahçedeki altýn portakallardan (kumkuat) reçeli yapýyorum. Küçük bir bostaným var. Biber, domates, roka, maydanoz, biberiye yetiþtiriyorum. Yanlarýnda asmalarým, kivi ve þeftali aðacým beni tamamlayan parçalarým sanki. Hele bir armut aðacým var... Üzüm salkýmlarý gibiydi üstünde armutlar. Baþka türlü lezzetleri vardý. Pazarlarda rastlamadýðým. Ama zeytin aðaçlarým onlar evimizin varlýk nedeni. Kutsal ve uysal.




Suskunluk en yüksek çýðlýktan daha çok duyulur bazen... Bazen karþý tarafý eðitir bazen de bizi. Doðu insanýnýn terbiye anlayýþý çoðu zaman (özellikle kadýnlarýnýn) "suskun bir istiyorum" anlamýný içerir. Batýlý ise bilboardlarla duyurur her tür meramýný. Sessiz bir çýðlýk mý yoksa gürültülü bir çýkýþ mý? Doðu - Batý dengeleri neredeyse bu yapý üzerine kurulmuþ. Kuzeyde de yalnýzlýðýn sessiz çýðlýðý ses bulmuþtu dünyada. Ünlü ressam Munch, en çok bu tablosu ile anýlýr. O tabloyu yani "çýðlýk" tablosunu çalan hýrsýz nasýl bir mesaj býrakmak istiyor bize bilmiyorum? Her "Fidan" büyüyemiyor.



“Ýzmir’imi Çok Seviyorum” diyen Sevgili Ayþegül Yeþilnil'e.

Dolunay fýrtýnanýn lambasýdýr, aþýklarýn tayfasýdýr. Iþýða tutunanlarla, karanlýktan beslenenlerin ortak kumsalýdýr. Gördükleri karþýsýnda ayýn dili tutulur, güneþin de beli bükülür... Güneþin yerine ay vekalet ederken, alacakaranlýk körlüðü çöker üzerimize. Ah aybalam, dolunay yüzlüm senin aydýnlýðýnla besleniriz bu ara.



Ayþegül, Sen zaten hikayelerdeki kocaman güzel gözlü, pembe yüzlü Ayþegül'sün. Hep Ayþesin hep Gül-sün. Kadýna yakýþtýrýlan bütün güzelliklerin birleþtirilmiþ özel bir örneðisin. Ayþegül hep bizimle ve bütün hikayelerimizde. Bu þehirle yýkanan ruhun, bu þehre ilaç olsun!!!!!!!!




Liberal Kime denir? dedi Sevgili Rasim Ozan,

Bu iþin cýlkýný çýkartanlar "kokoreç faktörü"nü oluþturanlarla ayný. Garip bir diplomasi gerçeði, bazý sorunlar geliþmeyi durdurabilir, deðiþtirebilir, zaman zaman da erteleyebilir. Ancak iþin altýndaki "temizlik" gerçeði. Toplum itirazý, toplum isteði, toplum çýkýþý, medyanýn "objektif" halleri milliyetçilikten laikliðe, liberallikten ve diðer kendinden yýlgýn ve yýlmýþ tüm baþka politika ve politikacýlara bir oynak tahta þimdi bu kategorik karþýtlýk. Bir o tarafa bir bu tarafa oturuyor popomuz. Üstelik yukarý çýkan aþaðýya bakacaðýna burnunu indirip görmüyor topraðý. Aþaðýda kalan ise gözlerini kaldýrmýyor bile. Kibirlerinden mi bilmem. Kim AB butonuna önce basarsa o çakýyor yumruðu. Üstelik durum iyice karýþtý.Valla saðcý, solcu ayrýmýnýn çok net yapýldýðý günleri mi özlüyorum ne?




“Ýnsanlýðýn düþünsel devrimine kendini katan bütün düþünürler gibi davranmak yeter. Bir þeyler üret ve daima üretilenin bir adým ötesine ilerle! Mermeri oy, demiri erit, tuncu döv! Eserini yarat! Kendi briketini sanat eseri sananlardan olma!” diyen Ýbrahim Akar‘a sonsuz sevgilerimizle.



“Seçme Vakti” diyen Ninam

“Kimiz biz? Yaþam boyu hangi kimliklere sahibiz? Evrendeki önemsiz, ihmal edilebilir bir nokta olarak, insancýklar olarak, pek önem verdiðimiz bu kimliklerden hangisi yaþýyor, hangisi ölüyor zamanla ve hangisi hep buzdolabýnda? Doðarken verilmiþ kimlikler neler? Ya sonradan edindiklerimiz? Hangi kimliðimizle öðüneceðiz, hangisini hep kanayan bir yara gibi koynumuzda gezdireceðiz? Kimiz biz? Belki sonra da, "Kimim ben?", sorusu gelecek... Kimliklerimiz dinlerimiz mi, dillerimiz mi, düþüncelerimiz mi? Bize sunulanlar mý, bize üflenenler mi, bizim keþfettiklerimiz mi?”


Nina Bencoya iþte son yazýsýnda bu konularý kurcalýyor... Hem de göz yaþartan, allak bullak eden bir öykü tadýnda... “Yaþam hepimize Nina'nýn aynalarýndan tutsun”... demiþ Nuhungemisi, iyi demiþ.




Hayvandan post eden, artýk insan olamaz

Ahh... Sevgili Yalçýn Ergündoðan, her gün ne zehir zemberek açýklamalar ve davranýþlarla ölüp ölüp yeniden diriliyoruz hayata. Siyanür dilli sorumsuzlarla yaþamayý bile kanýksadýk neredeyse. Dil yarasý aðýrdýr çok tahrip eder insaný. Hatta dil mi, tabanca mý diye sorsalar ve hiç seçenek býrakmasalar korkarým ikinciyi seçerim. Bu siyanürlü diller var ya insaný yaþarken öldürürler. Bu tehditler bu zavallý gözdaðý hep "dürüst" ve "gerçek" olanadýr. Hatýrlanan ise hep siz gibi adamlarýn arkada býraktýðý izlerdir. Sen hep bizimlesin. Dünyayý kirletenlerin peþindesin ve yaþamý savunanlarýn öncülerindensin. Siyanür dilliler sonunda kendi zehirlerinde ölürler. Bu bedeli sana ödetemezler.



Ýþte bir yýldan minicik izler… Herkes kendi izini keþfetmeye baksýn. Özgürce ve korkmadan… Bu sitede iz býrakmak serbest nasýl olsa…



Ýzmirizmir.net ile nice yýllara efendim.


Pervin Mýsýrlýoðlu

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.