21. yüzyýlda daha çok demokrasi, daha çok sosyalizm

01 Ocak 2012 23:44 / 2816 kez okundu!

 


Ýlginçtir, bugünlerde dünyada gündemde olan konular Türkiye’de ters bir yönde tartýþýlýyor. Dünyada kapitalizm, içinde bulunduðu derin krizden çýkabilmek için soldan bile görüþ talep ederken, Türkiye’de sosyalizmi terk etmemizi telkin eden bazý arkadaþlar, ‘sosyalizmsiz bir sol’ söylemini geliþtirmeye çalýþýyorlar.

-----------------------------------------------------------------------------------------

21. yüzyýlda daha çok demokrasi, daha çok sosyalizm



Demokrasi: Sosyalizmin kalp atýþlarý

Ýlginçtir, bugünlerde dünyada gündemde olan konular Türkiye’de ters bir yönde tartýþýlýyor.
Dünyada kapitalizm, içinde bulunduðu derin krizden çýkabilmek için soldan bile görüþ talep ederken, Türkiye’de sosyalizmi terk etmemizi telkin eden bazý arkadaþlar, ‘sosyalizmsiz bir sol’ söylemini geliþtirmeye çalýþýyorlar.
“Kapitalizm bu haliyle sürdürülemez” denilerek, sosyalizmin kapalý bir devre olduðunu, ‘eski’ teoriden yenisinin çýkamayacaðýný, sosyal kapitalizmin daha güçlü bir alternatif olduðunu yazýp duruyorlar.
Ancak, süren tartýþmalarda genellikle kapitalizmin ve krizin analizi yeterince yapýlamadýðýndan, ileri sürülen görüþler doðal olarak ikna edici olmaktan uzak kalýyor.
Arkadaþlardan biri, “Yirmi yýlý boþuna mý harcadýk?” diye sormaktan kendini alamýyor. Bir diðeri ise demokrasiye katký yaptýklarýndan dolayý övünüyor.
Benim merak ettiðim nokta iþte bu: Gerçekten demokrasiye katký yaptýlar mý? Sosyalizmi çoktan kafalarýndan silip atanlar, halkýn demokrasisini sosyalizm olmadan geliþtirebilirler mi? Bu fikirleri savunanlar, özgürlüklerle demokrasiyi birbirine karýþtýrýyor olabilirler mi?
Ýþte bu sorular temelinde bazý noktalarý açýklýða kavuþturmak gerekiyor.
Benzer bir soruyu Fransýz politik düþünürleri de sormuþtu: “Biz demokrat mýyýz?”
Tartýþarak soruya cevap ararken, demokrasi adý altýnda iki farklý süreçten söz edildiði anlaþýlmýþtý. Birincisi, özgürlüklerle sýnýrlý mülk sahiplerinin ideolojisi olan demokrasi, diðeri ise halkýn iktidarý, mülksüzlerin toplum yönetimi olan demokrasiydi.
Özellikle günümüzde demokrasi sözcüðü aðýzlardan düþmezken, aslýnda onun gerçek anlamý üzerine tartýþmalar yüzyýllardýr sürüp gitmektedir. Yine de bu sözcükle tam olarak ne anlatýlmak istendiði genellikle ya belli deðildir ya da bu yeteri kadar açýklanmaz.
Bilindiði gibi, ‘demokrasi’ terimi, ‘demos’ yani ‘halk’ ve ‘kratos’ yani ‘iktidar/otorite’ olmak üzere iki kelimenin birleþmesinden oluþur. Bunun gerçek demokratik sistemlerdeki anlamý, son sözü politik otoriteyi elinde tutan halkýn söylemesi ve toplumun çoðunluk tarafýndan temsil edilmesidir.
Tarihsel perspektiften baktýðýmýzda Yunan demokrasisinin Avrupa’da, Roma Cumhuriyet geleneðinin veya temsili demokratik hükümet modelinin ise ABD’de varlýk gösterdiðini görürüz.
Bunun dýþýnda, iþçi sýnýfýnýn ve sosyalizmin güçlenmesi, çoðunluðun iktidara gelme perspektifi karþýsýnda bu iki model birbirine yaklaþmýþtý.
Günümüzde ise, egemen elit, demokrat olmaktan çok liberal olmayý tercih etti. Özgürlükler ve haklarýn arttýrýlmasý sonucu, demokratik kapitalizm, liberal kapitalizme dönüþtü. Sosyalizmin ve sosyal demokrasinin zorlamasýyla belirli sýnýrlarda da olsa, demokratikleþen kapitalizm geçmiþte kaldý.
80’lerden sonra baþlayan liberalist radikal deðiþimin mimarý olan F. Hayek, liberallerin demokrasinin amansýz düþmaný olduklarýný, otoriter demokrasiyi, liberal diktatörlüðü savunduklarýný hiç gizlemedi. Bir defasýnda açýkça “…sosyal refah devleti yerine liberal diktatörlüðün tercih edebileceðini” söylemekten çekinmedi. Bunu bir anlamda, ekonomik liberalizmin politik otoriter demokrasiyle birleþtirilmesi sonucunda, kapitalizmi yapýsal deðiþime uðratarak baþardýlar.
Sýnýrlý, elitist demokrasiyi, Nietzsche baþta olmak üzere, birçok ünlü filozof demokrasinin iktidar için özgürce bir yarýþ olduðu ve sonunda soylularýn yarýþý kazanarak toplumlarý yöneteceklerini öngörmüþlerdi. Bu düþünürlerin gözünde demokrasi oligarþik bir yönetim, ideolojiden baþka bir þey deðildi.
Demokrasiyi çoðunluðun yönetimi olarak gören düþünürler de vardý elbette. Aristotales, Marks ve Rousseau bunlardan bir kaçýdýr. Bu düþünürler, eþitsizliðin amansýz düþmaný olduklarýndan, özgürlüðü ve demokrasiyi farklý yorumladýlar. Özgürlüðü, politik yaþama eþit ve özgür katýlým olarak özetlerken, bunun gerçekleþebilmesini toplumda sosyal eþitliðin yaratýlmasý önkoþuluna baðladýlar. Demokrasinin özüne, toplumu var eden emekçi çoðunluðun yönetimine öncelik verdiklerinden, genel seçimler, sýnýfsal eþitlik ve fýrsat eþitliðini demokrasinin temel eþitlik kuralý olarak belirlediler.
Son otuz yýlda ekonomide yapýlan büyük hatalar politikada da tekrar edildi. Demokrasinin özü ve biçimi deformasyona uðradý.
Yakýn tarihlerde Türkiye’de anayasa tartýþýldý, yeni yasalar üzerine fýrtýnalar kopartýldý ama demokrasi ile liberalizm arasýndaki farka kimse vurgu yapmadý. Referandumla, halk yýðýnlarýnýn ilgisi çekildi ancak halký sürükleyen fikir üreten bir odak çýkmadý. Liberalizme sonuna kadar sadýk kalan AKP beklenilenlerin tersine demokratik bir odak olamadý. Çýkarýlan yasalar sonuçta yeni bir statükoyu meþrulaþtýrdý.
Adý ne olursa olsun, anayasalar tek baþlarýna demokrasi deðildir.
Demokrasi halkýn yükseliþidir. Demokrasi, demokrasinin demokratikleþmesidir.
21 yüzyýlda büyük umutlarla beklenen alttan, halkýn içinden, emekçi halkla beraber yükselen çaðdaþ sosyalizmin kalp atýþlarýdýr demokrasi.

