Yabancý

09 Aðustos 2012 13:38 / 1612 kez okundu!

 


Hikaye

Etrafýný belirsiz bakýþlarla süzüyordu. Kafeden aldýðý Latte’yi içmeyi unuttuðunu farketti. Soðumuþtu bile. Zamanýn soðuttuðu sadece kahvesi deðildi. Ilýk yudumlar keyfini kaçýrmýþtý. Her þeyin sýcaðýný severdi o. Ýnsanýn, sözlerin, yemeðin sýcaðýna meyli vardý.

Soðuyan her þey bir bitiþin, gidiþin vaktini gösterirdi. Ýnsan ölünce soðurdu, demek ki giderdi. Kahve soðurdu, keyfi biterdi. Zaman soðurdu, yaþamak geçerdi. Mevsim soðursa aþk biterdi.

Telefonu çaldýðýnda ürperdi. Hava soðumuþtu. Üþüyen elleriyle telefonunu kavradý. Arayan ýsrarcý bir tanýdýk ve ama þimdi ýsýtmayacak bir sesti. Açmadý. Telefon ýsrar etti. Açmadý.

Kendini meþgule almak için kitabýný açtý. Gözleri satýrlarda kayýp giderken zihninin sayfalarý bir türlü ilerlemiyordu. Kitabý kapattý. Kahve soðudukça þekerin tadý aðýr basýyordu. Suç kahvede miydi? Bahaneleri ona hak verecek miydi? Kimin umurundaydý? Onun da deðildi.

Masadaki telefon bir kez daha titredi. Gelen tek cümlelik mesajda nefesini tuttu.

‘Hala oradaysan, bekle geliyorum.’

‘Gel bakalým’ dedi; bir sigara daha yakmaya giden ellerinden telefonu býrakarak.

Dünyanýn merkezi dedikleri bu yerde þaþýrtan bu ýlýk sonbahar akþamýnda beklerken düþünmeye devam etti. Etrafa bakýnýrken gözlerini insanlardan kaçýrýyordu. Burada gözlere bakmak, selam vermeyi gerektirirdi. Sahte bir tebesüme yüzünde yer bulamayacak kadar bitkindi. Yan masada neþeyle oynayan çocuklara takýldý gözleri. Onlar hayatý umursamazdý. Onu da umursamayacaklardý. Ne kadar da sýcaktýlar…

Gözlerini kapadý. Kulaklarýna tanýdýk gelen bir müzikle yüzünün hatlarý yumuþadý. Nelly Furtado çalýyordu. Þarkýnýn sözleri iyi anlaþýlsýn diye sanki, tane tane dökülüyordu.

‘Life is too short’

‘Hayat çok kýsa’. Nelly çok haklýydý.

Burnuna çarpan o tanýdýk parfümle gözlerini açtý. Mesajýn sahibi gelmiþti.

‘Ayný masa, ayný adam!’

‘Kullanmayacaksan ne diye taþýrsýn þu cebini anlamýyorum.’

‘Hoþ geldin!’

‘Emin misin?’ diye güldü Meltem ve Semih’in okuduðu kitabý eline aldý.

‘Hýmm, Sartre’a dödüðüne göre neyin var diye sormam lazým deðil mi?’

Semih bu kýzýn onu her defasýnda tuþ etmesine alýþkýndý.

‘Senden bir þey kaçmaz mý?..

Ee ne yaptýn bugün? Yani beni aramak dýþýnda?’

‘Danýþmanla toplantýya ara verdiðimizde aradým seni. Bak, kadýn sana iyice bilenmeye baþladý. Semih, bu dönemi toparlayamazsan bursuna yazýk olacak. Pizza daðýtarak diðer dönemi halletmeyi düþünüyorsan þimdiden unut. Data analizi yaparken yemek yemeðe bile vakit bulamayacaksýn. Kötü de þoförsün. Pizzalarý müþteriye soðutmadan götürmek seni aþar.

“Soðutmadan götürmek..” diye tekrar etti Semih.

“Zamaný soðutuyoruz en çok” dedi iç geçirerek.

Meltem sessiz kaldý. Semih’in gözlerine baktý.

“Bekle” dedi.”Kahve alýp geliyorum. Sen bir þey ister misin?” Semih’in bardaðýný çöpe atmak için eline aldý. Bardak doluydu ve soðumuþtu. Bir þey söylemeden bardaðý da alarak kalktý. Semih onun gidiþini izledi. Bu kýzýn ondan hala ne istediðini sordu kendisine…

Ayný fakülteden mezun olduklarýnda Meltem’in doktora için onun adýna doldurduðu formlarý ve birlikte geldikleri Amerika’da bu kýzýn ona verdiði desteði düþündü.

