Okullar için Kürt Dili ve Edebiyatı kitabı yapıldı - Fehim Işık

17 Aralık 2010 19:40  

 

Okullar için Kürt Dili ve Edebiyatı kitabı yapıldı - Fehim Işık

Tarih Vakfı tarafından gerçekleştirilen bir proje kitaba dönüştü. İlk Kürt Dili ve Edebiyatı ders kitabını çıkaran kurum olarak vakıf, ilk adımları atma, Türkiye'nin önünü açma, tabuları süpürme işine geri dönerek, ülkenin yüz akı kurumu olmaya devam ediyor. Fehim Işık'ın da içinde olduğu bir ekipçe hazırlanan kitap, Kürt dili ve edebiyatının tarihini, belli başlı özelliklerini ve önemli eserlerini tanıtmayı hedefliyor.

Bu konuda Fehim Işık'ın açıklaması aşağıdadır.

“Toplumsal ve Siyasal Çatışmaların Yaşandığı Toplumlarda Uzlaşma Aracı Olarak Eğitimin Rolü Projesi” kapsamında Mehmet Sait Çakar, Mehmet Mehmetoğlu, Esra Sadıkoğlu, Ronayi Önen ve Sami Tan’la birlikte hazırladığımız, Tarih Vakfı tarafından yayınlanan Ortaöğretim Kürt Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı, geçtiğimiz hafta basına tanıtıldı.

Kitap, önümüzdeki günlerde bir tavsiyeler raporu ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’na da sunulacak. Tavsiyeler raporunda kitabın Bakanlık tarafından liselerde ders kitabı olarak okutulması talep edilecek.

Kitap doğrusu beklediğimizin üstünde bir ilgi ile karşılandı. Gruptan da, Kekê Şeyhmus’un (Şeyhmus Diken) Bianet’in haberini paylaşması üzerine bazı arkadaşlar duygularını belirttiler. Bu arada çokça arkadaş özel mail yazarak kitabı edinmek istediğini belirtti. Ne yazık ki kitap satış için hazırlanmadı. Proje kapsamında hazırlanan kitap daha çok çalışmalara katılan kurum, kuruluş ve kişilere, Türkiye’deki sivil toplum kurumlarına, ilgili kurumlara, akademisyenlere gönderildi, gönderiliyor. Kitabın PDF formatı önümüzdeki günlerde Tarih Vakfı’nın sitesinde de yayınlanacak. Bu arada kitabın PDF formatını ilke haber sitesinde de yayınladık.

http://www.ilkehaber.com/haber/kurt-edebiyatini-anlatan-ilk-ders-kitabini-indirin-13805.htm

İsteyen arkadaşlar, yukarıdaki linkten kitabı indirebilirler.

Bu vesileyle kitabın hazırlanış süreci ile ilgili de bazı noktaları arkadaşlarla paylaşmak istiyorum.

Biliyorsunuz, kitap, Tarih Vakfı’nın koordinatörlüğünde Avrupa Birliği Komisyonu ve İstanbul İsveç Başkonsolosluğunun maddi desteği ile yayınlandı. Kitap bir anlamıyla bu projenin son ürünü olarak değerlendirilebilir. Tarih Vakfı, 2009 yılı Şubat ayında “Toplumsal ve Siyasal Çatışmaların Yaşandığı Toplumlarda Uzlaşma Aracı Olarak Eğitimin Rolü Projesi” adı altında Sosyolog `Bahar Şahin Fırat`'ın yönetiminde bir alan çalışmasına yöneldi. Bu arada aralarında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), İnsan Hakları Derneği, Eğitim Sen, Eğitim Bir Sen, Kürt Enstitüsü, Kurdî-Der gibi çok sayıda kurum ile alanında uzman kişilerin katılımıyla bir dizi diyalog toplantıları yapıldı. Kitap fikri, bu diyalog toplantıları sırasında oluştu. Türkiye’de toplumun çatışmalı bir sürece taşınmasında, eğitimin tekçi, ötekileştirici payı büyüktür. Eğitim sistemimiz ne yazık ki Türk olmayan herkesi dışlıyor. Bu yetmez gibi müfredat içeriğinde çokça ‘düşmanımızın’ olduğu öne sürülerek, ‘kutsal’ tabir edebileceğimiz öğeler ön plana çıkarılıyor. Aslında kitap fikrini öne çıkaran biraz da bu eğitim anlayışı oldu. Sürecin bu noktaya taşınmasında eğitimin rolü nasıl negatif olmuş ise yine eğitim süreci aracılığıyla bu süreci tersine çevirmek, pozitifleştirmek de mümkün olabilir, diye düşünüldü.

Kitabı niçin Türkçe yazdığımıza dönük çok sayıda soru da geldi. Hatta eleştiren çokça arkadaş oldu.