Ýnsanlýk tarihinde emekçi halk yýðýnlarý ancak yedi defa demokrasiyi görebildi. Ýlk defa Atina’da yaþanan demokrasi, özgürlüklerden tamamen farklýydý. Atina halký yönetimini demokratik yöntemlerle belirlerken, bireyler özgürlüklerinin tadýna varýyordu. Eski Yunanistanda ancak 300 yýl yaþayabildi, MÖ 500- 200. Batý Avrupa’da demokrasi Fransýz devrimine, 1789’a kadar uzun bir zaman unutuldu. Daha sonra 1848’de iþçi ayaklanmalarýyla, 1781 Paris Komünü ile, 1917 Sovyetler ve Büyük Ekim Devrimi ile en son 1989’da demokrasi toplumsal yönetime dönüþtü (1).

Bu nedenle sosyalizmden önce demokrasiyi tartýþmak istiyorum. Bu yazýda demokrasi ile emekçi yýðýnlar ve halk arasýndaki diyalektik iliþkiyi ele almaya çalýþacaðým.
Demokrasinin bir yönetim modeli mi yoksa bir ideoloji mi olduðunu tartýþmaya açmak istiyorum.
Demokrasinin oligarþik rejimlere karþý sürekli bir direniþ mi, yoksa sabit, deðiþmez, kalýcý, duraðan bir rejim mi olduðunu sorgulamak istiyorum.
Burada önemli olanýn, demokrasiyi yaymak veya ihraç etmekten çok, demokratik sistemin demokratikleþtirilmesi olduðunun altýný çizmeye çalýþacaðým.
Bunu yaparken, teoriyi arýtarak, saf, iþlenmiþ hale getirerek sýnýf ve ýrk ayýrýmcýlýðýný red eden sosyal, politik ve kültürel haklarla daha çoðulcu ve radikal biçime getirilmesinde solun, Marksistlerin ve emekçilerin ne kadar büyük rol oynadýklarýna dikkat çekmek istiyorum.

Demokrasi kapitalizmi deðil sosyalizmi içselleþtirdi. Sosyalizm de demokrasiyi.
Emekçi yýðýnlar yalnýzca demokrasi aracýlýðýyla toplumu yönetmeyi öðrenebilir. Onlarýn yönetme deneyimleri arttýkça demokrasinin ekonomi politiði olan sosyalizmin uygulama alanlarý artar.
Daha çok demokrasi daha çok sosyalizm demektir.
Demokrasi, sosyalizmin kalp atýþlarýdýr. Demokrasinin istikrarlý kalp atýþlarý, sosyalizmin istikrarý demektir. Doðu Avrupa’da olduðu gibi demokrasinin kalp atýþlarý durduðunda sosyalizm ölür.
Gelin þimdi geçmiþ yüzyýlýn sonunda uygulanan yanlýþ politikalarý ve 2011’de yaþanan olaylarý yeniden hatýrlayalým ve sonuçlar çýkarmaya çalýþalým.

Liberal Kapitalizm: Çok özgürlük, az demokrasi

Kapitalizmle demokrasisinin birlikteliði ikinci dünya savaþýndan sonra baþladý ve ancak iki on yýl devam edebildi. 80’lerden sonra demokratik kapitalizm yol ayýrýmýna varmýþtý. Sosyal demokrasinin ve iþçi sendikalarýnýn müdahaleleriyle, Keynesçi ekonomik dengeler o tarihe kadar baþarýyla yürütüldü. Kapitalist pazarla demokratik politikalarýn karþý karþýya gelmeleri uzun sürmedi. Demokrasiyle kapitalizmin yan yana oturmalarýnýn mümkün olmadýðý anlaþýldý.
Demokrasinin çoðunluðu iktidara taþýyabileceði korkusu, saðýn korkulu rüyasýna dönüþtü. Kapitalizmi herhangi bir ani politik deðiþime karþý korumak politik bir amaç oldu. Egemen elit, demokratik denilen özgürlükçü reformlarla politikada merkezi güçlendiren ve kapitalizmin genel kurallarýna baðýmlýlýðý zorlayan temsili demokratik bir sistem geliþtirdi. Demokrasiyi kapalý bir sisteme çeviren bu model, politik azýnlýk hareketlerinin etkisizleþmesine neden oldu. Öte yandan temsili kurum ve süreçler güçlendirilerek, baþkanlýk sistemini kabulü ve bunun model olarak sunulmasý, politik rejimleri merkezde tutmaya ve devletin toplum üstüne çýkmasýna neden oldu (2).
Görünürde demokrasi iþliyordu ama özünde sistem demokrasiden iyice uzaklaþmýþ, çoðunluðun temsil edilmediði, bir yanýyla otoriter, öteki yanýyla özgürlüklerle sýnýrlý liberal demokrasi, hükümetlerin politikalarýný belirliyordu. Demokrasinin topluma, halka hizmet vermesinin önü kesildi ve sosyal aktivite alanlarý giderek daraltýldý. Modern çaðdaþ eðitim, iyi saðlýk hizmetleri, konut, ulaþým, ýsýnma gibi en temel insani haklar birer birer pazara geri verildi. Pazarýn faaliyetleri geniþledi, kapitalistlerin kar oranlarý arttýrýldý. Kapitalist mülkiyet ve özgürlükler geniþlerken buna karþýn eþitlik gereksiz görüldü (3).
Mülkiyet, ekonomik ve sivil özgürlükler alabildiðine geliþtirildi, liberalizm güçlendirildi, demokrasinin muhalefet etme gücü zayýflatýldý, kýrýldý. 80 ve 90’lý yýllarda özgürlükler zafer kazýrken demokrasi emekçi kitlelerle beraber politik sahneden uzaklaþtýrýldý. Demokrasi, çoðunluk olmadan toplumu temsil etme rolünü yerine getiremez oldu. Özgürlüklerin altýna gömüldü, onlarýn gölgesinde kaldý.
Sistemi koruma adýna, özgürlüklerle liberalizmin güç kazanmasý, demokrasinin otoriter biçimlere bürünmesiyle oldu. Parlamentolarýn zayýflamasý, hükümetlerin, baþbakan ve baþkanlarýn her þeyi denetlemesi, seçimlerin daha çok iki parti arasýnda olmasý, seçim kampanyalarýnýn pahalý olmasý, sað ve sol diye sunulan baþkanlýk adaylarýnýn merkezde yarýþmalarý, halk kitlelerine yalnýzca iki seçenek býrakýyordu. Topluma sunulabilecek derinleþtirilmiþ demokratik altenatifler yoktu artýk.
Eþitlik, dayanýþma, adalet, hakkaniyet sosyalizmin ve Marksizm’in amaçlarý olduðu kadar insanlýðýn sosyal ilerlemesinin de ana parametreleridir. Sosyal deðiþimlerin ruhu olan demokrasi, toplumun halkýn çýkarlarýna göre biçimleneceðine, 19. yüzyýldaki karakterine büründü, sýnýfsal bir sapmaya uðradý. Çoðulcu parlamentonun geniþ halk yýðýnlarýnýn temsil edilebilme olanaklarý iyice daraltýldý. Yürütme, hükümet ve tek lider, liberalleþen ekonomiye monte edildi. Hukuk ve adalet alanýnda, hakimlerin mahkemeler tarafýndan atanmasý demokrasiyi düzenlemeci bir sisteme indirgedi. Kanunlarla toplumun dizayn edilmesi demokrasinin doðasýna uymaz, onun ruhuna aykýrýdýr (4).
Batý demokrasisinin artýk yeterli olmadýðý yönünde neredeyse bir konsensus oluþtu. Ýktidarlarý ellerinde tutan politik elitin yetiþtiði ortam, çaðýmýzýn önde gelen dogmasý oldu. Demokrasi ve neo-liberalizm iþbirliði, demokrasiyi zehirledi. Artýk demokrasiyi bu ölümcül zehirden kurtarma zamaný geldi. Bunu son yirmi, otuz yýl boyunca solun tartýþmak istediði konularýn global düzeyde tartýþýlmaya baþlanmasýyla da hissediyoruz.
Halk arasýnda etkisi ve katýlýmý hýzla azalan bu sözde demokrasi, iþçiler aracýlýðýyla dikte ettirilen sosyal adalet ve eþitlik normundan uzaklaþtý. Halkýn demokratik sesi kurnazca kýsýlarak demokrasiye ayar yapýldý. Seçim ve partiler yasasý deðiþtirilerek toplumsal sorunlarýn çözümüne katkýsý olmayan son derece sýnýrlý alternatiflerin seçimine izin verildi.
Finans sektörünü düzenleme ve güçlendirme görevini üstlenen demokrasi, uluslararasý ekonomik ve politik hareketliliðini yitirdi. Politikacýlar saða sola çarpan serseri bir mayýna döndü.
2008’den bu yana üç yýl geçmesine raðmen hiç bir ulusal parlamento, demokrasiyi geliþtiremedi. Tam tersine kriz demokrasiyi içten içe kemirdi. Bu tehlikeyi gören Avrupa Konseyi 2009 yýlýnda çalýþma guruplarýna demokrasinin tehlikede olduðu uyarýsýný yaptý. “Karar mekanizmalarýnýn merkezileþmesine, global mekanizmalarýn parlamentolar tarafýndan çok sýnýrlý düzeyde kontrol edilebildiklerine, yeterli þeffaflýk ve halkýn katýlým olanaklarýnýn azlýðýna” dikkat çekti. Seçimlere katýlýmýn tüm Avrupa ülkelerinde hýzla düþtüðüne vurgu yaptý.
Bütün bu olumsuz geliþmelerin merkezinde demokratik meþruiyet krizi bulunuyor.
Egemen finans sýnýfýnýn iktidar üzerindeki etkisi, eleþtiriden uzak kalmasý, sadece bu sýnýfýn çýkarlarýndan yana hýzlý dönüþümler yapýlmasý, sonuçta, demokrasinin eþitlik ilkesini dumura uðrattý. Bazý politikacýlarýn yoðun çabasýna raðmen bu durum bugüne kadar deðiþmeden kaldý. Atina, Roma ve daha çok sayýda Avrupa ülkesinde, neo-liberal politikalarýn demokrasiyi nasýl hiçe saydýðýný büyük bir hayal kýrýklýðýyla izledik.
Dünya finans sistemi yýkýcý bir krize girince, ulusal hükümetler ve global politik guruplar dönüþü olmayan bir çýkmaza girdi. Yalnýzca hükümetler deðil, demokrasinin kendisi pazarla ve pazara egemen olan finans gruplarla karþý karþýya geldi. Demokrasinin insani deðerlerle, insana göre hareket eden bir diyalog süreci olmasý gerekirken, kriz döneminde, parlamenter yasal düzenlemeler politikacýlarýn deðil ofislerinden dýþarý bile çýkmayan bankerlerin el hareketlerine göre yapýldý.
Pazardaki yanlýþ uygulamalar halký politikadan uzaklaþtýrdý.
Sosyal maliyetinin yýpratýcý etkisine aldýrmadan Avrupa ve ABD’de konut politikalarý bir para makinasý gibi görüldü. Ortak mülkiyet, buna emeklilik fonlarý dahil, rantçý, paradan para kazanan bir mentalite yarattý. Tüketimle göreceli mutlu olan halkýn politikacýlarla baðlantýlarý kesildi. Finans oligarþisiyle yönetilen denetimsiz temsili demokratik sistem kaderine terk edildi. Böyle bir politik konjöktür içinde þöyle bir ikilem belirdi: Demokrasinin etkisizleþmesi, krizi derinleþtirdi; derinleþen kriz giderek demokrasiyi iþlevsiz hale getirdi ve bir bütün olarak toplumsal çöküþe neden oldu.
Krizin yarattýðý fýrsatlardan yararlanarak gerçek demokrasiyi yaratmak öncelikli hale geldi. Artýk demokrasiyi tek bir sýnýfýn kontrolünden çýkarmanýn zamanýdýr. Demokrasiyi ‘yaþam destek makinesi’ne baðlý durumdan çýkartarak, topluma hayat veren misyonuna geri vermek, ancak çalýþan yýðýnlarýn etkin katýlýmýyla mümkün olacaktýr. Sürekli deðiþim, diyalog, milyonlarýn farklý taleplerinin uzlaþmasý, yani demokratikleþme, demokrasinin kendisidir.