Minnet altýnda olmak deðildi bu. Semih alanýnda ümit vaadeden bir doktora öðrencisiydi. Siyaset biliminde adýndan söz ettiren makaleler yayýmlýyordu. George Washington’da kendisiyle çalýþmak isteyen hocalarý onu ikna etmek için Meltem’le bile konuþmuþlardý. Meltem ona inanýyordu. Ama Semih neye inanacaktý? Onu bulmaya çalýþýyordu. Baþarýnýn hedefi neydi? Bunca emeðin ona getirisi ne olacaktý? Bu bir kazanç sayýlabilir miydi?

Derin bir nefes alarak sandalyesinde gerindi. Meltem elinde iki mug’la masaya döndü. Semih için melissa çayý almýþtý.

“Al bakalým, gevþetir.”

“Sen neden benim gergin olduðumu zannediyorsun hep?”

“Rahat adamsýn ama huysuzsun þekerim.”

Semih ilk kez gülümsedi. Meltem bu tebessümü deðerlendirmek niyetindeydi.

“Bugün beni atlatamayacaksýn. Oturup plan yapacaðýz. Data analizi için program belirleyeceðiz. Tez için editör ayarladým. Senin konuþmana gerek yok. Adam bizden haber bekliyor. Detaylarý ben konuþtum.”

“Mezuniyette diplomamý sana ithaf edeceðim” dedi Semih muzip bir tebessümle.

Meltem’in bakýþlarý deðiþti. Öne doðru eðildi. Sesinin ve gözlerinin perdesinde bir baþkalýk belirdi.

“Semih, artýk yeter!”

“Ne için?”

“Ýçinden her ne geçiyorsa…”

Ve devam etti:

“Yaþamak dediðin þey sadece senin baþýnda esmiyor. Herkesin geçtiði koridorlar var hayatta. Kapýlarý açacaksýn ve yürüyeceksin. Baþýndan geçenleri anlamadýðýmý, önemsemediðimi zannetme. Gittiyse, bittiyse bununla yüzleþecek cesaretin peþine düþmelisin. Sen kendini baþkalarýyla anlamlý hissedecek biri olmadýn hiç. Þimdi bu boþ vermiþliðine katlanamýyorum.”

“Sana da haksýzlýk ettiðimi düþünüyorsun…”

“Beni býrak Semih! Kendine dön. Kalbini baþka güzelliklere taþý. Kendi deðerini, hayatýn ihtiþamýný yaþa. Bütün inadýna, dik kafalýlýðýna raðmen sana sen olduðun için deðer veren insanlar var etrafýnda.”

Sözün burasýnda Semih arkasýna yaslandý. Ellerini masadan çekti:

“Bildiðimi sandýðým her þey baþka diller konuþmaya baþladý sanki. O gittiðinden beri…” Durdu, yutkundu. Devam etti:

“Ölümünden sonra onun… Kaldýðým yerden niye devam edeceðimi soruyorum her gün. Ama cevaplarý duymak istemiyorum.”

“Çünkü her þeye onun ismini yazmýþtýn. Bunda yanlýþ bir þey yok. Aþýk olmak her þeyi aþka boyamaktýr. Sevdiðin senden gidince anýlarý minnetle olduklarý yerde ziyaret etmek en iyisi. Geçmiþi bütün bütün silmek deðil bu. Sadece geçmiþi yerine teslim etmek. Hayat sana sunduðu hediyeyi bir baþka surette, baþka yerlerin rüzgarýnda, baþka dillerin sözlerinde yeniden veremez mi sanýyorsun? Sen istemedikçe hayat bu kararýna saygý duyar ve sana yeni bir baþlangýç sunmaz.”

Semih baþýný salladý. Meltem devam etti:

“Beni dinlediðini biliyorum. Ama henüz vakti gelmedi. Bunu gözlerinden okuyorum. Ben söylediðim için deðil bunu sen istediðinde barýþacaksýn her þeyle. Keþfetmeye baþladýðýnda, yeniden tanýdýk gelmeye baþlayacak her þey. Zaman yeniden ýsýnacak…”

Semih Meltem’in bu son cümlesinde hayretle ona bakarken Meltem bardaðý Semih’e uzattý:

“Ve çayýn soðumayacak…”



Özlem COÞAN


Son Güncelleme Tarihi: 09 Aðustos 2012 15:20

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.