Kitabı niçin Türkçe yazdığımızı mevcut eğitim sistemiyle bağlantılı olarak daha rahat anlatabilirim, inancındayım. Bilindiği gibi eğitimdeki ‘tekçilik’ anlayışı Türk olmayan herkesin kimliğinden, dilinden, kültüründen hatta inancından uzaklaşmasını sağladı. Bu arada Türk olanların, Türk kimliğini kabullenenlerin de diğerlerini dışlamasını, yok saymasını, en hafif deyimle ise bilmemesini beraberinde getirdi. Bu kitap ile dışlanan, yok sayılan, görülmeyen, bilinmeyen bir kesimi, yani Kürtleri, dışlayanlara, yok sayanlara, görmeyenlere, bilmeyenlere anlatmayı hedefledik. Dilin Türkçe olmasının en önemli nedeni bu. Kitabı kaleme alan yazar arkadaşların tümü Kürt ve Kürtçeyi de çok iyi kullanabiliyorlar. Kendi içimizde de “Kitabı Kürtçe yazmamız daha mı iyi olur?” diye tartıştık. Oysa kitap ile en geniş kesime Kürt dilini, edebiyatını, kültürünü anlatmanın en iyi yolunun Türkçe yazılması olduğu kanaatine vardık.

Kitap yazım aşamasında Tarih Vakfı’ndaki uzman arkadaşlar, diyalog toplantıları sürecinde bulunan STK yöneticileri, akademisyen ve diğer katılımcılarla kitabın üslubuna ve kullanılacak yöntemlere dönük de çok konuştuk. Bu görüş alışverişleri sonrasında üslubumuzun dışlayıcı değil, toparlayıcı olması gerektiğine inandık ve çalışmamızı da bu prensip ışığında sürdürdük. Projenin hedefi de bu doğrultuya uygundu. Daha da ötesi bir çatışmayı ortadan kaldırmaya çalışırken yeni bir çatışmanın nedeni de olmamalıydık.

Kitabın içeriği ile ilgili de kısaca şunları söyleyeyim:

Kitap iki bölümden oluşuyor. Kitabın yaklaşık yüzde onluk kısmını oluşturan bölümlerden ilki Kürt dili ile ilgili bilgileri içeriyor. İkinci bölüm ise Kürt edebiyatını konu alıyor. Kürt edebiyatı bölümünü de kendi içinde ayrıştırdık. Yaklaşık yüzde yirmilik bir ağırlık ile sözlü Kürt edebiyatını, yine yüzde yirmilik ağırlık ile klasik Kürt edebiyatını, geriye kalan yüzde ellilik bölümde ise modern Kürt edebiyatını inceledik. Elbet kitabımız, bilgileri sunan bir yaklaşımdan öte, Türkiye’deki eğitim sisteminde son birkaç yıldır uygulanan yapılandırmacı eğitim anlayışı ile öğrenci merkezli olarak hazırlandı. Kitapta her bölümde hazırlık çalışmaları, etkinlikler, anlama-yorumlama çalışmaları, değerlendirme bölümleri var.

Kitabı hazırlarken kullandığımız kaynakların önemli bir bölümü Kürtçeydi. Kitap yazarları Kürtçeye hakim kişiler oldukları için bu konuda bir sıkıntı çekilmedi. Ancak takdir edersiniz ki kaynak sıkıntısından öte bir kaynak azlığı söz konusuydu. Söz konusu olan yasaklı bir dil, yasaklı bir kültür, hele eğitim ile arasına duvar çekilmiş bir halk ise yeterince kaynak bulunamayacağını baştan biliyorduk. Mevcut kaynaklarla en iyisini yapmaya çalıştık. Ama neredeyse konuyla ilgili kaleme alınmış her kaynağa ulaştık, diyebilirim.

Kitapta Dünya ve Türk Edebiyatı ile karşılaştırmalara da yer verdik. Başta da dediğim gibi hedefimiz farklı halkların dil, kültür ve edebiyatlarının ortak ve farklı özelliklerini vurgulamaktı. Bu bağlamda örneğin ünlü Türk edebiyatçısı Ahmet Yesevi ile onunla aynı dönemlerde yaşamış Baba Tahirê Hemedanî’yi karşılaştırdık. Öğrencilerin bu karşılaştırmalardan sonuçlar çıkarmalarını, aynı dönemde biri ısrarla Kürtçe, diğeri ise ısrarla Türkçe yazmış İslamiyet sonrası iki edebiyatçısını değerlendirmelerini arzuladık. Bunu yer yer Dünya edebiyatı ile de yaptık. Çünkü ulaşılacak sonucun öğrencilerimizin ufkunu açacağına ve dolayısıyla toplumsal barışa da hizmet edeceğine inanıyoruz.

Umarım yaptığımız çalışma halkların birbirini daha iyi anlamasına, toplumsal barışa katkı sunar.

Tüm grup arkadaşlarına destek ve ilgileri için bir kez daha teşekkür ediyorum.


Fehim ışık

ercisnet.com


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0