Mehmet Taþ

DEVAM EDECEK

-------------------------------------------------------

1- Tarihteki demokratik halk ayaklanmalarý
2- Demokrasinin iki dinamiði: eþitlik ve özgürlük

Referans:
- Luciano Canfora, Democracy in Europe: A History of an Ideology, 2006, (1, 3)
-Samir Amin, El socialismo del siglo xxý, 2010(2, 4)
-Morning Star, 17-18 Aralýk 2011
-Observer, 13-11-2011
-Jonathan Freedland, The markets distrust democracy. guardian.co.uk, 15 November 2011
-Jürgen Habermas, Europe's post-democratic era, guardian.co.uk, 10 November 2011
-Jarret Wollstei, Democracy vs. Freedom, website
-Rep. Ron Paul, MD, Democracy Is Not Freedom, website

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
31 Ocak 2012 08:30

hurkus

Facebook'tan sevgili Mehmet Taþ'a yanýtlar sürüyor...

----

Hakan Demircan:
sn. Taþ.selamlar.

1-TC DEKI YAPI ILE AVRUPADAKI YAPININ FARKLARI NELERDIR?

-A-Avrupa'da burjuva devrýmlerý çoktan olup býtmýs.Avrupada'ký çatýsma,burjuva sýnýf ýle-feodal sýnýf arasýnda olmus.emekcý kesýmýn de destegýný alan burjuva sýnýfý kazanýnca ,burjuva devrýmý gerceklesmýs.bu noktadan sonra burjuva gerýcýlesmýs ve ýscý sýnýfý ýdelojýsý gelýsmýs.Burjuvalar ve emekcýler catýsmaya baslamýs.Avrupada bunlar olalý 200 seneden fazla oluyor.

Bugün ýse Avrupada ve dunyanýn baska ulkelerýnde krýzden etkýlenen emekcý kesýmler,sýsteme ýtýrazlarýný sokakta dýle getýrmeye basladýlar.Býz de elbette emekcý kesýmlerýn hak arama mucadelelerýný desteklýyoruz.

B-Osmanlýdaký ve tc deký durum ýse,býraz daha farklý.sýnýflarýn yapýsý farklý.
Osmanlýda batýdan farklý olarak ,býr feodal sýnýf yoktur.Toprak mulkýyetý sultanýn ýký dudagý arasýndadýr.Gecýcý kullaným hakký vardýr ve sultan bunu dýledýgý zaman gerý alýr.Bu nedenle osmanlýda býr feodal sýnýf gelýsmez.onun yerýne devlet sýnýfý vardýr.bu yapý batýdan farklýdýr.boyle oldugu ýcýn, Marx batý ýcýn devlet sýnýfý kavramýndan sözetmez.Ama býzler öncelýkle kendý toplumumuzu daha dogru analýz etmelýyýz ký,onerecegýmýz degýsým, demokrasý modelý de buna uygun olsun.Yýne Marksýst dusunce býcýmý ýle bu yapýyý analýz etmek mumkundur.Bunu yapmaya calýsýyoruz.

Onun ýcýn ,sýzýnle bu konuyu konuþurken , ben sadece Tc ve Osmanlý hýnterlandý bolgesýnden sozedýyorum.Batýdaký kapýtalýzmýn konularýný tartýsmýyorum.Batýnýn sorunlarý ýle býzým toplumumuzun sorunlarý farklý cunku.Sýzýn elestýrý ve önerýlerýnýz batý toplumlarý ýcýn gecerlý olabýlýr.

Osmanlýdan bu yana ,toplumda feodal sýnýfýn yerýnde devlet sýnýfý oldugu ýcýn,býzde,devlet sýnýfý ve asagýdan gelen burjuvalar catýsýrlar.Emekcý kesýmler de bu kavgada devlet sýnýfýna karsý, asagýdan gelen burjuvalarý desteklýyor.Bu da tc nýn burjuva devrýmý kavgasý oluyor.

Osmanlýdan bu yana asýl egemen sýnýf olan devlet sýnýfý, hýcbýr zaman demokrasý ve özgurlukler getýrmedý.Egemen sýnýf bunlarý getýrmez,dogrudur.Ama ýste býzde asýl egemen sýnýfýn kým oldugunu dogru analýz etmek lazým.Býzde devlet sýnýfý,asagýdan gelýsen burjuvalarýn da egemený.bunun ýcýn býzde demokrasý ve özgurlukler mucadelesýnýn lýderlýgýný, emekcýlerýn de destegýyle ,asagýdan gelen burjuvalar(akp)yapýyor.Bu kavga tum hýzýyla suruyor.

Karsý tarafta da devlet sýnýfý var.

devlet sýnýfý 4 baslý.(Kývýlcýmlý-Aktolga.)

ordu-bürokrasý-dýný devlet kurumu-karargah yargýsý.

Bunlar uretým araclarýna sahýp olduklarý ýcýn, asýl egemen sýnýftýrlar ve sýnýf karakterý tasýrlar.batýda boyle býr sýnýf olmayýsý kafalarý karýstýrabýlýr.

tc donemýnde bu devlet sýnýfýna soykýrým edýlen gayrýmuslýmlerýn malýna mulkune konan devletcý burjuvalar da katýlýr.(chp.)boylece devlet sýnýfý, tc donemýnde 5 baslý olur.

yaný býzde ,býrýsý yukarýdan asagý toplum muhendýslýgý yapan 5 baslý devlet sýnýfý býr tarafta,
buna karsý, burjuva demokrasýsýný gelýstýrme kavgasý veren asagýdan gelen burjuvalar(akp.)ve emekcýler ýttýfaký dýger yanda.

býzdeký çatýsma bu sekýlde sn.Tas.

Bu catýsmada asagýdan gelen burjuvalar-emekcý ýttýfaký kazanýrsa, tc de burjuva devrýmý olmus olur.Bu nedenle akp ye elestýrel destek sunuyoruz.evet ama yetmez sýyasetý onerýyoruz.

Burjuva devrýmý tamamlanýnca,tc deký sýnýflar batýdaký gýbý býr hale gelecek ve burjuvalar ve emekcýler kendý yollarýna gýdeceklerdýr.Batýda oldugu gýbý.

Bugun tc de ve osmanlý hýnterlandý olan ortadogu bolgesýnde ,halklar devlet sýnýflarýndan özgurlesme kavgasý verýyor.Bolgede demokrasý ve özgurlukler kavgasý ýcýcedýr.Ayrýca aþýlmasý gereken etnýk ve dýný yonden konular da vardýr.Bunlar da burjUva devrýmýnýn konularýdýr.tc de yený demokratýk býr anayasa yapýlabýlýrse, burjuva devrýmý zýrveye ulasmýs olur.

tc deký durumu batý ýle ayný sanan tc solu,(ve bdp.)bu yapýyý dogru analýz edemedýgý ýcýn, genelllýkle ters tarafta ,devlet sýnýfýnýn yanýnda duruyor.tc solu yuz yýldýr ters tarafta duruyor.Buna karsýn son donemde bu yapýyý daha dogru analýz edebýlen býr özgurlukcu sol gelýsýyor.Kendýný evet ama yetmez sýyasetý ýcýnde ýfade edýyor.Yený sol da buradan gelýsýyor.

Hakan Demircan ‎2-EMEKÇÝLRIN DURUMU....

Emekcýler ,devlet sýnýfý ve asagýdan gelen burjuvalar kavgasýnda asagýdan gelen burjuvalarý desteklýyor.Çýkarlarý bugun o yonde cunku.Bu kavga kapitalizmin aþýlmasý degýldýr.bu kavga emekcýler acýsýndan esýtlýk kavgasý da degýldýr.Bu konular býr sonraký donemýn konularý olacaktýr.Bu kavga tc ve ortadoguda ,devlet sýnýflarýna karsý, özgurlesme ve demokrasý kavgasýdýr.bdplý -hakparlý kürtler de (ve dýger halklar da)demokrasý ve kýmlýk yonunden eþitlýk ýstýyor.Ne yazýk ký bu kavgada yanyana durmasý gereken akp ve bdp çatýsýyor.Bu da bdp nýn kemalýst karakterýnden kaynaklanýyor.Kemal Burkay ýse daha saglýklý bakýyor.Bu nedenle kendýsýný desteklýyoruz.Ayrýca dini yönden devletten özgurlesmek ýsteyen alevý,sunný ve gayrýmuslýmlerýn de demokrasý taleplerý var.Býzdeký catýsmalar ve sorunlar bu sekýlde sn.Taþ..

Hakan Demircan ‎3-GLOBAL DUNYA-TURKIYE VE ORTADOGU

Tc ve ortadoguda halklar,devlet sýnýflarýndan özgurleserek kuresel dunyaya katýlmak ýstýyor.Bu donemde kuresel dunyanýn fýnans sermaye kesýmlerýnýn ýsteklerý ýle ,tc ve ortadogudaký devletcý olmayan burjuvalarýn ve emekcýlerýn cýkarlarý kesýsýyor.Kuresel dýnamýkler ,tc ve ortadogudaký burjuva demokrasýlerý kavgasýný desteklýyor.Bu da ýlerýcý nýtelýk tasýyor.Ulus devletler býtýyor.yerýný kuresel dunya alýyor.Bu konuda tc deký özgurlukcu sol ve evet ama yetmez sýyasetý kuresel dunyaya katýlmayý desteklýyor.

tabý kapýtalýzmýn getýrdýgý muhtelýf sorunlara karsý,kuresellesen sermayeye karsý ,emek hareketlerýnýn de kuresel olmasý gerekýyor.Býr yandan devlet sýnýflarýna karsý yanyana duranlar bazý konularda da catýsýyor.

Devlet sýnýflarý,ulus devletcýler,devletcýlýk ýsteyenler,kuresel dunyanýn sýlah ve petrol tekellerý bu gelýsmelerý engellemeye calýsýyor.tc solu(ve bdp) de yýne cogunlukla bu konularda devlet sýnýflarýnýn yanýnda kalýyor maalesef.

Hakan Demircan ‎4-DEVLETCILIK VE LIBERALIZM KONUSU..

sn.Taþ,
Batý ulkelerýnde farklý olabýlýr.Ama tc ve ortadoguda uretým araclarýna devlet sýnýflarý ,devletcý burjuvalar,devletcýlýk hakým oldugu ýcýn,devletý kucultmek ýsteyen lýberal duzenlemeler bu bolgede ýlerýcý nýtelýk tasýyor.Bunun ýcýn bolgede ekonomý konularýna lýberal,sýyasý konulara özgurlukcu sol yonunden bakýyoruz.

Hakan Demircan ‎5-BÝR SONRAKI TOPLUM KONUSU...

Teknolojýnýn ýlerlemesý,robotlarýn gelýsmesý ýle býrlýkte,kapitalýzmýn býr sonraký toplum olan sýnýfsýz topluma, yaný komunal býlgý toplumuna evrýlecegýný dusunuyoruz.Bunun ýcýn burjuvazýnýn uretýcý guclerý olabýldýgýnce gelýstýrmesýný desteklýyoruz.Adýna sosyalýzm denýlen basarýsýz olmus modelýn yerýne, komunal býlgý toplumunun býr sonraký donemde gelýsecegýný ongoruyoruz.Ama önce bugun, bolgede burjuva demokasýlerýný kazanmak gerekýyor.

Hakan Demircan ‎6-TC DE DEVLETIN EL DEGISTIRMESI KONUSU..

sn.TAÞ,
Evet devlet el degýstýrýyor.devletýn egemený asagýdan gelen burjuvalar oluyor.normalý de bu zaten.Bu,burjuva devrýmý demek tc ýcýn.Bunun ýcýn bu gelýsmeyý desteklýyoruz.Dýger yandan da demokrasýnýn olabýlen en genýs sekýlde kurulmasý kavgasýnda yeralýyoruz.
saygýlar....

Hakan Demircan ‎7-sn.Taþ,

býzde sonuç olarak ,2 tip burjuva var.batýda boyle degýl bu.

devlet elýyle gelýstýrýlenler,rant ýle faýz ýle calýsýp uretmeden ,bu topumu kaynaklarýný sadece devlet sýnýfý adýna kullandýlar.

buna karsýlýk ,asagýdan gelýsen devlet dýsý burjuvalar ,uretým yapýyor, ýhracat yapýyor, yuzlerý batýya donuk.bu nedenle bu ýký tip burjuvanýn catýsmasý da ,tc nýn kendýne özgu burjuva devrýmý kavgasý oluyor.emekcýler de, týpký batýdaký burjuva devrýmlerýnde oldugu gýbý burjuvalarýn(devlet dýsý-asagýdan gelen burjuvalarýnn )yanýnda duruyor.

Hakan Demircan: Ýkýsý de burjuva.ama býr tanesý ýlerýcý ,dýgerý tutucu.;ve aralarýnda catýsýyorlar.Bu catýsma býr sure daha gýder.Sonucta burjuva tek lesýr.tc de burjuva devrýmý olmus olur.devlet sýnýfý nýhayet kaybeder.osmanlý nýhayet tarýhe gomulmus olur.Evet ama yetmez cýler de surecýn olabýlen en demokratýk sekýlde olabýlmesý ýcýn mucadele ederler.

Kevin Hüsnü Yýlmaz ‎

1-
Taþ'ýn
''Ancak, süren tartýþmalarda genellikle kapitalizmin ve krizin analizi yeterince yapýlamadýðýndan, ileri sürülen görüþler doðal olarak ikna edici olmaktan uzak kalýyor. ''
yorumuna katýlyorum ama
"Dünyada kapitalizm, içinde bulunduðu derin krizden çýkabilmek için soldan bile görüþ talep ederken,.."
cümlesinde ifadesini bulan ''derin kriz'' yaklaþýmýna katýlmýyorum.

Mevcut 'finansal kriz', devlet bütçelerindeki krizdir. 'Kriz' yerine 'sorun' demek daha doðrudur. Bu sorunun özel sektöre olumsuz etkileri olacaktýr ama büyük olasýlýkla Türkiye'nin 1998-2001 yýllarýnda yaþadýðýna benzer bir süreç yaþanacak ve sonra da o ülke ekonomileri toparlanacaktýr.

Ülke ekonomileri en az 3 yýl küçülme sürecine girmedikçe ciddi bir krizden söz etmek doðru deðildir.

2- Demokrasi ve özgürlükler konusu:
'Demokrasi nedir' diye sorup 'demokratik süreç'e bakmalýyýz.
Demokratik süreçte
- taraflar vardýr.
- araçlar, yöntemler ve kurallar vardýr.
Sürecin demokratik olmasý demek,
2a- ''taraflarýn eþit ve özgür olarak sürece katýlmasý''
demektir.
Belediyelerde, meclislerde, ülkelerde, vs. ''demokrasi var mýdýr?''
sorusunun cevabý taraflarýn eþit ve özgür olarak demokratik süreçlerde yer alýp almadýðýna baðlýdýr.

2b- ''taraflarýn eþit ve özgür olarak sürece katýlmasý'' yetmez,
Örnek:
Bir belediyede Sivaslýlar çoðunlukta ve ihaleleri hep Sivaslýlar alýyorsa o belediye demokratik olur mu?
Taraflar eþit ve özgür þekilde temsil edilseler dahi öyle bir belediye demokratik olmaz. Olsa olsa ''demokrasicilik oyununu iyi oynuyorlar'' denir.

Sistem, taraflardan birinin hakkýný gaspetmemelidir. Ortak yaþam zorunlu kýlmadýkça kanunlar, kurallar çýkarýlmamalýdýr.
Örnek: Çek-senet kullanýmý ile ilgili kanunlar yapýlmasý ortak yaþamýn gereðidir ama giyim kuþamla ilgili kanunlar çýkararak taraflardan birinin hakkýnýn gaspedilmesi demokratik olmaz. Bu tür kanunlar büyük çoðunlukla çýksa dahi demokratik olmaz.

2c- Demokrasiyi yukardaki gibi tanýmlarsak, haklar ve özgürlükler demokrasinin ayrýlmaz parçalarý olurlar. Bu anlamda, demokrasi 'devrime kadar' veya 'þeriat gelen kadar' geçici bir araç deðil her zaman savunulmasý gereken bir yaþam biçimidir.

Devrime kadar deðil, her zaman demokrasi!..

30 Ocak 2012 10:55

mtas

Selam

Çalýþtýðým için zamaným çok sýnýrlý bu yüzden tartýþmalara katýlamadým. Bu haftasonu zaman ayýrdým aþaðýdaki noktalara iliþkin düþüncelerimi yazýyorum.

Böyle bir tartýþmayý baþlattýðý için Ferruh’a teþekkür ediyorum. Ancak tartýþmalar demokrasiden çok ideolojik politik konulara kaymýþ. Demokrasiyi tartýþmaya gayret gösterirsek iyi olur. Her neyse tartýþmak yine de iyidir.

- Hakan Demircan: Ýngýltere'deki egemen sýnýf ýle tc.deký egemen sýnýfýn farklý oldugunu gormuyor

- MT: Hangi farklýlklardan söz ediyorsun. Türkiye uzayda mý? Global dünyada yaþýyoruz, kapitalizmin ulusu yoktur egemen sýnýflar globaldýr, bir tek servetlerinin miktarýlarý farklýdýr. Dünyanýn büyük çoðunluðunda ayný politik sistem ve ayný ekonomik politikalar uygulanýyor. Türkiye halký ve egemen sýnýnýfýyla globalizmin tüm süreçlerini yaþýyor.
Bazýlarýmýz Tukiyenin kuresel dunya icinde yerini gormekte zorlaniyor .. dunyadan bagimsiz Turkiyede herkesimin istedigini yapabileceklerini saniyorlar.. Aslinda bu AKPnin yutturmacasi.. Krizden biz etkilenmeyiz yalani gibi.. Finans ekonomiyi elinde tutan elitin dunya politikalari uzerindeki etkisi konusunda bilgimiz çok zayýf…tabii AKP’nin kuresel kapitalizme endekslenme niyetini de gormuyoruz. Hala finans kapitalin arkasindakilerin “ilericiliginden” dem vuruluyor.. Neredeyse saka gibi.

- HD: býzde devlet sýnýfýnýn ýktýdarýndan demokrasýye gecme cabasý var.

- MT: Devlet sýnýfýndan demokrasiye geçiþ olamaz.Demokrasi, herzaman halkla beraber devlete karþý toplum için var olmuþtur. 2000 yýllýk demokrasi tarihinde böyle bir geçiþ olmamýþ Türkiye belki bir örnek olur, bekleyelim mi diyorsun. Demokrasiyi iyi öðrenmeliyiz. Devlet sýnýfý olmaz yanlýþ bir kavram. Devlete egemenolan yönetici elit olur.

her politik sorunu Kemalist devletin yikilmasina baglamak doðru deðil. Ayrýca, devlet yikilmiyor ki, el degistiriyor.. hic bir yerde devlet yikilmiyor, sadece ya ulke icindeki farkli guclerin eline geciyor ya da dis guclerin gizli acik mudahaleleriyle yerine kukla hukumetler kuruluyor.. Gectigimiz on yilda Ukrayna, Gurcistan ornekleri ilginctir.. Tamamen ABD –mali ve politik—destegiyle iktidarlar yikildi.. ABD’nin kendine Rusya etrafinda Asya'da muttefikler yaratma planiydi.. iste kureselligin bu boyutlarini gormuyorlar.. ya da cok uzakta oldugunu saniyorlar bunlarin etkilerinin, bir tsunami gibidir oysa.

- HD: Ýngýltere'de fýnans kapýtal egemen olabýlýr. cunku orada burjuva devrýmý coktan olmus. ama býzde asýl egemen sýnýf, devlet sýnýfýdýr.

- MT: Türkiye'de burjuva devrimini bekliyorsanýz göremesiniz. Türkiye global kapitalist devrimi yaþýyor. Tarih sýralamayý kabul etmiyor. Bir ülkenin içinde kapitalizm de olur, liberalizm de, biraz da demokrasi. Herþey halklarýn politik reflekslerine kurabilecekleri hegemonyaya baðlýdýr. Türkiye gibi ülkelerde yukarýdan yönetilmeye alýþtýrýlmýþ kitlelerin otoriter rejimlere sýk sýk yönelmesi demokrasiyi daha da gerekli kýlýyor.

Finans kapital derken bankalara, bankerlere ve büyük finansal kuruluþlara iþaret etmek istedim. Üretimle ticaretle uðraþarak, çalýþarak para kazanmayý deðil rant ve faizlerle topluma katký yapmadan zengin olma kültür yaratýldý. Özel ve kamu borçlarý kýsa zamanda astronomik rakamlara vardý. Kapitalizm kabuk deðiþtirmek zorunda. Sistem gerekli yapýsal deðiþime gidemiyor çünkü Medya, finans sektörü ve devlet elele. Halkýn dýþardan demokratik yollarla müdahele etmesi gerekiyor. Baþkaca çözüm gözükmüyor.

- HD: bunlardan devletcý burjuvalar devlet sýnýfýnýn býr parcasý olarak asýl egemen sýnýf týr.asagýdan gelen burjuvalar ýse ,bu devletcý burjuvalar-devlet sýnýfý ýle catýsarak býze burjuva demokrasýsýný getýrýyor.

- MT: Devletin görevi egemen zengin sýnýflarý koruyup kollamaktýr. Devlet sýnýfý dediðiniz sýnýf zengin teknokrat veya bürokrat sýnýftýr. Egemen elit demokrasi getiremez. Ýktidar peþinde olan sýnýf özgürlükleri ve sosyal haklarý geliþtirmeye çalýþýr. Demokrasi çalýþan yýðýnlar tarafýndan geliþir, devlete karþýdýr ve gerçek demokrasi olduðu zaman devlet yok olur.

- HD: tabý burjuva demokrasýsýnýn esýtlýk anlayýsý en fazla fýrsat esýtlýgý demektýr.gercek býr esýtlýk ýse ancak býr sonraký toplum olan komunal býlgý toplumunda saglanabýlýr.(sosyalýzm degýl.komunal býlgý toplumudur býr sonraký asama.artýk býr sosyalýzm olmayacaktýr. hele hele eski tip býr sosyalýzm hýc olmayacaktýr

- MT: Tek baþýna sosyalizm alternatiftir demedim, demem de. Sosyalizm yanýnda baþka baþka sýnýflý toplumlar da var olabilecek. Ancak sizin dedðiniz komunal bilgi toplumu tamamen farklý bir saptama. Üretim güçleri, teknoloji, ticaret ve bilgi açýsýndan toplumlar farklý farklý guruplandýrlabilir. Bilgi toplumuyla sosyalizmi yan yana getirmeniz yanlýþtýr. Biz ulusal zenginliklerin nasýl paylaþýldýðýna bakarak toplumlarýn modellerini çizmeye çalýþýyoruz. Bilgi toplumu sosyalizmde ve kapitalizmde olacak. Sosyalizmin gelecekte var olamayacaðýný söylemeniz ise sizin kendi inancýnýz. Yüzbinler sokaklarda söylediklerinize ilgi duymuyor.

- HD: son olarak. Ýngýltere ve avrupa'da lýberalýzm gerýcýlýk olabýlýr. ama tc sartlarýnda lýberalýzm ýlerýcýlýk demektýr.cunku ekonomýde ve devlet yonetýmýnde devletcýlýk hakýmdýr.bu da otorýter devletcýlýk demektýr.bunun aþýlmasý ýse bugunun sartlarýnda lýberalýzm ýle olabýlýr.

- MT: Ýngiltere, ABD veya Türkiye’de fark etmez liberalizm heryerde egemen sýnýflarýn ideolojisidir. Özgürlükleri abartarak mülk sahiplerini mülkiyetlerini meþrulaþtýrýr. Ýlerici olduðu dönemler çoktan tarih oldu. Devleti küçültmeden zenginler sermaye biriktiremiyor. Devlete sahip oluyor ve kaynaklarý sünger gibi çekiyorlar. Bakan ve millet vekillerinin çoðunun mültimilyoner olmalarý boþuna deðil. Ýngiltere’de 24 bakanýn 22 si zengin, ABD de çoðunluðu Cumhuriyetçi servetinin haddi hesabi yok, vergi de ödemiyorlar. Fransa, Ýtalya fark etmez hepsi ayný. Bundan dolayý politikaya karþý halkýn güveni azaldý.

Demokrasi ve liberalizmi karýþtýrmamak gerek. Toplumlarýn demokratikleþmesi halk yýðýnlarýna baðlýdýr. Halk devlete karþý politik veya fiziksel ayaklanmalara katýlmasa demokrasi olmuyor, tarih ortada. Bir egemen sýnýfýn devleti demokratikleþtirdiðini hiç bir yerde göremezsiniz. Egemen sýnýf özgürlükleri mülkiyetin dolaþýmýný hýzlandýrmak için arttýrýr.

- Zeki Alptekin: ‎1. "...Bunu bir anlamda, ekonomik liberalizmin politik otoriter demokrasiyle birleþtirilmesi sonucunda, kapitalizmi yapýsal deðiþime uðratarak baþardýlar. .. "

MT: Bu hangi batili ülkede ülkede olmus?diye soruyorsunuz. Yazýyý acele okuduðunuzdan bu soruyu soruyorsunuz. Bütün batý ülkelerinde baþkanlýk ve ikili parti sistemi uygulanýyor. Varolan statükoyu korumak politik sistemin güvenliði bahane edilerek egemen sýnýflarý korumak adýna böyle bir yola baþ vuruyorlar. Mantýk þöyle. Önce darbölgeyle baþlýyor, bazý partiler giremiyor, seçim kampanyalarý inanýlmaz pahalý buradada eleme oluyor. Seçimlere girenler zenginleri buluyor seçim kampanyalarýný devam ettirebilmek için. Seçimlerde yarýþan iki parti kalýyor. Medya devreye giriyor. Halk yararýna olabilecek her radikal talebi en alt düzeye indiriyor. Sað ve sol aday diye seçilenlerin büyük çoðunluðu statukoyu korumaya hazýr zenginlerin taþaronlarý. Halkýn önemli sorunlarý çözmeye niyetli adaylar tek tek eleniyor. Bu bozuk düzenin iþlemediðini seçmen sayýsýndaki azalmadan görebiliyoruz.. Avrupa nüfusunun hemen hemen yarýsý seçimlere gitmiyor. Çünkü sorunularýnýn çözülebileceðine inanmýyor. Daha da vahimi global ve ulusal stratejik kurumlar atananlarla yönetiliyor yani halka hesap veren yok.

Kaddafi'yi nasýl yýktýklarýný izlemiþsinizdir. Türkiye, Katar, Fransa ve Ýngiltere savaþ suçlusu. soruþturan yok. Ýngiliz ve Fransýz ajanlarý Kaddafi adýna rejim muhaliflerini soruþtururken iþkence yaparken paralý askerlerle o ülkeyi iþgal ettiler. Batý politik eliti o kadar ikiyüzlü ve çürümüþ ki. Bu büyük hata kamuoyundan gizli tutuluyor.

- ZA: Ýki örnek: Saglik ve Egitim sektörü. Egitim sektörüne harcanan kaynak Türkiye tarihinde ilk defa askeri harcamalari gecti.

- MT: Çok isabetli örnekler ama eksik. Saðlýk, eðitim ve inþaat ve hizmet sektörünlerini katmanýz lazým. Tüm bu sektörler uluslararasý sermayenin en fazla borç verdiði ve ayný zamanda aþýrý kar elde ettiði alanlar. Bu sektörlere yüksek faizle borç veriyorlar, izliyorlar hangisi güçleniyorsa satýn alýyorlar. Faizden ve kardan kazanýyorlar ve teknik yönden baðýmlý hale getiriyorlar bir taþla üç kuþ.

Türkiye borç içinde yüzüyor. Ýngiltere, ABD veya Türkiye fark etmez hepsinde ayný politika uygulanýyor. Türkiye yýllarca özellikle 12 Eylülden sonra uðursuz global bir misyon üstlendi dünya halklarýna kötü örnek oluyor.

- ZA: "daha cok demokrasi, daha cok sosyalizm demek; ya da demokrasi sosyalizmi icsellestirdi" vs. Oldugunu varsayalim. Oldu da ne oldu? Diktatörlük oldu, yani liberal kapitalizmin tersine

- MT: Egemen sýnýflar liberalizmle diktatörlüklerini yasallaþtýrýyorlar. Devletlerin sýnýflý karakterleri özgürlüklerle örtüldüðü için görülmüyor. Yazýmýn devamýnda bunlara deðineceðim. Demokrasi aslýnda çalýþan halktýr, halk için ve halkla beraber olur.


Sevgi ve selamlar
21 Ocak 2012 19:32

hurkus

Sevgili Mehmet Taþ'ýn yukarýda yer alan yazýsý ile ilgili olarak bugün sosyal paylaþým sitesi Facebook üzerinden bir tartýþma gerçekleþti. Ýstek üzerine bu tartýþmayý aynen kopyalayarak buraya ekledim.

***

Ferruh Erkem: Mehmet Taþ arkadaþýn, izmirizmir.net sitesinde Demokrasi ve Sosyalizm iliþkisi ile ilgili yeni yazýsýný bütün arkadaþlara tavsiye ederim. Yazarlar bölümünden ulaþabilirsiniz. Umarým böylesi yazýlarla birlikte daha derinlikli tartýþmalar yapýlmasýnýn zamaný geldiðinin farkýna varýlýr.

Hakan Demircan: tsk.ler ferruh.selamlar dostum.:-))

Ferruh Erkem: Sana da selamlar Hakan.

Hakan Demircan: begenmedým. nedenlerýný once ýzmýr ýzmýr nette tartýsacagým.tartýsmaya sený de beklerým. yazmaya baslýyorum.

mehmet tas býze ýngýltereyý ve avrupayý anlatýyor. ben de kendýsýne ve sýzlere avrupadan farklý olan turkýyeyý anlatacagým dostum.:-))

Hakan Demircan: Ferruh, yazýyý ýzmýr ýzmýr net grubuna aktaramadým. onun ýcýn burada yazacagým elestýrýlerýmý.

mehmet tas dýyor ký, tc de konular ters taraftan tartýsýlýyor.dogrudur.cunku býzdeký sartlar avrupadan farklý.
demokrasý,sosyalýzm olmadan olur mu dýye soruyor.tc de olur.ama bu burjuva demokrasýsýdýr.tc deký kemalýst rejým burjuva demokrasýsýnýn býle gerýsýnde oldugu ýcýn,býze öncelýkle burjuva demokrasýsý lazým.sosyalýzm sonraký ýs tc de.ýngýltere ýse burjuva demokrasýsý ýle yonetýlýyor.orada býr sonraký toplumu hedeflemek normaldýr.buradaký durum farklý.tc ýngýlterenýn 200 sene onceký halýný yasýyor.

demokratýk sýstemýn demokratýklesmesý dýyor mehmet tas.ýyý de býzde demokrasý yok ký,varolan demokratýk sýstemý demokratýklestýrelým.býzde devlet sýnýfýnýn ýktýdarýndan demokrasýye gecme cabasý var.

demokrasý sosyalýzmýn kalp atýsýdýr dýyor buna katýlýyorum.ama tc suan bundan cok uzak.býzde oncelýkle burjuva demokrasýsý gelýsmelý.

mehmet ts,ýngýlteredeký egemen sýnýf ýle tc deký egemen sýnýfýn farklý oldugunu gormuyor.

ýngýlterede fýnans kapýtal egemen olabýlýr.cunku orada burjuva devrýmý coktan olmus.ama býzde asýl egemen sýnýf,devlet sýnýfýdýr.ve bu devlet sýnýfý,fýnans kapýtalýn de egemenýdýr.yapý farklý.onun ýcýn býzde oncelýklý mýsyon,fýnans kapýtalýn egemen olabýlmesýdýr.bu da tc nýn burjuva devrýmý olur.

halbuký mehmet taþ fýnans kapýtalýn ýlerýcý nýtelýgýný kaybettýgýný soyluyor.bu ýngýltere ve avrupa ýcýn dogrudur.ama býzde 2 cesýt burjuva var.

bunlardan devletcý burjuvalar devlet sýnýfýnýn býr parcasý olarak asýl egemen sýnýf týr.asagýdan gelen burjuvalar ýse ,bu devletcý burjuvalar-devlet sýnýfý ýle catýsarak býze burjuva demokrasýsýný getýrýyor.mehmet tas ýse akp nýn yený statuko oldugu tesbýtýný yapýyor.statuko kemalýzmdýr tc de.yaný devlet sýnýfýdýr.akp ýse kemalýst devlet sýnýfýný ýktýdardan ýndýrmeye calýsýyor.bu olursa tc de ,burjuva devrýmý olmus olur.yaný mehmet tas ýn onerdýgý yoldan gýdersek,ýngýltere ve avrupa ýcýn dogru,ama tc ýcýn ters taraf anlamýna gelýr bu.

mehmet tas a gore esýtlýk demokrasý ýcýn sartttýr....býze gore, ýse tc de sart degýldýr.tc de ve ortadoguda bugun öncelýklý olarak devletten özgurlesme kavgasý verýyor halklar.dolayýsýyla avrupa ýcýn esýtlýk talebý normaldýr ve dogrudur.gelýnen asama nedenýyle.ama tc ýcýn,ve ortadogu ýcýn, esýtlýk olmasa da halklar ýcýn oncelýklý talepler devletten özgurlesebýlmektýr.burjuva devrýmý tamamlandýktan sonra esýtlýk taleplerý daha fazla gundeme gelecektýr.bugun tc de emekcý kesým asagýdan gelen burjuvalarla yanyana duruyor.calýsanlarýn demokrasýye katkýsý olmadan demokrasý gelýr mý dýye soruyor mehmet tas.dogrudur.ama zaten calýsanlar asagýdan gelen burjuvalarla yaný akp ýle ýttýfak halýnde suan.burjuva devrýmlerýnde boyle olmamýs mýdýr.?tarýhte de avrupada.mehmet taþ bunu gormuyor tc ýcýn durumun farklý oldugunu gormuyor.burjuva devrýmý tamamlanýnca artýk teke ýnmýs bulunan burjuvalarla emekcýler catýsacaktýr.ýste yený sol da o gun daha fazla one cýkacaktýr.ama bugun ýttýfak gunu.kýme karsý.devlet sýnýfýna karsý.

tabý burjuva demokrasýsýnýn esýtlýk anlayýsý en fazla fýrsat esýtlýgý demektýr.gercek býr esýtlýk ýse ancak býr sonraký toplum olan komunal býlgý toplumunda saglanabýlýr.(sosyalýzm degýl.komunal býlgý toplumudur býr sonraký asama.artýk býr sosyalýzm olmayacaktýr.hele hele eský tip býr sosyalýzm hýc olmayacaktýr.)

bugun ýse tc ýcýn guncel durum,kapýtalýzmýn aþýlmasý degýl,kapýtalýst kemalýst devletýn kucultulerek demokratýklestýrýlmesýdýr.kapýtalýzmýn komunal býlgý toplumuna evrýlmesý býr sonraký donemýn konusudur tc de.bugun kapýtalýzmý aþalým derken ,asagýdan gelen burjuvalara vurursak, aynen devlet sýnýfýnýn yanýna yaný ters tarafa duserýz.onun ýcýn mehmet tas dostumuzun degerlendýrmesý ve onerýsý ýngýltere ve avrupada gecerlýdýr.tc de degýl.tc solu bu hatayý yuz yýldýr yapýyor.tekrar tes tarafta kalmanýn geregý yoktur dýye dusunuyorum.

son olarak.ýngýltere ve avrupada lýberalýzm gerýcýlýk olabýlýr.ama tc sartlarýnda lýberalýzm ýlerýcýlýk demektýr.cunku ekonomýde ve devlet yonetýmýnde devletcýlýk hakýmdýr.bu da otorýter devletcýlýk demektýr.bunun aþýlmasý ýse bugunun sartlarýnda lýberalýzm ýle olabýlýr.cunku bu devletcýlýgý aþmanýn yolu bu devletý kucultmekten ve kuculturken demokratýklestýrmekten gecýyor.lýberalýze muhalefetý ýse yený sol tarafýndan yapýlacaktýr.

tc nýn yený solu burjuva devrýmý gelýsýrken lýberalýzmle ýttýfak edecek býr yandan ,ama dýger yandan da muhalefetýný yapacaktýr.bu da evet ama yetmez sýyasetý ýle mumkundur.

Hakan Demircan: evet sýmdýlýk bu kadar.kýsa keseyým.mehmet tas dostumun bunlarý gormesýný ýsterdým.ferruh ve hurrýyet hn.dostlarým.ve dýger arkadsalar.ýsteyen bu yazdýklarýmý degerlendýrebýlýr.

evet sýmdýlýk bu kadar.kýsa keseyým.mehmet tas dostumun bunlarý gormesýný ýsterdým.ferruh ve hurrýyet hn.dostlarým.ve dýger arkadsalar.ýsteyen bu yazdýklarýmý degerlendýrebýlýr.

Ferruh Erkem: Bunlarý izmirizmir.net de yazarsan Taþ okuyabilir. Ben de deðerlendireceðim. Hürriyet yardýmcý olabilirse bu konuda iyi olur.

Zeki Alptekin: ‎1. "...Bunu bir anlamda, ekonomik liberalizmin politik otoriter demokrasiyle birleþtirilmesi sonucunda, kapitalizmi yapýsal deðiþime uðratarak baþardýlar. .. "

Bu hangi batili ülkede ülkede olmus?

2."...Liberalizme sonuna kadar sadýk kalan AKP beklenilenlerin tersine demokratik bir odak olamadý. Çýkarýlan yasalar sonuçta yeni bir statükoyu meþrulaþtýrdý..."

Batidaki uygulamalarina göre liberalizm, sosyal devletin giderek asindirilmasi anlamina geliyor. Türkiye'deki sürec bunun tersine: Iki örnek: Saglik ve Egitim sektörü. Egitim sektörüne harcanan kaynak Türkiye tarihinde ilk defa askeri harcamalari gecti.

Valla yazar pratik örneklerden soyut, kendi tahayüllerini yazmis bana göre. Bunlar ise genelde 20. yüzyil paradigmalari "daha cok demokrasi, daha cok sosyalizm demek; yada demokrasi sosyalizmi icsellestirdi" vs. Oldugunu varsayalim. Oldu da ne oldu? Diktatörlük oldu, yani liberal kapitalizmin tersine.

21 Ocak 2012 12:06

Ferruh

“…“Biz demokrat mýyýz?”
Tartýþarak soruya cevap ararken, demokrasi adý altýnda iki farklý süreçten söz edildiði anlaþýlmýþtý. Birincisi, özgürlüklerle sýnýrlý mülk sahiplerinin ideolojisi olan demokrasi, diðeri ise halkýn iktidarý, mülksüzlerin toplum yönetimi olan demokrasiydi.”

Mehmet Taþ arkadaþýn son yazýsýný okurken aklým yukarýya aldýðým alýntýya takýldý. Demokrasi kavramýnýn diyalektik karakterini çok iyi ortaya koyan bir anlayýþý sergilemesi açýsýndan çok önemli gördüðüm bu alýntýya eþdeðer, altý tekrar tekrar çizilmeyi hakeden daha bir çok önemli saptamanýn yer aldýðý bu önemli yazý, bence sosyalistler açýsýndan tehlikeli ideolojik saptamalar sýnýrý içinde yer alan çok önemli bir konuyu cesaretli bir þekilde ele alýyor. Marksist literatür içinde geliþtirilmesi, ele alýnýp derinlemesine çözümlenmesi henüz yeterli ölçüde yapýlmamýþ bir konu olan Demokrasi konusu, ayni zamanda ve bu nedenle de sol içi ayrýþmalarýn temel kaynak konusu.

Mehmet Taþ arkadaþ, kendisine yakýþan bir cesaretle bu el yakýcý konuyu gündeme getiriyor. Demokrasinin bir yönetim biçimi olarak deðerlendirilmesi nasýl Burjuva-Temsili Demokrasinin bir açýklamasý ise, karþýt yönden kavramýn bir ideoloji, bir söylem biçimi ve bir toplumsal-siyasi proje olduðu saptamasý da kavramýn antik dönemlerden bu yana dýþlanmýþlarýn oligarþik iktidarlara karþý bir var olma, iktidarlarý kendi lehlerine sýnýrlandýrma mücadelesinin bir karþýlýðýdýr. Evet Mehmet Taþ arkadaþýn dediði gibi “oligarþik yönetimlere karþý sürekli bir direniþ” olmasý olgusu demokrasinin gerçek bir karþýlýðýdýr. Bu Kabul, Temsili-Burjuva demokrasisi kavramýnýn hiçbir þekilde olumlanmasýný gerektirmez. Tersine Kapitalizm-Demokrasi evliliðinin artýk boþanma sürecinde olduðu bu dönemde, demokrasi sözcüðünün olumlu anlamýna yeniden ve kararlý bir þekilde sahip çýkma anlamýna gelir bu durum.

Taþ arkadaþýn yazýsýndaki Demokrasi-Sosyalizm iliþkisinin, bu gün gezegenimize gereken yeni bir sosyalizm anlayýþýna teorik bir katký saðlayacak yeni katkýlar barýndýrdýðýný düþünüyorum. Yaný sýra yazýdaki Kapitalizmin 2. Dünya savaþýnýn bitiminden, 1946’dan 1973-4’e kadar süren Refah Kapitalizmi döneminde bir yapý haline gelen Temsili demokrasinin ve ardýndan bu günlere kadar süren (ve biten) Neo-Liberalizm döneminin (ve þu sýralar baþlayan ve devam eden Neo-Merkantalizm döneminin-benim eklemem-fe) ayrýntýlarýyla ele alýnmasýndaki derinliðe okuyucunun özellikle dikkatine çekmek isterim.

Biraz uzattým, ama Mehmet Taþ arkadaþýn Demokrasi-Sosyalizm iliþkisinin diyalektik yönü üzerindeki tartýþma çaðrýsýna ben de katýlýyorum. Umuyorum böyle bir tartýþma Yeni Demokratik bir Sosyalizme giden yolda gereken taþlarýn döþenmesine katkýda bulunur.

Ferruh Erkem

Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.